En etkili ve en başarılı yöntemi ise kültür emperyalizmi.
Ki bu;
Güç kullanmadan bir devletin veya toplumun “dilinden dinine, giysisinden yemeğine” öz kültüründen uzaklaştırılıp sömürü düzenine uygun hale getirilmesidir.
Önce zihinler işgal edilir, sonra rızayla, kendiliğinden neyi varsa teslim alınır. Duruma itiraz edenler ise “bir şekilde” etkisiz hale getirilir.
***
Bugünün “Siyonist ve Evangelist” zihniyetli küresel gücünün amacı ise ortadadır:
Milletler gibi kültürlerini ve en nihayetinde ulus devletleri yıkıp, yerine tek bayrak, tek devlet ve tek din sloganıyla tek merkezden yönetilen yeni düzeni inşa etmek.
100 yılı aşkın bir süredir verdikleri mücadelede önemli mesafeler kat ettiler. Kurdukları ulusüstü kuruluşların yanı sıra para ve finans merkezleriyle ulus devletlerin gücünü kırdılar. Kitle iletişim araçları ve film endüstrisiyle de zihinsel işgal sürecini sistematik bir şekilde sürdürdüler.
Bu konuda çizgi film ve animasyonlara büyük önem verdiler.
Birçoğu Doğu Avrupa’dan ABD’ye göç eden Yahudi kökenli yayıncılar ve yapımcı şirketlerin oluşturduğu hayali kahramanlar ile dünyanın her köşesine ulaşmayı başardılar, her eve girdiler.
***
Şimdi “Yayıncı veya yapımcının Yahudi olmasında ne mahsur var?” diyebilirsiniz.
Ben de aynı düşüncedeyim. Lakin sorun bu hayali süper kahramanların esin kaynağında…
Konuyla ilişkin elbette ki Türkiye’de ilahiyatçıların sunacakları bilgiler daha kıymetlidir ama birazcık teoloji bilgimle şunu söyleyebilirim:
Bu kahramanların büyük bir bölümünün esin kaynağı Yahudi Mitolojisi…
Örneğin Süperman…
Yapımcılarının bile “Modern Musa” olarak isimlendirdiği kahramanın isminin ‘Kal-El’in İbranice Tanrı’nın ışığı anlamına gelmesi, kripton gezegeninden dünyaya yolculuğunun Musa’nın bebekken sepetle Nil nehrine bırakılmasını anımsatması,
Spider-Man yani Örümcek Adam’ın Tevrat’ta geçen Kral Davut’un düşmanı tarafından sıkıştırıldığı mağarada örümcek tarafından kurtarılması olayını akıllara getirmesi,
Hulk’un Yahudi Mitolojisinde geçen çamur adam “Golem”e benzemesi, yine Golem’i anımsatan Taş Adam karakterinin Yahudi merasimine katılıp kendisinin Yahudi olduğunu söylemesi…
Batman’deki Yarasa Kadın karakterinin “Yahudi” olmasıyla övünmesi gibi…
Belki siz örnekleri çoğaltabilirsiniz ama anlaşılan o ki bu süper kahramanların bir misyonu da 20. yüzyılın başlarında ABD’de büründükleri Hıristiyan kimliğiyle yaşamak zorunda kalan Yahudileri, Amerikan kamuoyuna da sevdirmek.
Tıpkı 2. Dünya Savaşı’nda kazanç için değil, inandığı değerler için savaşan, hükûmete güvenmeyen ve tek istediği iyilik olan ve nihayetinde Nazilere karşı ABD’yi kurtaran Kaptan Amerika karakteri gibi…
Kısa süre önce İsrail’i ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Blinken "Bir Yahudi olarak da buradayım" diyebiliyorsa bunu da başarmışlar.
***
Meselenin bir de M.Ö. 400’lerden başlayarak günümüze kadar gelen bir Yahudi mistisizmi boyutu var.
“Tikkun Olam” kavramı…
Liberal Yahudilerin dünyayı tamir etmek, onarmak ya da iyileştirmek anlamında kullandıkları bu kavram; Obama’dan bu yana ABD Devlet Başkanlarının ağzından hiç eksik olmadı.
Dedim ya ilahiyatçı değilim ama “Tikkun Olam” Kabalistler için "insan merkezli değil tanrı merkezli bir dünya inşa etmek" anlamına geliyor.
Tıpkı bugün Filistin’de yapılmak istenen gibi…
Gazze’de hastane bombardımanından sonra annesinin kucağında üzerindeki Kaptan Amerika tişörtüyle kanlar içerisinde enkazdan çıkarılan Filistinli çocuğu gördüğümde işte bu duygulara kapıldım…
Dün Afrika’da eline İncil verdikleri insanların topraklarını gasp edenler, bugün süper kahraman tişörtü giydirdikleri çocukların başlarına bomba yağdırıyorlar.
***
Hadi gelin manzara karşısında biraz da bizi sorgulayalım.
Kültür emperyalizmi zihinlerimizi ne kadar işgal etti? Teslim olduk mu olmadık mı?
