SON DAKİKA
Hava Durumu

1 kilo vatan kaç para?

Yazının Giriş Tarihi: 08.03.2022 12:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.03.2022 12:20

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali de bizi ikiye böldü…

Ukrayna taraftarları ve Rusya yanlıları…

Bir de olan bitene bizim gibi “Her şey Türk için, Türk’e göre, Türk tarafından” bakanlar var.

“Azınlıktayız” biliyor ve görüyorum ama Rusya-Ukrayna geriliminden ders çıkarmamız gereken iki önemli başlık var:

Birincisi; üniter, demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti yapısının ne kadar önemli olduğu, ikincisi ise siyaset kurumu ve siyasetçilerin taşıdığı kimlik…

Karadeniz’in kuzeyindeki gerilimin kaynağına bakınca bu cümleleri rahatlıkla kurabilirsiniz. Etnik ve dinsel temelli ayrılıkçılık. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarını yağmalayan politik düzen. Ve bu düzene tepki olarak bir dizi film oyuncusuna ülke yönetiminin teslim edilmesi. Sonrası malum:

Tüm sürecin küresel müesses nizam tarafından başarılı bir şekilde kullanılması…

***

Şu ana kadar yaşadıklarımız, sonuçlanması beklenen ve planlananlarla birlikte bize yazılan senaryoya çok benziyor aslında…

Senaryonun tatbiki için son 40 yılda “kazana atılan kurbağa misali” yurttaşı ılık liberal iklime alıştırılan Türkiye’deki finali bir türlü sonuçlandıramayanlar;

Önce çözüm süreci, ardından 15 Temmuz kalkışması ve fiili NATO işgaliyle kestirmeden sonuca gitmeye çalıştı.

Lakin yine olmadı, süreç yarım kaldı.

Şimdilerde ise içerde küresel değirmenin çarkına su taşıyan ve yarım kalanı tamamlamak derdinde olanlarla, artık azınlıkta kalan bizim gibi üniter, demokratik, lâik ve sosyal hukuk devlet yanlıları arasındaki çatışma çeşit çeşit algı operasyonuyla her gün yeni bir hal alıyor…

***

Peki biz bu hale nasıl geldik?

Kimliği ve özü terk edip;

Derin ABD’yi yani CIA-Pentagon’u yöneten CFR (Dış İlişkiler Konseyi), Trileteral Komisyon ve Bilderberg yapısının, derin İngiltere’yi yöneten Chatham House ve Demokratik Gelişim Enstitüsü gibi benzer örgüt ve kuruluşların yetiştirdikleri, donattıkları, destekledikleri ve nihayetinde bize bizdenmiş gibi sunduklarına çare veya kurtarıcı diye sarılınca…

Kestirmeden gidelim;

Hedefi “çağdaş muasır medeniyet seviyesine ulaşmak” olan cumhuriyet tarihinin siyaset kurumunun tıpkı Osmanlı’nın son dönemindeki gibi “mandacılık ve himaye kültürü üzerine” kurgulanan politik anlayış ve tutumunun bugün bize sunduğu ekonomik ve sosyal tablo ortada…

Bırakın eğitimi, sağlığı, teknoloji üretimini;

Medeniyetimizin en iyi yaptığı iki işten biri olan tarımdaki durumumuz bile nasıl bir bataklığa çekildiğimizi anlatmaya yeter de artar…

***

Gerçek kimliklerini Türk isimleriyle örten, gerçek dertleri ise 100 yıl önce bu topraklarda emperyalizme tokat atanlarla hesaplaşma olan şeytanın hizmetkarları, kemikle beslenmeye alıştırdıkları mankurtlarla birlikte şimdilerde açıktan açığa “federasyonculuk” bayrağının altında toplanmış durumdalar…

Anayasa’nın “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı 'İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara'dır” şeklindeki bizi tarif eden net hükümlerini ortadan kaldırmak için;

Yok 1921 Anayasası’na dönmeliyiz, yok laikliği anayasadan çıkartmalıyız, yok ilk dört maddeyi, yok ilk üç maddeyi değiştirmeliyiz” nutuklarıyla meydanlarda dolaşıyorlar…

Yayınladıkları bildiri ve yaptıkları açıklamalarla utanmadan Türk milletine şu çağrıyı yapıyorlar:

Değiştirelim anayasayı, sıcak para akıtacağımız Türkiye’yi ekonomik krizden çıkaralım, cebiniz para görsün…

***

Türk milleti kimliğini bir kenara bırakıp, böyle bir pazarlığa razı olur mu bilmiyorum ama uyarıyorum:

Sakın ha sakın kimse böyle bir pazarlığın içerisine girmesin. Suskun bir şekilde olan biteni izleyen devletin gerçek sahibi, kurucusu ve cumhuriyete ismini veren asabiyeyi dağa çıkarır, bir daha indiremezsiniz…

“İyi de sayın yazar bu memlekette, bir litre mazot kaç para, bir kilo pirinç, un, yağ şekerin fiyatı nedir biliyor musun, dolardan borsadan haberin yok mu senin” diyen ve alsatçılığı meslek haline getiren zavallılara da ben soruyorum:

Söyleyin bakalım 1 kilo vatan kaç para?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.