Evlatlarımız online bilgisayar oyunlarının başından kalkmamak için elinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Biz de farkında olmadan onları kendi haline bırakıyoruz.
Farkına vardığımızda;
Ne söylersen söyle bir süre sonra alışkanlık belki de bağımlılığın doğal sonucu olarak oyun için yeniden bilgisayarın başına geçiyorlar.
“Ne yapalım ne edelim bilemedik” diyoruz, konu çocuklardan açılınca dost muhabbetlerinde…
Karşılıklı dert yanmaya başlayıveriyoruz.
Çözümü nasıl bulacağımızı, hayat telaşesinden olsa gerek düşünemeyip, yine üzüntüye boğuluyoruz.
Lakin bir şey değişmiyor.
Bizim tepkimiz sonrası kısa bir süre normalleşen durum, dedim ya “biz farkına varmadan” yeniden eskiye dönüyor.
***
Dikkat edin online oyunların genelde çocukları güdülediği hedef temelde; çeşit çeşit ödüller oluyor.
Sanal dünyada puan, öldürme, imha etme, savaşı veya yarışı kazanma uğruna mücadele veren/rekabet eden ilginç görünümlü karakterlerin başına gelenlerin hikayesi, aslında bizlere “oyun” ve “eğlence”nin insan yaşamındaki değerini de hatırlatıyor.
Burada önemli olan konu:
Ebeveynlerin oyun kurguları ve bu oyunların çocuklara verdiği mesajlar hakkında herhangi bir fikrinin olmaması.
Ve ne yapacaklarını bilememeleri.
***
Oyunlara baktığımızda otomatik olarak bir sınıf ortamının oluşması, oyun oynayan bireylerin birbiri ile hemen iletişime geçip günün ve gecenin belli saatlerinde hemen bir araya gelmeleridir.
Allah korusun, çocuklar bırakılsa; sabaha kadar yemeden içmeden oyun oynayacaklar, sosyal çevreleri ile hiçbir alakaları olmadan yaşayacaklar.
Bu durumda;
Bilgisayar oyunlarının para ve puan kazanmaya güdülediği çocuklar, basit düşüncenin esiri haline geliyor ve yaşam deneyimlerinin sonucundan oldukça uzaklaşmış bir nesil problemini öne çıkarıyor.
Üstelik bu tablonun ilerleyen yaşlarda oyun ve eğlenceden uzaklaşan monoton ve makineleşmiş yetişkinlere bir ayna tutması bakımından da iyi analiz edilmesi gerekiyor.
***
Çocukluklarında sokakta oynayanların, daha pratik düşünebildiği ve dâhil oldukları yaşamsal risk taşıyan durumlara daha hızlı uyum sağlayabildikleri gibi problemlere çözüm üretebildikleri normal hayatta görülmektedir.
Online oyunların artık yaşamımızın tam da ortasında, vazgeçilmez olarak ve yaşamın kendisini var ederek sürdüğü/süreceği gerçeğinden hareketle şöyle bir saptamada bulunmak yanlış olmaz:
Sanal haz uğruna bilgisayar başında verilen mücadele ve geçirilen uzun vaktin içe kapattığı çocuklar, ilerleyen yıllarda sarsıcı bir şekilde toplum yaşamını etkileyecektir.
Önceden “kiminle gezersen ona benzersin” atasözü, artık “kiminle ne şekilde online oyun oynarsan ona benzersin”e dönüşmüş durumdadır diyebiliriz
Bu noktada online oyunların, evlatlarımızın duygu gelişimi ve değişimlerine nasıl etki edeceğini hepimiz tahmin edebiliyoruz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali ERZİNCANLIOĞLU
Online oyunlar ve çocuklarda duygu şekillenmesi
Evlatlarımız online bilgisayar oyunlarının başından kalkmamak için elinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Biz de farkında olmadan onları kendi haline bırakıyoruz.
Farkına vardığımızda;
Ne söylersen söyle bir süre sonra alışkanlık belki de bağımlılığın doğal sonucu olarak oyun için yeniden bilgisayarın başına geçiyorlar.
“Ne yapalım ne edelim bilemedik” diyoruz, konu çocuklardan açılınca dost muhabbetlerinde…
Karşılıklı dert yanmaya başlayıveriyoruz.
Çözümü nasıl bulacağımızı, hayat telaşesinden olsa gerek düşünemeyip, yine üzüntüye boğuluyoruz.
Lakin bir şey değişmiyor.
Bizim tepkimiz sonrası kısa bir süre normalleşen durum, dedim ya “biz farkına varmadan” yeniden eskiye dönüyor.
***
Dikkat edin online oyunların genelde çocukları güdülediği hedef temelde; çeşit çeşit ödüller oluyor.
Sanal dünyada puan, öldürme, imha etme, savaşı veya yarışı kazanma uğruna mücadele veren/rekabet eden ilginç görünümlü karakterlerin başına gelenlerin hikayesi, aslında bizlere “oyun” ve “eğlence”nin insan yaşamındaki değerini de hatırlatıyor.
Burada önemli olan konu:
Ebeveynlerin oyun kurguları ve bu oyunların çocuklara verdiği mesajlar hakkında herhangi bir fikrinin olmaması.
Ve ne yapacaklarını bilememeleri.
***
Oyunlara baktığımızda otomatik olarak bir sınıf ortamının oluşması, oyun oynayan bireylerin birbiri ile hemen iletişime geçip günün ve gecenin belli saatlerinde hemen bir araya gelmeleridir.
Allah korusun, çocuklar bırakılsa; sabaha kadar yemeden içmeden oyun oynayacaklar, sosyal çevreleri ile hiçbir alakaları olmadan yaşayacaklar.
Bu durumda;
Bilgisayar oyunlarının para ve puan kazanmaya güdülediği çocuklar, basit düşüncenin esiri haline geliyor ve yaşam deneyimlerinin sonucundan oldukça uzaklaşmış bir nesil problemini öne çıkarıyor.
Üstelik bu tablonun ilerleyen yaşlarda oyun ve eğlenceden uzaklaşan monoton ve makineleşmiş yetişkinlere bir ayna tutması bakımından da iyi analiz edilmesi gerekiyor.
***
Çocukluklarında sokakta oynayanların, daha pratik düşünebildiği ve dâhil oldukları yaşamsal risk taşıyan durumlara daha hızlı uyum sağlayabildikleri gibi problemlere çözüm üretebildikleri normal hayatta görülmektedir.
Online oyunların artık yaşamımızın tam da ortasında, vazgeçilmez olarak ve yaşamın kendisini var ederek sürdüğü/süreceği gerçeğinden hareketle şöyle bir saptamada bulunmak yanlış olmaz:
Sanal haz uğruna bilgisayar başında verilen mücadele ve geçirilen uzun vaktin içe kapattığı çocuklar, ilerleyen yıllarda sarsıcı bir şekilde toplum yaşamını etkileyecektir.
Önceden “kiminle gezersen ona benzersin” atasözü, artık “kiminle ne şekilde online oyun oynarsan ona benzersin”e dönüşmüş durumdadır diyebiliriz
Bu noktada online oyunların, evlatlarımızın duygu gelişimi ve değişimlerine nasıl etki edeceğini hepimiz tahmin edebiliyoruz.