Bence durum vahim, çocuklarımızın tişörtleri, kıyafetleri Yahudi Mitolojisinden esinlenen hayali kahramanların resimleriyle süslü…
Örümcek Adam, X-Men, Hulk, Fantastik Dörtlü, Demir Adam, Thor, Daredevil ve Kaptan America...
İşin bir de Yunan Mitolojisi kısmı var ama ona girmeyeceğim konu uzayacak.
Sonuçta;
1980 sonrası bizim ülkeye giriş yapan bu hayali kahramanlar, Keloğlan, Nasrettin Hoca, Boğaç Han, Bamsı Beyrek, Banu Çiçek, Başat, Bayındır Han, Burla Hatun, Deli Dumrul ve Uruz Er gibi Türk masallarının kahramanlarını yenmeyi başardı.
Alp Er Tunga, Şu, Oğuz Kağan, Attila, Bozkurt, Ergenekon, Siyenpi, Türeyiş, Göç, Manas, Cengiz Han, Timur ve Edige, Saltuk Buğra Han, Seyid Battal Gazi, Danişmend Gazi ve Köroğlu gibi destanlarımızı kahramanlarıyla birlikte toprağa gömdük, yetmezmiş gibi bunların üzerine “Masal Park” veya “Masal Şehri” adı altında bal gibi Yahudi Mitolojisinin eseri olan süper kahramanlarının heykellerini dikiyoruz.
Üstelik bunu Osman Gazi ve silah arkadaşları Akçakoca, Hasan Alp, Konur Alp, Turgud Alp, Aygud Alp, Gündüz Alp, Saltuk Alp, Köse Mihal, Samsa Çavuş ve Kara Ali gibi nice gerçek kahramanların at koşturduğu topraklarda yapıyoruz…
***
Sadece Bursa’da mı?
Memleketin birçok şehrinde milyonlarca lira harcanarak kendi kültürümüzün üzerine kendi rızamızla Kabalacıların kültürünü inşa ediyoruz.
Bu haliyle temeli Türk kültürü olan 100 yaşındaki Cumhuriyet’imizi bir yüz yıl daha yaşatabilir miyiz burasını bilemiyorum.
Ama emareler, bu gidişle koca Türk milletinin dünya devletinin kıymeti olmayan başı ezilecek köleleri haline geleceğiz.
Belki de gelmişiz haberimiz yok!
***
Bu nedenle kim ne derse desin TRT’nin son yıllarda Türk tarihine yönelik yayınladığı dizi filmler gibi çocuklara yönelik çizgi film ve animasyon çalışmalarını çok kıymetli buluyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Kültürel işgal ve teslimiyet!
Güçlünün güçsüzü sömürmesidir emperyalizm…
Kanlı kansız birçok yöntemi var.
En etkili ve en başarılı yöntemi ise kültür emperyalizmi.
Ki bu;
Güç kullanmadan bir devletin veya toplumun “dilinden dinine, giysisinden yemeğine” öz kültüründen uzaklaştırılıp sömürü düzenine uygun hale getirilmesidir.
Önce zihinler işgal edilir, sonra rızayla, kendiliğinden neyi varsa teslim alınır. Duruma itiraz edenler ise “bir şekilde” etkisiz hale getirilir.
***
Bugünün “Siyonist ve Evangelist” zihniyetli küresel gücünün amacı ise ortadadır:
Milletler gibi kültürlerini ve en nihayetinde ulus devletleri yıkıp, yerine tek bayrak, tek devlet ve tek din sloganıyla tek merkezden yönetilen yeni düzeni inşa etmek.
100 yılı aşkın bir süredir verdikleri mücadelede önemli mesafeler kat ettiler. Kurdukları ulusüstü kuruluşların yanı sıra para ve finans merkezleriyle ulus devletlerin gücünü kırdılar. Kitle iletişim araçları ve film endüstrisiyle de zihinsel işgal sürecini sistematik bir şekilde sürdürdüler.
Bu konuda çizgi film ve animasyonlara büyük önem verdiler.
Birçoğu Doğu Avrupa’dan ABD’ye göç eden Yahudi kökenli yayıncılar ve yapımcı şirketlerin oluşturduğu hayali kahramanlar ile dünyanın her köşesine ulaşmayı başardılar, her eve girdiler.
***
Şimdi “Yayıncı veya yapımcının Yahudi olmasında ne mahsur var?” diyebilirsiniz.
Ben de aynı düşüncedeyim. Lakin sorun bu hayali süper kahramanların esin kaynağında…
Konuyla ilişkin elbette ki Türkiye’de ilahiyatçıların sunacakları bilgiler daha kıymetlidir ama birazcık teoloji bilgimle şunu söyleyebilirim:
Bu kahramanların büyük bir bölümünün esin kaynağı Yahudi Mitolojisi…
Örneğin Süperman…
Yapımcılarının bile “Modern Musa” olarak isimlendirdiği kahramanın isminin ‘Kal-El’in İbranice Tanrı’nın ışığı anlamına gelmesi, kripton gezegeninden dünyaya yolculuğunun Musa’nın bebekken sepetle Nil nehrine bırakılmasını anımsatması,
Spider-Man yani Örümcek Adam’ın Tevrat’ta geçen Kral Davut’un düşmanı tarafından sıkıştırıldığı mağarada örümcek tarafından kurtarılması olayını akıllara getirmesi,
Hulk’un Yahudi Mitolojisinde geçen çamur adam “Golem”e benzemesi, yine Golem’i anımsatan Taş Adam karakterinin Yahudi merasimine katılıp kendisinin Yahudi olduğunu söylemesi…
Batman’deki Yarasa Kadın karakterinin “Yahudi” olmasıyla övünmesi gibi…
Belki siz örnekleri çoğaltabilirsiniz ama anlaşılan o ki bu süper kahramanların bir misyonu da 20. yüzyılın başlarında ABD’de büründükleri Hıristiyan kimliğiyle yaşamak zorunda kalan Yahudileri, Amerikan kamuoyuna da sevdirmek.
