Onların önce sağlıklarına duacıyız sonra da her alanda başarılı olmalarını isteriz. Özellikle iyi bir akademik eğitim almalarını önemseriz. Çünkü gelecek kaygısına düşmeden huzurlu ve mutlu olmaları çocuklarımız için duamız.
Tabi Türkiye’de özellikle eğitime yönelik politikalar hayatımızın her alanına etki ediyor, geleceğimizi şekillendiriyor. İşte o nedenle de eğitim sistemimizin bugünkü durumu, sistemin içindeki okulların kalitesini, öğretmenlerin yeteneklerini sorgulatır oldu. Veliler en iyi eğitim-öğretim için en yüksek tutarları ödemeyi göze aldı.
Ama ne zaman sohbet eğitim sistemimizden açılsa hep bir ‘Köy enstitülerini’ hatırlar, ne güzel bir projeymiş diye hayıflanırız...
Keşke devam etseydi demez miyiz? Keşke, çocuklar akademik bilgilerle donatılırken (ki bugünkü koşullarda ondan pek emin değiliz) öte yandan hayatı öğrense, el becerileri gelişse, doğayı tanısa, anlasa…
***
Biliyorsunuz;
1940’lı yıllardan itibaren Türkiye’de tarım işlerine elverişli geniş arazisi olan köylerde enstitüler açıldı. Tamamen ülkemize özgü bir projeydi.
O okullarda okuyan öğrenciler kendi okullarını inşa etti, toprağı işlemeyi öğrendi ve üretim ile eğitimi bir arada yaşadı, tecrübe etti.
İş içinde eğitim ilkesi uygulanan bu okullar siyasi süreçte teker teker kapatıldı.
(Nedenleri, nasılları önemli…)
Sonrasında biliyorsunuz her gelen bakanla model değişti, evrildi. Ama o yılların köy okulları hep aklımızın bir köşesinde kaldı.
***
İşte o nedenle size şimdi Bursa’da bir özel okuldan bahsetmek istiyorum.
Aslında ilk ve orta öğretim çağında çocuğum olmadığı için genel olarak nerede hangi okul var pek takip etmiyorum.
Ekol Koleji Kurumsal İletişim Direktörü Dilek Durak aradı ve gazeteciler gününü de vesile kılan bir programda okul öğrencileri ile buluşma teklif etti.
Başka gazeteci dostların da davetli olduğu program için Ekol Koleji’ni görmeye gittik. Dilek Hanımla birlikte okulun güler yüzlü öğretmenleri Güzin Göknil ve Derya Kaplan Erim karşıladı bizi. Ardından okulu gezdik.
Kolej, Gürsu’da 20 dönümlük bir alanın üzerine kurulu. Bina yoğunluğundan ziyade kocaman, yemyeşil bir bahçeye sahip. Ve bu bahçede midilli atlar, tavşanlar geziyor. Meyve ağaçları büyüyor. Ömrünü tamamlamış bir ağaç kütüğünün içine yerleştirilmiş minik bir kitaplıktaki kitaplar açık havada okunmayı bekliyor… Organizasyon salonu da var okul bahçesinde, atölye de var... Burada da el becerilerini geliştirecek metotlar öğreniyor öğrenciler. Mevsiminde olgunlaşan meyvelerden reçeller yapıyorlar öğretmenleri eşliğinde. Adeta köy enstitülerinden esinlenilmiş bu okulda tabiatın içinde ders yapılıyor. Yaşayarak öğreniliyor.
Yabancı dil eğitimine de ağırlık verdiklerini okulun kurucuları Nebi Taşçı ve Türkan Sedef Taşçı’dan öğrendik.
Açık havada keyifli bir yemek ikramında, öğrencilerin ürettiği reçeller de ikramlar arasındaydı. Biz bahçedeyken, okulun minikleri, öğretmenleri eşliğinde drone ile bir takım ölçme, hesaplama yöntemlerini öğreniyordu.
Okulun sloganı zaten “Herkes için açık havada okul.”
Zamane çocukları yedikleri yiyeceklerin nereden geldiğini bilmeden, doğada gördüğü hayvanlardan korkarak büyürken bu okulda öğrenciler hayvanları tanıyor, yiyeceklerini üretiyor.
Nasıl ama?
Okurken bile keyif aldığınızı düşünüyorum.
***
Bursa’da benzeri bir diğer okul da; biliyorsunuz Misi’deki Gümüştepe İlkokulu. Bir devlet okulu olan Gümüştepe’nin öğrencileri de okullarına güle oynaya gidiyor. Bir ara kapatılmak istenmiş neyse ki bu yanlıştan dönülmüştü. (Gazeteci İbrahim Öge, Aranan model: Gümüştepe İlkokulu başlıklı köşe yazısında detaylı anlatmıştı. Merak edenler için linkini de bırakayım: https://www.sozbursa.com/yazarlar/ibrahim-oge-1/aranan-model-gumustepe-ilkokulu-2434 )
İşte Ekol Koleji ile Gümüştepe İlkokulu’nun kardeş okul olduklarını bu vesile ile öğrendik. Beni mutlu eden bir haberdi. Çünkü özelde ve kamudaki okullarda bu modelin sayılarının artması temennisindeyim.
