Geçtiğimiz günlerde Nilüfer’de üç gün üç gece Karadeniz günlerini kutladık. Akşam üzerinden gece yarısına kadar yer yerinden oynadı adeta. Muhakkak şenlik alanına gelenler çok eğlenmişlerdir. Ancak sürekli şenlik alanının dibinde ikamet eden bizim gibiler için aynı durum söz konusu değil tabii. Evin her odası vur patlasın, çal oynasın modundaydı…
Şenliğe katılanlar zaten orada eğleniyorlar, biz zorunlu olarak niye bu eğlenceye dahil oluyoruz?
Ses sonuna kadar açılmayınca kimse eğlenemiyor mu?
Gürültü eşittir eğlence algısı nereden oluştu acaba?
Özellikle kulaklıkla müzik dinlemeye meraklı gençlik gürültüyü algılamıyor artık. Bütün hücreleri duymadan rahat edemiyorlar da bizim günahımız ne?
Belki hastası, ihtiyarı, cenazesi olan ya da küçük bebeği olan var. Gürültü kirliliğine boğulmuş eğlence anlayışından vazgeçsek iyi olacak sanırım. Şenlik bitti ama halâ kafamın içinde kemençe çalıyor.
Böyle şenlik olursa bir daha, Nilüfer Belediye Başkanı’nı evde misafir etmeyi düşünüyorum. Beraber horon teperiz!
***
BSMMMO’DA SEÇİM VARDI AMA…
BSMMMO’nun Kurban Bayram öncesinde yapılan seçimlerinde, oy verme maceramız pahalıya mâl oldu bize!
BAOB yerleşkesinde yapılan seçimlere sabah erkenden kalkıp gittik eşimle. BAOB un kendi otoparkı başlı başına facia olduğu için şansımızı denemedik bile.
Giriş çıkışın aynı yerden verildiği, bol kolonlu ve maalesef park etmeyi bilmeyenler sayesinde dört yüz engelliye dönüşmüş bir otopark. Hadi bugün pazar, zaten seçim de var, oy kullanıp on beş yirmi dakikada çıkarız diye düşünüp, AVM’nin karşısına park ettik aracı.
Oy verip çıktık. Sürprizzz! Araç yerinde yok.
Tek başıma olsam şüpheleneceğim, acaba uçarak geldim de olmayan aracı mı arıyorum diye. Eşimle, Arizona kertenkelesi gibi bir oraya bir buraya seğirttik ama fayda yok. AVM önündeki görevli valeye sorduk. Gayet normal bir ses tonuyla “Çekmişlerdir abla”’ dedi.
Önce aracın çalındığına kani olduğumuz için, çekildiğini öğrenince çok sevindik! Biraz ileride hastanenin çaprazındaki otoparkta bulduk aracımızı. Kabahatimizin ne olduğunu sorduk. Park edilmemesi gereken yere park ettiğimizi söylediler. Her hangi bir tabela yoktu. Yerde park yapılmaz işareti olduğunu söylediler. Tabii o da silinmişti. En son çare yangın musluğunun önüne park ettiğimizi, bu yüzden aracın çekildiğini öğrendik. Üşenmeyip gidip baktık. Yangın musluğu yol kenarında değildi ve dikkatli bakarsanız ancak görebileceğiniz bir konumdaydı. Yediğimiz cezadan dolayı rengi kaçmış koyu pembeye dönmüştü!
O sırada bir meslektaş daha gelmiş şaşkın şaşkın aracını arıyordu. ‘’Sizin kabahatiniz ne? ‘’ dedik. On beş dakikalığına park edip çıkmış ve O’na da kocaman bir sürpriz. Engelli yerine park etmiş. Tabii ki park etmemesi geren yer, kabul. Amma velakin engelli bir arkadaşım defalarca AVM’lerde engelli yerine park edenleri şikayet etmek için polis çağırdığında gelen giden olmamıştı, ben şahidim. Ama o gün hazır ve nazırdılar. Kısa zaman aralıklarında kedi eniği gibi kapıp geldikleri araçları otoparka sıralayıp durdular. Çünkü o gün seçim vardı ve çok verimli bir alandı. O kadar aracın sığacağı hiçbir yer yoktu ve cezalar kaçınılmazdı.
