SON DAKİKA
Hava Durumu

Bandırma Füze Kulübü ve Türk filmi

Yazının Giriş Tarihi: 26.10.2022 15:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.10.2022 15:58

Sabahın kör karanlığında ayağımı sürüyerek gittiğim İngilizce kursundayım. Ayak sürüyerek gitmemim sebebi sevmediğim için değil.

Oradan da okula gitmek dert olduğu için.

İçinde bulunduğun ortam seni mutlu etmiyorsa sonunda kuyruklu dert haline geliyor.

Kursta, dersi eğlenceyle birleştirdiğimiz için keyfimiz yerinde ama iş okula gelince, konu ruha hitap etmediği için mutluluk dozajı düşüyor.

Bir sabah kursa gittiğimizde öğretmenimizin hasta olduğunu ve o gün gelemeyeceğini öğrendik. Aman hepimizde bir sevinç bir sevinç!

Eve gideceğimizi zannederken o günlük başka bir öğretmen geleceğini öğrenip çöktük. Sanki kafamıza silah dayıyorlar öyle gidiyorduk.

Aslında sadece öğrenci psikolojisiydi.

***

Eve gidememe kederini içimize gömüp derse girdik. Öğretmenimiz yabancı uyrukluydu. Türkçe konuşma şansımız olmadığı için, canımızı dişimize takıp İngilizce konuşmak zorundaydık.

Kendi öğretmenimiz sene sonuna kadar Türkçe öğrendi. O ayrı mesele(!) Öğretmen hepimizi üç kişilik guruplara ayırdı ve elimize üçer tane fotoğraf verdi. Hepsi birbirinden alakasız fotoğraflardan İngilizce de bir zaman kalıbını kullanarak hikâye yazmamızı istedi.

Ne yapsak o fotoğraflar mantık çerçevesinde bir araya gelmiyordu.

Biz de işi bayır aşağı vurdurduk!

Komik birer hikâye yazdık. Bütün grupların durumu diğerinden farklı değildi zaten. Kahkahalar arasında yazdığımız hikayeleri sınıfta okuduk.  Zaman kalıbı doğru mu?

Doğru. 

Yalnız hikayelerin konuları kendi çaplarında piknik yapıyorlardı!

Biz gülme krizine girmişken, öğretmenin sert tepkisi sınıfın ortasına bomba gibi düştü.

Öğretmen ‘’Tıpkı Türk filmi gibi olmuş’’ dedi.

Hepimiz buz kestik ve eksik etek olduğunu düşündüğümüz İngilizcemizle saldırıya geçtik. Hiç birimiz bu kadar İngilizce konuşabileceğimizi bilmiyorduk.

***

Ders bitiminde hepimiz kurs müdürünün odasına sebilhane bardağı gibi doluşmuştuk, olanı biteni anlatmak için. Bir daha o öğretmeni sınıfın bulunduğu koridorda bile görmedik. Biz kendi kendimizi eleştirebilirdik ama hayatında belki de hiç Türk filmi seyretmemiş ve anlama olasılığı olmayan bir yabancı bizimle dalga geçemezdi ve geçemedi de...

Bu olay yıllar önceydi ve seyrettiğim şahane bir filmle beni bugüne taşıdı.

Hafta sonu son zamanlarda seyrettiğim en güzel film olan “Bandırma Füze Kulübü” filmine gittik eşimle.

Belden aşağı esprilerden ibaret filmlere inanılmaz ilgi gösteren yurdum insanları sayesinde, sinema salonu kapatmışız gibi iki kişi seyrettik filmi.

Bu yüzden muhteşem oyunculuklar, güzel bir senaryo ve tanıdık mekanları içime sindirerek seyredemedim.

Hayalleri çalınmış bir avuç lise öğrencisinin gerçek hayat hikayesini merak edin ve filmi seyredin lütfen.

Asla vazgeçmeyen ve pes etmeyen gençlerin Nasa‘ya uzanan hayat hikayeleri, neden bugün gençlerimize sahip çıkamadığımız sorusunu gündeme getiriyor ister istemez.

***

Maddi imkanları, araştırma geliştirme imkanları çok daha fazla olabilir ama nereye gidersek gidelim ait olduğumuz ülkenin ruhu daima bizimle olur.

Tıpkı filmin son sahnesinde uzaya fırlatılacak roketin geri sayımını Türkçe yapan iki Türk mühendis gibi.

Onlar Bandırma Füze Kulübü’nün baş kahramanlarıydılar.

Arada sırada olumsuzluklara kızsak da söylensek de içimizdedir.

Gerektiğinde yarım yamalak İngilizcemizle ülkemizi savunuruz, gerektiğinde roket fırlatılırken geriye sayımı Türkçe yaparız.

Bu ruhu kaybetmediğimiz sürece mesele yok bence.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.