Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemindeki yaşanan acılara, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki çekilen çilelere ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki heyecana tanık olan vatan evlatlarından biridir Celal Bayar…
Balkanlardan sökülüp atıldığımız yıllarda (Osmanlı-Rus Savaşı sonrası); şimdi Bulgaristan sınırlarında kalan Plevne’den ailesiyle birlikte Gemlik Umurbey’e göç eden Abdullah Fehmi Efendi’nin oğludur Celal Bayar. Öğretmenlik ve müftülük yapan babasının yanında öğrenim gören Celal Bayar, Gemlik’te mahkeme kaleminde başladığı memuriyetini daha sonra Ziraat Bankası’nda veznedar olarak sürdürdü. Bursa’daki İpekböcekçiliği Okulu’nda (Harir Dar’üt Talimi) da eğitim gören, sonrasında bir Fransız okuluna devam eden Bayar, İttihat ve Terakki’nin hem Bursa hem de İzmir örgütlenmelerinde görev aldı.
İzmir’in işgali sonrası Ege bölgesinde “Galip Hoca” lakabıyla direniş için halkı örgütleme çalışmalarına katıldı. Yunan ilerleyişine karşı Aydın savunmasında görev aldı. İstanbul Hükümeti hakkında tutuklama kararı çıkarttı ama O mücadelesini Akhisar Milli Cephe komutanı olarak sürdürdü. Bursa’nın işgaline de tanıklık eden Celal Bayar, henüz milli mücadele sürerken iktisat bakanlığı yaptı, kısa bir dönem hariciye nezaretine vekalet etti.
Lozan Barış görüşmelerinde “danışman” olarak yer alan Kırmızı-Yeşil Şeritli İstiklal Madalyası sahibi Bayar, 1923’te İzmir Milletvekili olarak TBMM’ye girdi, bir yıl sonra Mübadele, İmar ve İskân vekilliğine atandı. Sonrasında Atatürk tarafından yeni bir ulusal banka kurmakla görevlendirildi. Türkiye İş Bankası'nı kurdu ve 1932'ye değin genel müdürlüğünü yaptı. Cumhuriyet döneminde temeli atılan birçok yatırımın finansmanında önemli rol oynayan Celal Bayar, 1932-1937 yılları arasında İktisat Bakanlığı görevini de başarıyla yürüttü.
Uzatmayacağım;
1937’de Başbakanlık görevine getirilen ve sonrasında Türk siyasetinin en önemli isimlerinden biri haline gelen Celal Bayar, 22 Mayıs 1950'de Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı seçildi. Türkiye'nin üçüncü ve asker kökenli olmayan ilk Cumhurbaşkanı Bayar, 27 Mayıs Darbesi sonrası tutuklandı, 1961'de idama mahkûm edildi. Hüküm verildiği zaman 78 yaşında olan Bayar'ın cezası Millî Birlik Komitesi tarafından yaşam boyu hapse çevrildi ve Yassıada'dan Kayseri Cezaevi'ne nakledildi. Sonrasında sağlık nedenlerinden ötürü cezası dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından affedildi ve 83 yaşında özgürlüğüne kavuştu (1966).
22 Ağustos 1986'da 103 yaşında aramızdan ayrılan Bayar, doğduğu Umurbey’de toprağa verildi.
Celal Bayar’ın Umurbey’de doğduğu, 19. yüzyılın mimari özelliklerini yansıtan ev, kendi adıyla müze olarak 1970’te hizmete açıldı.
Atatürk ile ilgili bir bölüme de yer verilen müzede Celal Bayar’ın Kuvayi-i Milliye yılları, Galip Hoca dönemi, İktisat vekilliği, İmar ve İskân Bakanlığı, İş Bankası’nın kuruluş çalışmaları ve Atatürk’ün Başvekili (1937-1938) olduğu döneme ait fotoğraflar, anı eşyaları, tabloların yanı sıra Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, çeşitli ülkelere ve kuruluşlara yaptığı ziyaretlerde, kendisine takdim edilen nişanlar, madalyalar, yazmalar, silahlar, giysiler, şilt ve plaketler, mobilyalar, aile yadigarları ve imzalı resimleri sergilenmekte;
Yine büyük bir bölümü Celal Bayar’a ait olmak üzere 20 binin üzerinde kitap, yazma, gazete, süreli yayınlar ve fotoğraf koleksiyonlarından oluşan bir kütüphane bulunmakta idi!
