Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 24 yıl önce kurulduğu günlerde lider kadronun “3Y” şeklinde formüle ettiği “Yasaklar, Yolsuzluklar ve Yoksullukla Mücadele” sloganı, işçisinden memuruna, gencinden yaşlısına toplumun her kesimde karşılık bulmuştu.
Hele kurucu genel başkanın; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Siirt'teki bir konuşmasından ötürü "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle çarptırıldığı hapis cezası nedeniyle 4 ay 10 gün (1999) özgürlüğünün elinden alınmış olması Türk halkı tarafından haksızlık veya mağduriyet olarak nitelendirilmişti.
Nitekim kimilerine göre AKP, kimilerine göre AK Parti, kurulduktan 1 yıl sonra (2002) katıldığı ilk seçimde Türk Milletinden iktidar, yani devlete hükümet etme yetkisi almıştı.
Siyasi ideolojisi ya da politik pozisyonu resmiyette “Muhafazakâr Demokrasi, rakipleri tarafından “Yeni Osmanlıcılık” olarak izah edilen AK Parti, o günden yani 2002’den bugüne tam 23 yıldır Türkiye’yi yönetiyor.
***
Bu süreci olumlu ya da olumsuz yorumlayanlar olabilir.
Sonuçta sandık önüne geldiğinde bu konudaki “son yorumu” memleketin “gerçek patronu” Türk Milleti yapacaktır.
Lakin AK Parti iktidara geldiği günden itibaren Türkiye’de merkez-çevre çatışmasından kaynaklanan “muhafazakâr ideolojiye” yönelik düşmanca tavrı sempatiye, önyargıyı kabul edilebilirliğe, ilgisizliği ilgiye ve bilgisizliği de bilgiye dönüştürmeyi başarmıştı.
Özetle Türk siyasetinde özellikle nüfusun yoğunlaştığı şehirlerde yani merkezde “başarılı bir transfer süreci” yönetilmişti.
Burada “ne zamana kadar?” sorusuna cevap aramak yerine bugün gelinen noktada “başa dönüldüğünü söylemek yanlış olmaz” diye düşünüyorum.
***
Ne demek istediğimi Bursa örneğiyle anlatayım:
AK Parti İl Başkanı Sayın Davut Gürkan, geçen ay düzenlediği basın toplantısıyla kadim şehir Bursa’da merkezi idare eliyle gerçekleştirilen yatırımları anlattı. Bu toplantıda sanırım Alev Alatlı’nın "Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz" cümlesine istinaden CHP Lideri Özgür Özel’in Bursa’da Büyükşehir Belediyesi bütçesinden ağırlanmasına istinaden şunu söylemişti:
Bir şey yasal olabilir ama etik mi?
Allah rahmet eylesin Alev Alatlı’nın bu cümlesi sadece siyasetçilerin değil ahlaki değerlerin yozlaştığı günümüzde toplumun her kesimince kulağa küpe edilmesi gerekiyor!
Mesela;
Geçmişte elinde benzin bidonu, cebinde kibritle AK Parti İl Başkanlığı’nın önüne dayananlar arasındaki İyi Partili Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel’in AK Parti’ye kabul edilmesi etik mi?
Bursa Vakıflar Bölge Müdürü Dr. Haluk Yıldız’ın “talimatıyla” 1 yıl öncesine kadar AK Partili yerel yönetimlerin kullanımında olan Mahfel, Mahkeme Hamamı, Tahsilat ve Eski Lojman, Hakkı Paşa Konağı, Hüsnü Züber Evi, İncirli Hamamı, Beyazıt Paşa Medresesi, Umur Bey Hamamı, Mudanya Tahir Ağa Hamamı, Darphane Kültür Merkezi gibi birçok taşınmazın Büyükşehir Belediyesi’nin kullanımından alınması etik mi?
1880'lerde yapılan Bursa Tarihi Belediye Binası’nın mülkiyet tescilinin Vakıflara yapılması bir yana, yıllık 1,5 milyon liraya yakın bir kira istenmesi etik mi?
Doğru mu bilmiyorum ama hele bir bürokratın Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’na “Kirayı ödemezseniz 3 gün içinde binayı boşalt. Yoksa gelir otururum oraya” şeklinde cümle kurması etik mi, yakışık aldı mı?
Benzer şekilde Havuzlupark ve Çekirge Teras gibi yatırımların bir anda merkezi idareye devredilmesi etik mi?
***
Dolayısıyla şu soruları muhatabına yani AK Parti’nin Bursa’daki patronu Sayın Davut Gürkan’a sormamız gerekiyor:
Büyükşehir Belediyesi de devletin bir kurumu değil mi?
Bu politik tutumla CHP’li Büyükşehir Başkanı Bozbey mi cezalandırılıyor yoksa Bursa halkı mı?
Bu tutum “muhafazakâr ideolojiye” yönelik düşmanca tavrı beslemek anlamına gelmiyor mu?
Bu politik anlayış, Bursa’da Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ne kazandırdı ne kazandırması bekleniyor?
Sahi son 1 yılda Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Bursa’daki üye sayısı ne kadar arttı?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Yasal ama etik mi!