Tıpkı 2. Dünya Savaşı’nda kazanç için değil, inandığı değerler için savaşan, hükûmete güvenmeyen ve tek istediği iyilik olan ve nihayetinde Nazilere karşı ABD’yi kurtaran Kaptan Amerika karakteri gibi…
Kısa süre önce İsrail’i ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Blinken "Bir Yahudi olarak da buradayım" diyebiliyorsa bunu da başarmışlar.
***
Meselenin bir de M.Ö. 400’lerden başlayarak günümüze kadar gelen bir Yahudi mistisizmi boyutu var.
“Tikkun Olam” kavramı…
Liberal Yahudilerin dünyayı tamir etmek, onarmak ya da iyileştirmek anlamında kullandıkları bu kavram; Obama’dan bu yana ABD Devlet Başkanlarının ağzından hiç eksik olmadı.
Dedim ya ilahiyatçı değilim ama “Tikkun Olam” Kabalistler için "insan merkezli değil tanrı merkezli bir dünya inşa etmek" anlamına geliyor.
Tıpkı bugün Filistin’de yapılmak istenen gibi…
Gazze’de hastane bombardımanından sonra annesinin kucağında üzerindeki Kaptan Amerika tişörtüyle kanlar içerisinde enkazdan çıkarılan Filistinli çocuğu gördüğümde işte bu duygulara kapıldım…
Dün Afrika’da eline İncil verdikleri insanların topraklarını gasp edenler, bugün süper kahraman tişörtü giydirdikleri çocukların başlarına bomba yağdırıyorlar.
***
Hadi gelin manzara karşısında biraz da bizi sorgulayalım.
Kültür emperyalizmi zihinlerimizi ne kadar işgal etti? Teslim olduk mu olmadık mı?
Bence durum vahim, çocuklarımızın tişörtleri, kıyafetleri Yahudi Mitolojisinden esinlenen hayali kahramanların resimleriyle süslü…
Örümcek Adam, X-Men, Hulk, Fantastik Dörtlü, Demir Adam, Thor, Daredevil ve Kaptan America...
İşin bir de Yunan Mitolojisi kısmı var ama ona girmeyeceğim konu uzayacak.
Sonuçta;
1980 sonrası bizim ülkeye giriş yapan bu hayali kahramanlar, Keloğlan, Nasrettin Hoca, Boğaç Han, Bamsı Beyrek, Banu Çiçek, Başat, Bayındır Han, Burla Hatun, Deli Dumrul ve Uruz Er gibi Türk masallarının kahramanlarını yenmeyi başardı.
Alp Er Tunga, Şu, Oğuz Kağan, Attila, Bozkurt, Ergenekon, Siyenpi, Türeyiş, Göç, Manas, Cengiz Han, Timur ve Edige, Saltuk Buğra Han, Seyid Battal Gazi, Danişmend Gazi ve Köroğlu gibi destanlarımızı kahramanlarıyla birlikte toprağa gömdük, yetmezmiş gibi bunların üzerine “Masal Park” veya “Masal Şehri” adı altında bal gibi Yahudi Mitolojisinin eseri olan süper kahramanlarının heykellerini dikiyoruz.
Üstelik bunu Osman Gazi ve silah arkadaşları Akçakoca, Hasan Alp, Konur Alp, Turgud Alp, Aygud Alp, Gündüz Alp, Saltuk Alp, Köse Mihal, Samsa Çavuş ve Kara Ali gibi nice gerçek kahramanların at koşturduğu topraklarda yapıyoruz…
***
Sadece Bursa’da mı?
Memleketin birçok şehrinde milyonlarca lira harcanarak kendi kültürümüzün üzerine kendi rızamızla Kabalacıların kültürünü inşa ediyoruz.
Bu haliyle temeli Türk kültürü olan 100 yaşındaki Cumhuriyet’imizi bir yüz yıl daha yaşatabilir miyiz burasını bilemiyorum.
Ama emareler, bu gidişle koca Türk milletinin dünya devletinin kıymeti olmayan başı ezilecek köleleri haline geleceğiz.
Belki de gelmişiz haberimiz yok!
***
Bu nedenle kim ne derse desin TRT’nin son yıllarda Türk tarihine yönelik yayınladığı dizi filmler gibi çocuklara yönelik çizgi film ve animasyon çalışmalarını çok kıymetli buluyorum.