Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Alinur Aktaş, Çalışan Gazeteciler Günü’nde buluştuğu basın mensuplarına “kamu adına yapılan eleştiri ve yönlendirmeye duyduğu ihtiyacı” dile getirmişti.
Bir gün sonra kaleme aldığım “Bizim Halka Kopmak üzere!” başlıklı yazıda şu yorumu yapmıştım:
“Bir grubun veya şirketin çıkarlarını gözeten adanmışlar ile dedektiflik maharetlerini kişisel menfaatleri için kullananların kaleme aldığı okuma parçaları!
Ve bu kitleyi bir maestro edasıyla yöneten basın danışmanları, koltuk meraklıları…
Sonuç mu?
Aha Doğanbey konutları orada duruyor… Bir ara kafasına takıldığımız Timsah Arena’nın önünden geçiyoruz. Yol üç şerit akarken, geçişleri 2 şerit olarak inşa edilen mühendislik harikası kavşakları kullanıyoruz.
Trafikten şikâyet etmeyen yok. Daha birçok konu var aslında! Hava kirliliğinden çevre kirliliğine, plansız programsız temeli atılıp da yarım kalan fantastik yatırımlara… Peki tüm bunlar olup biterken basından çıt çıktı mı?
O yüzden diyorum ki:
Bursa bu hale geldiyse bunda basın camiasının da kabahati var.
***
Ve tarih 28 Nisan 2025…
Mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey, icraatının ilk yılını 3 saat süren basın toplantısıyla anlattı. Tam 1 saat 10 dakika boyunca “keyfiyet, israf, ayrımcılık, yetki gaspı ve çifte standart” olarak değerlendirdiği geçmiş dönemin “hesapsız, plansız ve izinsiz” yapıldığını öne sürdüğü işlerini “matruşka” benzetmesiyle dillendirdi!
Bu iddialarından;
“Bütçe tahsisi yapılmadan protokolsüz bir şekilde belediyenin bütçesinden162,5 milyon TL harcama yapılan Çekirge Teras Projesi’nin merkezi idareye devredilmesini,
Yer tahsisi yapılmadan, 6 milyon TL’ye inşa edilen Cumalıkızık Değirmenönü Gasilhanesi’nin, şimdi ofis olarak kullanan Orman İşletme Müdürlüğü’ne geçmesini,
Yenikent Katı Atık Depolama Alanı ile Hamitler Mezarlığı’nda toplam 240 bin metrekare arazinin, 20 yılda yapılmayan kamulaştırma maliyetinin artarak kuruma yükletilmesini,
DSİ’nin yapması gereken yatırımların, dolar ve avro cinsinden çekilen yüklü miktardaki kredilerle BUSKİ’ye yüklenmesini, bu şekilde 360 milyon avro dış borcu sırtlanan BUSKİ’de bugün 600 kişinin yargılandığı yolsuzluk davasının da geçmiş dönemde 4 sanığın üzerine yıkılarak kapatılmaya çalışılmasını,
Yine BUSKİ’ye su alınamayan iki gölet inşa ettirilmesini,
Hiç gereği yokken 2 milyon avro maliyetle belediye binasıyla stadyuma kurulan trijenerasyon ünitelerinin çalıştırılmamasını,
30 Milyon TL harcanan Bilim ve Teknoloji Merkezi’nin kurum iştiraki BİNTED’in sırtına yüklenmesi gibi, söz konusu yatırımın fiyasko ile sonuçlanmasını,
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olmasına rağmen Çalı yolunun kamulaştırılma bedelinin büyük bir bölümünün Büyükşehir bütçesinden ödenmesini,
Aynı yolda şartnameye uygun olmayan aydınlatma projesiyle kurumun 30 milyon TL zarara sokulmasını,
211 milyon TL’ye mal olması gereken T2 Tramvay Hattı’nın maliyetinin metro yapılabilecek miktarda 782 milyon lirayı bulmasını” keyfiyet ve israf olarak izah etti…
Devamında öne sürdüğü;
Orhaneli Göynükbelen Gençlik ve Spor Kampı’nın ve Havuzlupark Spor Tesisi’nin Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne devrini, protokole rağmen Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’nün Görükle Gençlik Merkezi’nin işletme devrini Büyükşehir’e yapmamasını,
Tapusu kendilerine ait olan Tahir Ağa Hamamı, Bayezid Paşa Medresesi ve Darphane’nin alelacele Vakıflar’a devredilmesini,
Ve 50’den fazla müze ve benzeri tarihi, sivil mimari örneği birçok tescilli bina içeriğinden bağımsız, işlevine uygun olmayan bir biçimde çeşitli dernek, vakıf gibi kurumlara verilerek kamu yararına aykırı hareket edilmesini, “ayrımcılık, yetki gaspı ve çifte standart” başlığıyla aktardı.