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 24 yıl önce kurulduğu günlerde lider kadronun “3Y” şeklinde formüle ettiği “Yasaklar, Yolsuzluklar ve Yoksullukla Mücadele” sloganı, işçisinden memuruna, gencinden yaşlısına toplumun her kesimde karşılık bulmuştu.
Hele kurucu genel başkanın; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Siirt'teki bir konuşmasından ötürü "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle çarptırıldığı hapis cezası nedeniyle 4 ay 10 gün (1999) özgürlüğünün elinden alınmış olması Türk halkı tarafından haksızlık veya mağduriyet olarak nitelendirilmişti.
Nitekim kimilerine göre AKP, kimilerine göre AK Parti, kurulduktan 1 yıl sonra (2002) katıldığı ilk seçimde Türk Milletinden iktidar, yani devlete hükümet etme yetkisi almıştı.
Siyasi ideolojisi ya da politik pozisyonu resmiyette “Muhafazakâr Demokrasi, rakipleri tarafından “Yeni Osmanlıcılık” olarak izah edilen AK Parti, o günden yani 2002’den bugüne tam 23 yıldır Türkiye’yi yönetiyor.
***
Bu süreci olumlu ya da olumsuz yorumlayanlar olabilir.
Sonuçta sandık önüne geldiğinde bu konudaki “son yorumu” memleketin “gerçek patronu” Türk Milleti yapacaktır.
Lakin AK Parti iktidara geldiği günden itibaren Türkiye’de merkez-çevre çatışmasından kaynaklanan “muhafazakâr ideolojiye” yönelik düşmanca tavrı sempatiye, önyargıyı kabul edilebilirliğe, ilgisizliği ilgiye ve bilgisizliği de bilgiye dönüştürmeyi başarmıştı.
Özetle Türk siyasetinde özellikle nüfusun yoğunlaştığı şehirlerde yani merkezde “başarılı bir transfer süreci” yönetilmişti.
Burada “ne zamana kadar?” sorusuna cevap aramak yerine bugün gelinen noktada “başa dönüldüğünü söylemek yanlış olmaz” diye düşünüyorum.
***
Ne demek istediğimi Bursa örneğiyle anlatayım:
AK Parti İl Başkanı Sayın Davut Gürkan, geçen ay düzenlediği basın toplantısıyla kadim şehir Bursa’da merkezi idare eliyle gerçekleştirilen yatırımları anlattı. Bu toplantıda sanırım Alev Alatlı’nın "Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz" cümlesine istinaden CHP Lideri Özgür Özel’in Bursa’da Büyükşehir Belediyesi bütçesinden ağırlanmasına istinaden şunu söylemişti:
Bir şey yasal olabilir ama etik mi?
Allah rahmet eylesin Alev Alatlı’nın bu cümlesi sadece siyasetçilerin değil ahlaki değerlerin yozlaştığı günümüzde toplumun her kesimince kulağa küpe edilmesi gerekiyor!
Mesela;
Geçmişte elinde benzin bidonu, cebinde kibritle AK Parti İl Başkanlığı’nın önüne dayananlar arasındaki İyi Partili Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel’in AK Parti’ye kabul edilmesi etik mi?
Bursa Vakıflar Bölge Müdürü Dr. Haluk Yıldız’ın “talimatıyla” 1 yıl öncesine kadar AK Partili yerel yönetimlerin kullanımında olan Mahfel, Mahkeme Hamamı, Tahsilat ve Eski Lojman, Hakkı Paşa Konağı, Hüsnü Züber Evi, İncirli Hamamı, Beyazıt Paşa Medresesi, Umur Bey Hamamı, Mudanya Tahir Ağa Hamamı, Darphane Kültür Merkezi gibi birçok taşınmazın Büyükşehir Belediyesi’nin kullanımından alınması etik mi?
1880'lerde yapılan Bursa Tarihi Belediye Binası’nın mülkiyet tescilinin Vakıflara yapılması bir yana, yıllık 1,5 milyon liraya yakın bir kira istenmesi etik mi?
Doğru mu bilmiyorum ama hele bir bürokratın Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’na “Kirayı ödemezseniz 3 gün içinde binayı boşalt. Yoksa gelir otururum oraya” şeklinde cümle kurması etik mi, yakışık aldı mı?
Benzer şekilde Havuzlupark ve Çekirge Teras gibi yatırımların bir anda merkezi idareye devredilmesi etik mi?
***
Dolayısıyla şu soruları muhatabına yani AK Parti’nin Bursa’daki patronu Sayın Davut Gürkan’a sormamız gerekiyor:
Büyükşehir Belediyesi de devletin bir kurumu değil mi?
Bu politik tutumla CHP’li Büyükşehir Başkanı Bozbey mi cezalandırılıyor yoksa Bursa halkı mı?
Bu tutum “muhafazakâr ideolojiye” yönelik düşmanca tavrı beslemek anlamına gelmiyor mu?
Bu politik anlayış, Bursa’da Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ne kazandırdı ne kazandırması bekleniyor?
Sahi son 1 yılda Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Bursa’daki üye sayısı ne kadar arttı?