Türkiye’de öteden beri eğer iktidar yanlısı (sarı) değilseniz, sendikacılık yapmak zordur, cesaret ister. Dönemin sarı sendikası iseniz; ufaktan eleştirdiğiniz iktidarla uyumlu olarak her işiniz tıkırında gider, üye sayınız artar. Eğitim, sağlık fark etmez kamuda atamalarda bile “sendika kriteri” önem arz eder.
Uzatmayacağım;
Eğitim-İş Sendikası’nın aile kökleri Kerkük Türkmenlerine uzanan Şube Başkanı Özkan Rona, yönetim kurulundaki arkadaşlarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında Bursa’da okul ve derslik sayısının yetersizliğini sayısal verileriyle ortaya koydu.
656 bini aşkın vatan evladının eğitim gördüğü Bursa’da; sınıf mevcutlarının 48’lere kadar ulaştığını, balık istifi sınıflardan kurtulmak için de 2025 yılı itibariyle 117 okula ihtiyaç duyulduğunu anlattı.
Ayrıca;
2015’teki tespitler neticesinde depreme dayanıksız olduğu raporlarla sabit olan 150 okuldan, aradan geçen sürede sadece 50’sinin boşaltıldığını, diğerlerinde ise eğitim-öğretimin devam ettiğine işaret etti.
Takip ettiğimiz kadarıyla bu 50 okuldan bir bölümü yıkıldı, 14 kadar için de yıkım ihalesi gerçekleştirildi. Yıkılanlardan bir bölümü devlet ve hayırsever imkanlarıyla yeniden ayağa kaldırıldı ama Türk eğitim tarihi açısından önem taşıyan Abdülhamit döneminde sınıf öğretmeni yetiştirmek üzere Bursa’ya açılan ve bizim Çelebi Mehmet Lisesi olarak bildiğimiz okulla ilgili atılmış tek bir adım yok!
Kamuda sendikacılık yapmak, sadece kamu çalışanlarının haklarını korumak değildir, kamusal hizmetlerin kalitesi ve sürekliliği için de “bekçi” olmaktır.
Özkan Rona da “bir kamu emekçisi ve bekçisi” olarak öğrenci, öğretmen ve velilerin tedirginliklerini dile getirdiği bir dilekçe ile Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde 15 Eylül 2025’te başvurmuş; çürük olan okul binalarıyla ilgili yürütülen çalışmaların akıbetini sormuş…
Nihayetinde İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Korkmaz imzalı yazıyla bir gün sonra şu cevabı almış:
“…Açıklanması ya da zamanından önce açıklanması halinde, ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep olacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır…”
Hadi biz de buradan tarihçi İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu’na soralım;
Ne olur borsa çakılır, döviz kurları fırlar mı?
Açıkçası sendikacıların kamunun bekçisi olduğunu unutması gibi, siyasetle yatıp siyasetle kalkan bürokratların da devletin bekçisi olduğunu unutması daha acı bir durum…
Rona’nın dile getirdiği cemaat ve tarikatlar bahsine girmeden diyeceğim o ki bizi devlet bekçisi olduğunu unutanların ürettiği deprem yıkacak!
***
Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz…
Bursa’nın en sorunlu ilçesi Yıldırım’da önemli çalışmalara imza atıyor. Zihinsel dönüşümü de hedefleyen kentsel dönüşüm, tarihi mirasın ayağa kaldırılması yine başta uyumayan kütüphaneler olmak üzere kültürel alanda yürüttüğü projeler ve imza attığı yatırımları önemsiyorum…
Lakin geçenlerde belediyenin ve Başkan Yılmaz’ın sosyal medya hesabından yapılan bir paylaşım beni şaşırttı. Kısa adı RDR II olan “Red Dead Redemption 2” isimli bir oyun var. New York merkezli bir Amerikan firması olan Rockstar Games tarafından geliştirilen aksiyon-macera oyunu. Ana karakteri bir kanun kaçağı ve Van der Linde çetesinin bir üyesi olan Arthur Morgan…
19. yüzyılın Amerika’sında yani ‘Vahşi Batı’da hükümet güçlerine, rakip çetelere ve diğer düşmanlara karşı hayatta kalmaya çalışan Arthur Morgan’ın maceralarına yön vermek oyuncuların elinde…
“Çatışmalar, soygunlar ve avlanmalarla” sürüklenen oyunda “kolluk kuvvetlerinin ve ödül avcılarının oyuncu tarafından işlenen suçlara verdiği tepkiye göre” şekillenen bir ödül sistemi var.
Sosyal medya paylaşımında ise sanki çok büyük bir iş başarılmış gibi; kanun kaçağı-haydut Arthur Morgan’ın, maceralarının geçtiği bölümlere Yıldırım’ın tarihi ve kültürel mekanlarının da dahil edildiği duyurusu yapılmış…
Aman ne güzel ne müthiş bir iş!
Sanki oyunun karakteri Balaban Bey!
Asırlarca dünyaya huzur, adalet ve barış götürmenin özetle nizam vermenin mücadelesini veren ecdadı bizlere hatırlatan kutlu mirasın üzerinde sanal alemde de olsa bir haydut geziniyor, kimse de memleketin geleceği olan genç beyinlerde bu tablonun nasıl bir algı oluşturduğunu sorgulamıyor…
Bir belediye başkanının her şeyi düşünmesi imkânsız. O yüzden Oktay Başkan’a bir şey söylemeyeceğim ama bu işlerden kim veya kimler sorumluysa onlara bir sorum olacak:
Böyle bir yanlışı nasıl yaparsınız ve bu yanlışınızı Başkan Yılmaz’a nasıl paylaştırırsınız, mesainizi RDR II’de mi geçiriyorsunuz?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Borsa çakılır, kur fırlar mı?