Üç yıl öncesine kadar!
“Peki neden üç yıl öncesine kadar?”
Artık zamanı gelmişti ‘Celal Bayar Müze ve Kütüphanesi’nin yeniden elden geçmesi gerekiyordu. Nitekim bu iş için; İçişleri Bakanlığı (Bursa Valiliği ile Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı) tarafından açılan ihaleyi kazanan Gürbüzler ve Giyap İnşaat ortaklığından oluşan yüklenici firma, 3 Kasım 2022 tarihi itibariyle alana kazmayı vurdu.
Sözleşme gereği Celal Bayar Müze ve Kütüphanesi’nin tam 500 günde İçişleri Bakanlığı’na teslim edilmesi gerekiyordu.
Lakin üzerinden neredeyse yazıyla “bin”, rakamla “1000” gün geçti, ortada ziyarete açılmış bir müze ve kütüphane yok!
Durumdan;
İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya ve Vali Sayın Erol Ayyıldız ile AK Parti Bursa İl Başkanı Sayın Davut Gürkan’ın, bilgisi var mı bilmiyorum ama üzerinde “Cumhurbaşkanlığı Forsu” bulunan boyaları dökülmüş, mozolesine çöpler uçuşmuş, bakımsız bir Celal Bayar Anıt Mezarı ile Bursa Valiliği’nin Türk Bayraklı armasıyla “Celal Bayar Müze ve Kütüphanesi yapımı” şeklinde işin mahiyetinin anlatıldığı kırık tabelanın yerlerdeki halini görünce;
Bir Fatiha ile rahmet okuduğum Celal Bayar’a hitaben içimden dedim ki:
Ey Bayar sen Kurtuluş Savaşı’ndaki lakabınla gerçekten Galip’sin ama biz mağlubuz…
Bu mağlubiyet de Bursa’ya yakışıyor zaten!
Sayın Davut Gürkan’ın da söylediği gibi, “gerçekten adalet ve haktan yana olmak” çok önemli!
Anıt mezar, müze ve kütüphanenin bu haliyle;
Bayar’ın vefatının 39. yıl dönümü anma programını da Umurbey’de yaparız artık!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Sen Galip’sin biz mağlup!
Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemindeki yaşanan acılara, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki çekilen çilelere ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki heyecana tanık olan vatan evlatlarından biridir Celal Bayar…
Balkanlardan sökülüp atıldığımız yıllarda (Osmanlı-Rus Savaşı sonrası); şimdi Bulgaristan sınırlarında kalan Plevne’den ailesiyle birlikte Gemlik Umurbey’e göç eden Abdullah Fehmi Efendi’nin oğludur Celal Bayar. Öğretmenlik ve müftülük yapan babasının yanında öğrenim gören Celal Bayar, Gemlik’te mahkeme kaleminde başladığı memuriyetini daha sonra Ziraat Bankası’nda veznedar olarak sürdürdü. Bursa’daki İpekböcekçiliği Okulu’nda (Harir Dar’üt Talimi) da eğitim gören, sonrasında bir Fransız okuluna devam eden Bayar, İttihat ve Terakki’nin hem Bursa hem de İzmir örgütlenmelerinde görev aldı.
İzmir’in işgali sonrası Ege bölgesinde “Galip Hoca” lakabıyla direniş için halkı örgütleme çalışmalarına katıldı. Yunan ilerleyişine karşı Aydın savunmasında görev aldı. İstanbul Hükümeti hakkında tutuklama kararı çıkarttı ama O mücadelesini Akhisar Milli Cephe komutanı olarak sürdürdü. Bursa’nın işgaline de tanıklık eden Celal Bayar, henüz milli mücadele sürerken iktisat bakanlığı yaptı, kısa bir dönem hariciye nezaretine vekalet etti.
Lozan Barış görüşmelerinde “danışman” olarak yer alan Kırmızı-Yeşil Şeritli İstiklal Madalyası sahibi Bayar, 1923’te İzmir Milletvekili olarak TBMM’ye girdi, bir yıl sonra Mübadele, İmar ve İskân vekilliğine atandı. Sonrasında Atatürk tarafından yeni bir ulusal banka kurmakla görevlendirildi. Türkiye İş Bankası'nı kurdu ve 1932'ye değin genel müdürlüğünü yaptı. Cumhuriyet döneminde temeli atılan birçok yatırımın finansmanında önemli rol oynayan Celal Bayar, 1932-1937 yılları arasında İktisat Bakanlığı görevini de başarıyla yürüttü.
