Türkiye’nin ekonomik açıdan ne kadar zor günlerden geçtiğini sanırım anlatmama gerek yok!
Bu bunalımdan çıkmanın tek yolu var:
Kalite ve marka esaslı üretim ve dünya pazarlarına açılmak!
Böyle bir düşüncedeki “idealist bir arkadaşım” son 5 yıldır, varını yoğunu harcayarak, Türkiye’nin ithal ettiği veya iç pazarda yabancı markaların tekelinde bulunan “yapı kimyasallarını” üretmenin mücadelesini verdi.
Başardı da!
Kendi markasını oluşturdu hem iç pazar hem de dış pazarlara küçük ölçekte mal satmaya başladı.
Geçen gün ziyaretime geldi.
Oldukça gergindi.
“Nedir bu halin?” diye sorunca başladı anlatmaya:
“Hollanda’dan yaklaşık 5 bin Avro’luk yapı kimyasalı siparişi aldım. Proforma faturayı tanzim ettik, malı hazırladık. Sonrasında bir konteynerle Gemsaz’daki Borusan Limanı’na sevk ettik.
Nakliye aracı gümrüğe geldiğinde, Bursa Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekipleri, konteyneri şüpheli görerek X-ray cihazına sokmak istedi.
Bu tür denetimlerin şart olduğuna inanan bir insan olarak ‘tabi ki’ dedik. Lakin Borusan Limanı’nda X-ray cihazı yok. ‘Araç Gemport Limanı’na gidecek, buradaki X-Ray cihazından geçecek’ denildi.
‘Peki öyle yapalım’ dedik ama nakliyeci dedi ki:
Eğer konteyneri Gemport’a götürüp tekrar buraya Gemsaz’a getireceksem 5 bin 200 TL (KDV Dahil) ilave ücret alırım…
Gemport Limanı’ndaki görevliler de dedi ki:
X-ray cihazından geçiş ücrete tabi. Bin 886 TL (40 kuruşu da var) ödeme yapmanız gerek.
***
Arkadaşım öfkeli olduğu için olaya dair yorumu ben yapayım…
Daha doğrusu Sayın Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat,
Sayın Bakan Yardımcılarımız Mahmut Gürcan, Mustafa Tuzcu, Ö.Volkan Ağar ve Sezai Uçarmak,
Gümrükler Genel Müdürümüz Sayın Mustafa Gümüş,
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürümüz Sayın Recep Koşal,
Bursa Gümrük Müdürümüz Sayın Kemal Emiroğlu ve
Bursa Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürümüz Sayın Resul Çevik’e sorayım;
Elbette ki bir güvenlik ve kamu görevi gereği, ilgili personel her türlü istihbaratı değerlendirecek. Lakin Borusan Limanı’nın X-ray cihazından yoksun olması ciddi bir kusur/eksiklik değil mi?
Bu durum bir güvenlik zafiyeti veya açığı oluşturmuyor mu?
Bu konuda limanın teknik donanımını sağlamadan;
Türk parasıyla yaklaşık 185 bin TL’lik ihracat yapacak bir iş insanının sırtına ilave olarak yaklaşık 7 bin 500 TL daha maliyet yüklemek doğru mu?
Bunu bir eksiklik olarak kabul ediyorsanız, o zaman bu eksikliğin günahını neden iş insanına ödetiyorsunuz?
Küçük veya büyük ölçekte fark etmez ihracat yapan işletmeler için bu durum bir engel/sorun teşkil etmiyor mu?
***
Ayrıca, iş insanlarının Türkiye’de “liman lokal masraflarının” dünyanın birçok ülkesinde uygulanan tarifenin neredeyse iki katı olduğuna dair yakınmalar var…
Örneğin Polonya’da 150, Almanya’da 175-260, Çin’de 100-150 USD olan liman lokal ücretleri Türkiye’de neden 350-400 USD düzeyinde?
Oysa yapılan işlem oldukça basit:
Bir aracın üstünden alınan konteyneri geminin güvertesine veya ambarına indirmek!
Yine “liman işletmeleri ve armatörlerin tekelleşmesinin ihracatçıyı, gümrükçüleri ve nakliyecileri zor durumda bıraktığına” dair yakınmalar da söz konusu ama uzatmayacağım…
Bu tür finansal yükler veya keyfiyet, küçük veya büyük fark etmez firmalarımıza eziyet, ihracatçının rekabet gücünün zayıflatılması anlamına gelmiyor mu?
Özetle memleket olarak;
Ekonomik sıkıntıları üretim ve ihracatla aşmaya çalışırken, Borusan Limanı’ndaki manzara/yaşananlar bindiğimiz dalı kesmek anlamına gelmiyor mu?
Türkiye’nin önemli ihracat limanlarından Gemsaz Borusan’a bir x ray cihazı yerleştirmek çok mu zor?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Bindiğimiz dalı kesmek!