***
Biraz da 10 Ocak Gazeteciler Günü vesilesi hazırlanan etkinlikten bahsedeyim:
Okulun etkinlik salonuna şampiyonlar gibi girdik. Bütün öğrenciler orada gazeteci ablalarını, abilerini bekliyordu.
Bir de gelecekte gazeteci olmak isteyenler vardı ki onların heyecanlarını görmek tabi bizi de heyecanlandırdı.
Öğrenciler mesleğe dair sorular sordu, biz de dilimizin döndüğünce cevaplamaya çalıştık. Şimdiye kadar onca siyasetçi, bürokrat, iş insanı ile bir araya gelmemize rağmen, ben ülkemizin geleceği güzel yüzlü çocuklarımızın karşısında konuşurken, mutlulukla birlikte büyük heyecan yaşadım.
Bu etkinlikte Ekol Koleji Kurucusu Nebi Taşçı da okulun eğitim modelinden bahsetti:
“İtalya nın Reggio Emilia kasabında ortaya çıkan ve güçlü çocuk yetiştirmeyi hedefleyen alternatif eğitim modeli; Reggio Emilia sistemini uyguluyoruz. Aynı zamanda hem öğretmen yetiştirmeyi hem de modern üretim araçlarını kullanmayı amaç edinmiş, toprağın ve tabiatın kalbini bir zamanlar oluşturmuş olan köy enstitüleri eğitim sistemini benimseyen ve tabiatla iç içe bir anlayışla faaliyet gösteren okulumuzda, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında bu anlamlı etkinliği düzenledik. Gazetecilik mesleğine ilgi duyan geleceğin gazeteci adayı öğrencilerimizi bu özel günde sektöre yön veren gazetecilerle bir araya getirdik. Bu anlamlı günde öğrencilerimizin özgür düşünme, sorgulama ve toplumsal olayları analiz etme becerileri üzerine de vurgu yapılmasını sağlamış olduk.”
***
Anaokulu, ilkokul ve ortaokulu bünyesinde barındırıyor Ekol Koleji.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Asuman Kurt ÖGE
Bursa’da bir 'açık hava' okulu…
En kıymetli varlığımız çocuklarımız.
Onların önce sağlıklarına duacıyız sonra da her alanda başarılı olmalarını isteriz. Özellikle iyi bir akademik eğitim almalarını önemseriz. Çünkü gelecek kaygısına düşmeden huzurlu ve mutlu olmaları çocuklarımız için duamız.
Tabi Türkiye’de özellikle eğitime yönelik politikalar hayatımızın her alanına etki ediyor, geleceğimizi şekillendiriyor. İşte o nedenle de eğitim sistemimizin bugünkü durumu, sistemin içindeki okulların kalitesini, öğretmenlerin yeteneklerini sorgulatır oldu. Veliler en iyi eğitim-öğretim için en yüksek tutarları ödemeyi göze aldı.
Ama ne zaman sohbet eğitim sistemimizden açılsa hep bir ‘Köy enstitülerini’ hatırlar, ne güzel bir projeymiş diye hayıflanırız...
Keşke devam etseydi demez miyiz? Keşke, çocuklar akademik bilgilerle donatılırken (ki bugünkü koşullarda ondan pek emin değiliz) öte yandan hayatı öğrense, el becerileri gelişse, doğayı tanısa, anlasa…
***
Biliyorsunuz;
1940’lı yıllardan itibaren Türkiye’de tarım işlerine elverişli geniş arazisi olan köylerde enstitüler açıldı. Tamamen ülkemize özgü bir projeydi.
O okullarda okuyan öğrenciler kendi okullarını inşa etti, toprağı işlemeyi öğrendi ve üretim ile eğitimi bir arada yaşadı, tecrübe etti.
İş içinde eğitim ilkesi uygulanan bu okullar siyasi süreçte teker teker kapatıldı.
(Nedenleri, nasılları önemli…)
Sonrasında biliyorsunuz her gelen bakanla model değişti, evrildi. Ama o yılların köy okulları hep aklımızın bir köşesinde kaldı.
***
İşte o nedenle size şimdi Bursa’da bir özel okuldan bahsetmek istiyorum.
Aslında ilk ve orta öğretim çağında çocuğum olmadığı için genel olarak nerede hangi okul var pek takip etmiyorum.
Ekol Koleji Kurumsal İletişim Direktörü Dilek Durak aradı ve gazeteciler gününü de vesile kılan bir programda okul öğrencileri ile buluşma teklif etti.