Uzatmayacağım;
1937’de Başbakanlık görevine getirilen ve sonrasında Türk siyasetinin en önemli isimlerinden biri haline gelen Celal Bayar, 22 Mayıs 1950'de Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı seçildi. Türkiye'nin üçüncü ve asker kökenli olmayan ilk Cumhurbaşkanı Bayar, 27 Mayıs Darbesi sonrası tutuklandı, 1961'de idama mahkûm edildi. Hüküm verildiği zaman 78 yaşında olan Bayar'ın cezası Millî Birlik Komitesi tarafından yaşam boyu hapse çevrildi ve Yassıada'dan Kayseri Cezaevi'ne nakledildi. Sonrasında sağlık nedenlerinden ötürü cezası dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından affedildi ve 83 yaşında özgürlüğüne kavuştu (1966).
22 Ağustos 1986'da 103 yaşında aramızdan ayrılan Bayar, doğduğu Umurbey’de toprağa verildi.
Celal Bayar’ın Umurbey’de doğduğu, 19. yüzyılın mimari özelliklerini yansıtan ev, kendi adıyla müze olarak 1970’te hizmete açıldı.
Atatürk ile ilgili bir bölüme de yer verilen müzede Celal Bayar’ın Kuvayi-i Milliye yılları, Galip Hoca dönemi, İktisat vekilliği, İmar ve İskân Bakanlığı, İş Bankası’nın kuruluş çalışmaları ve Atatürk’ün Başvekili (1937-1938) olduğu döneme ait fotoğraflar, anı eşyaları, tabloların yanı sıra Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, çeşitli ülkelere ve kuruluşlara yaptığı ziyaretlerde, kendisine takdim edilen nişanlar, madalyalar, yazmalar, silahlar, giysiler, şilt ve plaketler, mobilyalar, aile yadigarları ve imzalı resimleri sergilenmekte;
Yine büyük bir bölümü Celal Bayar’a ait olmak üzere 20 binin üzerinde kitap, yazma, gazete, süreli yayınlar ve fotoğraf koleksiyonlarından oluşan bir kütüphane bulunmakta idi!
Üç yıl öncesine kadar!
“Peki neden üç yıl öncesine kadar?”
Artık zamanı gelmişti ‘Celal Bayar Müze ve Kütüphanesi’nin yeniden elden geçmesi gerekiyordu. Nitekim bu iş için; İçişleri Bakanlığı (Bursa Valiliği ile Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı) tarafından açılan ihaleyi kazanan Gürbüzler ve Giyap İnşaat ortaklığından oluşan yüklenici firma, 3 Kasım 2022 tarihi itibariyle alana kazmayı vurdu.
Sözleşme gereği Celal Bayar Müze ve Kütüphanesi’nin tam 500 günde İçişleri Bakanlığı’na teslim edilmesi gerekiyordu.
Lakin üzerinden neredeyse yazıyla “bin”, rakamla “1000” gün geçti, ortada ziyarete açılmış bir müze ve kütüphane yok!
Durumdan;
İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya ve Vali Sayın Erol Ayyıldız ile AK Parti Bursa İl Başkanı Sayın Davut Gürkan’ın, bilgisi var mı bilmiyorum ama üzerinde “Cumhurbaşkanlığı Forsu” bulunan boyaları dökülmüş, mozolesine çöpler uçuşmuş, bakımsız bir Celal Bayar Anıt Mezarı ile Bursa Valiliği’nin Türk Bayraklı armasıyla “Celal Bayar Müze ve Kütüphanesi yapımı” şeklinde işin mahiyetinin anlatıldığı kırık tabelanın yerlerdeki halini görünce;
Bir Fatiha ile rahmet okuduğum Celal Bayar’a hitaben içimden dedim ki:
Ey Bayar sen Kurtuluş Savaşı’ndaki lakabınla gerçekten Galip’sin ama biz mağlubuz…
Bu mağlubiyet de Bursa’ya yakışıyor zaten!
Sayın Davut Gürkan’ın da söylediği gibi, “gerçekten adalet ve haktan yana olmak” çok önemli!
Anıt mezar, müze ve kütüphanenin bu haliyle;
Bayar’ın vefatının 39. yıl dönümü anma programını da Umurbey’de yaparız artık!