Türkiye’nin ekonomik açıdan ne kadar zor günlerden geçtiğini sanırım anlatmama gerek yok!
Bu bunalımdan çıkmanın tek yolu var:
Kalite ve marka esaslı üretim ve dünya pazarlarına açılmak!
Böyle bir düşüncedeki “idealist bir arkadaşım” son 5 yıldır, varını yoğunu harcayarak, Türkiye’nin ithal ettiği veya iç pazarda yabancı markaların tekelinde bulunan “yapı kimyasallarını” üretmenin mücadelesini verdi.
Başardı da!
Kendi markasını oluşturdu hem iç pazar hem de dış pazarlara küçük ölçekte mal satmaya başladı.
Geçen gün ziyaretime geldi.
Oldukça gergindi.
“Nedir bu halin?” diye sorunca başladı anlatmaya:
“Hollanda’dan yaklaşık 5 bin Avro’luk yapı kimyasalı siparişi aldım. Proforma faturayı tanzim ettik, malı hazırladık. Sonrasında bir konteynerle Gemsaz’daki Borusan Limanı’na sevk ettik.
Nakliye aracı gümrüğe geldiğinde, Bursa Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekipleri, konteyneri şüpheli görerek X-ray cihazına sokmak istedi.
Bu tür denetimlerin şart olduğuna inanan bir insan olarak ‘tabi ki’ dedik. Lakin Borusan Limanı’nda X-ray cihazı yok. ‘Araç Gemport Limanı’na gidecek, buradaki X-Ray cihazından geçecek’ denildi.
‘Peki öyle yapalım’ dedik ama nakliyeci dedi ki:
Eğer konteyneri Gemport’a götürüp tekrar buraya Gemsaz’a getireceksem 5 bin 200 TL (KDV Dahil) ilave ücret alırım…
Gemport Limanı’ndaki görevliler de dedi ki:
X-ray cihazından geçiş ücrete tabi. Bin 886 TL (40 kuruşu da var) ödeme yapmanız gerek.
***
Arkadaşım öfkeli olduğu için olaya dair yorumu ben yapayım…
Daha doğrusu Sayın Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat,
Sayın Bakan Yardımcılarımız Mahmut Gürcan, Mustafa Tuzcu, Ö.Volkan Ağar ve Sezai Uçarmak,
Gümrükler Genel Müdürümüz Sayın Mustafa Gümüş,
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürümüz Sayın Recep Koşal,
Bursa Gümrük Müdürümüz Sayın Kemal Emiroğlu ve
Bursa Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürümüz Sayın Resul Çevik’e sorayım;
Elbette ki bir güvenlik ve kamu görevi gereği, ilgili personel her türlü istihbaratı değerlendirecek. Lakin Borusan Limanı’nın X-ray cihazından yoksun olması ciddi bir kusur/eksiklik değil mi?
Bu durum bir güvenlik zafiyeti veya açığı oluşturmuyor mu?
Bu konuda limanın teknik donanımını sağlamadan;
Türk parasıyla yaklaşık 185 bin TL’lik ihracat yapacak bir iş insanının sırtına ilave olarak yaklaşık 7 bin 500 TL daha maliyet yüklemek doğru mu?
Bunu bir eksiklik olarak kabul ediyorsanız, o zaman bu eksikliğin günahını neden iş insanına ödetiyorsunuz?
Küçük veya büyük ölçekte fark etmez ihracat yapan işletmeler için bu durum bir engel/sorun teşkil etmiyor mu?
***
Ayrıca, iş insanlarının Türkiye’de “liman lokal masraflarının” dünyanın birçok ülkesinde uygulanan tarifenin neredeyse iki katı olduğuna dair yakınmalar var…
Örneğin Polonya’da 150, Almanya’da 175-260, Çin’de 100-150 USD olan liman lokal ücretleri Türkiye’de neden 350-400 USD düzeyinde?
Oysa yapılan işlem oldukça basit:
Bir aracın üstünden alınan konteyneri geminin güvertesine veya ambarına indirmek!
Yine “liman işletmeleri ve armatörlerin tekelleşmesinin ihracatçıyı, gümrükçüleri ve nakliyecileri zor durumda bıraktığına” dair yakınmalar da söz konusu ama uzatmayacağım…
Bu tür finansal yükler veya keyfiyet, küçük veya büyük fark etmez firmalarımıza eziyet, ihracatçının rekabet gücünün zayıflatılması anlamına gelmiyor mu?
Özetle memleket olarak;
Ekonomik sıkıntıları üretim ve ihracatla aşmaya çalışırken, Borusan Limanı’ndaki manzara/yaşananlar bindiğimiz dalı kesmek anlamına gelmiyor mu?
Türkiye’nin önemli ihracat limanlarından Gemsaz Borusan’a bir x ray cihazı yerleştirmek çok mu zor?