“Hakikatin ötekileştirildiği veya üstünün örtüldüğü”; ya da “her şeyin ama her şeyin algılarla yönetildiği” bugünkü “güdümlü” halimizin; yarınlarda bize ne türden felaketler yaşatacağını düşünmek bile istemiyorum!
Vatandaşın;
Kanaat ve tercihlerini “siyasi lider ve partilere” bağladığı bir süreçte; özellikle “kültür ve aidiyet duygusu” başlığında yaşadığı erozyonu, son yıllarda Müge Anlı’nın programlarından “keyifle” seyrediyoruz…
Böyle devam ederse;
“Değişim ve dönüşüm” masallarıyla beslenen erozyonun, çok değil belki de birkaç yıl sonra bu topraklarda, hepimize korku filmlerinin senaryolarına taş çıkartacak türden hadiseler yaşatacağından kimsenin şüphesi olmasın…
***
Tehlikenin farkında olanlar da var memlekette!
Onlar da kendi alanlarında kurdukları derneklerle mücadele veriyorlar.
Kısa adı Kal-Bir olan Kalite Birliği Derneği gibi…
Mustafa Karaman başkanlığındaki dernek; insandan sanayiye hayatın her alanına “kalite” kazandırmanın çabasını veriyor.
Bu nedenle Kal-Bir, benim gözümde;
Bir küresel plan çerçevesinde, uygulayıcılarının sosyolojik sonuçlarını hiç hesaba katmadan tarım toplumundan sanayi toplumuna dönüştürmeye çalıştığı Türk Milleti’ni, cumhuriyetimizin temel değerleri ışığında yerli ve milli kalkınma anlayışıyla yeniden buluşturmanın mücadelesini veren bir sivil toplum kuruluşu…
Zamanla pazar haline gelen/getirilen Türkiye’nin, “kaliteyle öne çıkan, yerli markalarıyla uluslararası pazarlarda söz sahibi olan bir üretim üssü” kimliğini kazanmasını hedefliyor…
O nedenle “taşeronculuk, fasonculuk, tedarikçilik ve taklitçilikten” öteye geçemeyen, memleket insanını “köle haline getiren”, başkalarına kazandıran lakin bize ciddi çevre problemleri yaşatan gayri milli üretim ve sanayi düzenine şiddetle itiraz ediyor.
Ve bu itirazlarını da “Milli Ses Ver Türkiye” sloganıyla dillendiriyor.
***
Kal-Bir’in “Milli Ses Ver” sloganı bana “Dostluk, sessiz anlaşmaların melodisidir” sözünü hatırlatır…
Bu nedenle Kal-Bir;
Mustafa Karaman’ın başkan, Ferudun Baykara ve Prof. Dr. Erkan Işığıçok’un başkan yardımcılığı, Mustafa Toğuş’un sekreterliği, Can Topaktaş, Meryem Gümüş, Müge Ergin, Tekin Çanga, Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, Hülya Bozyokuş, Ali Rıza Çakmak, Kadir Yavuzel, Gaye Tokmak, Mustafa Ekin, Pınar Yılmaz, Yıldıray Demirci ve Ergün Türk’ün de yönetim kurulu üyeliğinde, memleket üzerine sessiz anlaşma yapan dostların adresi…
Öyle bireysel menfaatler üzerine inşa edilen dostluk da değil bu…
Tam da derneğin adına ve amacına uygun bir dostluk…
Bu dostluğun “kalitesine” de geçtiğimiz günlerde; devlete tam 40 yıl hizmet veren Kal-Bir Başkan Yardımcısı Makine Mühendisi Ferudun Baykara için düzenlenen emeklilik gecesinde tanık olduk.
***
Açıkçası gece;
Yaşam felsefesi ve karakteriyle her düşünceden insanın saygısını kazanan, birçok sivil toplum kuruluşunda aktif görev alan memleket sevdalısı Ferudun Baykara gibi, aralarında Emekli Vali İsmail Demirhan, Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, Bursa eski Milletvekili Tevfik Topçu, Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Recep Altepe, Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı, Bursa Platformu Başkanı Resul Yiğit, Sağlık eski İl Müdürü Dr. Hüseyin Hüsnü Serdar ve Ahmet Gelir’in de bulunduğu biz davetlilere de duygu yüklü anlar yaşattı…
Özellikle devlette makam ve mevkilerin “tarikat ve cemaat aidiyetlerine göre şekillendiğinin” konuşulduğu şu günlerde; Mustafa Karaman’ın konuşmasındaki şu vurgu oldukça dikkat çekiciydi:
“Aidiyeti millete, sadakati devlete, önem vermedi haram servete/ Üzülme Ferudun Baykara! Seni, fani makamdan uğurlayamadık! Ama sana baki makamı veriyoruz. Gönüldesin. Baştasın. Taçtasın. Kalbimizdeki tahttasın!”
