Hukukumuzda uzun yıllar boyunca hayvanlara özel bir tür kişilik veya statü tanınmadığı gibi hayvanlar mal veya eşya niteliğinde sayılmıştır.
Türk Hukukunda hayvanların korunması güncel bir hukuki sorundur.
Bu sorunu çözümlemek için önce hayvanların hukuki statüsünü belirlemek, tespit etmek gerekmektedir.
Soruna ilişkin tartışmalarda savunulan belli başlı görüşler şöyledir;
-Hayvanın eskiden olduğu gibi nesne olarak kabul edilmesi ve fakat insanın korunması adına hayvanın korunması gereği;
-Hayvanın kişi benzeri olarak kabul edilmesi;
-Hayvanın duyarlı ve ıstırap çeken bir canlı olduğundan hareketle kişi olarak kabul edilmesi…
Hayvanın hak sahibi olduğu veya olması gerektiğine ilişkin görüşler toplumların bilinçlenmesiyle beraber yeni yeni şekillenmiştir.
Hayvanların korunması gerektiğine ilişkin hareket ise çok daha eskilere dayanmaktadır.
Bu bağlamda, kuşkusuz tartışmanın merkezi, hayvanın bir hukuk öznesi olarak kabul edilmesinin gerekip gerekmediği sorusunu oluşturmaktadır.
Peki ülkemizde hayvanların korunmasına yönelik hukuki süreç nasıl ilerlemiştir.
***
Gelin birlikte inceleyelim…
Türk Hukukunda ve dünya hukuk tarihinde hayvanların uzun yıllar bir statüsü olmadığını ilk kısımda sizlere paylaşmıştık.
Günümüze yaklaştıkça, eşyanın canlı ya da cansız olması bakımından bir ayırım yapılmamakta ve hayvanlar, taşınır bir eşya olarak kabul edilmekteydi.
Eşya hukuku bağlamında, yasal düzenlemelerde hayvan eşya olarak kabul edilmekle birlikte, ülkemiz çok da eski olmayan bir tarihte tartışılan konuda ilk adımı atarak;
15.07.2003 tarihli 4934 sayılı “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun” ile anılan sözleşmeyi onaylamıştır.
Bu Kanun ile kabul edilen bu sözleşmenin 3. maddesinin 1. fıkrasında;
‘’Hiçbir ev hayvanının gereksiz acı, sıkıntı ve ıstırap çekmesine sebep olunamayacağı’’,
2. Fıkrasında ise; ‘’Bir ev hayvanının terk edilemeyeceği’’ kuralları öngörülmüştür.
Bu sözleşmeyle beraber az da olsa hayvanlar hukuki bir statü kazanmıştır.
Bu sözleşmenin onaylanmasından kısa bir süre sonra 2004’te 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve 26166 Sayılı Uygulama Yönetmeliği çıkarılmıştır.
***
Gelelim 2004 yılında çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu’na…
Bu kanun ile hayvanların yaşam hakkına, beslenme ve bakım hakkına, kötü muameleye tâbi tutulmama hakkına sahip oldukları belirtilmiş ve türlerine karşı soykırım da yasaklanmıştır.
TCK Madde 1517f. 2 hükmüne göre hayvanlar, mala zarar suçunun konusunu oluşturabilir.
Ancak, hükmün uygulanabilmesi için hayvanın “sahipli” olması koşulu da arandığından, vahşi veya başıboş bir hayvanın öldürülmesi, duruma göre Hayvanları Koruma Kanunu veya Kara Avcılığı Kanunu çerçevesinde sadece idarî para cezaları ile cezalandırılıyordu.
Bu düzenlemeler çerçevesinde, Türk hukukunda bazı yazarlar, hayvanın eşya niteliğinin, ancak hayvanları koruma amacı ile uyuştuğu ölçüde geçerli olabileceğini belirtmektedir.
Diğer bazı yazarlar ise 5199 Sayılı Kanun ile hayvanların yaşama hakkına sahip olduğunun hükme bağlanması ile hayvanın artık bundan böyle eşya sayılamayacağı ve eşya benzeri olarak nitelendirilip, bu yönde uygulamaya gidilmesi gerektiğini söylemektedirler.
Bu tartışmalar sürmekteyken nitekim bu kanun uygulama açısından gün geçtikçe eksik kalmaktaydı.
***
Hal böyle olunca,
Kısa adı HAYTAP olan Hayvan Hakları Federasyonu bu kanunun değiştirilmesi adına ‘’5199’un Değişmesi için 7 Ana Neden’’ başlıklı bir bildiri yayınladı.
