Halkın gündemi başka ama millet adına siyaset yapanlar, anayasa ile yatıp anayasa ile kalkıyor…
Kapalı kapılar ardında siyasi partilerin komisyon ve temsilcileriyle yürütülen “Anayasa değişikliği” çalışmalarının hangi maddeleri kapsadığı da bilinmiyor.
PKK’nın siyasi uzantısı DEM’li vekillerin TBMM’de “külhanbeyi”, seçim bölgelerinde ise “muzaffer komutan” edasıyla yaptıkları açıklamalara bakılırsa; “gerçek amaç” anayasa değişikliği değil de “rejimsel dönüşüm” gibi duruyor!
Hele bazı gazetecilerin Lübnan örnekleriyle kaleme aldığı kulis haberlerini okuyup/dinleyince zihinler hepten bulanıyor.
***
Oysa anayasalar toplumsal sözleşmedir.
Yapılması ve değiştirilmesiyle ilgili atılacak her adımın halktan gizlenerek değil kamuoyunun önünde madde madde, açık açık tartışılarak yapılması gerekiyor.
Sadece “ilk 4 madde değişmeyecek” şeklindeki açıklamalarla siyasi partilerin en nihayetinde Meclis çatısı altında yapacağı çalışmalara “güven duyulması gerektiği” telkin ediliyor.
Peki ilk 4 maddeye dokunmadan sadece Anayasa’nın Başlangıç bölümü gibi 6. 10. ve 66. Maddelerini değiştirmeniz nasıl bir sonuç doğurur?
Bu yöndeki eleştirilere TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, şu cevabı veriyor:
"Sözü olan herkesin sözünü dinlemeye hazırız. Bir tek, 'Bu Meclis'in anayasa yapma yetkisi yoktur' sözünü asla dinlemeyiz…"
O zaman sormak gerekiyor:
Bugünkü Meclis aritmetiğini oluşturan son genel seçimde; siyasi partilerin lider ve temsilcileri, ‘biz Anayasa’da şu maddeleri değiştireceğiz’ şeklinde bir vaatte bulundu mu?
İlave olarak “Biz iktidara gelirsek ‘yeni bir çözüm süreci başlatacağız’ denildi mi?”
Dolayısıyla TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş’un, bugünlerde “Türk Milleti’nin yapacağımız Anayasa değişikliğinden madde madde haberi vardı. Seçim öncesi bunu meydanlarda açık açık anlattık. Milletimiz de bize yetki verdi. Şimdi milletin temsilcileriyle bu görevi Meclis çatısı altında ifa edeceğiz” şeklinde bir cümle kurması daha kıymetli olurdu.
Bütün bunlar bir yana:
Meclis çatısı altında yapılacak Anayasa değişikliklerine bir referandum ile halktan onay istemenin ne sakıncası olabilir ki?
Nedir bu 400 ısrarının sebebi?
***
Konuyla ilgili Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan’ın düzenlediği basın toplantısını takip ettim…
Başkan Yardımcısı Ali Küçüksarı, Şube Saymanı Oğuz Altınok, Denetleme Kurulu Başkanı Şahin Gencal, Gençlik Kolları Başkanı Resul Karadağ ile 29 Ekim Kadınlar Derneği Şube Başkanı Sultan Yurdunal’ın da eşlik ettiği Akdoğan,açıklamasına “Cumhuriyetimiz, tam bağımsız, üniter, laik, demokratik ulus devlet niteliğimiz bölünmez bütünlüğümüz, Atatürk ilke ve devrimlerimiz vazgeçilmezimizdir” vurgusuyla başladı.
