Kafkas kökenli bir aileden gelen İhsan Sabri Çağlayangil, Bursa ile özdeşleşmiş bir kişiliktir. Tam bir devlet adamıdır. Kendi yazmış olduğu anılarında memleketini Değirmenboğazı, Manyas olarak belirten Çağlayangil, 1908 de İstanbul'da doğmuş, 1931’de İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Koleji ve Yüksek Polis Enstitüsünde öğretmenlik yapmış, Emniyet Genel Müdür Muavinliği görevinden sonra, sırasıyla Yozgat, Antalya, Çanakkale, Sivas ve Bursa Valilikleri (1954-1960) görevlerinde bulunmuştur.
Yunanistan, İtalya, İsviçre, Fransa Hükümetlerinin zabıta teşkilatlarında ve 1956’da ABD’den aldığı davet üzerine bu ülkede 2 ay boyunca 16 eyalette çeşitli sahalarda araştırmalar yapmıştır. Kendisine Afgan Krallığı ve Mısır Cumhuriyeti tarafından nişan verilmiştir, 1961’de Bursa Senatörlüğüne, Cumhuriyet Senatosu Adalet Partisi Grup Başkanlığı ve Genel Kurul Üyeliğine seçilmiştir. 4. Koalisyon Hükümetinde Çalışma Bakanı olarak görev almış, 1965’te Demirel Kabinesinde Dışişleri Bakanı olmuştur.
Yine 1975-1978 yılları arasında “Dışişleri Bakanı” olarak görev yapmış ve 1979’da Cumhuriyet Senatosu Başkanı olmuş, 1980’de de bir süre Cumhurbaşkanına Senato Başkanlığına vekalet etmiştir.
1983’te Büyük Türkiye Partisini Kurucu üyesi olmuş, Parti kapatılınca bir süre Zincirbozan'da gözaltında tutulmuş, daha sonra DYP'ye katılmış ve 1990'da aktif politikadan ayrılmış ve 1993'te vefat etmiştir.
Bu yazıda;
Fransızca, İngilizce ve Rusça bilen, Arşiv İlmi, Polis Psikolojisi ve Anılarım adlı üç ayrı kitabı bulunan Çağlayangil’in politik başarılarından ziyade, nasıl bir devlet adamı karakterine sahip olduğunu sadece tek bir olay üzerinden anlatmak istiyorum.
***
Yıl 1967… Dışişleri Bakanı Çağlayangil, Papa 6. Paul ile buluşur.
Buluşmada, Kıbrıs’ta Türklere yönelik zulmünden ötürü Makarios'u Papa Paul’a şikâyet eder.
Papa "Ben de şikâyet edeceğim. Siz neden benim İzmir'e gönderdiğim rahibi işe başlatmadınız" der.
"Lozan'a göre seçilmesi gerekiyor" cevabı verilir ama Papa "Ben atadıktan sonra seçilmesini kabul edemem" karşılığını verir.
Tartışma uzar ve Çağlayangil, Osmanlı'dan Cumhuriyet’e gayrimüslimlere ne kadar hoşgörülü bir ülke olduklarını ve isterlerse kendilerinin de gelip görebileceklerini söyler.
Papa "Beni davet mi ediyorsunuz" der.
Çağlayangil şaşırır. Davet etme yetkisi yoktur ama artık olan olmuştur.
"Mukaddes peder kendileri buyururlarsa niçin olmasın" diye cevap verir.
Planlanandan uzun süren görüşmeden hemen sonra bunları Demirel'e aktarır.
Demirel de "İster misin tam seçim zamanı gelsin" diye espri yapar. 3 ay sonra Papa Türkiye'ye gelir, ülkeyi ziyaret eden ilk papadır ve ziyareti esnasında Efes'te bir ayin de gerçekleştirir.
Otomobille durdukları bir yerde Müslüman bir kadın otomobile yaklaşıp camdan kafasını sokarak, "Evladım koca papaz hanginiz" diye sorar.
Çağlayangil alınır:
- Teyze, bende papaza benzer bir hal var mı?
- Celallenme evladım sana papazsın demiyorum. Ortalıkta bir sürü papaz dolaşıyor. Ben kocamanını arıyorum.
- Papayı mı görmek istiyorsun?
- Evet.
- Ne yapacaksın?
- Şuncağıza (küçük kızını göstererek) havale hastalığı gelmişti. Meryem Ana'nın evindeki yazmadan su içir geçer dediler. Kendine geldi ama dili açılmadı. Şimdi de koca papazın elini öptür diyorlar. Ona çalışıyorum.
- Sen Müslüman değil misin? O Katoliklerin başı nasıl olacak bu?
- Evladım, hepimiz tek Allah'a tapıyoruz. O aynıdır. Orada birleşiyoruz. Neden olmasın?