“Elindeki dosyasını da göstererek” geçmiş dönemde “belediye bütçesinin siyasete sponsor” olarak kullanıldığı iddiasını da yineledi.
Belediyenin borç yükünü de şu şekilde özetledi:
“Teslim aldığımızda 31,8 milyar lira olan borcu yüzde 15 oranında azalttık. İştiraklerin borcunu da yüzde 19 oranında. Ancak BUSKİ’nin borcu yüzde 55 artmış durumda. Bu durum kurdan kaynaklı. Düşünün kurdaki bir liralık artış borç yükünü nasıl artırıyor…”
***
Gelelim önemsediğim noktaya!
Bu bölümü Bozbey’in cümleleriyle aktaracak olursam:
“Merkezi hükümetin Üniversite Görükle Raylı Sistem Hattı… Var mı öyle bir şey? Duydunuz değil mi? Temel de atıldığını biliyorsunuz değil mi? Hani basınımız sizler de yazdınız ya ‘temel atıldı’ diye! Ama proje yok arkadaşlar ortada. Hızlı tren… Halen daha gelecek. Hani bir Kara Tren türküsü var, onun gibi oldu artık... Doğancı Tüneli, hiç merak ediyor musunuz, Doğancı Tüneli niye açılmıyor diye? O Doğancı Tüneli’ne bir bakın ya! Neden açılmıyor? Yine Devlet Hastanesi ve Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi… Durumunu görüyorsunuz. Bunlar nerede? Hani hakkımda suç duyurusunda bulunanlar var ya! Merak ediyorum bu konularda bir şey yapıyorlar mı? Hani Bursa önemliydi?”
Çok uzatmayacağım…
Doğrudan AK Parti Bursa İl Başkanı Sayın Davut Gürkan’a soracağım…
Başkan Bozbey’in “keyfiyet, israf, ayrımcılık, yetki gaspı ve çifte standart” tanımlamasıyla dile getirdiği iddiaları doğru mu?
Bu konulara ilişkin adli makamları harekete geçirmek gerekmez mi?
Hepsinden önemlisi Bozbey’in “durumunu sorgulamak gerek” dediği merkezi hükümetin yatırım kalemleriyle ilgili ne söyleyeceksiniz?
Gerçekten ne var Doğancı Tüneli’nde?
Tünel standart hesaplamaları mı yanlış yapıldı, müteahhit mi kollandı, heyelan mı oldu? Ne var Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi’nde, binayı su mu bastı, cihazlar çürümeye mi terk edildi, yoksa özel sağlık karteli bu yatırıma engel mi oluyor?
Ne oldu Memleket Hastanesi’ne?
Ne oldu hızlı trene?
***
Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’nin önemsediğim bir yaklaşımı var:
“Fikirlere saygı duyulmaz, insanlara saygı duyulur. Fikir değerlendirme konusudur…”
Bu vurgudan hareketle diyorum ki:
Sandığa tecelli eden seçmen iradesi, sonucu ne çıkarsa çıksın kutsaldır…
Saygı duymak gerekir…
Seçilenin fikrine/ideolojisine saygı duymaya bilirsiniz, kabul…
Ama o seçilenden hizmet bekleyen milyonlarca insanı cezalandıramazsınız!
Hele günümüz şartlarında aksi yönde atılan her adım, siyaseten bir şey kazandırmaz…
Kaybettirir!
Kaybettiriyor da…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Fikre değil insana saygı!