Türkiye’de öteden beri eğer iktidar yanlısı (sarı) değilseniz, sendikacılık yapmak zordur, cesaret ister. Dönemin sarı sendikası iseniz; ufaktan eleştirdiğiniz iktidarla uyumlu olarak her işiniz tıkırında gider, üye sayınız artar. Eğitim, sağlık fark etmez kamuda atamalarda bile “sendika kriteri” önem arz eder.
Uzatmayacağım;
Eğitim-İş Sendikası’nın aile kökleri Kerkük Türkmenlerine uzanan Şube Başkanı Özkan Rona, yönetim kurulundaki arkadaşlarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında Bursa’da okul ve derslik sayısının yetersizliğini sayısal verileriyle ortaya koydu.
656 bini aşkın vatan evladının eğitim gördüğü Bursa’da; sınıf mevcutlarının 48’lere kadar ulaştığını, balık istifi sınıflardan kurtulmak için de 2025 yılı itibariyle 117 okula ihtiyaç duyulduğunu anlattı.
Ayrıca;
2015’teki tespitler neticesinde depreme dayanıksız olduğu raporlarla sabit olan 150 okuldan, aradan geçen sürede sadece 50’sinin boşaltıldığını, diğerlerinde ise eğitim-öğretimin devam ettiğine işaret etti.
Takip ettiğimiz kadarıyla bu 50 okuldan bir bölümü yıkıldı, 14 kadar için de yıkım ihalesi gerçekleştirildi. Yıkılanlardan bir bölümü devlet ve hayırsever imkanlarıyla yeniden ayağa kaldırıldı ama Türk eğitim tarihi açısından önem taşıyan Abdülhamit döneminde sınıf öğretmeni yetiştirmek üzere Bursa’ya açılan ve bizim Çelebi Mehmet Lisesi olarak bildiğimiz okulla ilgili atılmış tek bir adım yok!
Kamuda sendikacılık yapmak, sadece kamu çalışanlarının haklarını korumak değildir, kamusal hizmetlerin kalitesi ve sürekliliği için de “bekçi” olmaktır.
Özkan Rona da “bir kamu emekçisi ve bekçisi” olarak öğrenci, öğretmen ve velilerin tedirginliklerini dile getirdiği bir dilekçe ile Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde 15 Eylül 2025’te başvurmuş; çürük olan okul binalarıyla ilgili yürütülen çalışmaların akıbetini sormuş…
Nihayetinde İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Korkmaz imzalı yazıyla bir gün sonra şu cevabı almış:
“…Açıklanması ya da zamanından önce açıklanması halinde, ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep olacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır…”
Hadi biz de buradan tarihçi İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu’na soralım;
Ne olur borsa çakılır, döviz kurları fırlar mı?
Açıkçası sendikacıların kamunun bekçisi olduğunu unutması gibi, siyasetle yatıp siyasetle kalkan bürokratların da devletin bekçisi olduğunu unutması daha acı bir durum…
Rona’nın dile getirdiği cemaat ve tarikatlar bahsine girmeden diyeceğim o ki bizi devlet bekçisi olduğunu unutanların ürettiği deprem yıkacak!
***
Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz…
Bursa’nın en sorunlu ilçesi Yıldırım’da önemli çalışmalara imza atıyor. Zihinsel dönüşümü de hedefleyen kentsel dönüşüm, tarihi mirasın ayağa kaldırılması yine başta uyumayan kütüphaneler olmak üzere kültürel alanda yürüttüğü projeler ve imza attığı yatırımları önemsiyorum…
Lakin geçenlerde belediyenin ve Başkan Yılmaz’ın sosyal medya hesabından yapılan bir paylaşım beni şaşırttı. Kısa adı RDR II olan “Red Dead Redemption 2” isimli bir oyun var. New York merkezli bir Amerikan firması olan Rockstar Games tarafından geliştirilen aksiyon-macera oyunu. Ana karakteri bir kanun kaçağı ve Van der Linde çetesinin bir üyesi olan Arthur Morgan…
19. yüzyılın Amerika’sında yani ‘Vahşi Batı’da hükümet güçlerine, rakip çetelere ve diğer düşmanlara karşı hayatta kalmaya çalışan Arthur Morgan’ın maceralarına yön vermek oyuncuların elinde…
“Çatışmalar, soygunlar ve avlanmalarla” sürüklenen oyunda “kolluk kuvvetlerinin ve ödül avcılarının oyuncu tarafından işlenen suçlara verdiği tepkiye göre” şekillenen bir ödül sistemi var.
Sosyal medya paylaşımında ise sanki çok büyük bir iş başarılmış gibi; kanun kaçağı-haydut Arthur Morgan’ın, maceralarının geçtiği bölümlere Yıldırım’ın tarihi ve kültürel mekanlarının da dahil edildiği duyurusu yapılmış…
Aman ne güzel ne müthiş bir iş!
Sanki oyunun karakteri Balaban Bey!
Asırlarca dünyaya huzur, adalet ve barış götürmenin özetle nizam vermenin mücadelesini veren ecdadı bizlere hatırlatan kutlu mirasın üzerinde sanal alemde de olsa bir haydut geziniyor, kimse de memleketin geleceği olan genç beyinlerde bu tablonun nasıl bir algı oluşturduğunu sorgulamıyor…
Bir belediye başkanının her şeyi düşünmesi imkânsız. O yüzden Oktay Başkan’a bir şey söylemeyeceğim ama bu işlerden kim veya kimler sorumluysa onlara bir sorum olacak:
Böyle bir yanlışı nasıl yaparsınız ve bu yanlışınızı Başkan Yılmaz’a nasıl paylaştırırsınız, mesainizi RDR II’de mi geçiriyorsunuz?