Papa kendisinden bahsedildiği anlar ne olduğunu sorunca Çağlayangil konuyu açıklar ve Papa da çocuğa elini öptürür.
***
Dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ile de bir araya gelerek Orta Doğu ve Kıbrıs’taki sorunları ele alan Papa, Ayasofya’yı da ziyaret etmek ister.
Nitekim isteği kırılmayan Papa 6. Paul, ziyaret ettiği Ayasofya Müzesi’nde dizlerini çöküp dua etmek istediği sırada, yanındaki Çağlayangil duruma müdahale eder.
Papa’yı "Burası cami ya da kilise değil, müze. Burada dini tören yapılamaz" sözleriyle uyaran Çağlayangil, bu müdahalesiyle hem Türkiye hem de İslam aleminde yaşanacak olası bir krizin önüne geçmiş olur.
Peki, size zekâsı ve öngörüleriyle sadece dış politikada değil iç siyasette Adnan Menderes-İsmet İnönü arasındaki krizleri bile tatlıya bağlayan, Bursa Valiliği döneminde yaşanan meşhur “Mehdi Vakası”ndaki tavrıyla olayları yatıştıran, 3 padişah 8 cumhurbaşkanı gören İhsan Sabri Çağlayangil’in Papa ile buluşmasını neden anlattım?
Bugünlerde Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’un Türkiye’ye, İznik’e yapacağı ziyaret konuşuluyor.
Tabi ki ziyaretin asıl amacı, MS 325’te toplanan ve bugünkü Hıristiyanlık inancının temellendirildiği ilk ‘Konsil” toplantısının 1700. yıl dönümünde İznik’te bulunmak…
Papa Franciscus, İznik’te ne yapar veya Ayasofya’yı da ziyaret etmek ister mi bilmiyorum ama yaşasaydı ve de Papa’ya refakat etseydi İhsan Sabri Çağlayangil'in müdahaleleri hangi yönde olurdu?
***
Not1:
İhsan Sabri Çağlayangil, 1 Ocak 1994'te aramızdan ayrıldı. O’nu bizzat Zincirlikuyu’daki mezarına merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel indirdi. Her ikisini de bu vesileyle rahmetle analım. Ruhları şad olsun…
Not2:
Bu yazıda kaynak olarak merhum Çağlayangil’in “Anılarım” isimli kitabından istifade edilmiştir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İlhan ERDEM
Bursa'dan Renkli Bir Sima: Çağlayangil
Kafkas kökenli bir aileden gelen İhsan Sabri Çağlayangil, Bursa ile özdeşleşmiş bir kişiliktir. Tam bir devlet adamıdır. Kendi yazmış olduğu anılarında memleketini Değirmenboğazı, Manyas olarak belirten Çağlayangil, 1908 de İstanbul'da doğmuş, 1931’de İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Koleji ve Yüksek Polis Enstitüsünde öğretmenlik yapmış, Emniyet Genel Müdür Muavinliği görevinden sonra, sırasıyla Yozgat, Antalya, Çanakkale, Sivas ve Bursa Valilikleri (1954-1960) görevlerinde bulunmuştur.
Yunanistan, İtalya, İsviçre, Fransa Hükümetlerinin zabıta teşkilatlarında ve 1956’da ABD’den aldığı davet üzerine bu ülkede 2 ay boyunca 16 eyalette çeşitli sahalarda araştırmalar yapmıştır. Kendisine Afgan Krallığı ve Mısır Cumhuriyeti tarafından nişan verilmiştir, 1961’de Bursa Senatörlüğüne, Cumhuriyet Senatosu Adalet Partisi Grup Başkanlığı ve Genel Kurul Üyeliğine seçilmiştir. 4. Koalisyon Hükümetinde Çalışma Bakanı olarak görev almış, 1965’te Demirel Kabinesinde Dışişleri Bakanı olmuştur.
Yine 1975-1978 yılları arasında “Dışişleri Bakanı” olarak görev yapmış ve 1979’da Cumhuriyet Senatosu Başkanı olmuş, 1980’de de bir süre Cumhurbaşkanına Senato Başkanlığına vekalet etmiştir.
1983’te Büyük Türkiye Partisini Kurucu üyesi olmuş, Parti kapatılınca bir süre Zincirbozan'da gözaltında tutulmuş, daha sonra DYP'ye katılmış ve 1990'da aktif politikadan ayrılmış ve 1993'te vefat etmiştir.
Bu yazıda;
Fransızca, İngilizce ve Rusça bilen, Arşiv İlmi, Polis Psikolojisi ve Anılarım adlı üç ayrı kitabı bulunan Çağlayangil’in politik başarılarından ziyade, nasıl bir devlet adamı karakterine sahip olduğunu sadece tek bir olay üzerinden anlatmak istiyorum.