Park sorunu halledilene kadar oy vermeye gitmemeye karar verdik. Ne yapalım? Otopark vardı da biz mi park etmedik!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Köprüden önceki son çıkış
29.10.2021 11:55
Gecenin karanlık vaktinde bir sarhoş şarkı söylüyor.
Belki de derdini anlatıyor. Arada bir mola veriyor, ama şarkıya, ama hayata…
Hayat şartları insanları zorladıkça herkes kendine göre bir çıkış yolu arıyor.
Trafikteki kalabalık Allah’ın ciddi bir cezalandırma yöntemi gibi
Biri size “maalesef” dediğinde ne anlıyorsunuz?
“Az önce bitti”nin Türkçesi sanki değil mi?
En azından son zamanlara kadar böyle olduğunu düşünüyordum!
Ama sıkı durun şimdi!
‘Gümbür gümbür gelen Z kuşağının iletişim sorunlu olduğu, dijital dünyaya hapis olmalarında
En sevdiğim cümle “Biz senin iyiliğini düşündük hep, senin hayat tecrüben bunu anlamaya yetmez.”
Hayatlarımızın çevrelendiği çemberlerin yönetmenleri ebeveynlerimiz, kendilerinden çok da eminler üstelik.
Sonuç, enkaza dönüşmüş bir hayat da olsa, onlar en iyisini yapmışlardır.
Her şey bizim istediğimiz gibi olsa ve hatta hayat bayram olsa.
Evrendeki herkes ve her şey bizim istediğimiz gibi davransa ne var yani?
Ama herkesin kafasından geçenler farklı farklı.
Bu sefer kim kimin istediğine göre davranacak?
Beğenin ya da beğenmeyin, ait olduğunuz evren düzeninin
Gecenin ıssız karanlığı.
Yaz gecesi olmasına rağmen sessiz ve sakin ortalık.
Yaklaşık on kişiden oluşan arkadaş grubumuz farklı yaş ve ebatlarda!
Kimi üniversite sınavına girmek üzere, kimi ilkokuldan çıkıp ortaokulda “ne olacak halim” modunda…
Ay ışığının bile olmadığı ge
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
E. Gülhan AKBABA
Şenliğimiz daim olsun
Geçtiğimiz günlerde Nilüfer’de üç gün üç gece Karadeniz günlerini kutladık. Akşam üzerinden gece yarısına kadar yer yerinden oynadı adeta. Muhakkak şenlik alanına gelenler çok eğlenmişlerdir. Ancak sürekli şenlik alanının dibinde ikamet eden bizim gibiler için aynı durum söz konusu değil tabii. Evin her odası vur patlasın, çal oynasın modundaydı…
Şenliğe katılanlar zaten orada eğleniyorlar, biz zorunlu olarak niye bu eğlenceye dahil oluyoruz?
Ses sonuna kadar açılmayınca kimse eğlenemiyor mu?
Gürültü eşittir eğlence algısı nereden oluştu acaba?
Özellikle kulaklıkla müzik dinlemeye meraklı gençlik gürültüyü algılamıyor artık. Bütün hücreleri duymadan rahat edemiyorlar da bizim günahımız ne?
Belki hastası, ihtiyarı, cenazesi olan ya da küçük bebeği olan var. Gürültü kirliliğine boğulmuş eğlence anlayışından vazgeçsek iyi olacak sanırım. Şenlik bitti ama halâ kafamın içinde kemençe çalıyor.
Böyle şenlik olursa bir daha, Nilüfer Belediye Başkanı’nı evde misafir etmeyi düşünüyorum. Beraber horon teperiz!
***
BSMMMO’DA SEÇİM VARDI AMA…
BSMMMO’nun Kurban Bayram öncesinde yapılan seçimlerinde, oy verme maceramız pahalıya mâl oldu bize!
BAOB yerleşkesinde yapılan seçimlere sabah erkenden kalkıp gittik eşimle. BAOB un kendi otoparkı başlı başına facia olduğu için şansımızı denemedik bile.
Giriş çıkışın aynı yerden verildiği, bol kolonlu ve maalesef park etmeyi bilmeyenler sayesinde dört yüz engelliye dönüşmüş bir otopark. Hadi bugün pazar, zaten seçim de var, oy kullanıp on beş yirmi dakikada çıkarız diye düşünüp, AVM’nin karşısına park ettik aracı.
Oy verip çıktık. Sürprizzz! Araç yerinde yok.
