Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yaşanan rezaletin ardından gerek konvansiyonel gerek sosyal medyada yazılıp çizilenleri okurken bir kez daha anladım ki; duygularıyla hareket eden bir milletiz!
Oysa şu an için ihtiyacımız olan şey, aklı selim düşünmek ve olayı bir bütün olarak sorgulamak!
Hatırlarsanız;
Ekim 2018’de Suudi Arabistan yönetimini eleştiren Gazeteci Cemal Kaşıkçı, İstanbul’da ülkesinin başkonsolosluğunda korkunç bir cinayete kurban gitmişti.
Devletimizin yaptığı titiz çalışmayla cinayette;
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın sorumluluğu ortaya çıkarılmıştı.
Evet bu olayın ardından Veliaht Prens hem ülkesinin hem de kendi imajını düzeltmek için futbola sarılmıştı.
Kesenin ağzını açıp, Suudi Arabistan liginde mücadele eden takımlara birbirinden ünlü futbolcular ve teknik adamlar transfer edildi.
Yetmedi;
Birçok Avrupa ülkesinin kupa finallerinin de milyonlarca dolarlık sponsorluk bedelleriyle Suudi Arabistan’da oynanmasını sağladılar.
Hatta birçok ülkenin futbol federasyonlarıyla uzun vadeli sözleşmeler yaptılar.
Bu gerçeğin gayet iyi bilinmesine rağmen;
Türkiye Futbol Federasyonu’nun Galatasaray-Fenerbahçe Süper Kupa Finali’ni hem de Cumhuriyetimizin 100. yılında “Suudi Arabistan’da oynanacak” diye diretmesini nasıl izah etmek gerekiyor bilmiyorum.
***
İkincisi sadece devlette değil, TFF gibi özerk kurumların yönetiminde görev ve sorumluluk alanların da birazcık tarih bilmesi gerekiyor.
Öyle “Yeteeeer” diye meydan okumakla olmuyor bu işler.
Kim bu Suud Ailesi?
En azından bu sorunun cevabını bilmek gerekmiyor mu?
Osmanlı Devleti’ne başkaldıran bir aileden bahsediyoruz.
Süper Kupa finalinin adresi olarak açıklanan Riyad’da 1814’te ayaklanıp, Mekke ve Medine’yi ele geçiren, ardından Sultan II. Mahmud’un emriyle harekete geçen Osmanlı ordusunun 3 yılda isyanlarını bastırdığı bir aileden…
Nihayetinde;
Riyad’da yakalanıp, önce Mısır’a ve sonrasında deniz yoluyla İstanbul’a getirilen isyancıların başı Abdullah b. Suûd ve 4 oğlu, başkentte 3 gün süren yargılamalarının ardından 17 Aralık 1818’de idam edilmişti.
***
Normalde Türkiye’de mayıs-haziran ayında oynanması gereken süper kupa finali için yine bir aralık ayının seçilmesi tesadüf müdür bilinmez ama Suud Ailesi’nin Osmanlı, özetle Türk düşmanlığının kaynağını bilen bir TFF yöneticisi böyle bir karar alabilir miydi?
Uzatmayacağım;
Kendi topraklarında Türk tarihinin izlerini taşıyan eserleri bir bir yok eden, geçmişte Bosna ve Kafkasya’da devletimizin çıkarlarını baltalayan, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki terör örgütüne açıktan destek veren bir ülkenin Riyad’da sergilediği tavır, iç kalemize dışardan çekilen sert şuttan başka bir şey değildi!
Öyle bir şut ki bu!
Hedefi;
Türk tarihinin bir bütün, Osmanlı’nın da Cumhuriyetin de bize ait olduğu gerçeğini unutanların neden olduğu Osmanlıcı-Cumhuriyetçi çatlağı oldu.
Her başlıkta kuşatılan şu memlekette dışardan çekilen bu şutun iç cephede nelere sebep olduğuna bir bakın Allah aşkına!
Bu saatten sonra;
Şutu çektiren Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’yi nereye istiyorsanız oraya konumlandırın.
Ama lütfen o koltukta oturtmayın!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
İç kaleye çekilen şut!