***
Yıl 1967… Dışişleri Bakanı Çağlayangil, Papa 6. Paul ile buluşur.
Buluşmada, Kıbrıs’ta Türklere yönelik zulmünden ötürü Makarios'u Papa Paul’a şikâyet eder.
Papa "Ben de şikâyet edeceğim. Siz neden benim İzmir'e gönderdiğim rahibi işe başlatmadınız" der.
"Lozan'a göre seçilmesi gerekiyor" cevabı verilir ama Papa "Ben atadıktan sonra seçilmesini kabul edemem" karşılığını verir.
Tartışma uzar ve Çağlayangil, Osmanlı'dan Cumhuriyet’e gayrimüslimlere ne kadar hoşgörülü bir ülke olduklarını ve isterlerse kendilerinin de gelip görebileceklerini söyler.
Papa "Beni davet mi ediyorsunuz" der.
Çağlayangil şaşırır. Davet etme yetkisi yoktur ama artık olan olmuştur.
"Mukaddes peder kendileri buyururlarsa niçin olmasın" diye cevap verir.
Planlanandan uzun süren görüşmeden hemen sonra bunları Demirel'e aktarır.
Demirel de "İster misin tam seçim zamanı gelsin" diye espri yapar. 3 ay sonra Papa Türkiye'ye gelir, ülkeyi ziyaret eden ilk papadır ve ziyareti esnasında Efes'te bir ayin de gerçekleştirir.
Otomobille durdukları bir yerde Müslüman bir kadın otomobile yaklaşıp camdan kafasını sokarak, "Evladım koca papaz hanginiz" diye sorar.
Çağlayangil alınır:
- Teyze, bende papaza benzer bir hal var mı?
- Celallenme evladım sana papazsın demiyorum. Ortalıkta bir sürü papaz dolaşıyor. Ben kocamanını arıyorum.
- Papayı mı görmek istiyorsun?
- Evet.
- Ne yapacaksın?
- Şuncağıza (küçük kızını göstererek) havale hastalığı gelmişti. Meryem Ana'nın evindeki yazmadan su içir geçer dediler. Kendine geldi ama dili açılmadı. Şimdi de koca papazın elini öptür diyorlar. Ona çalışıyorum.
- Sen Müslüman değil misin? O Katoliklerin başı nasıl olacak bu?
- Evladım, hepimiz tek Allah'a tapıyoruz. O aynıdır. Orada birleşiyoruz. Neden olmasın?
Papa kendisinden bahsedildiği anlar ne olduğunu sorunca Çağlayangil konuyu açıklar ve Papa da çocuğa elini öptürür.
***
Dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ile de bir araya gelerek Orta Doğu ve Kıbrıs’taki sorunları ele alan Papa, Ayasofya’yı da ziyaret etmek ister.
Nitekim isteği kırılmayan Papa 6. Paul, ziyaret ettiği Ayasofya Müzesi’nde dizlerini çöküp dua etmek istediği sırada, yanındaki Çağlayangil duruma müdahale eder.
Papa’yı "Burası cami ya da kilise değil, müze. Burada dini tören yapılamaz" sözleriyle uyaran Çağlayangil, bu müdahalesiyle hem Türkiye hem de İslam aleminde yaşanacak olası bir krizin önüne geçmiş olur.
Peki, size zekâsı ve öngörüleriyle sadece dış politikada değil iç siyasette Adnan Menderes-İsmet İnönü arasındaki krizleri bile tatlıya bağlayan, Bursa Valiliği döneminde yaşanan meşhur “Mehdi Vakası”ndaki tavrıyla olayları yatıştıran, 3 padişah 8 cumhurbaşkanı gören İhsan Sabri Çağlayangil’in Papa ile buluşmasını neden anlattım?
Bugünlerde Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’un Türkiye’ye, İznik’e yapacağı ziyaret konuşuluyor.
Tabi ki ziyaretin asıl amacı, MS 325’te toplanan ve bugünkü Hıristiyanlık inancının temellendirildiği ilk ‘Konsil” toplantısının 1700. yıl dönümünde İznik’te bulunmak…
Papa Franciscus, İznik’te ne yapar veya Ayasofya’yı da ziyaret etmek ister mi bilmiyorum ama yaşasaydı ve de Papa’ya refakat etseydi İhsan Sabri Çağlayangil'in müdahaleleri hangi yönde olurdu?
***
Not1:
İhsan Sabri Çağlayangil, 1 Ocak 1994'te aramızdan ayrıldı. O’nu bizzat Zincirlikuyu’daki mezarına merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel indirdi. Her ikisini de bu vesileyle rahmetle analım. Ruhları şad olsun…
Not2:
Bu yazıda kaynak olarak merhum Çağlayangil’in “Anılarım” isimli kitabından istifade edilmiştir.