SON DAKİKA
Hava Durumu

Kafası kesik tavuk misali!

Yazının Giriş Tarihi: 18.10.2022 14:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.10.2022 14:50

"Bir hırsız, zavallının birini tutup ellerini sıkıca bağladı, evine götürdü, kendisi kılıcını almaya gitti. Kılıçla kafasını kesecekti. Tam o sıralarda, hırsızın karısı, adama bir parçacık ekmek verdi. Hırsız, kılıcını alıp gelince bir de baktı ki adamın elinde ekmek var.

‘A adam olmayan kişi, bu ekmeği kim verdi sana?’ dedi.

Adam ‘Kadın verdi’ diye cevap verdi.

Hırsız bu cevabı duyunca dedi ki:

‘Seni öldürmek bize haram oldu. Çünkü bizim ekmeğimizi yiyene kılıç çekemeyiz. Ekmeğimizi yiyenden canımızı esirgemeyiz. Hal böyleyken ben nasıl olur da onu öldürür, kanını dökerim.

Ey beni yaratan, bu yola girdim gireli sofrandayım. Senin ekmeğini yiyip duruyorum. Bir kimse, bir kimsenin ekmeğini yedi mi ona hakkı geçer, o da o hakka adamakıllı riayet eder. Sense yüzbinlerce cömertlik denizinin sahibisin. Senin ekmeğini çok yedim. Hukuk göz et.” (Feridüddin Attar/Mantık Al-Tayr)

***

Attar’ın kendi derinliklerinde ettiği duayı, derinlemesine düşünmek, anlamak ve günlük hayatımıza uyarlamak büyük bir kazanım olacaktır.

Lakin nasibin sahibi, vesile olanı ve kurtuluş mefhumlarını doğru tanımlamak ve adreslemek büyük önem arz etmektedir. Zamanımızda, haklı istek sahibi olduğunu ya da gelen istekleri kendince adilane şekilde karşıladığını iddia edenlerin, bu hususa özellikle dikkat etmeleri gerekir.

Çünkü ortaya çıkan durumun sonuçlarına, kişisel olduğu kadar toplumsal olarak da maruz kalındığı tecrübe ile sabittir.

Bununla alakalı olarak, öz değerlendirme yapmak ve sonuçları doğrultusunda iyileştirme sağlamak bireysel bir sorumluluktur.

En baştan başlayacak olursak, bizler için, hesap günü gelip çattığında hatırlatılacak, Kal-ü Bela sözümüz;

“Bir de Rabbin, Âdemoğullarından, bellerindeki zürriyetlerini alıp da onları kendi nefislerine şahit tutarak: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ dediği vakit, ‘pekâlâ Rabbimizsin, şahidiz’ dediler. (Bunu) kıyamet günü ‘Bizim bundan haberimiz yoktu’ demeyesiniz diye (yapmıştık).” durumu vuku bulacaktır. Elbette iman ve ölçü sahibi her akıl, gönül ve vicdanın muhasebeyi yapması, işte o gün için önemli bir hazırlıktır.

***

Ancak burada farkında olmamız gereken öncelikli husus şu ki, hep başkalarını zan altında bırakacak iftira ve suçlamaların bir gün zayi olacağı asla hatırdan çıkarılmamalıdır.

Buna ilaveten, hakkı öncelikli görenler olarak, zamana ayak durmayı, hayatta ve ayakta kalmak adına mecburiyeti, vicdanımıza sığdırabilmenin genişliğini hangi hakla kendimizde görebiliyoruz sorgulamak zorundayız.

Bireysel bu sorgulamalara ilaveten bugün arafta kalmış, kafası kesik tavuk misali ortalıkta dolanan bir insanlık içerisinde yaşadığımız gerçektir.

Ve çoğul yaşama dair, söz konusu hassasiyetin taşınabilmesi, sürdürülebilmesi için şu ilahi işaretler ve sonrasındaki hükümlerin hatırlanması da zaruridir;

“Sizi gözetleyip duranlar; eğer size Allah’tan bir zafer nasip olursa, ’Sizinle beraber değil miydik?’ derler. Kâfirler kazançlı çıkarsa bu defa onlara ‘Üzerinize kol kanat gerip müminlerden sizi korumadık mı?’ derler.”

“Arada bocalayıp duruyorlar; ne onlara ne bunlara! Allah’ın şaşırttığı kimseye asla bir yol bulamazsın.”

***

Bunca işaret, iz ve paylaşıma rağmen hatada ısrarcı olmanın sonucu elbette felakettir.

Felaketler yüzyılı olarak içinde yer aldığımız zamanın tek eksiği insanca yaşamaktır.

Burada üzüldüğümüz konu, insanlığın kendini, sahip olduğu üstün vasıfları arıyor olmasıdır.

Öyleyse her sorunun, problemin ve kötü gidişatın bizzat müsebbibi olan insanoğluna dair son söz şu ki; Hüdhüd kuşunun anlattığı ve varlığına inandıkları Simurg’a ulaşmak için yola çıkan ve yedi vadiden geçip istikamete varan otuz kuşun gerçeği ile uyandırılmak zorundayız.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.