Devletinden asla vazgeçmeyen Ferudun Baykara ağabeyime ben de her daim sağlık ve mutluluk diliyorum.
Evet kamudaki görev biter ama kamusal sorumluluklar bitmez.
Eminim ki bir kanaat önderi ve aydın olarak Ferudun ağabey, bundan sonraki hayatında toplumsal meselelere daha fazla eğilme imkânı bulacak.
Memleket sevdası üzerine sessiz anlaşmalara imza atanların dünden bugüne yaptıkları gibi…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Anadolu çatlağı!
18.10.2021 04:57
Daha önce de ifade etmiştim;
"İdeolojiler bitti" yalanıyla, Türkiye'de öncesinde 1980 darbesi, sonrasında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte "Artık dünyanın tek gücü ABD" masallarına inananların dört elle küreselleşme politikalarına sarılması;
Türk Ulus-Devleti'nin egemenlik anlayışını dönü
Değerli okur…
30 yılı bulan meslek hayatımda yeni bir başlangıç daha yaptım…
Yerel basının önemli markalarından biri olan YeniDönem’deki görevimden ayrılıp, kurduğum Öge Yayıncılık Danışmanlık şirketi ile sektördeki faaliyete devam etme kararı aldım.
Ardından Asuman Kurt Öge,
Dünyanın her yerinde adı ne olursa olsun toplumla din arasındaki ilişkiyi inkâr etmek mümkün değildir.
Her din toplumun bütün alanlarında etkili olduğu gibi, toplum da her yönüyle dini etkisini altına alır.
Kaldı ki din; İslam Ansiklopedisi’ndeki tanımına göre Arapça “Deyn&rdqu
Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon sonrası, muazzam bir sanat merkezine dönüştürdüğü Alacahırka’daki Zindan Kapı’nın iç kule merdivenlerinden surlara tırmanırken aklıma;
1930’larda Türklük ve Türk birliğine olan sevdası yüzünden henüz 44 yaşında Sovyet Rusya yönetimi tara
Siyasette Faruk Çelik ismi, ilk kez Refah Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı’nı yaptığı dönemde dikkatimi çekmişti…
Yanılmıyorsam 1996 yılıydı…
Dağılan Sovyet Rusya’dan aldığı diplomayla Türkiye’ye göç eden Ahıskalı bir hekimle, partisinin ilçe binasında vatandaş
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Sessiz anlaşmaların melodisi!
“Hakikatin ötekileştirildiği veya üstünün örtüldüğü”; ya da “her şeyin ama her şeyin algılarla yönetildiği” bugünkü “güdümlü” halimizin; yarınlarda bize ne türden felaketler yaşatacağını düşünmek bile istemiyorum!
Vatandaşın;
Kanaat ve tercihlerini “siyasi lider ve partilere” bağladığı bir süreçte; özellikle “kültür ve aidiyet duygusu” başlığında yaşadığı erozyonu, son yıllarda Müge Anlı’nın programlarından “keyifle” seyrediyoruz…
Böyle devam ederse;
“Değişim ve dönüşüm” masallarıyla beslenen erozyonun, çok değil belki de birkaç yıl sonra bu topraklarda, hepimize korku filmlerinin senaryolarına taş çıkartacak türden hadiseler yaşatacağından kimsenin şüphesi olmasın…
***
Tehlikenin farkında olanlar da var memlekette!
Onlar da kendi alanlarında kurdukları derneklerle mücadele veriyorlar.
Kısa adı Kal-Bir olan Kalite Birliği Derneği gibi…
Mustafa Karaman başkanlığındaki dernek; insandan sanayiye hayatın her alanına “kalite” kazandırmanın çabasını veriyor.
Bu nedenle Kal-Bir, benim gözümde;
Bir küresel plan çerçevesinde, uygulayıcılarının sosyolojik sonuçlarını hiç hesaba katmadan tarım toplumundan sanayi toplumuna dönüştürmeye çalıştığı Türk Milleti’ni, cumhuriyetimizin temel değerleri ışığında yerli ve milli kalkınma anlayışıyla yeniden buluşturmanın mücadelesini veren bir sivil toplum kuruluşu…
Zamanla pazar haline gelen/getirilen Türkiye’nin, “kaliteyle öne çıkan, yerli markalarıyla uluslararası pazarlarda söz sahibi olan bir üretim üssü” kimliğini kazanmasını hedefliyor…
O nedenle “taşeronculuk, fasonculuk, tedarikçilik ve taklitçilikten” öteye geçemeyen, memleket insanını “köle haline getiren”, başkalarına kazandıran lakin bize ciddi çevre problemleri yaşatan gayri milli üretim ve sanayi düzenine şiddetle itiraz ediyor.
Ve bu itirazlarını da “Milli Ses Ver Türkiye” sloganıyla dillendiriyor.