Emperyalizmin son 150 yılda Türkiye’ye yönelik faaliyetlerini detaylı bir şekilde ele alan Akdoğan’ın yaptığı açıklamadan bazı cümleleri olduğu gibi aktarmak istiyorum:
“Amerikan Anayasası 236 yıldan beri değişmemiştir. ABD Anayasası’nın sadece maddelerinde 27 kere değişiklik yapılmıştır ama baştan aşağıya değiştirilmemiştir…
Kendi anayasasını bu kadar yıl değiştirmeyen ABD, ‘niye Türk Anayasası’nın değiştirilmesi yönünde telkinlerde bulunuyor?’ bunu soran yok…
Açık konuşalım, yabancılar Atatürk Cumhuriyeti’nden, Kemalizm’den rahatsızlar. Niye? Çünkü Kemalizm’in özünde, dış politikanın tam bağımsızlık esasına göre yürütülmesi var. Yabancıların tahammül edemediği bu…
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında şimdi Türkiye’nin yapısını, dokusunu istediği gibi değiştirmek istiyor. Bunun yolu da Anayasayı değiştirmekten geçiyor.”
***
Özetle Akdoğan, II. Dünya Savaşı sonrası Japonya ve Almanya’ya kendi çıkarlarına uygun anayasa yaptırtan ABD’nin “sanki savaş kaybetmiş gibi” aynı operasyonu Türkiye’ye çektiğini öne sürüyor.
Ve ekliyor:
“Mevcut Anayasamızda 154 asıl madde yürürlüktedir. ‘Darbe anayasası’ dediğimiz 1982 Anayasası’nın neredeyse yüzde 70’i değişmiş durumda. Kaldı ki anayasa yapmanın ötesinde anayasal kurallar uygulanıyor mu esas can alıcı nokta budur. Kalan maddelerde ne değiştirilmek isteniyor? Eşit yurttaşlık konusu mu, İlk dört madde mi, Yerel özerklik üzerinden terörist başının önerdiği konfederalizm mi, Yoksa Başlangıç maddesindeki Türk milleti tanımımı ya da iki halkın tanımlandığı bir yeni demokratik cumhuriyet mi, Hangi maddeler bizim için mutlaka değişmesi zorunlu maddeler, Hangi maddeler yetersiz? 10. maddedeki yurttaşların eşitliği neyi kapsamıyor? Ya da 66 maddeyi mi değiştirmek istiyorsunuz?
Tüm bu sorular yanıtlanmalıdır.”
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Neyi değiştireceksiniz?
Siyasetin en önemli gündemi Anayasa!
Halkın gündemi başka ama millet adına siyaset yapanlar, anayasa ile yatıp anayasa ile kalkıyor…
Kapalı kapılar ardında siyasi partilerin komisyon ve temsilcileriyle yürütülen “Anayasa değişikliği” çalışmalarının hangi maddeleri kapsadığı da bilinmiyor.
PKK’nın siyasi uzantısı DEM’li vekillerin TBMM’de “külhanbeyi”, seçim bölgelerinde ise “muzaffer komutan” edasıyla yaptıkları açıklamalara bakılırsa; “gerçek amaç” anayasa değişikliği değil de “rejimsel dönüşüm” gibi duruyor!
Hele bazı gazetecilerin Lübnan örnekleriyle kaleme aldığı kulis haberlerini okuyup/dinleyince zihinler hepten bulanıyor.
***
Oysa anayasalar toplumsal sözleşmedir.
Yapılması ve değiştirilmesiyle ilgili atılacak her adımın halktan gizlenerek değil kamuoyunun önünde madde madde, açık açık tartışılarak yapılması gerekiyor.
Sadece “ilk 4 madde değişmeyecek” şeklindeki açıklamalarla siyasi partilerin en nihayetinde Meclis çatısı altında yapacağı çalışmalara “güven duyulması gerektiği” telkin ediliyor.
Peki ilk 4 maddeye dokunmadan sadece Anayasa’nın Başlangıç bölümü gibi 6. 10. ve 66. Maddelerini değiştirmeniz nasıl bir sonuç doğurur?
Bu yöndeki eleştirilere TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, şu cevabı veriyor:
"Sözü olan herkesin sözünü dinlemeye hazırız. Bir tek, 'Bu Meclis'in anayasa yapma yetkisi yoktur' sözünü asla dinlemeyiz…"
O zaman sormak gerekiyor:
Bugünkü Meclis aritmetiğini oluşturan son genel seçimde; siyasi partilerin lider ve temsilcileri, ‘biz Anayasa’da şu maddeleri değiştireceğiz’ şeklinde bir vaatte bulundu mu?