Başka gazeteci dostların da davetli olduğu program için Ekol Koleji’ni görmeye gittik. Dilek Hanımla birlikte okulun güler yüzlü öğretmenleri Güzin Göknil ve Derya Kaplan Erim karşıladı bizi. Ardından okulu gezdik.
Kolej, Gürsu’da 20 dönümlük bir alanın üzerine kurulu. Bina yoğunluğundan ziyade kocaman, yemyeşil bir bahçeye sahip. Ve bu bahçede midilli atlar, tavşanlar geziyor. Meyve ağaçları büyüyor. Ömrünü tamamlamış bir ağaç kütüğünün içine yerleştirilmiş minik bir kitaplıktaki kitaplar açık havada okunmayı bekliyor… Organizasyon salonu da var okul bahçesinde, atölye de var... Burada da el becerilerini geliştirecek metotlar öğreniyor öğrenciler. Mevsiminde olgunlaşan meyvelerden reçeller yapıyorlar öğretmenleri eşliğinde. Adeta köy enstitülerinden esinlenilmiş bu okulda tabiatın içinde ders yapılıyor. Yaşayarak öğreniliyor.
Yabancı dil eğitimine de ağırlık verdiklerini okulun kurucuları Nebi Taşçı ve Türkan Sedef Taşçı’dan öğrendik.
Açık havada keyifli bir yemek ikramında, öğrencilerin ürettiği reçeller de ikramlar arasındaydı. Biz bahçedeyken, okulun minikleri, öğretmenleri eşliğinde drone ile bir takım ölçme, hesaplama yöntemlerini öğreniyordu.
Okulun sloganı zaten “Herkes için açık havada okul.”
Zamane çocukları yedikleri yiyeceklerin nereden geldiğini bilmeden, doğada gördüğü hayvanlardan korkarak büyürken bu okulda öğrenciler hayvanları tanıyor, yiyeceklerini üretiyor.
Nasıl ama?
Okurken bile keyif aldığınızı düşünüyorum.
***
Bursa’da benzeri bir diğer okul da; biliyorsunuz Misi’deki Gümüştepe İlkokulu. Bir devlet okulu olan Gümüştepe’nin öğrencileri de okullarına güle oynaya gidiyor. Bir ara kapatılmak istenmiş neyse ki bu yanlıştan dönülmüştü. (Gazeteci İbrahim Öge, Aranan model: Gümüştepe İlkokulu başlıklı köşe yazısında detaylı anlatmıştı. Merak edenler için linkini de bırakayım: https://www.sozbursa.com/yazarlar/ibrahim-oge-1/aranan-model-gumustepe-ilkokulu-2434 )
İşte Ekol Koleji ile Gümüştepe İlkokulu’nun kardeş okul olduklarını bu vesile ile öğrendik. Beni mutlu eden bir haberdi. Çünkü özelde ve kamudaki okullarda bu modelin sayılarının artması temennisindeyim.
***
Biraz da 10 Ocak Gazeteciler Günü vesilesi hazırlanan etkinlikten bahsedeyim:
Okulun etkinlik salonuna şampiyonlar gibi girdik. Bütün öğrenciler orada gazeteci ablalarını, abilerini bekliyordu.
Bir de gelecekte gazeteci olmak isteyenler vardı ki onların heyecanlarını görmek tabi bizi de heyecanlandırdı.
Öğrenciler mesleğe dair sorular sordu, biz de dilimizin döndüğünce cevaplamaya çalıştık. Şimdiye kadar onca siyasetçi, bürokrat, iş insanı ile bir araya gelmemize rağmen, ben ülkemizin geleceği güzel yüzlü çocuklarımızın karşısında konuşurken, mutlulukla birlikte büyük heyecan yaşadım.
Bu etkinlikte Ekol Koleji Kurucusu Nebi Taşçı da okulun eğitim modelinden bahsetti:
“İtalya nın Reggio Emilia kasabında ortaya çıkan ve güçlü çocuk yetiştirmeyi hedefleyen alternatif eğitim modeli; Reggio Emilia sistemini uyguluyoruz. Aynı zamanda hem öğretmen yetiştirmeyi hem de modern üretim araçlarını kullanmayı amaç edinmiş, toprağın ve tabiatın kalbini bir zamanlar oluşturmuş olan köy enstitüleri eğitim sistemini benimseyen ve tabiatla iç içe bir anlayışla faaliyet gösteren okulumuzda, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında bu anlamlı etkinliği düzenledik. Gazetecilik mesleğine ilgi duyan geleceğin gazeteci adayı öğrencilerimizi bu özel günde sektöre yön veren gazetecilerle bir araya getirdik. Bu anlamlı günde öğrencilerimizin özgür düşünme, sorgulama ve toplumsal olayları analiz etme becerileri üzerine de vurgu yapılmasını sağlamış olduk.”
***
Anaokulu, ilkokul ve ortaokulu bünyesinde barındırıyor Ekol Koleji.
Eğitimin böylesi açıkçası keyif verdi.