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yaşanan rezaletin ardından gerek konvansiyonel gerek sosyal medyada yazılıp çizilenleri okurken bir kez daha anladım ki; duygularıyla hareket eden bir milletiz!
Oysa şu an için ihtiyacımız olan şey, aklı selim düşünmek ve olayı bir bütün olarak sorgulamak!
Hatırlarsanız;
Ekim 2018’de Suudi Arabistan yönetimini eleştiren Gazeteci Cemal Kaşıkçı, İstanbul’da ülkesinin başkonsolosluğunda korkunç bir cinayete kurban gitmişti.
Devletimizin yaptığı titiz çalışmayla cinayette;
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın sorumluluğu ortaya çıkarılmıştı.
Evet bu olayın ardından Veliaht Prens hem ülkesinin hem de kendi imajını düzeltmek için futbola sarılmıştı.
Kesenin ağzını açıp, Suudi Arabistan liginde mücadele eden takımlara birbirinden ünlü futbolcular ve teknik adamlar transfer edildi.
Yetmedi;
Birçok Avrupa ülkesinin kupa finallerinin de milyonlarca dolarlık sponsorluk bedelleriyle Suudi Arabistan’da oynanmasını sağladılar.
Hatta birçok ülkenin futbol federasyonlarıyla uzun vadeli sözleşmeler yaptılar.
Bu gerçeğin gayet iyi bilinmesine rağmen;
Türkiye Futbol Federasyonu’nun Galatasaray-Fenerbahçe Süper Kupa Finali’ni hem de Cumhuriyetimizin 100. yılında “Suudi Arabistan’da oynanacak” diye diretmesini nasıl izah etmek gerekiyor bilmiyorum.
***
İkincisi sadece devlette değil, TFF gibi özerk kurumların yönetiminde görev ve sorumluluk alanların da birazcık tarih bilmesi gerekiyor.
Öyle “Yeteeeer” diye meydan okumakla olmuyor bu işler.
Kim bu Suud Ailesi?
En azından bu sorunun cevabını bilmek gerekmiyor mu?
Osmanlı Devleti’ne başkaldıran bir aileden bahsediyoruz.
Süper Kupa finalinin adresi olarak açıklanan Riyad’da 1814’te ayaklanıp, Mekke ve Medine’yi ele geçiren, ardından Sultan II. Mahmud’un emriyle harekete geçen Osmanlı ordusunun 3 yılda isyanlarını bastırdığı bir aileden…
Nihayetinde;
Riyad’da yakalanıp, önce Mısır’a ve sonrasında deniz yoluyla İstanbul’a getirilen isyancıların başı Abdullah b. Suûd ve 4 oğlu, başkentte 3 gün süren yargılamalarının ardından 17 Aralık 1818’de idam edilmişti.
***
Normalde Türkiye’de mayıs-haziran ayında oynanması gereken süper kupa finali için yine bir aralık ayının seçilmesi tesadüf müdür bilinmez ama Suud Ailesi’nin Osmanlı, özetle Türk düşmanlığının kaynağını bilen bir TFF yöneticisi böyle bir karar alabilir miydi?
Uzatmayacağım;
Kendi topraklarında Türk tarihinin izlerini taşıyan eserleri bir bir yok eden, geçmişte Bosna ve Kafkasya’da devletimizin çıkarlarını baltalayan, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki terör örgütüne açıktan destek veren bir ülkenin Riyad’da sergilediği tavır, iç kalemize dışardan çekilen sert şuttan başka bir şey değildi!
Öyle bir şut ki bu!
Hedefi;
Türk tarihinin bir bütün, Osmanlı’nın da Cumhuriyetin de bize ait olduğu gerçeğini unutanların neden olduğu Osmanlıcı-Cumhuriyetçi çatlağı oldu.
Her başlıkta kuşatılan şu memlekette dışardan çekilen bu şutun iç cephede nelere sebep olduğuna bir bakın Allah aşkına!
Bu saatten sonra;
Şutu çektiren Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’yi nereye istiyorsanız oraya konumlandırın.
Ama lütfen o koltukta oturtmayın!