En sevdiğim cümle “Biz senin iyiliğini düşündük hep, senin hayat tecrüben bunu anlamaya yetmez.”
Hayatlarımızın çevrelendiği çemberlerin yönetmenleri ebeveynlerimiz, kendilerinden çok da eminler üstelik.
Sonuç, enkaza dönüşmüş bir hayat da olsa, onlar en iyisini yapmışlardır.
Çünkü sizin “enkaz” diye gördüğünüz her zaman onlar için mükemmeldir.
Onlar hep haklıdır.
Hatta dünyaya haklı gelmişlerdir.
Zaten iyiliğimiz düşünüldüğü için nankörlükten başka bir duygu da payımıza düşmez. Biz küçüğüzdür ve tecrübemiz bizden de küçüktür. Hiçbir zaman büyümeyeceğimizi, ihtiyarladığımız halde hala bizim yerimize düşünen ekibin, başımızdan hiç eksik olmadığını fark ettiğimizde anlıyoruz.
Bir türlü sıkı sıkı bağlanmış kundaklarımızdan çıkamıyoruz.
Kundak bizimle büyüyor da büyüyor ta ki kefene dönüşene kadar.
***
Sizin iyiliğiniz için çıldıranlar, kendi yaşayamadığı hayatları siz de yaşama hevesinde olanlardır aslında.
Akıllarının kaldığı ve yaşayamadıkları her şeyin provasını sizin üzerinizde yaparlar.
Üzerinize uymayan kostümler onları hiç rahatsız etmez.
Etek uzun gelir, üzerine basarsınız.
Gömlek bol gelir, kenarından kıvırırsınız ama size çokkkk yakışır!
Daha üstelerseniz “Etrafındakilere bir bak, haline şükret ve neyin eksik?” triosuyla karşılaşırsınız.
Neyin eksik sorusunun karşılığı hep aynıdır onların cephesinde, eksiğimiz yok fazlamız vardır şükür!
***
Neyimiz mi eksik?
Kişiliğimiz, örselenmiş ruhumuz ve bir türlü aynaya bakınca göremediğimiz yüzümüz….
Ruhumuzu kemiren işe yaramazlık ve yetersizlik duygusu da yanına ilave.
Bizim yerimize gülen, konuşan ve en iyi kararları verenler varken ne haddimize kendimiz olmamız.
Biz de tuhafız canım. Hazır ekmek elden su gölden yaşamak varken niye kendimiz olacağız diye çabalamak?
Allah akıl fikir verir bize de inşallah.
Üzerimize yakıştırılan kıyafetler ve aynaya baktığımızda göremediğimiz suretlerimizle yaşamayı başarabilirsek ne ala.
Yoksa 40’lı ve 50’lili yaşlarda kendisiyle barışık olmayan ve iç dünyasındaki kavgadan bir türlü çıkamayan kişilerin savaşına dönüşüyor olay.
Bizim yaş grubu “X kuşağı” diye adlandırılıyor.
Yani çok bilinmeyenli denklemin ilk materyaliyiz.
Adı üzerinde bilinmeyeniz.
Ebeveynler haklı mı ne!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Merhaba
15.12.2021 00:01
Gazeteci İbrahim Öge, "Bizde yaz!" dedi, dosta ne denir ki...
O gün, dosta "tamam" dedik.
Şimdi de “SözBursa” yani www.sozbursa.com okuyucuları olan sizlere, "Merhaba" diyoruz.
***
Ve...
Her türlü cemaatten uzak...
Her türlü siyasetten ırak...
Her türlü ticari ilişkiden kopuk...
Her türl
Peşinen söyleyelim...
Bu yazının amacı, görseli hazırlayan ve yayınlayanı eleştirmek değildir!
Bir konuya dikkat çekmek için bu görselden faydalanarak, bir sonuca varacağız.
Sonuç kısmında da eleştirimizi yapacağız.
Görseli inceleyin.
Bursa'da üretilen "yerli" ürünleri görüyorsunu
Şöyle mesaj göndermiş;
"Mustafa Bey, boş işlerle uğraşıyorsun.
Çabana yazık!"
***
Bu mesajı niye yazdığını biliyorum.
Uğramış olduğunu düşündüğü haksızlık karşısında, tepkisini en kolay ulaşabilecek olduğu adrese ulaştırmış ve öyle zannediyorum ki, rahatlamıştı!
Ona ve bir kesime göre, uğr
Tarihi misyonu gereği...
Yaptığımız kalite çalışmalarının bir emeği...
İhracat parametrelerindeki mevcut artışın bir değeri...
Bundan dolayı;
Dünyanın ilk “Kalite Standardı” olan "Kanun Name-i İhtisab-ı Bursa"yı, 1502 yılında yayınlayan ve uygulayan şehrin adına “Kalite Şehri&r
Yazacak, söyleyecek çok şey var.
Ama yerimiz dar!
Horon çekse de canımız, yanar diye canımız, horona kalkamıyoruz.
Aydın havasına aldansak, efelensek, el ense çekilecek!
Bar oynasak, bara gitti denilecek!
"Ankara'nın bağları" diyemiyoruz, karlı dağları!
Misket çekse de canımız, mikserler r
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
E. Gülhan AKBABA
"X Kuşağı"nın çilesi
En sevdiğim cümle “Biz senin iyiliğini düşündük hep, senin hayat tecrüben bunu anlamaya yetmez.”
