SON DAKİKA
Hava Durumu

“Müslüman dindarlık” ve “demokrasi” diye diye!

Yazının Giriş Tarihi: 25.03.2022 12:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.03.2022 12:59

Furkan Vakfı’nın Adana’daki eylemine polis müdahalesi, bir anda siyasetin “nedense” en önemli gündem maddesi haline geldi/getirildi.

Hem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hem de İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, polis müdahalesini salt başörtüsü meselesine indirgeyip, Furkan Vakfı’nın üyelerini “Müslüman dindar” grup olarak ilan ettiler.

Hatta Sayın Kılıçdaroğlu, Furkan Vakfı’na şu cümlelerle sahip çıktı:

"Buradan onlara da söz veriyorum. İktidarımızda göreceksiniz herkesin düşüncesine, inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı göstereceğiz…”

***

Kabul edelim;

“Kişi sanık/hükümlü konumunda bile olsa”, idarenin veya vatandaşın şahsa yönelik “hukuksuz bütün eylemleri” suçtur.

Lakin; “herkesin düşüncesine, inancına, yaşam tarzına saygı duymak” cümlesini kurarken;

Eylemini “bir iş insanını kaçırıp, işkence yapmakla suçlanan 8 üyelerinin serbest bırakılması” için yapan Furkan Vakfı’nın, anayasasıyla her vatandaşının yaşam hakkını garanti eden Türkiye Cumhuriyeti’ne nasıl baktığını dikkate almak gerekmez miydi?

Daha Mısır’da El-Ezher Üniversitesi’nde öğrenciyken kurduğu Furkan Vakfı’nın Başkanı Alparslan Kuytul’un söylemleriyle cumhuriyet ve temel değerlerine apaçık bir düşman olduğu aleni bir şekilde ortadayken…

***

Yazık, gerçekten yazık…

Kuytul’dan renk tonu farklı da olsa ideolojik temelde “İngiliz/ABD aklına” uyanların Furkan Vakfı’na sahip çıkmasını anlarım da 100 yıl önce bu topraklarda İngiliz’in, Fransız’ın, Amerikalının oyununu bozanların kurduğu CHP’nin bugünkü genel başkanının duruşunu sorgularım…

Ve şu cümleyi rahatlıkla kurabilirim:

Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal’e her fırsatta düşmanlığını açıktan ifade edenlerin, daha doğrusu Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik ilkeleriyle CHP’ye topyekûn karşı çıkanların ideolojisine Kılıçdaroğlu’nun duyduğu saygı, salt oy avcılığından kaynaklı olamaz…

***

Uzatmayacağım…

“Müslüman dindar” diye diye, “demokrasi ve özgürlük” diye diye ülkenin geldiği/getirildiği hal ortada…

Sözün özü bugün “demokrasimiz o kadar ileri bir düzeye” erişti ki:

100 yıl önce işgalci Yunan Ordusu’nu denize döktüğümüz İzmir Gündoğdu Meydanı’nda ve İstanbul Yenikapı’da PKK/YPG’nin siyasi uzantısı HDP’nin nevruz kutlaması adı altında düzenlediği mitinglerde, bölücü terör örgütü ve lideri lehine sloganlar atılıp, Kürdistan paçavraları açılabiliyor…

***

Son olarak, Alpaslan Kuytul’dan renk tonu ve isimleri ve de durdukları yer farklı da olsa aynı ideolojik temelde yani “İngiliz/ABD aklıyla” hareket eden “emevik ve anezi” duruşlulara sesleniyorum…

İslam size bir devlet modeli sunmaz. İslam hepimize adalet, iyilik, liyakat, eşitlik, şura, istişare gibi kriterler sunar.

Siz de bu kriterlerden hareketle devletinizi şekillendirirsiniz.

Yani İslam Devleti olmaz, Müslüman’ın devleti olur…

Olursa ne olur?

Kuran ve hadislerle sabit temel kriterler bir kenara atılır, İslam tarihinde ve bugün belli coğrafyalarda olduğu gibi ortaya “iktidarın veya saltanatın dini” diye bir kavram çıkar, mezheplere bölünür, birliği ve düzeni sağlayamaz birbirinizi kesersiniz…

***

O yüzden “Müslüman’ın vatandaşı olduğu bir devleti olur” ve o devletin ismi de “kıyamete kadar yaşatılması hepimizin üzerine farz olan Türkiye Cumhuriyeti” olur…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.