Objektif bakabilen herkes şu gerçeği görebilmektedir.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Dış politikada, içeride ve dışarıda terörle mücadelede, Savunma Sanayii ve Enerji politikaları ve yatırımlarında son derece başarılı ve güçlü adımlar atmaktadır.
Enerjide kendi kaynaklarının kullanımı yanında, enerji hattının merkezi olma çalışmaları stratejik önemdedir. Ekonomik olarak ülkemize çok şeyler katacaktır.
Savunma Sanayiindeki gelişmelere ise ayrı bir yazıda değinmek isterim.
Bu başarılı ve istikrarlı gelişmeler ülkemizin en büyük kozudur.
Bu yüzdendir ki; başta ABD ve AB olmak üzere dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri fazla mesaiye başladılar.
Sırf Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden, Tayyip Erdoğan'ı devirmek adına ülkenin parlak geleceğini baltalamaktan geri kalmıyorlar.
6'lı masanın tüm paydaşları rol kapma derdindeler.
Biri Anayasadaki "Türk" kelimesine savaş açarken, diğerleri Cumhurbaşkanının yetkilerinden pay kapabilme derdine düşmüştür.
Somut ve makul bir yol haritası belirleyemedikleri gibi, aday konusunda da uzlaşma sağlayamadılar ve toplanıp dağılmaya devam ediyorlar.
Egemen güçler; söz geçiremedikleri, istediklerini yaptıramadıkları Türkiye Cumhuriyeti’ne ekonomik operasyonlar çekmeye, terör örgütlerini üzerimize salmaya devam ediyorlar.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı olan ABD ve AB; terör örgütlerini, Sorosçuları ve Fetö'yü de kullanarak, muhalefeti bu sistemi yıkmakla görevlendirmiştir.
Bunu açıkça beyan ettiği gibi, her türlü desteği de alenen vermektedir.
Dünyada şu anda birden çok terör örgütüyle aynı anda mücadele eden tek ülkeyiz. Terör örgütleriyle silahlı mücadele yapılırken, işbirlikçiler de ekonomi üzerinden her türlü kozlarını oynamakta, kara propagandaya devam etmektedirler.
Tek dertleri Tayyip Erdoğan'ı devirmek gibi görünenlerin gerçek nedenleri maalesef Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Terör örgütü sözcülerinin "Cumhur ittifakını yıkamazsak bizim sonumuz olacak" şeklindeki açıklamaları alenen ortadayken, bu aymazlık niye?
Sadece aymazlık ise kötü, yok eğer bilinçli ise daha da kötü.
Terör örgütü ve destekçileri her türlü şeytani planı uygulamaya koymaktadır.
Bölücülerle oy uğruna görüşme yapanlar sonunu iyi düşünmelidirler.
Diplomaside dünyada ağırlığı olan, politikalar belirleyen, sözü dinlenen, güvenilen ve arabulucu olarak kabul edilen bir Türkiye Cumhuriyeti devleti, yıllardır hepimizin özlemi değil miydi?
Ülkemiz bugün bunu Cumhur İttifakı ile başarmıştır.
Geçtiğimiz haftaki Economist dergisinin "Türkiye felaketin eşiğinde" manşetli kapağı tam bir skandaldır. Bu kapak esasında, asıl korkuları olan, Cumhur İttifakının seçimlerden başarılı çıkması sonucunda, kendi yaşayacakları felaketin dışa vurumudur.
***
Karne hediyesi et/ayakkabı yalama
Muhalefetimiz; uydurma bir pirzola haberinin peşine takılıp siyaset üretmeye çalışırken, iktidar kanadında ise hadsiz ve seviyesiz çıkışlar maalesef tepki çekmektedir.
Bir kimseyi sevmek ayrı bir şey, bunu abartmamak lazım, ayakkabı yalamaya hevesli bu arkadaş, önümüzdeki seçimlerde, Türk siyasetinin kalite kazanması adına listelere konmamalıdır.
Siyaset ciddi bir iştir, dik duruş ve omurga gerektirir.
