SON DAKİKA
Hava Durumu

Sonsuz olasılıkta yanlış seçim becerisi

Yazının Giriş Tarihi: 26.05.2022 12:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.05.2022 12:36

İçinizde gölgeler uzuyorsa, gönül hanenizin kapısı kırılmış demektir…

Biz mi çok kırılganız yoksa insanlar mı olabildiğince hoyrat?

Komşunun bahçesine bile destursuz girip çıkılmazken, yanlışlıkla açık bıraktığınız kapıdan içeriye sızan çok olur. Bu boşluğu yakaladıkları anda her hak onlarınmış gibi saldırıyorlar sağa sola. En gizli köşeler, merdiven altları hep istilâda. Işık sızmayan derinliklere süzülen gölgeler, içinizde at koşturmaya başlar. Sonsuz olasılıkta dans eden düşünceler bazen başkalarının ayağına basar. Zorla dansa kalkanlar, birbirlerine çelme takmaya başlayınca hayat çekilmez olur.

Affedilmek için sıra beklemesi gerekenler, küstahça sizi affettiklerini bile söyleyebilirler meselâ!

Gülmek mi yoksa acımak mı gerekir, bilinmez.

Her tür sığ düşünceye sahip olanlar, kıyısı olmayan denizlerde kaybolmaya mahkûmlardır. Kendileri bulamadıkları ya da içlerine sindiremedikleri huzuru başkalarının da yaşamalarına izin vermek istemezler.

Ama su akar yolunu bulur.

Hayatı küçük ayak oyunları ile oynamayı sevenler, müptezel kişiliklerinden ötürü ödün vermezler. Gittikçe küçülen gölgelerine hapis oldukları için her şeyin merkezinde olduklarını ve dünyanın kendilerinin yüzü suyu hürmetine döndüğünü düşünürler.

Kendi ayak izlerini takip ettikleri için de fasit daire içinde dönüp dururlar.

***

Osmanlı Devlet adamı Hâlet Efendi’nin vefatının ardından söylendiği ama kimin söylediği tam bilinmeyen ‘’Ne kendi eyledi râhat ne halka verdi huzûr, yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur.’’ Yani:  “Yaşarken ne kendisi rahat etti ne de halka huzur verdi. Bu dünyadan yıkılıp gitti, artık kabirdekiler  O’na katlansın” anlamına gelir.

Hayatınızdaki bazı kişileri bu sözün çerçevesine oturtabilirsiniz sanırım.

Çoklar mı?

Peki neden biz bunlarla birlikte yaşıyoruz?

Mecbur muyuz?

Yoksa bu mecburiyetleri kendimiz mi icat ediyoruz?

Sonuçta, mecazî anlamda kabirdekilerin dayanamayacağı insanlarla bu dünyada kol kola dans etmek zorunda kalıyoruz. Bunları görmezden gelsen olmuyor. Çünkü gözünün kökünde habire ürüyorlar.

Cami avlusuna bırakınca da kimse almıyor!

Ne olacak peki?

Birlikte yaşamaya katlanmak ya da tamamen hayatımızdan çıkarmak gerekir. Radikal kararlar veremediğimiz ortamlarda kazanan hep onlar olur.

Bizim gibiler, borç hanesinin başköşesinde, onlarsa ömür boyu alacak hanesinde başa güreşirler.

Üstelik bu borç öde öde bitmez. Çünkü karşı taraf habire alacak üretir.

Borcu tamamen kapatabilmek için yapılacak tek şey var sanırım, son kuruşuna kadar ödeyip bir daha görüşmemek.

İçinizdeki korkak yabancı zaman zaman damarınıza basacak ve görüşmeniz gerektiğini  bile söyleyecektir.

İçinizdekinin sesini de kısmadığınız sürece, ömür boyu alacaklıların şarkılarını dinlemeye mahkûm olursunuz.

Seçim sizin.

Ya herkesin sesini kısar rahat edersiniz, ya da başkalarının seçimleri doğrultusunda hayatınızı idame ettirmeye devam edersiniz.

Evrenin size sunduğu sonsuz seçim olasılıklarını kullanmayıp size dikte edileni yaşıyorsanız da şikâyet etmeyin.

Çünkü bunu siz seçtiniz.

Sonsuz olasılıkta, yanlış seçim becerisi gösterdiğiniz için de kendiniz tebrik edin.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.