Karma muhalefet

Bu psikolojiyi mutlaka en kısa sürede aşmamız gerek…

Piyasalara ve ekonomi yönetimine olan güven acilen tesis edilmelidir.

Önünü göremeyen üretici, bırakın pazarlamayı ve satmayı, fiyatlamayı bile yapamamaktadır.

Üretici ve esnaf, sattığı malı yerine koyamayacağı, aynı fiyata yenisini üretemeyeceği korkusuyla maalesef elindeki ürüne sürekli zam yapıyor.

Gün aşırı değişen fiyat etiketleri, insanımızın alım gücünü ve motivasyonunu sürekli eritiyor.

Ülkemizde, son aylarda döviz kurları üzerinden yapılmaya çalışılan bir operasyon var.

Ekonomimizi bozma gayreti içinde olduğunu açıkça beyan eden ABD'li yetkililerle rutin olarak görüşen muhalefetin körüklediği olumsuz iklimi, düzeltmek gerek.

Asıl önemli olan, dövizin ve altının yüksek seviyesinden çok volatilitenin yüksekliği, güven ve istikrar ortamını bozma çalışmalarının hız kazanmasıdır.

Öncelikle bu tesis edilmelidir.

Üretimde aksama olmaması lazım. Bunun için de üreticinin önünü görmesi ve merkezi yönetime güvenmesi önemli.

Faiz indirimlerinin, vatandaşlarımızın hayatına yansıması henüz olmadı, kısa vadede de zor görünüyor.

Ancak;

** Asgari ücret ve diğer ücretlerdeki olası artışlar

** Düşük faizle bollaşan krediler ve

** Dövize yapılacak müdahalelerle, oluşturulacak güven ve istikrar ortamında üretime ve istihdama ağırlık verilmelidir.

Dış ticaret açığı kapatılmadan cari açığı kapatmak mümkün değil.

Bu yüzden ithal bağımlılığını en aza indirecek çalışmalar teşvik edilmeli, gerekirse desteklenmelidir.

İthal bağımlılığından mutlaka kurtulmamız gerekir.

Ülkemiz, savunma sanayiinde bunu büyük oranda gerçekleştirmektedir.

Bunun için de teknoloji üretmemiz ve kalıcı bir cari fazla vermemiz gerekli ve şarttır.

***

Sayın Erdoğan’ı gönderme adına ülkeyi bile gözden çıkaran yeminli Kandil-Pensilvanya karması, gerçekleştirilen olumlu işleri görmezden gelerek, vatandaşlara ve dışarıya karşı iktidarı her fırsatta karalama gayreti içindedir.

Terörle mücadelede yurt içi ve sınır ötesindeki başarı,

Dış politikadaki dik duruş,

Savunma Sanayiindeki başarılı çalışmalar,

Türk Devletleri Teşkilatının hayata geçirilmesi,

Körfez ülkeleriyle ekonomik işbirliğinin yeniden hayata geçirilmesi gibi başarılı uygulamaları şimdi, “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” olarak adlandırılan bu süreçte ortaya konması çok daha önemlidir.

Eğer ekonomideki bu süreç, karma muhalefete rağmen doğru yönetilebilirse, Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyada söz sahibi olan, kendi kurallarını daha net koyabilen bir ülke olacaktır.

***

Bunları gerçekleştirmek için muhalefetin desteğini beklemek bugünkü şartlarda mümkün görünmüyor, ama hiç değilse köstek olmamalarını beklemek hakkımız sanırım.

Geçmişte gazete ilanlarıyla iktidara kafa tutan, iktidarı değiştirmeye çalışan zihniyet, maalesef bugün yine devrededir.

* Ekonomik OHAL yalanıyla oluşturulan algı,

* 12 ülkeyle ortaklığı olan ve 70'in üzerinde ülkeye ihracat yapan Aselsan'ın, Katar'a satıldığı iddiası,

* Asli amacı, “yatırım, üretim, istihdam ve büyüme olması” gereken yerli Lordlar Kamarası TÜSİAD'ın, rahmetli Ecevit'ten sonra Erdoğan'a da bayrak açması,

Yine aynı TÜSİAD'ın, hiçbir somut ekonomik programı olmayan, sadece;

Faizleri sileceğim,

Dostlarımla birlikte iki ay içinde ülkede bahar havası estireceğim,

Mazot ve Elektiriği bedava vereceğim gibi afaki demeçler veren,

Tuvalet kağıdı ile politika yapan,

Yönettiği belediyelerde terör yapılanmasına göz yuman -alet olan- bir muhalefetin çağrısıyla, operasyona alet olması düşündürücüdür.

"Bu modelle başarıya ulaşılamayacağı, derhal genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına dönülmesi" talebi, talimat şeklinde iktidara ulaştırılmıştır.

Bundan sonrasını izlemek heyecanlı olacak.

SÖZ:

Varlıkta mağrur olan, yoklukta mağdur olurmuş!