Enerji fakiri olmasına, petrol ve doğalgazı ithal etmesine rağmen Çin, ABD'den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumundadır.
Çin; enerji konusundaki şanssızlığını ve dezavantajını, 9 milyon 597 bin km2 yüz ölçümü ve 1 milyar 410 milyonluk nüfusuyla avantaja çevirerek müthiş bir başarı öyküsü gerçekleştirmiştir.
Öyle ki, 17 trilyon doları aşan bir GSYİH ile hayranlık ve şaşkınlık yaratırken çok kalabalık olan nüfusunun milli gelirini de 12 bin 500 doların üzerine, yani dünya ortalamasının üzerine çıkarmayı başarabilmiştir.
Enerjiyi ithal eden koca bir ülkenin, böyle büyük bir başarıyı yakalamasının altında yatan bir tek sebep vardır.
Üretim, Üretim, Üretim…
İşgücünün ucuz ve fazla olması, bunun iyi kanalize edilerek gıda, tarım ve hayvancılığın yanında, sanayide de kullanılması, istihdamın artmasıyla birlikte, üretimin de artmasını sağlamıştır.
Dünyanın dev şirketleri üretimlerini Çin'e kaydırarak, ucuz işgücünün nimetlerinden yararlanma yoluna gitmişlerdir.
Sanayileşmeye verilen önem ile birlikte, kendi markalarını yaratan Çin, dünya piyasalarında pazar payını hızla artırmış ve söz sahibi olmuştur. Öyle ki, petrol fiyatlarında dışa bağımlılıktan kurtulmak adına, alternatiflerini ayarlayarak benzinli araç üretimini sonlandırma kararı almıştır.
Gıda, tarım, hayvancılık ve su kaynaklarının kullanımında doğru politikalar uygulayarak 1,4 milyar gibi dev bir nüfusun beslenmesinde ve doymasında son derece başarılı neticeler elde etmişlerdir.
Ülkede çok sayıda su arıtma tesisi bulunmakta, arıtılan sular tarım, hayvancılık ve sanayide kullanılmaktadır. Özellikle tarım ve hayvancılıktaki teşvikler üretimin artmasındaki en büyük etkendir.
***
Doların saltanatının sallandığı bu günlerde, üretime ağırlık veren Çin, önlenemez bir yükseliştedir.
Bizim de hiçbir kompleks yapmadan Çin'den alacağımız dersler ve öğreneceğimiz şeyler olduğunu düşünüyorum. Özellikle de tarım ve hayvancılık konularında oradaki uygulamaların ülkemizde de yapılması, üretim ve istihdam konusunda yararlı olacaktır.
İktidar ve ekonomi yönetimimiz, vatandaşımıza hiçbir faydası olmayan, devletin gelir kaybından başka hiçbir işe yaramayan, fırsatçı ve sahtekarların iç ettiği KDV indirimleriyle uğraşmaktansa, Çin modeli konusunda acilen çalışmalara başlaması geri dönüşlerin daha erken gerçekleşmesine neden olacaktır.
Köylüyü, çiftçiyi ve üreticiyi harekete geçirmek, moral motivasyon ile birlikte birikmiş borç faizlerinin silinerek, kalan borçlarının yapılandırılması ve ötelenmesi gerekir.
Gerçek çiftçiye ve gerçek üreticiye; destekse destek, teşvikse teşvik.
Pahalılık ve enflasyonla mücadelenin yolu üretim, daha çok üretim ve dolayısıyla istihdamdır.
***
Söz:
Enflasyon olmasa, ekonomi ne güzel yönetilir!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osman MEMİŞ
Çin
Enerji fakiri olmasına, petrol ve doğalgazı ithal etmesine rağmen Çin, ABD'den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumundadır.
Çin; enerji konusundaki şanssızlığını ve dezavantajını, 9 milyon 597 bin km2 yüz ölçümü ve 1 milyar 410 milyonluk nüfusuyla avantaja çevirerek müthiş bir başarı öyküsü gerçekleştirmiştir.
Öyle ki, 17 trilyon doları aşan bir GSYİH ile hayranlık ve şaşkınlık yaratırken çok kalabalık olan nüfusunun milli gelirini de 12 bin 500 doların üzerine, yani dünya ortalamasının üzerine çıkarmayı başarabilmiştir.
Enerjiyi ithal eden koca bir ülkenin, böyle büyük bir başarıyı yakalamasının altında yatan bir tek sebep vardır.
Üretim, Üretim, Üretim…
İşgücünün ucuz ve fazla olması, bunun iyi kanalize edilerek gıda, tarım ve hayvancılığın yanında, sanayide de kullanılması, istihdamın artmasıyla birlikte, üretimin de artmasını sağlamıştır.
Dünyanın dev şirketleri üretimlerini Çin'e kaydırarak, ucuz işgücünün nimetlerinden yararlanma yoluna gitmişlerdir.
Sanayileşmeye verilen önem ile birlikte, kendi markalarını yaratan Çin, dünya piyasalarında pazar payını hızla artırmış ve söz sahibi olmuştur. Öyle ki, petrol fiyatlarında dışa bağımlılıktan kurtulmak adına, alternatiflerini ayarlayarak benzinli araç üretimini sonlandırma kararı almıştır.
Gıda, tarım, hayvancılık ve su kaynaklarının kullanımında doğru politikalar uygulayarak 1,4 milyar gibi dev bir nüfusun beslenmesinde ve doymasında son derece başarılı neticeler elde etmişlerdir.
Ülkede çok sayıda su arıtma tesisi bulunmakta, arıtılan sular tarım, hayvancılık ve sanayide kullanılmaktadır. Özellikle tarım ve hayvancılıktaki teşvikler üretimin artmasındaki en büyük etkendir.
***
Doların saltanatının sallandığı bu günlerde, üretime ağırlık veren Çin, önlenemez bir yükseliştedir.
Bizim de hiçbir kompleks yapmadan Çin'den alacağımız dersler ve öğreneceğimiz şeyler olduğunu düşünüyorum. Özellikle de tarım ve hayvancılık konularında oradaki uygulamaların ülkemizde de yapılması, üretim ve istihdam konusunda yararlı olacaktır.
İktidar ve ekonomi yönetimimiz, vatandaşımıza hiçbir faydası olmayan, devletin gelir kaybından başka hiçbir işe yaramayan, fırsatçı ve sahtekarların iç ettiği KDV indirimleriyle uğraşmaktansa, Çin modeli konusunda acilen çalışmalara başlaması geri dönüşlerin daha erken gerçekleşmesine neden olacaktır.
Köylüyü, çiftçiyi ve üreticiyi harekete geçirmek, moral motivasyon ile birlikte birikmiş borç faizlerinin silinerek, kalan borçlarının yapılandırılması ve ötelenmesi gerekir.
Gerçek çiftçiye ve gerçek üreticiye; destekse destek, teşvikse teşvik.
Pahalılık ve enflasyonla mücadelenin yolu üretim, daha çok üretim ve dolayısıyla istihdamdır.
***
Söz:
Enflasyon olmasa, ekonomi ne güzel yönetilir!