Bildiri TBMM’ye sunulmak üzere şu hususlardan madde madde bahsetmekteydi;
-Öncelikle 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, KABAHATLER KANUNU olmaktan ÇIKARILMALI, CEZA KANUNU kapsamında ele alınmalıdır.
-Ev ve Süs Hayvanlarının, Yurtdışından Çıkışı ve Yurda Girişi Kesinlikle En Azından 10 Yıl Boyunca Yasaklanmalı veya Sınırlandırılmalıdır.
-Toplu Hayvan İtlaflarının Engellenmesi İçin 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtasının İlgili Maddeleri Kaldırılmalıdır.
-Yasa, Sahipli Hayvan- Sahipsiz Hayvan Ayrımı Yapmamalıdır.
-Yaptırımlar, Ekonomik Cezaya Bağlanmıştır.
-Barınaklar, Bakımevi Olarak Faaliyet Göstermeli ve Acilen Islah Edilmelidir.
-Hayvan Hakları ve Refahı ile İlgili Tek Yetkili Bakanlık, Çevre Bakanlığı Olmalıdır.
Bu bildiri kanundaki birçok eksikliğe doğru şekilde parmak basmaktaydı.
Günümüze daha da yaklaşalım…
***
Son olarak;
14 Temmuz 2021 tarihli ve 31541 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 7332 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yürürlüğe girmiştir.
İşbu yürürlüğe girmiş değişiklikler yürütme ve yürürlük maddesiyle birlikte 19 maddeden oluşmaktadır.
Yapılan önemli değişikliklere kısaca değinmek gerekirse:
Havanları Koruma Kanunu’nun tanımlar maddesine eklemeler ve mevcut hükümlerde değişiklikler yapılmıştır.
Kanun koyucu tarafından hayvanı objeleştiren “süs hayvanı” ifadesinden vazgeçilmiştir.
Yeni düzenleme ile hayvanlara zarar vermeyi içeren eylemlere ilişkin suç kapsamı da değişmiştir.
Buna göre, hayvanlar 'mal' statüsünde değil 'canlı' statüsünde olacak. Hayvanların icra konusu olması da mümkün olmayacak. Petshoplarda kedi ve köpek satışlarının önüne geçilecektir.
En önemli değişikliklerden biri olarak yeni düzenleme ile 'sahipli-sahipsiz' hayvan ayrımı da ortadan sonunda kalktı.
Sahibi olsun veya olmasın nesli tükenmekte olan bir hayvanı öldürmek, hayvanlara acımasız muamelede bulunmak, hayvan dövüştürmek gibi eylemler suç kapsamında sayıldı.
Tüm bunların yanı sıra kara ve su sirkleri ile yunus parkları da yasaklandı.
Yeni düzenlemeye göre; yasaklı türlerin satışı ya da reklamını yapanlara hayvan başına 11 bin TL idari para cezası kesiliyor ve hayvanlara da el konuluyor.
Yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını, tedavilerini sağlıyor ve eğitim çalışmaları yapıyor.
Hayvanlara yönelik cinsel saldırı ve işkenceye ise 3 yıla kadar hapis cezası getirildi.
***
Bu düzenlemeye gündem nedeniyle ayrı bir başlık açmak istiyorum
Hayvana işkenceye hapis cezası
Aslında yeni değişikliğe göre hayvanlara karşı işlenen suçlara hapis cezalarının önü açıldı.
Evcil hayvanı kasten öldürene 4 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor.
Pekâlâ, 2021 temmuz ayında yapılan yeni düzenlemeyi birlikte inceledik her şey kulağa güzel geliyor.
Fakat mevzuat kadar mühim bir konu mevzuatı uygulamaktır.
Günümüze geldiğimizde…
Bu hafta içerisinde İstanbul Küçükçekmece’de bir sitede kediyi tekmeleyerek öldüren bir cani ne yazık ki iyi hal indirimi aldı.
Küçükçekmece 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada bu cani şahıs suçlu bulunarak 1 yıl 6 ay ceza aldı.
Mahkeme iyi hal indirimi uygulayarak cezayı 3 ay daha indirdi ve hükmün açıklamasını da geri bıraktı.
Karara tepki gösterenler ise sosyal medyada "İbrahim Keloğlan tutuklansın" diyerek kampanya başlattı.
Özetlemek gerekirse;
Hukukta hayvanlar önce bir hiç sonra bir eşya olarak sayıldı…
Uzun süre mal olarak görülen hayvanlar büyük uğraşlar sonunda can sayıldı…
Can sayılan hayvanların canını almak ceza sayıldı…
Fakat bugün ise cezalar alınan canları geri getiremediği gibi gönüllere su serpemiyor.
Evinizin önüne bir kap su ve bir kap yemek koymayı unutmayın!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Av. Arda BARUTCU
Hayvanlar eşya değildir!
