SON DAKİKA
Hava Durumu

Değer, yabancılaşma, kimlik ve yol!

Yazının Giriş Tarihi: 29.11.2022 19:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.11.2022 19:48

Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktığımızda, bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel olarak maddi ve manevi ögelerinin bütününe ‘değer’ adını veriyoruz.

Bu tanımda dikkatinizi, edebi açıdan çekmek istediğimiz önemli bir nokta mevcuttur.

O da bu tanım cümlesinde “ler/lar” çoğul ekini kullandığımız “tek bir kelime bulunmamasına” rağmen, anlamın; bütünsel olarak çoğul bir ifade mahiyeti taşımasıdır.

İlaveten, bu çoğul mahiyetin öznesi için, bütünüyle kabul edilmiş bir durum söz konusu olduğu söylenebilir.

Bugün ne yazık ki, tanımlar gerek ifade gerekse anlam dünyasında yaşanmakta olan erozyon nedeniyle, sahip oldukları özellikleri ve kimliklerini yitirmektedirler. Özellikle insanlığa ve milletlere mal alan unsurlar, yerine ve zamanına göre başkalaşmakta, kişiye göre önem derecelendirmesine maruz bırakılmaktadırlar.

***

Günlük hayata baktığımızda;

Değer tanımı, (benzer değil) aynı olmayanların, aynı yöne bakmaları ve aynı istikamet üzere olmaları mümkün gözükmemektedir.

O halde, yollarının aynı olduğunu iddia edenler için öncelikle değer tanımlamalarının aynı olması şarttır.

Bugün temel kavramlar üzerinde bir sorgulama yaptığımızda aldığımız cevapları düşünecek olursak, mevcut durumun vahameti daha net şekilde gözler önüne serilecektir.

Buraya kadar ifade ettiklerimizle, haliyle, insanların robota benzer şekilde programlanması yönünde bir mahiyet peşinde olduğumuzu düşünenler çıkabilir.

Ancak yazımızın başında ‘değer’ kavramını seçmemizin nedeni, bu durumun önüne geçmek, hatta tam karşısında bir niyet peşinde olmamızdır. Unutulmamalıdır ki, toplu yaşam kabiliyeti en ileri seviyede olan yaratılmışlar insanlıktır. Ve Yüce Allah’ın insanoğlunu kavimler halinde yaratmasının birçok hikmetli tarafı bulunmaktadır.

Özellikle kimliklerimizi oluşturan temel değerlerimizde, tanımlamalarımızın tek ve ortak olması önemlidir. Bu şekilde îmani ve fikri bulanıklığın, sallantının ve arayışların kontrol altında tutulması sağlanacaktır.

Lakin dalından savrulan yaprağın akıbetini rüzgârın yönünün belirlediği gerçeği, bugün birçok hal ve durumla, kendisini sürekli olarak ispatlamaktadır. Eğer ağacın doğru ve yeterli biçimde beslenmesi ve muhafazası sağlanacak olursa, yaprak dalına sımsıkı tutunacak ve yerini asla kaybetmeyecektir.

***

20. Yüzyılın başlangıcına değin, insanların değerlerine sımsıkı sarılması ve uğrunda canını ortaya koymaya razı oldukları mücadeleler sergilemesi bu anlayışın bir tezahürüdür. İnanç ve fikir sistemlerine ilişkin; taviz verilemez, değiştirilemez ve hatta hiçbir surette müdahalenin kabul edilemez görüldüğü değer yargıları, tekil bir tanım ve içeriğe sahiptir.

Ve sorgulanması halinde, muhataplarınca, ezber edilmiş metinler halinde cevaplarla karşılaşılacağı kesindir. Geçtiğimiz yüzyıl sonu ve içerisinde bulunduğumuz zaman dilimi dikkate alındığında ise, duruma göre davranma yaşayış biçiminin, hayatta ve ayakta kalmak için bir zorunluluk hali almış olması üzüntü vericidir.

Türkler, tarihte, nasıl inanmışsa öyle yaşamış bir millet olması hasebiyle farklılık arz eden bir kimliğe sahiptir.

Ve zamana ilişkin, insanlık tarihi referans alınacak olursa, Türklük adına rol model olmuş şahsiyetlerin, ortak özelliğinin, değerleri ve bu değerlerin tanımları için tavizsiz duruşları olduğu görülür.

Umuyoruz ki, insanlık var olduğu sürece bu durum, nicelikten bağımsız halde, muhafaza olacaktır. Bu minvalde, hepimizin mutabık kalacağı Türk tanımının ne olduğu üzerine düşünmemiz gerektiği fikrini sizlerle paylaşmak isteriz.

Çünkü bu sorunun cevabının, bizleri, bulunmamız gereken yöne doğru, “Yol”a düşüreceğine eminiz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.