Hayatlarımızın çevrelendiği çemberlerin yönetmenleri ebeveynlerimiz, kendilerinden çok da eminler üstelik.
Sonuç, enkaza dönüşmüş bir hayat da olsa, onlar en iyisini yapmışlardır.
Çünkü sizin “enkaz” diye gördüğünüz her zaman onlar için mükemmeldir.
Onlar hep haklıdır.
Hatta dünyaya haklı gelmişlerdir.
Zaten iyiliğimiz düşünüldüğü için nankörlükten başka bir duygu da payımıza düşmez. Biz küçüğüzdür ve tecrübemiz bizden de küçüktür. Hiçbir zaman büyümeyeceğimizi, ihtiyarladığımız halde hala bizim yerimize düşünen ekibin, başımızdan hiç eksik olmadığını fark ettiğimizde anlıyoruz.
Bir türlü sıkı sıkı bağlanmış kundaklarımızdan çıkamıyoruz.
Kundak bizimle büyüyor da büyüyor ta ki kefene dönüşene kadar.
***
Sizin iyiliğiniz için çıldıranlar, kendi yaşayamadığı hayatları siz de yaşama hevesinde olanlardır aslında.
Akıllarının kaldığı ve yaşayamadıkları her şeyin provasını sizin üzerinizde yaparlar.
Üzerinize uymayan kostümler onları hiç rahatsız etmez.
Etek uzun gelir, üzerine basarsınız.
Gömlek bol gelir, kenarından kıvırırsınız ama size çokkkk yakışır!
Daha üstelerseniz “Etrafındakilere bir bak, haline şükret ve neyin eksik?” triosuyla karşılaşırsınız.
Neyin eksik sorusunun karşılığı hep aynıdır onların cephesinde, eksiğimiz yok fazlamız vardır şükür!
***
Neyimiz mi eksik?
Kişiliğimiz, örselenmiş ruhumuz ve bir türlü aynaya bakınca göremediğimiz yüzümüz….
Ruhumuzu kemiren işe yaramazlık ve yetersizlik duygusu da yanına ilave.
Bizim yerimize gülen, konuşan ve en iyi kararları verenler varken ne haddimize kendimiz olmamız.
Biz de tuhafız canım. Hazır ekmek elden su gölden yaşamak varken niye kendimiz olacağız diye çabalamak?
Allah akıl fikir verir bize de inşallah.
Üzerimize yakıştırılan kıyafetler ve aynaya baktığımızda göremediğimiz suretlerimizle yaşamayı başarabilirsek ne ala.
Yoksa 40’lı ve 50’lili yaşlarda kendisiyle barışık olmayan ve iç dünyasındaki kavgadan bir türlü çıkamayan kişilerin savaşına dönüşüyor olay.
Bizim yaş grubu “X kuşağı” diye adlandırılıyor.
Yani çok bilinmeyenli denklemin ilk materyaliyiz.
Adı üzerinde bilinmeyeniz.
Ebeveynler haklı mı ne!
Merhaba
15.12.2021 00:01Gazeteci İbrahim Öge, "Bizde yaz!" dedi, dosta ne denir ki... O gün, dosta "tamam" dedik. Şimdi de “SözBursa” yani www.sozbursa.com okuyucuları olan sizlere, "Merhaba" diyoruz. *** Ve... Her türlü cemaatten uzak... Her türlü siyasetten ırak... Her türlü ticari ilişkiden kopuk... Her türl
Krizin kök sebebi
16.12.2021 08:34Peşinen söyleyelim... Bu yazının amacı, görseli hazırlayan ve yayınlayanı eleştirmek değildir! Bir konuya dikkat çekmek için bu görselden faydalanarak, bir sonuca varacağız. Sonuç kısmında da eleştirimizi yapacağız. Görseli inceleyin. Bursa'da üretilen "yerli" ürünleri görüyorsunu
Boş işler mi onurlu düşler mi?
19.12.2021 05:28Şöyle mesaj göndermiş; "Mustafa Bey, boş işlerle uğraşıyorsun. Çabana yazık!" *** Bu mesajı niye yazdığını biliyorum. Uğramış olduğunu düşündüğü haksızlık karşısında, tepkisini en kolay ulaşabilecek olduğu adrese ulaştırmış ve öyle zannediyorum ki, rahatlamıştı! Ona ve bir kesime göre, uğr
Kabahat "Kalite Şehri Bursa"da değil
21.12.2021 05:33Tarihi misyonu gereği... Yaptığımız kalite çalışmalarının bir emeği... İhracat parametrelerindeki mevcut artışın bir değeri... Bundan dolayı; Dünyanın ilk “Kalite Standardı” olan "Kanun Name-i İhtisab-ı Bursa"yı, 1502 yılında yayınlayan ve uygulayan şehrin adına “Kalite Şehri&r
Havanızı atın ama havamızı kirletmeyin!
23.12.2021 12:23Yazacak, söyleyecek çok şey var. Ama yerimiz dar! Horon çekse de canımız, yanar diye canımız, horona kalkamıyoruz. Aydın havasına aldansak, efelensek, el ense çekilecek! Bar oynasak, bara gitti denilecek! "Ankara'nın bağları" diyemiyoruz, karlı dağları! Misket çekse de canımız, mikserler r