SON DAKİKA
Hava Durumu

Asıl beka sorunu…

Yazının Giriş Tarihi: 22.08.2025 22:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.08.2025 22:12

Geçenlerde, üniversite stajını işyerimizde tamamlamış genç bir kardeşimle karşılaştım. Üniversiteyi dereceyle bitirmiş, pırıl pırıl bir genç. Yapmak istediklerini anlatmıştı o dönem. Hedefleri ve hayalleri vardı... Umut doluydu… Onun gibi birinin şimdilerde başarılı bir kariyerin peşinden koşuyor olması gerekirdi. Ama başka yöne bakarak, “Hocam 1 yıldır iş arıyorum” dedi ve o anahtar cümleyi söyledi:

“Başvurduğum yerler tecrübe istiyor ama tecrübeyi nasıl kazanacağımı kimse söylemiyor!”

***

Elimizde Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı son veriler var: 15-34 yaş arasındaki gençlerin işsizlik oranını açıkladı TÜİK.

O yaş grubunda işgücüne katılma oranı yüzde 60,1, istihdam oranı yüzde 52,5, işsizlik oranı ise yüzde 12,7…

Yüzde 12,7 işsizlik oranı, kuru bir rakam ama…

Her sabah annesinin bakışlarından kaçan atanamamış bir öğretmeni, KPSS kursunda ömrünü tüketen bir ekonomisti ya da inşaatta geçici iş bulan bir mühendis adayı genci, gençleri anlatıyor.

Bu ülkede 1 milyon 862 bin genç işsiz var ve bunlar sadece ‘resmi’ olanlar.

***

Düşünelim:

Üniversiteden yeni mezun olmuş. Okuduğu bölüm, iş dünyasının beklentisiyle örtüşmüyor. Eğitim hayatı boyunca staj yapmamışsa zaten geride başlıyor yarışa. Yapsa da çoğu kez bu sadece formalite kabul ediliyor. Hele de henüz bir yabancı dil konuşamıyorsa iyi bir iş hayali bitti gitti!

Mevcut sistemde gerçek hayata göre değil, yönetmeliklere göre hazırlıyoruz gençlerimizi.

Veriler diyor ki, eğitimle iş uyumu yüzde 67,2.

Yani üç gençten birinin yaptığı işle eğitimi birbirine denk değil.

Bu, sadece verim kaybı değil, bir ülkenin kendi evlatlarına karşı kayıtsız kalmasının göstergesi.

Öte yandan, bir başka acı veri: Kadınlarda eğitim sonrası üç aydan uzun süreli işe başlayamama oranı yüzde 33,9. Her üç genç kadından biri, eğitimini bitiriyor ama istihdam kapısından içeri adım bile atamıyor.

Cam tavan değil artık bu; taş duvar!

***

Şimdi bir adım geri çekilip genel görünüme bir bakalım:

Gençlerine iş veremeyen bir ülke, onlara umut verebilir mi?

Gençlik yılları, hayallerin gerçekleşmesi gereken yıllar olması gerekirken, ertelenen bir zamana dönüşürse, o toplum nereye gider?

Asıl beka sorunu; gençleri gelecek endişesi taşıyan bir ülke haline gelmek değil mi?

***

Gençlerin üniversitelerde okuyor olması ülkenin işsizlik oranını 4-5 sene ötelemek anlamına geliyor artık!

Malumunuz;

Bir ülkenin geleceğini belirleyen, yalnızca ekonomideki rakamlar değil.

Gelecek için gençlerinin gözlerindeki ışığa bakacaksın!

Çevremizde de sıklıkla şahit olduğum üzere; bugün o ışık, yavaş yavaş yok oluyor!

Üniversite diplomaları çerçevelenip duvara da asılmıyor artık; hatta çoğu diplomasını okulundan almaya bile gitmiyor.

Yeni mezun genç işe değil, odasına giriyor, kulaklığını takıp kendini dış dünyadan soyutluyor. Kendi ülkesinde gelecekle ilgili korku yaşarken başka bir ülkeye gitmek isteyip, “gidecek bir yerim olsun yeter” diyor.

***

Bu yazıyı TÜİK’in açıkladığı son rakamlar sebebiyle okuyorsunuz ama bahsettiklerim uzun süredir önemli bir problem olarak hepimizin tam karşısında duruyor.

Gençlerin sesini duyalım:

Onlar TÜİK istatistiklerinde sadece sayı olabilir ama gerçekte onlar bizim geleceğimiz… Her birinin fikirleri, hayalleri, projeleri var.

Bu ülkede onlara gelecek inşa etmek zorundayız.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın gençlerin eğitim ve iş hayatına yönelik neler yapılabileceğini, mevcut sorunların nasıl çözülebileceğini ivedilikle masaya yatırması gerekiyor.

Hepimiz gençlerimize güçlü bir gelecek inşa edebilmenin sorumluluğunu almak zorundayız.

Çünkü gençlerimizi kaybedersek, toptan kaybettik demektir!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.