***
SÖZ:
Dostların ihaneti ne kadar acı ise
Düşmanın merhameti de o kadar acıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osman MEMİŞ
Türkiye gerçeği
Objektif bakabilen herkes şu gerçeği görebilmektedir.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Dış politikada, içeride ve dışarıda terörle mücadelede, Savunma Sanayii ve Enerji politikaları ve yatırımlarında son derece başarılı ve güçlü adımlar atmaktadır.
Enerjide kendi kaynaklarının kullanımı yanında, enerji hattının merkezi olma çalışmaları stratejik önemdedir. Ekonomik olarak ülkemize çok şeyler katacaktır.
Savunma Sanayiindeki gelişmelere ise ayrı bir yazıda değinmek isterim.
Bu başarılı ve istikrarlı gelişmeler ülkemizin en büyük kozudur.
Bu yüzdendir ki; başta ABD ve AB olmak üzere dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri fazla mesaiye başladılar.
Sırf Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden, Tayyip Erdoğan'ı devirmek adına ülkenin parlak geleceğini baltalamaktan geri kalmıyorlar.
6'lı masanın tüm paydaşları rol kapma derdindeler.
Biri Anayasadaki "Türk" kelimesine savaş açarken, diğerleri Cumhurbaşkanının yetkilerinden pay kapabilme derdine düşmüştür.
Somut ve makul bir yol haritası belirleyemedikleri gibi, aday konusunda da uzlaşma sağlayamadılar ve toplanıp dağılmaya devam ediyorlar.
Egemen güçler; söz geçiremedikleri, istediklerini yaptıramadıkları Türkiye Cumhuriyeti’ne ekonomik operasyonlar çekmeye, terör örgütlerini üzerimize salmaya devam ediyorlar.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı olan ABD ve AB; terör örgütlerini, Sorosçuları ve Fetö'yü de kullanarak, muhalefeti bu sistemi yıkmakla görevlendirmiştir.
Bunu açıkça beyan ettiği gibi, her türlü desteği de alenen vermektedir.
Dünyada şu anda birden çok terör örgütüyle aynı anda mücadele eden tek ülkeyiz. Terör örgütleriyle silahlı mücadele yapılırken, işbirlikçiler de ekonomi üzerinden her türlü kozlarını oynamakta, kara propagandaya devam etmektedirler.
Tek dertleri Tayyip Erdoğan'ı devirmek gibi görünenlerin gerçek nedenleri maalesef Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Terör örgütü sözcülerinin "Cumhur ittifakını yıkamazsak bizim sonumuz olacak" şeklindeki açıklamaları alenen ortadayken, bu aymazlık niye?
Sadece aymazlık ise kötü, yok eğer bilinçli ise daha da kötü.
Terör örgütü ve destekçileri her türlü şeytani planı uygulamaya koymaktadır.
Bölücülerle oy uğruna görüşme yapanlar sonunu iyi düşünmelidirler.
Diplomaside dünyada ağırlığı olan, politikalar belirleyen, sözü dinlenen, güvenilen ve arabulucu olarak kabul edilen bir Türkiye Cumhuriyeti devleti, yıllardır hepimizin özlemi değil miydi?
Ülkemiz bugün bunu Cumhur İttifakı ile başarmıştır.
Geçtiğimiz haftaki Economist dergisinin "Türkiye felaketin eşiğinde" manşetli kapağı tam bir skandaldır. Bu kapak esasında, asıl korkuları olan, Cumhur İttifakının seçimlerden başarılı çıkması sonucunda, kendi yaşayacakları felaketin dışa vurumudur.
***
Karne hediyesi et/ayakkabı yalama
Muhalefetimiz; uydurma bir pirzola haberinin peşine takılıp siyaset üretmeye çalışırken, iktidar kanadında ise hadsiz ve seviyesiz çıkışlar maalesef tepki çekmektedir.
Bir kimseyi sevmek ayrı bir şey, bunu abartmamak lazım, ayakkabı yalamaya hevesli bu arkadaş, önümüzdeki seçimlerde, Türk siyasetinin kalite kazanması adına listelere konmamalıdır.
Siyaset ciddi bir iştir, dik duruş ve omurga gerektirir.
***
SÖZ:
Dostların ihaneti ne kadar acı ise
Düşmanın merhameti de o kadar acıdır.