SON DAKİKA
Hava Durumu

Esaret

Yazının Giriş Tarihi: 31.01.2022 09:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.01.2022 09:38

Hepimiz haberlere kilitlenmiş şekilde hayatımızı geçirir olduk. “Hastalık tanısı kaç kişiye kondu, kaçı öldü, kalan sağlar bizim oldu mu?” derken bir de şenlikli doğa olaylarına kapıldık gidiyoruz.

Eskiden filmlerde seyrettiğimiz kareler gündelik yaşantımızın parçası oldu. Hortum, “vukuat-ı adiye olduğu gibi” artık çeşitlerini bile hatim etmiş durumdayız. Kumdan hortum, kardan hortum ve her şeyden hortum olabileceğini biliyoruz artık. Geçen hafta duymadıklarımıza bir de kar kasırgası eklendi. Kasırgayla tanışmazken bir de nur topu gibi kar kasırgamız oldu. Yollarda mahsur kalan, kayan ve tutamadığı aracının arkasından el sallayanları da bilardo topları gibi birbirine vuran ya da kıl payı paçayı kurtaran araçları da gördük. Ülkemiz son yıllarda görmediği kadar kara doydu. Ama haberlere baktığınızda hep kar esaretinden bahsedildi.

Araçların yazlık ayakkabılarını çıkarıp kışlık botlarını giydirmezseniz, günlerdir meteorolojiden yapılan uyarılara aldırmayıp tatile gitmeye kalkarsanız esaretten bahsederseniz.

Zorunlu yola çıkanlara lafım yok. Esaret dediğiniz kar yağışı, çiftçinin dört gözle beklediği bir doğa olayı. Hayat bilgisi kitaplarından öğrenmedik mi ki, “kar toprağı yorgan gibi örter ve bitkileri korur, toprağı usul usul suya doyurur” diye. Barajlar dolar. Hoşlanmadığınız kar yağmasa yazın ne yapacaksınız ne yiyip ne içeceksiniz?

Dünyanın dengesi zaten karışık. Şimdiki nesil ocak ayında kısa kollu penye ile dolaşmayı normal zannediyor. Aralık ayında erikler çiçek açıyor, yazlık kışlık sebzeler ve meyveler birbirine karıştı zaten. Çileklerle muzlar kol kola dans ediyor, Ispanak salatalığın ayağına basıyor. Esaret dediğiniz karla, doğa özüne dönüyor.

Geçen gün bir spiker ‘’Hafta sonu maalesef yağmur var’’ dedi. Maalesef ne? Sonbahar kurak geçmiş. Kuraklıktan kırılan yerlere bol bol kar, yağmur yağacak ki besin maddelerinin fiyatı daha da artmasın. Eskiler ‘’Nisan ağlar, mayıs gülerse bolluk bereket olur ‘’ derlerdi. Yani yağışın da güneşin de sırası olmalıydı. Bitkiler ne boğazına kadar suya batacak ne de sıcaktan kavrulacak.

Çocukluğumda okuduğum bir çizgi roman aklıma geldi. İki küçük çocuk yaşadıkları dünyanın sınırlarını anlayabilmek için kayıkla kıyıdan ayrılmışlardı. Güvenlik görevlileri bunları yakalayıp komuta merkezine götürmüşlerdi. Çocuklar burada, dünyanın yıllar önce battığını, çok az bir kara parçasının kurtarılabildiğini ve bir fanusun içinde yaşadıklarını öğrenmişlerdi. Bu yüzden kayıkla açılmak yasaklanmıştı. Çünkü halkın çoğu bu durumu bilmiyordu. Çocuklar dehşet içinde, komuta merkezinde dünyanın nasıl yönetildiğini öğrenmişlerdi. Doğa diye bir şey yoktu fanusun içinde. Bütün doğa olayları efektlerle yapılıyordu. Saat 15.00 de yağmur yağacak diye duyuru yapılıyor arkasından görüntü ve yağmur sesiyle destekleniyordu. Tabii sonunda da gökkuşağı efekti geliyordu.

Bu çizgi romanı okuduğumda çok huzursuz olmuştum. Sadece fantastik bir öykü gözüyle bakmamıştım. Zaten, kendi ömrümün sınırları içinde gördüklerim, bundan sonra göreceklerimin endişesini taşıtıyor bana.

Bir gün fanusa kapatılmak ve efektlerle doğa olayları istemiyorsak dünyamıza sahip çıkmak zorundayız.

Bu yüzden kar, yağmur esaret değil berekettir ve kıymetleri iyi bilinmelidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.