Tarih 10 Ocak 2022…
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Alinur Aktaş, Çalışan Gazeteciler Günü’nde buluştuğu basın mensuplarına “kamu adına yapılan eleştiri ve yönlendirmeye duyduğu ihtiyacı” dile getirmişti.
Bir gün sonra kaleme aldığım “Bizim Halka Kopmak üzere!” başlıklı yazıda şu yorumu yapmıştım:
“Bir grubun veya şirketin çıkarlarını gözeten adanmışlar ile dedektiflik maharetlerini kişisel menfaatleri için kullananların kaleme aldığı okuma parçaları!
Ve bu kitleyi bir maestro edasıyla yöneten basın danışmanları, koltuk meraklıları…
Sonuç mu?
Aha Doğanbey konutları orada duruyor… Bir ara kafasına takıldığımız Timsah Arena’nın önünden geçiyoruz. Yol üç şerit akarken, geçişleri 2 şerit olarak inşa edilen mühendislik harikası kavşakları kullanıyoruz.
Trafikten şikâyet etmeyen yok. Daha birçok konu var aslında! Hava kirliliğinden çevre kirliliğine, plansız programsız temeli atılıp da yarım kalan fantastik yatırımlara… Peki tüm bunlar olup biterken basından çıt çıktı mı?
O yüzden diyorum ki:
Bursa bu hale geldiyse bunda basın camiasının da kabahati var.
***
Ve tarih 28 Nisan 2025…
Mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey, icraatının ilk yılını 3 saat süren basın toplantısıyla anlattı. Tam 1 saat 10 dakika boyunca “keyfiyet, israf, ayrımcılık, yetki gaspı ve çifte standart” olarak değerlendirdiği geçmiş dönemin “hesapsız, plansız ve izinsiz” yapıldığını öne sürdüğü işlerini “matruşka” benzetmesiyle dillendirdi!
Bu iddialarından;
“Bütçe tahsisi yapılmadan protokolsüz bir şekilde belediyenin bütçesinden162,5 milyon TL harcama yapılan Çekirge Teras Projesi’nin merkezi idareye devredilmesini,
Yer tahsisi yapılmadan, 6 milyon TL’ye inşa edilen Cumalıkızık Değirmenönü Gasilhanesi’nin, şimdi ofis olarak kullanan Orman İşletme Müdürlüğü’ne geçmesini,
Yenikent Katı Atık Depolama Alanı ile Hamitler Mezarlığı’nda toplam 240 bin metrekare arazinin, 20 yılda yapılmayan kamulaştırma maliyetinin artarak kuruma yükletilmesini,
DSİ’nin yapması gereken yatırımların, dolar ve avro cinsinden çekilen yüklü miktardaki kredilerle BUSKİ’ye yüklenmesini, bu şekilde 360 milyon avro dış borcu sırtlanan BUSKİ’de bugün 600 kişinin yargılandığı yolsuzluk davasının da geçmiş dönemde 4 sanığın üzerine yıkılarak kapatılmaya çalışılmasını,
Yine BUSKİ’ye su alınamayan iki gölet inşa ettirilmesini,
Hiç gereği yokken 2 milyon avro maliyetle belediye binasıyla stadyuma kurulan trijenerasyon ünitelerinin çalıştırılmamasını,
30 Milyon TL harcanan Bilim ve Teknoloji Merkezi’nin kurum iştiraki BİNTED’in sırtına yüklenmesi gibi, söz konusu yatırımın fiyasko ile sonuçlanmasını,
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olmasına rağmen Çalı yolunun kamulaştırılma bedelinin büyük bir bölümünün Büyükşehir bütçesinden ödenmesini,
Aynı yolda şartnameye uygun olmayan aydınlatma projesiyle kurumun 30 milyon TL zarara sokulmasını,
211 milyon TL’ye mal olması gereken T2 Tramvay Hattı’nın maliyetinin metro yapılabilecek miktarda 782 milyon lirayı bulmasını” keyfiyet ve israf olarak izah etti…
Devamında öne sürdüğü;
Orhaneli Göynükbelen Gençlik ve Spor Kampı’nın ve Havuzlupark Spor Tesisi’nin Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne devrini, protokole rağmen Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’nün Görükle Gençlik Merkezi’nin işletme devrini Büyükşehir’e yapmamasını,
Tapusu kendilerine ait olan Tahir Ağa Hamamı, Bayezid Paşa Medresesi ve Darphane’nin alelacele Vakıflar’a devredilmesini,
Ve 50’den fazla müze ve benzeri tarihi, sivil mimari örneği birçok tescilli bina içeriğinden bağımsız, işlevine uygun olmayan bir biçimde çeşitli dernek, vakıf gibi kurumlara verilerek kamu yararına aykırı hareket edilmesini, “ayrımcılık, yetki gaspı ve çifte standart” başlığıyla aktardı.
