Kedi Tarçın ve Fıtratı

Her şey bizim istediğimiz gibi olsa ve hatta hayat bayram olsa.

Evrendeki herkes ve her şey bizim istediğimiz gibi davransa ne var yani?

Ama herkesin kafasından geçenler farklı farklı.

Bu sefer kim kimin istediğine göre davranacak? 

Beğenin ya da beğenmeyin, ait olduğunuz evren düzeninin verdiği görevlere göre hareket ediyorsunuz.

Balık gibi yüzebiliyor ama okyanusun derinliklerini kendi başınıza keşfedemiyorsunuz. Denizkızı gibi bir kayanın üzerine oturup lir çalayım, şarkı söyleyeyim falan yok!

Ya da köpek balığı gibi çeşitli kıyılarda dolaşayım, karnım acıkınca üç beş kişiyi öğüteyim kısmı külliyen hikâye. 

Herkes haddini ve hududunu bilecek ve bir diğerinin yaşam biçimine saygılı olacak.

Evrende her canlının bir varoluş biçimi ve nedeni var.

***

İki kişi bir kedi üzerine iddiaya giriyor.

Birisi diyor ki: ‘’Ben kediye kahve ikram etmeyi öğretirim.’’

Diğeri de:  ‘’Olmaz, nihayetinde o bir kedi, bunu yapamazsın ‘’diyor.

Kediyi eğitirim diyen bir süre uğraşıyor ve nihayetinde kedinin hazır olduğunu düşündüğünde ‘’olmaz’’ diyen kişiyi davet ediyor ve başköşeye buyur ediyor.

Bir süre sonra kapı açılıyor ve kedi iki ayağının üzerinde, elinde iki fincanın bulunduğu tepsi ile içeriye giriyor.

‘’Olmaz’’ diyen önce bakakalıyor.

Sonra cebinden çıkardığı kurmalı bir fareyi kedinin önüne bırakıyor.

Fareyi gören kedi çılgına dönüyor ve elindeki tepsiyi atıp (tepsiyi elinden atmak deyimiyle bağlantılandırılır) farenin peşinden gidiyor.

Ev sahibi hüsrana uğruyor ve pes ediyor.

Misafir gülümsüyor ve ‘’Yaptığın az şey değil ama kedinin fıtratında farenin peşinden gitmek var, hesap edemediğin fıtrattı‘’ diyor.

***

Şimdi gelelim yazının başlığındaki kız kedi Tarçın’a.

Daha doğrusu büyük kabahatine.

Tarçın yarı ofis, yarı sokak kedisi kırma bir tür!

Annesi tarafından terk edilmiş küçücük bir kız kedi.

Ofistekilerin çabalarıyla hayata tutunmuş, bütün gün kâh bahçede oynayan, kâh klavye üzerinde ikamet eden bu kedicik büyük bir kabahat yapmış.

Manevi annesi dehşet içinde telefonda anlatıyor: ‘’O’nu biz yetiştirdik, nasıl böyle bir şey yapar, gözlerimize inanamadık.’’

Meraktan ölmek üzereyim. El kadar kedi, ahlaki kuralları çiğneyecek ne yapmış olabilir?

Zira kedi, helal süt emmiş pozisyonunda!

Kabahati açıklıyorum: Bu kedi, bu ahlaksız kedi, kuş tutmuş ve yaranamamış!

Bütün ofis çalışanları Tarçın’a küsmüş ve bütün gün onunla oynamamışlar.

Tarçın ofis elemanı olmuş ama haberi yok.

Manevi anne dertli ‘’Karnı da toktu, bunu niye yaptı?’’

Kahkahalarla güldüm.

Tarçın gözümün önüne geldikçe daha da çok güldüm.

Bir gözünü kısıp, laptopun üzerinden bakan, herkes onunla oynasın diye klavyenin üzerinden kalkmayan, yazı yazanların kolunda uyuyan kedicik, şeytana uymuş ve kuş yakalamış.

Bu yüzden de sevgisizlikle cezalandırılmış. 

Yani fıtratını yerine getirmiş.

***

Doğada karşılıklılık esası yok.

Sen kediyi seviyorsun diye O, kuş avlamaktan vazgeçmeyecek.

İnsanoğlunun dizginlenemeyen egosu yüzünden ağaçlar kökünden söküldü, her şey kirletildi ve felaket zinciri böyle başladı.

Yaktı, yıktı yok etti.

Şimdi de olan biteni dehşetle izliyor.

Ey insanoğlu!

Bu gün ne yağmur duasına çıkardın, ne dere yatağına yaptığın evleri sel götürünce şaşırıp kalırdın.

Sen yanlış yaptıkçai doğa da fıtratını yerine getiriyor.

Sağ sola çatacağına ben nerede yanlış yaptım diye düşün.

Dere, yatağında akacak, kar yağmur zamanında yağacak ve kız kedi Tarçın o kuşu avlayacak. Bu düzeni zıvanadan çıkarıp bir de kim yaptı diye bakma.

O kedi buraya gelecek ve yakaladığı kuşu afiyetle yiyecek!