Haliyle dili kültürden, kültürü de dilden ayrı düşünmek mümkün değildir.
Daha ötesi;
Dil ve kültür bir arada ait olduğu milleti biçimlendirir, millet de sahip olduğu dil ve kültürü biçimlendirir.
Bu hali ile de dil;
Yeni fikirlerimizin ve toplumsal üretkenliğimizin kaynağıdır.
Özetle dil;
“Kültür” dediğimiz millet kimliğinin en büyük koruyucusu, enerji kaynağı, birleştiricisi, geliştiricisi, ortak çatısı ve gelecek idealinin sesli ifadesidir.
O nedenledir ki:
Ömrünü Türk Milleti’nin terakkisine adayan İsmail Gaspıralı’nın “Lisan Meselesi” adlı yazısında işaret ettiği “Dil Birliği” çok kıymetlidir.
Tam da burada Cumhuriyetimizin banisi Atatürk’ün şu cümlelerini çok önemserim:
“Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür… Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak, intibah almak (uyanmak), düşünmek, zekayı terbiye etmektir…” (Afet İnan-Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler-Türkiye İş Bankası Yayınları-2009 Sayfa 374)
***
Dolayısıyla bir milletin tarih ve dil konusundaki hassasiyeti, kurumsal faaliyetleri ve hükümet edenlerin bu yöndeki politik tavır ve tutumu, milletiyle birlikte devletin bekası açısından önem arz etmektedir.
Yani “Mavi Vatan”, “Misak-ı Milli” ne ise “Dil Birliği” de o denli önemlidir.
O yüzden eskiden beri büyüklerimiz, aydınlarımız şu uyarıyı yapar:
“Türkçe düşün, Türkçe konuş, Türkçe yaz!”
Şimdi diyeceksiniz ki bunları niye yazdın?
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey’e teşekkür etmek için…
Hatırlarsanız;
Yerel seçimler sonrası Büyükşehir Belediyesi'nin 13 Nisan 2024 tarihli yeni dönem ilk meclis toplantısında Başkan Bozbey’in, şehir genelinde işyerlerine ait tabelaların Türkçe olması yönünde verdiği önerge oy birliği ile kabul edilmişti.
Malum bu konuyla ilgili;
Suriyelilerin kümelenip adını “ÇarŞAMba” olarak dillendirdiği bölgede, İlkbahar ile Darmstad Caddelerindeki işyerlerinin Arapça tabelaları akla geliyordu.
Geçenlerde yolum bölgeye düştü…
Bursa Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de bulunduğu semtte işyerlerinin tamamı Arapça tabelalarını indirmiş…
Hem de sessiz sedasız!
İşte teşekkürümün nedeni bu gelişme…
***
Hazır yeri gelmişken belirtmekte yarar var:
Çin ile birlikte dünyanın en eski iki milletinden biriyiz…
Daha eskiye de götürebilmek mümkün ama bilinen 4 bin yıllık bir tarihten bahsediyoruz…
4 bin yılda önce Çin, ardından Fars, sonrasında Arap ve nihayetinde Batı kültürünün etkisinde kalmışız.
Son bir asırda yaşadıklarımızı unutup, bugünün Türkiye’sinde çaktırmadan “Arap” seviciliğine soyunanlara sesleniyorum…
Vazgeçin bu sevdadan…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Teşekkürler Bozbey!
Dil, kültürün en önemli taşıyıcısı/aktarıcısıdır.
Haliyle dili kültürden, kültürü de dilden ayrı düşünmek mümkün değildir.
Daha ötesi;
Dil ve kültür bir arada ait olduğu milleti biçimlendirir, millet de sahip olduğu dil ve kültürü biçimlendirir.
Bu hali ile de dil;
Yeni fikirlerimizin ve toplumsal üretkenliğimizin kaynağıdır.
Özetle dil;
“Kültür” dediğimiz millet kimliğinin en büyük koruyucusu, enerji kaynağı, birleştiricisi, geliştiricisi, ortak çatısı ve gelecek idealinin sesli ifadesidir.
O nedenledir ki:
Ömrünü Türk Milleti’nin terakkisine adayan İsmail Gaspıralı’nın “Lisan Meselesi” adlı yazısında işaret ettiği “Dil Birliği” çok kıymetlidir.
Tam da burada Cumhuriyetimizin banisi Atatürk’ün şu cümlelerini çok önemserim:
“Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür… Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak, intibah almak (uyanmak), düşünmek, zekayı terbiye etmektir…” (Afet İnan-Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler-Türkiye İş Bankası Yayınları-2009 Sayfa 374)
***
Dolayısıyla bir milletin tarih ve dil konusundaki hassasiyeti, kurumsal faaliyetleri ve hükümet edenlerin bu yöndeki politik tavır ve tutumu, milletiyle birlikte devletin bekası açısından önem arz etmektedir.
Yani “Mavi Vatan”, “Misak-ı Milli” ne ise “Dil Birliği” de o denli önemlidir.
O yüzden eskiden beri büyüklerimiz, aydınlarımız şu uyarıyı yapar:
“Türkçe düşün, Türkçe konuş, Türkçe yaz!”
Şimdi diyeceksiniz ki bunları niye yazdın?
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey’e teşekkür etmek için…
Hatırlarsanız;
Yerel seçimler sonrası Büyükşehir Belediyesi'nin 13 Nisan 2024 tarihli yeni dönem ilk meclis toplantısında Başkan Bozbey’in, şehir genelinde işyerlerine ait tabelaların Türkçe olması yönünde verdiği önerge oy birliği ile kabul edilmişti.
Malum bu konuyla ilgili;
Suriyelilerin kümelenip adını “ÇarŞAMba” olarak dillendirdiği bölgede, İlkbahar ile Darmstad Caddelerindeki işyerlerinin Arapça tabelaları akla geliyordu.
Geçenlerde yolum bölgeye düştü…
Bursa Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de bulunduğu semtte işyerlerinin tamamı Arapça tabelalarını indirmiş…
Hem de sessiz sedasız!
İşte teşekkürümün nedeni bu gelişme…
***
Hazır yeri gelmişken belirtmekte yarar var:
Çin ile birlikte dünyanın en eski iki milletinden biriyiz…
Daha eskiye de götürebilmek mümkün ama bilinen 4 bin yıllık bir tarihten bahsediyoruz…
4 bin yılda önce Çin, ardından Fars, sonrasında Arap ve nihayetinde Batı kültürünün etkisinde kalmışız.
Son bir asırda yaşadıklarımızı unutup, bugünün Türkiye’sinde çaktırmadan “Arap” seviciliğine soyunanlara sesleniyorum…
Vazgeçin bu sevdadan…