***
Kal-Bir’in “Milli Ses Ver” sloganı bana “Dostluk, sessiz anlaşmaların melodisidir” sözünü hatırlatır…
Bu nedenle Kal-Bir;
Mustafa Karaman’ın başkan, Ferudun Baykara ve Prof. Dr. Erkan Işığıçok’un başkan yardımcılığı, Mustafa Toğuş’un sekreterliği, Can Topaktaş, Meryem Gümüş, Müge Ergin, Tekin Çanga, Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, Hülya Bozyokuş, Ali Rıza Çakmak, Kadir Yavuzel, Gaye Tokmak, Mustafa Ekin, Pınar Yılmaz, Yıldıray Demirci ve Ergün Türk’ün de yönetim kurulu üyeliğinde, memleket üzerine sessiz anlaşma yapan dostların adresi…
Öyle bireysel menfaatler üzerine inşa edilen dostluk da değil bu…
Tam da derneğin adına ve amacına uygun bir dostluk…
Bu dostluğun “kalitesine” de geçtiğimiz günlerde; devlete tam 40 yıl hizmet veren Kal-Bir Başkan Yardımcısı Makine Mühendisi Ferudun Baykara için düzenlenen emeklilik gecesinde tanık olduk.
***
Açıkçası gece;
Yaşam felsefesi ve karakteriyle her düşünceden insanın saygısını kazanan, birçok sivil toplum kuruluşunda aktif görev alan memleket sevdalısı Ferudun Baykara gibi, aralarında Emekli Vali İsmail Demirhan, Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, Bursa eski Milletvekili Tevfik Topçu, Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Recep Altepe, Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı, Bursa Platformu Başkanı Resul Yiğit, Sağlık eski İl Müdürü Dr. Hüseyin Hüsnü Serdar ve Ahmet Gelir’in de bulunduğu biz davetlilere de duygu yüklü anlar yaşattı…
Özellikle devlette makam ve mevkilerin “tarikat ve cemaat aidiyetlerine göre şekillendiğinin” konuşulduğu şu günlerde; Mustafa Karaman’ın konuşmasındaki şu vurgu oldukça dikkat çekiciydi:
“Aidiyeti millete, sadakati devlete, önem vermedi haram servete/ Üzülme Ferudun Baykara! Seni, fani makamdan uğurlayamadık! Ama sana baki makamı veriyoruz. Gönüldesin. Baştasın. Taçtasın. Kalbimizdeki tahttasın!”
Devletinden asla vazgeçmeyen Ferudun Baykara ağabeyime ben de her daim sağlık ve mutluluk diliyorum.
Evet kamudaki görev biter ama kamusal sorumluluklar bitmez.
Eminim ki bir kanaat önderi ve aydın olarak Ferudun ağabey, bundan sonraki hayatında toplumsal meselelere daha fazla eğilme imkânı bulacak.
Memleket sevdası üzerine sessiz anlaşmalara imza atanların dünden bugüne yaptıkları gibi…
Anadolu çatlağı!
18.10.2021 04:57Daha önce de ifade etmiştim; "İdeolojiler bitti" yalanıyla, Türkiye'de öncesinde 1980 darbesi, sonrasında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte "Artık dünyanın tek gücü ABD" masallarına inananların dört elle küreselleşme politikalarına sarılması; Türk Ulus-Devleti'nin egemenlik anlayışını dönü
Bursa’ya sözümüz var!
28.10.2021 06:06Değerli okur… 30 yılı bulan meslek hayatımda yeni bir başlangıç daha yaptım… Yerel basının önemli markalarından biri olan YeniDönem’deki görevimden ayrılıp, kurduğum Öge Yayıncılık Danışmanlık şirketi ile sektördeki faaliyete devam etme kararı aldım. Ardından Asuman Kurt Öge,
Yoksa biz!
09.11.2021 04:55Dünyanın her yerinde adı ne olursa olsun toplumla din arasındaki ilişkiyi inkâr etmek mümkün değildir. Her din toplumun bütün alanlarında etkili olduğu gibi, toplum da her yönüyle dini etkisini altına alır. Kaldı ki din; İslam Ansiklopedisi’ndeki tanımına göre Arapça “Deyn&rdqu
Alfabeli intikam!
18.11.2021 08:03Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon sonrası, muazzam bir sanat merkezine dönüştürdüğü Alacahırka’daki Zindan Kapı’nın iç kule merdivenlerinden surlara tırmanırken aklıma; 1930’larda Türklük ve Türk birliğine olan sevdası yüzünden henüz 44 yaşında Sovyet Rusya yönetimi tara
Partiyi ve isimleri ilahlaştırmak
20.11.2021 04:09Siyasette Faruk Çelik ismi, ilk kez Refah Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı’nı yaptığı dönemde dikkatimi çekmişti… Yanılmıyorsam 1996 yılıydı… Dağılan Sovyet Rusya’dan aldığı diplomayla Türkiye’ye göç eden Ahıskalı bir hekimle, partisinin ilçe binasında vatandaş