Hukukumuzda uzun yıllar boyunca hayvanlara özel bir tür kişilik veya statü tanınmadığı gibi hayvanlar mal veya eşya niteliğinde sayılmıştır.
Türk Hukukunda hayvanların korunması güncel bir hukuki sorundur.
Bu sorunu çözümlemek için önce hayvanların hukuki statüsünü belirlemek, tespit etmek gerekmektedir.
Soruna ilişkin tartışmalarda savunulan belli başlı görüşler şöyledir;
-Hayvanın eskiden olduğu gibi nesne olarak kabul edilmesi ve fakat insanın korunması adına hayvanın korunması gereği;
-Hayvanın kişi benzeri olarak kabul edilmesi;
-Hayvanın duyarlı ve ıstırap çeken bir canlı olduğundan hareketle kişi olarak kabul edilmesi…
Hayvanın hak sahibi olduğu veya olması gerektiğine ilişkin görüşler toplumların bilinçlenmesiyle beraber yeni yeni şekillenmiştir.
Hayvanların korunması gerektiğine ilişkin hareket ise çok daha eskilere dayanmaktadır.
Bu bağlamda, kuşkusuz tartışmanın merkezi, hayvanın bir hukuk öznesi olarak kabul edilmesinin gerekip gerekmediği sorusunu oluşturmaktadır.
Peki ülkemizde hayvanların korunmasına yönelik hukuki süreç nasıl ilerlemiştir.
***
Gelin birlikte inceleyelim…
Türk Hukukunda ve dünya hukuk tarihinde hayvanların uzun yıllar bir statüsü olmadığını ilk kısımda sizlere paylaşmıştık.
Günümüze yaklaştıkça, eşyanın canlı ya da cansız olması bakımından bir ayırım yapılmamakta ve hayvanlar, taşınır bir eşya olarak kabul edilmekteydi.
Eşya hukuku bağlamında, yasal düzenlemelerde hayvan eşya olarak kabul edilmekle birlikte, ülkemiz çok da eski olmayan bir tarihte tartışılan konuda ilk adımı atarak;
15.07.2003 tarihli 4934 sayılı “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun” ile anılan sözleşmeyi onaylamıştır.
Bu Kanun ile kabul edilen bu sözleşmenin 3. maddesinin 1. fıkrasında;
‘’Hiçbir ev hayvanının gereksiz acı, sıkıntı ve ıstırap çekmesine sebep olunamayacağı’’,
2. Fıkrasında ise; ‘’Bir ev hayvanının terk edilemeyeceği’’ kuralları öngörülmüştür.
Bu sözleşmeyle beraber az da olsa hayvanlar hukuki bir statü kazanmıştır.
Bu sözleşmenin onaylanmasından kısa bir süre sonra 2004’te 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve 26166 Sayılı Uygulama Yönetmeliği çıkarılmıştır.
***
Gelelim 2004 yılında çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu’na…
Bu kanun ile hayvanların yaşam hakkına, beslenme ve bakım hakkına, kötü muameleye tâbi tutulmama hakkına sahip oldukları belirtilmiş ve türlerine karşı soykırım da yasaklanmıştır.
TCK Madde 1517f. 2 hükmüne göre hayvanlar, mala zarar suçunun konusunu oluşturabilir.
Ancak, hükmün uygulanabilmesi için hayvanın “sahipli” olması koşulu da arandığından, vahşi veya başıboş bir hayvanın öldürülmesi, duruma göre Hayvanları Koruma Kanunu veya Kara Avcılığı Kanunu çerçevesinde sadece idarî para cezaları ile cezalandırılıyordu.
Bu düzenlemeler çerçevesinde, Türk hukukunda bazı yazarlar, hayvanın eşya niteliğinin, ancak hayvanları koruma amacı ile uyuştuğu ölçüde geçerli olabileceğini belirtmektedir.
Diğer bazı yazarlar ise 5199 Sayılı Kanun ile hayvanların yaşama hakkına sahip olduğunun hükme bağlanması ile hayvanın artık bundan böyle eşya sayılamayacağı ve eşya benzeri olarak nitelendirilip, bu yönde uygulamaya gidilmesi gerektiğini söylemektedirler.
Bu tartışmalar sürmekteyken nitekim bu kanun uygulama açısından gün geçtikçe eksik kalmaktaydı.
***
Hal böyle olunca,
Kısa adı HAYTAP olan Hayvan Hakları Federasyonu bu kanunun değiştirilmesi adına ‘’5199’un Değişmesi için 7 Ana Neden’’ başlıklı bir bildiri yayınladı.