İlave olarak “Biz iktidara gelirsek ‘yeni bir çözüm süreci başlatacağız’ denildi mi?”
Dolayısıyla TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş’un, bugünlerde “Türk Milleti’nin yapacağımız Anayasa değişikliğinden madde madde haberi vardı. Seçim öncesi bunu meydanlarda açık açık anlattık. Milletimiz de bize yetki verdi. Şimdi milletin temsilcileriyle bu görevi Meclis çatısı altında ifa edeceğiz” şeklinde bir cümle kurması daha kıymetli olurdu.
Bütün bunlar bir yana:
Meclis çatısı altında yapılacak Anayasa değişikliklerine bir referandum ile halktan onay istemenin ne sakıncası olabilir ki?
Nedir bu 400 ısrarının sebebi?
***
Başkan Yardımcısı Ali Küçüksarı, Şube Saymanı Oğuz Altınok, Denetleme Kurulu Başkanı Şahin Gencal, Gençlik Kolları Başkanı Resul Karadağ ile 29 Ekim Kadınlar Derneği Şube Başkanı Sultan Yurdunal’ın da eşlik ettiği Akdoğan, açıklamasına “Cumhuriyetimiz, tam bağımsız, üniter, laik, demokratik ulus devlet niteliğimiz bölünmez bütünlüğümüz, Atatürk ilke ve devrimlerimiz vazgeçilmezimizdir” vurgusuyla başladı.
Emperyalizmin son 150 yılda Türkiye’ye yönelik faaliyetlerini detaylı bir şekilde ele alan Akdoğan’ın yaptığı açıklamadan bazı cümleleri olduğu gibi aktarmak istiyorum:
“Amerikan Anayasası 236 yıldan beri değişmemiştir. ABD Anayasası’nın sadece maddelerinde 27 kere değişiklik yapılmıştır ama baştan aşağıya değiştirilmemiştir…
Kendi anayasasını bu kadar yıl değiştirmeyen ABD, ‘niye Türk Anayasası’nın değiştirilmesi yönünde telkinlerde bulunuyor?’ bunu soran yok…
Açık konuşalım, yabancılar Atatürk Cumhuriyeti’nden, Kemalizm’den rahatsızlar. Niye? Çünkü Kemalizm’in özünde, dış politikanın tam bağımsızlık esasına göre yürütülmesi var. Yabancıların tahammül edemediği bu…
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında şimdi Türkiye’nin yapısını, dokusunu istediği gibi değiştirmek istiyor. Bunun yolu da Anayasayı değiştirmekten geçiyor.”
***
Özetle Akdoğan, II. Dünya Savaşı sonrası Japonya ve Almanya’ya kendi çıkarlarına uygun anayasa yaptırtan ABD’nin “sanki savaş kaybetmiş gibi” aynı operasyonu Türkiye’ye çektiğini öne sürüyor.
Ve ekliyor:
“Mevcut Anayasamızda 154 asıl madde yürürlüktedir. ‘Darbe anayasası’ dediğimiz 1982 Anayasası’nın neredeyse yüzde 70’i değişmiş durumda. Kaldı ki anayasa yapmanın ötesinde anayasal kurallar uygulanıyor mu esas can alıcı nokta budur. Kalan maddelerde ne değiştirilmek isteniyor? Eşit yurttaşlık konusu mu, İlk dört madde mi, Yerel özerklik üzerinden terörist başının önerdiği konfederalizm mi, Yoksa Başlangıç maddesindeki Türk milleti tanımımı ya da iki halkın tanımlandığı bir yeni demokratik cumhuriyet mi, Hangi maddeler bizim için mutlaka değişmesi zorunlu maddeler, Hangi maddeler yetersiz? 10. maddedeki yurttaşların eşitliği neyi kapsamıyor? Ya da 66 maddeyi mi değiştirmek istiyorsunuz?
Tüm bu sorular yanıtlanmalıdır.”