“Elindeki dosyasını da göstererek” geçmiş dönemde “belediye bütçesinin siyasete sponsor” olarak kullanıldığı iddiasını da yineledi.
Belediyenin borç yükünü de şu şekilde özetledi:
“Teslim aldığımızda 31,8 milyar lira olan borcu yüzde 15 oranında azalttık. İştiraklerin borcunu da yüzde 19 oranında. Ancak BUSKİ’nin borcu yüzde 55 artmış durumda. Bu durum kurdan kaynaklı. Düşünün kurdaki bir liralık artış borç yükünü nasıl artırıyor…”
***
Gelelim önemsediğim noktaya!
Bu bölümü Bozbey’in cümleleriyle aktaracak olursam:
“Merkezi hükümetin Üniversite Görükle Raylı Sistem Hattı… Var mı öyle bir şey? Duydunuz değil mi? Temel de atıldığını biliyorsunuz değil mi? Hani basınımız sizler de yazdınız ya ‘temel atıldı’ diye! Ama proje yok arkadaşlar ortada. Hızlı tren… Halen daha gelecek. Hani bir Kara Tren türküsü var, onun gibi oldu artık... Doğancı Tüneli, hiç merak ediyor musunuz, Doğancı Tüneli niye açılmıyor diye? O Doğancı Tüneli’ne bir bakın ya! Neden açılmıyor? Yine Devlet Hastanesi ve Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi… Durumunu görüyorsunuz. Bunlar nerede? Hani hakkımda suç duyurusunda bulunanlar var ya! Merak ediyorum bu konularda bir şey yapıyorlar mı? Hani Bursa önemliydi?”
Çok uzatmayacağım…
Doğrudan AK Parti Bursa İl Başkanı Sayın Davut Gürkan’a soracağım…
Başkan Bozbey’in “keyfiyet, israf, ayrımcılık, yetki gaspı ve çifte standart” tanımlamasıyla dile getirdiği iddiaları doğru mu?
Bu konulara ilişkin adli makamları harekete geçirmek gerekmez mi?
Hepsinden önemlisi Bozbey’in “durumunu sorgulamak gerek” dediği merkezi hükümetin yatırım kalemleriyle ilgili ne söyleyeceksiniz?
Gerçekten ne var Doğancı Tüneli’nde?
Tünel standart hesaplamaları mı yanlış yapıldı, müteahhit mi kollandı, heyelan mı oldu? Ne var Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi’nde, binayı su mu bastı, cihazlar çürümeye mi terk edildi, yoksa özel sağlık karteli bu yatırıma engel mi oluyor?
Ne oldu Memleket Hastanesi’ne?
Ne oldu hızlı trene?
***
Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’nin önemsediğim bir yaklaşımı var:
“Fikirlere saygı duyulmaz, insanlara saygı duyulur. Fikir değerlendirme konusudur…”
Bu vurgudan hareketle diyorum ki:
Sandığa tecelli eden seçmen iradesi, sonucu ne çıkarsa çıksın kutsaldır…
Saygı duymak gerekir…
Seçilenin fikrine/ideolojisine saygı duymaya bilirsiniz, kabul…
Ama o seçilenden hizmet bekleyen milyonlarca insanı cezalandıramazsınız!
Hele günümüz şartlarında aksi yönde atılan her adım, siyaseten bir şey kazandırmaz…
Kaybettirir!
Kaybettiriyor da…