Bildiri TBMM’ye sunulmak üzere şu hususlardan madde madde bahsetmekteydi;
-Öncelikle 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, KABAHATLER KANUNU olmaktan ÇIKARILMALI, CEZA KANUNU kapsamında ele alınmalıdır.
-Ev ve Süs Hayvanlarının, Yurtdışından Çıkışı ve Yurda Girişi Kesinlikle En Azından 10 Yıl Boyunca Yasaklanmalı veya Sınırlandırılmalıdır.
-Toplu Hayvan İtlaflarının Engellenmesi İçin 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtasının İlgili Maddeleri Kaldırılmalıdır.
- Yasa, Sahipli Hayvan- Sahipsiz Hayvan Ayrımı Yapmamalıdır.
-Yaptırımlar, Ekonomik Cezaya Bağlanmıştır.
-Barınaklar, Bakımevi Olarak Faaliyet Göstermeli ve Acilen Islah Edilmelidir.
-Hayvan Hakları ve Refahı ile İlgili Tek Yetkili Bakanlık, Çevre Bakanlığı Olmalıdır.
Bu bildiri kanundaki birçok eksikliğe doğru şekilde parmak basmaktaydı.
Günümüze daha da yaklaşalım…
***
Son olarak;
14 Temmuz 2021 tarihli ve 31541 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 7332 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yürürlüğe girmiştir.
İşbu yürürlüğe girmiş değişiklikler yürütme ve yürürlük maddesiyle birlikte 19 maddeden oluşmaktadır.
Yapılan önemli değişikliklere kısaca değinmek gerekirse:
Havanları Koruma Kanunu’nun tanımlar maddesine eklemeler ve mevcut hükümlerde değişiklikler yapılmıştır.
Kanun koyucu tarafından hayvanı objeleştiren “süs hayvanı” ifadesinden vazgeçilmiştir.
Yeni düzenleme ile hayvanlara zarar vermeyi içeren eylemlere ilişkin suç kapsamı da değişmiştir.
Buna göre, hayvanlar 'mal' statüsünde değil 'canlı' statüsünde olacak. Hayvanların icra konusu olması da mümkün olmayacak. Petshoplarda kedi ve köpek satışlarının önüne geçilecektir.
En önemli değişikliklerden biri olarak yeni düzenleme ile 'sahipli-sahipsiz' hayvan ayrımı da ortadan sonunda kalktı.
Sahibi olsun veya olmasın nesli tükenmekte olan bir hayvanı öldürmek, hayvanlara acımasız muamelede bulunmak, hayvan dövüştürmek gibi eylemler suç kapsamında sayıldı.
Tüm bunların yanı sıra kara ve su sirkleri ile yunus parkları da yasaklandı.
Yeni düzenlemeye göre; yasaklı türlerin satışı ya da reklamını yapanlara hayvan başına 11 bin TL idari para cezası kesiliyor ve hayvanlara da el konuluyor.
Yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını, tedavilerini sağlıyor ve eğitim çalışmaları yapıyor.
Hayvanlara yönelik cinsel saldırı ve işkenceye ise 3 yıla kadar hapis cezası getirildi.
***
Bu düzenlemeye gündem nedeniyle ayrı bir başlık açmak istiyorum
Hayvana işkenceye hapis cezası
Aslında yeni değişikliğe göre hayvanlara karşı işlenen suçlara hapis cezalarının önü açıldı.
Evcil hayvanı kasten öldürene 4 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor.
Pekâlâ, 2021 temmuz ayında yapılan yeni düzenlemeyi birlikte inceledik her şey kulağa güzel geliyor.
Fakat mevzuat kadar mühim bir konu mevzuatı uygulamaktır.
Günümüze geldiğimizde…
Bu hafta içerisinde İstanbul Küçükçekmece’de bir sitede kediyi tekmeleyerek öldüren bir cani ne yazık ki iyi hal indirimi aldı.
Küçükçekmece 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada bu cani şahıs suçlu bulunarak 1 yıl 6 ay ceza aldı.
Mahkeme iyi hal indirimi uygulayarak cezayı 3 ay daha indirdi ve hükmün açıklamasını da geri bıraktı.
Karara tepki gösterenler ise sosyal medyada "İbrahim Keloğlan tutuklansın" diyerek kampanya başlattı.
Özetlemek gerekirse;
Hukukta hayvanlar önce bir hiç sonra bir eşya olarak sayıldı…
Uzun süre mal olarak görülen hayvanlar büyük uğraşlar sonunda can sayıldı…
Can sayılan hayvanların canını almak ceza sayıldı…
Fakat bugün ise cezalar alınan canları geri getiremediği gibi gönüllere su serpemiyor.
Evinizin önüne bir kap su ve bir kap yemek koymayı unutmayın!