SON DAKİKA
Hava Durumu

Geçmişe yolculuk

Yazının Giriş Tarihi: 07.08.2022 19:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.08.2022 19:23

Yapay zekâ, zamanda yolculuk gibi bir gidişat beklemeyin yazıdan. Üniversite sınavları, sıralamalar derken bende geçmişe yolculuk başladı.

Etrafımda uçuşan ana babaların kaygıları, çocukların istekleriyle ev ahalisinin uyuşmayan sosyal ve ekonomik şartları beni bile sıktı.

Çocukları için endişelenen ana babalar tamam da bugün kendisi için dertlenen bir baba ile görüşme fırsatım oldu.

Yanlış okumadınız.

Söz konusu sıkıntı kendisi ile alâkalıydı. Kendi ihtiyarlığını garanti altına alacak şekilde çocuğunun mesleğini belirlemeye çalışıyordu.

Elinde bir cetvel hayatı ölçüyordu. Çocuklarını yurt dışına yollayıp kaybetme korkusuyla yaşıyor ve bu pencereden bakıldığında sanki hak verilse iyi olur gibi duruyordu.  

Peki sen kendi pencerenden bakıp “O’nun için en iyi olacağa!” karar verirken -tabii bu iyilik de göreceli kavram- senin çocuğunun fikri ne bu arada?

“Ben O’nun için en iyisini düşünüyorum zaten!’’ 

O zaman O’nun neden ayrı bir T.C. kimlik numarası var?

Kendi hayatına dair fikri olup söyleyebilen de var, anasının babasının fikirlerini kendisinin zanneden de var.

***

Garip bir dünya.

Annesi babası doktor olmayı istemiş ama olamamışlar başa güreşiyor. 

“Ben olamadım çocuğum doktor olsun”

Çocuğun seninle aynı fikirde mi? 

Ama onlar hep iyilik düşünüyorlar zaten anne baba olarak!

Hayır, sen egonu tatmin etmenin yolunu arıyorsun çoğunlukla. Sonra gelsin bol kaymaklı duygu sömürüleri. Ben ihtiyarlayınca kapımı açan birileri olsun. Çocuklar yurt dışına gidince kapıyı kim çalacak?

Diyelim ki çocuğun senin isteklerin doğrultusunda dizinin dibinden ayrılmadı. Bir daha hayallerini gerçekleştiremeyeceği yaştayken de sen öldün, ne olacak? 

Oyun bozan sen oldun.

Gömülü hayallerinin etrafında kemikleri kırılırcasına içi acıyan, arkanda bıraktığın enkaz çocuğun ne olacak?

Sen ölünce gerisi tufan mı? Bu nasıl ana baba anlayışı? ‘’Senin çocuğun yok, sen anlamazsın’’ diyenlerin en ucuz savunmaları bu. 

***

Aynı dertten muzdarip biri olarak o çocukları en iyi anlayanlardan biri benim çünkü. Anne olmadığım için sizi anlamadığımı düşünebilirsiniz. Ama ben de bir anne babanın çocuğuyum hâlâ. Çocukların cephelerinden bakabiliyorum olaya. Dayatılmış ve ruhunuza aykırı bir meslekle yaşamanın ne olduğunu iyi biliyorum. Kolaya kaçan, kendi rahatını seçen anne babaları anlayamadım hiçbir zaman.

Fedakârlık yapamayacaksan neden dünyaya getirdin o çocuğu?

Genelde çocukların dünyaya geliş sebepleri anne babaların geleceklerini garanti altına alma sevdalarından geçiyor. Tek evladı olup, kaybeden de var.

Sonsuz olasılıkta güzel yaşam kapıları varken, niye gidip gidip cadı masallarındaki karanlık şatoların kapılarını çalıp, sonra da kör kuyulara düşüp şaşırıyorsunuz acaba?

Her masal mutlu sonla bitmeyebilir. Sizin keyfiniz yerinde, ihtiyarlığı da garantilediniz ne iyi!

Kendi hayallerinizi dayattığınız çocuğunuz ne yapıyor bu arada?

Bir süre sizi mutlu edip cici çocuk olduğu için “Pollyanacılık” oynuyor. 

***

Sonra?

Vazgeçirildiği hayallerinin ağıtını yakmaya başlıyor.

Siz öbür dünyaya göç edince de ruhundaki tamtamlarla baş başa kalıyor. Bu kötü şarkının notaları da siz oluyorsunuz bu arada.

O’nun için her şeyin en iyisini düşünmüştünüz oysa!

Uzaklara uçsun diye yuvadan yavrularını bilinmeze atan kuşları düşünüyorum. Her zaman olduğu gibi, doğa daha doğru kararlar veriyor sanırım.

Dizimin dibinde otursun bana baksın demiyor.

Kanatlarını açıp uçsun ve kendi hayatını kursun diyor. 

Çocuklarınızı teşvik edin, yön gösterin ama yanınızda sizinle ihtiyarlasın diye kanatlarını kırmayın ne olur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.