Tek başıma olsam şüpheleneceğim, acaba uçarak geldim de olmayan aracı mı arıyorum diye. Eşimle, Arizona kertenkelesi gibi bir oraya bir buraya seğirttik ama fayda yok. AVM önündeki görevli valeye sorduk. Gayet normal bir ses tonuyla “Çekmişlerdir abla”’ dedi.
Önce aracın çalındığına kani olduğumuz için, çekildiğini öğrenince çok sevindik! Biraz ileride hastanenin çaprazındaki otoparkta bulduk aracımızı. Kabahatimizin ne olduğunu sorduk. Park edilmemesi gereken yere park ettiğimizi söylediler. Her hangi bir tabela yoktu. Yerde park yapılmaz işareti olduğunu söylediler. Tabii o da silinmişti. En son çare yangın musluğunun önüne park ettiğimizi, bu yüzden aracın çekildiğini öğrendik. Üşenmeyip gidip baktık. Yangın musluğu yol kenarında değildi ve dikkatli bakarsanız ancak görebileceğiniz bir konumdaydı. Yediğimiz cezadan dolayı rengi kaçmış koyu pembeye dönmüştü!
O sırada bir meslektaş daha gelmiş şaşkın şaşkın aracını arıyordu. ‘’Sizin kabahatiniz ne? ‘’ dedik. On beş dakikalığına park edip çıkmış ve O’na da kocaman bir sürpriz. Engelli yerine park etmiş. Tabii ki park etmemesi geren yer, kabul. Amma velakin engelli bir arkadaşım defalarca AVM’lerde engelli yerine park edenleri şikayet etmek için polis çağırdığında gelen giden olmamıştı, ben şahidim. Ama o gün hazır ve nazırdılar. Kısa zaman aralıklarında kedi eniği gibi kapıp geldikleri araçları otoparka sıralayıp durdular. Çünkü o gün seçim vardı ve çok verimli bir alandı. O kadar aracın sığacağı hiçbir yer yoktu ve cezalar kaçınılmazdı.
Park sorunu halledilene kadar oy vermeye gitmemeye karar verdik. Ne yapalım? Otopark vardı da biz mi park etmedik!
Köprüden önceki son çıkış
29.10.2021 11:55Gecenin karanlık vaktinde bir sarhoş şarkı söylüyor. Belki de derdini anlatıyor. Arada bir mola veriyor, ama şarkıya, ama hayata… Hayat şartları insanları zorladıkça herkes kendine göre bir çıkış yolu arıyor. Trafikteki kalabalık Allah’ın ciddi bir cezalandırma yöntemi gibi
Maalesef!
05.11.2021 01:10Biri size “maalesef” dediğinde ne anlıyorsunuz? “Az önce bitti”nin Türkçesi sanki değil mi? En azından son zamanlara kadar böyle olduğunu düşünüyordum! Ama sıkı durun şimdi! ‘Gümbür gümbür gelen Z kuşağının iletişim sorunlu olduğu, dijital dünyaya hapis olmalarında
"X Kuşağı"nın çilesi
12.11.2021 04:43En sevdiğim cümle “Biz senin iyiliğini düşündük hep, senin hayat tecrüben bunu anlamaya yetmez.” Hayatlarımızın çevrelendiği çemberlerin yönetmenleri ebeveynlerimiz, kendilerinden çok da eminler üstelik. Sonuç, enkaza dönüşmüş bir hayat da olsa, onlar en iyisini yapmışlardır.
Kedi Tarçın ve Fıtratı
20.11.2021 01:40Her şey bizim istediğimiz gibi olsa ve hatta hayat bayram olsa. Evrendeki herkes ve her şey bizim istediğimiz gibi davransa ne var yani? Ama herkesin kafasından geçenler farklı farklı. Bu sefer kim kimin istediğine göre davranacak? Beğenin ya da beğenmeyin, ait olduğunuz evren düzeninin
Çalım sevdası
27.11.2021 04:56Gecenin ıssız karanlığı. Yaz gecesi olmasına rağmen sessiz ve sakin ortalık. Yaklaşık on kişiden oluşan arkadaş grubumuz farklı yaş ve ebatlarda! Kimi üniversite sınavına girmek üzere, kimi ilkokuldan çıkıp ortaokulda “ne olacak halim” modunda… Ay ışığının bile olmadığı ge