SON DAKİKA

Taşların Yolculuğu

Yazının Giriş Tarihi: 22.04.2022 18:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.04.2022 06:00

Yakın zamanda yayınlanan Türkoloji alanında hazırlanmış iyi bir eser olarak karşımıza çıkan Taşların Yolculuğu, bugün doğru diye bildiğimiz birçok bilgiyi çürütecek türden bir çalışma... Deneyimli kalem Ekrem Payri Peker'in imzasını taşıyan Taşların Yolculuğu'nun ilk baskısını Bilge Başkuş Yayınları yaptı.

Evet, bu güzel eseri anlatmak da yazarının işi dedik ve sözü yazar Ekrem Hayri Peker'e bıraktık. Bakın Peker kitabını nasıl anlatıyor:

Antik Çağ’daki çok sayıda simge “Tanrıya kavuşma ve yeniden doğuşu” ifade eder. İnsanların üremesini anlatan simgeler anlamları unutularak veya değişerek günümüze gelmiştir.

Tarih yazımında ve araştırmalarında mutlaka göz önünde tutulması gereken hususların başında iklim değişiklikleri, depremler ve salgın hastalıklar gelir.

Bunların ardından toponomi (yer adları), onomastik (İsim bilime dikkat çeken Yalçın Küçük hocamı saygıyla anarım) ve kültürel simgeler gelir.  Hâkim devletin, beyin dili ve dinine göre eski dil ve dinlerini bırakmak zorunda kalan halklar bunları, yeni dinlerine ekleyerek devam ettirirler. Türklerdeki “Su kültü” İslam dininde de sürer.

Bursa bölgesinde Türkmen tamgalarını araştıran Sayın Ali Rıza Yalgın, “Anadolu’da Türk Damgaları” adlı eserinin Uludağ bölümünde Bursa’daki damgalara yer verir. Yalgın’ın yaptığı çalışma, 1943 yılında Bursa Halkevi tarafından bastırılmıştır. Bu hacmi küçük ama çok değerli araştırmayı okuyunca Halkevlerinin niçin kurulduğunu ve niçin kapatıldığını bir kez daha anladım.

Bir kısım tarihçimizin canı yürekten benimsediği ve artık kalıplaşma haline gelen “Türklerin Anayurdu Orta Asya’dır” söylemi de yeni bilgi ve belgeler ışığında değişmeye başlamıştır. Türklerin ana yurdu, Yukarı Mezopotamya’dan (Musul-Kerkük) başlayan ve Hazar Denizi’ni bir yay gibi kaplayan bölge ve Ural Dağlarının güneyidir. Ön Türk dediğimiz kavimler buradan Hindistan, Çin, Hindiçin’i, Kore ve Japonya’ya kadar uzanan bölgeye göç etmişlerdir. Peki ya batıya olan yolculukları? Sadece Avrasya bozkırlarında mı yaşadılar. Oysa geride bıraktıkları izler Avrupa’nın çeşitli bölgeleri dışında İngiltere, İskoçya ve İrlanda’da karşımıza çıkıyor.

Eskimolarda “Hakan” kelimesi baştaki anlamına gelmektedir. Meksika’da tepe kelimesini “Tepek” olarak görüyoruz. Benzer izler her gün karşımıza çıkmaktadır. Sibirya’da, Gobi Çölü’ndeki mezarlarda bulunan Avrupai tipteki cesetler; beş bin yıl öncesine ait mezarlarda bulunan bronz ve kemikten süsler kalıplaşmış fikirleri yıkmaktadır. Ön Türklerde gördüğümüz hayat ağacı figürü, kutsal mekânlara çaput bağlama, geyiğe kutsallık atfedilmesi günümüzde de Türkmenler arasında yaşamaktadır. Ön Türklerin kullandığı svastika (gamalı haç) işareti Çuvaş kadınlarının milli giysilerinde görülmektedir. Svastika simgesi ise Truva’da görülmektedir.

Ön Türklerin Dingir ya da Tengir adını verdikleri tanrıyı simgeleyen işaretler Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde karşımıza çıkmaktadır.

Don ve Volga civarında bulunan kitabeli su kaplarını inceleyen M.İ. Artamonov, “Su kapları Karadeniz ve Macaristan’ın Orta Çağ göçebelerinde yaygın olan, su veya kımız için kullanılan alışılmış kaplardır” demektedir.

Avrasya ve Ön Asya coğrafyasında Ön Türk halklarının yanı sıra Sami, Kaspi Denizi’ne (Hazar Denizi) adını veren Kaslar ve henüz anavatanları belli olmayan Ariler yan yana yaşıyorlardı. İklim değişiklikleri, su seviyesi değişen veya kuruyan denizler (Afrika’da Sahra, Asya’da Gobi, Taklamakan ve Kızılkum çölleri), göller ve ırmaklar; yeni oluşan denizler, göller ve ırmaklar günümüzde olduğu gibi insanları olumlu ya da olumsuz etkiliyordu. Türklerdeki kutsal geyik figürünü İskandinav topluluklarında görmemiz bizi düşündürmelidir. Bunları ya Türklerin aralarına giren topluluklar getirmiş ya da komşu kültürlerden geçmiş olmalıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)

Altı Bardakta Dünya Tarihi

04.04.2022 12:12

Merhaba… Birçoğumuz ne zaman okumakla ilgili bir bahis açılsa hemen kitaplardan bahseder, mürekkep ve kağıdın buluşmasıyla ortaya çıkan her çeşidini uygarlık yolunu aydınlatan ışıklar olarak tanımlarız. Hele günümüz dünyasının atmosferinde ruha ilaç olan kitap gerçekte bir hazineden farksızdır. Lak

AMSTERDAM’IN GÜLÜ

12.04.2022 13:51

Sadık Yemni-Everest Yayınları Yazar Sadık Yemni’yle beni Sahaf dostum Süleyman Kaymaz tanıştırdı. Kendisinden akıcı bir polisiye kitap istediğimde bana Sadık Yemni’nin “Amsterdam’ın Gülü” kitabını uzattı. Kitabı elime aldığımda yazarın Hollanda’da yaşadığını okudum. Kitabın ilk baskısı 1996 yılında

Taşların Yolculuğu

22.04.2022 18:00

Yakın zamanda yayınlanan Türkoloji alanında hazırlanmış iyi bir eser olarak karşımıza çıkan Taşların Yolculuğu, bugün doğru diye bildiğimiz birçok bilgiyi çürütecek türden bir çalışma... Deneyimli kalem Ekrem Payri Peker'in imzasını taşıyan Taşların Yolculuğu'nun ilk baskısını Bilge Başkuş Yayınları

Kaç Türkiye var?

11.05.2022 14:10

Theophanes Confessor’un Kroniğinde Türkler 284-813/Kronik Kitap 2021 Mayıs İstanbul: “Kaç Türkiye var? Türklerin yaşadıkları yere ne denir?” diye sorsam şaşıracağınıza eminim. Çoğunuz “Türkistan ve bir Türkiye var” diyeceksiniz. Kendilerine “Romanyu” diye ifade eden Doğu Roma büyük bir imparatorlu

Sakarya: Türk Bitti Demeden Bitmez

02.06.2022 13:27

Yazar Selim Erdoğan’ın 2020 yılında çıkan bu kitabı bize, bildiğimizi sandığımız ama aslında ayrıntılarını öğrenince konu hakkında ne kadar eksik olduğumuzu anlatan bir kitap… Bu kitap: İstiklal Harbi’nde düzenli ordumuzun Yunan ordusuyla 1921 yılında yaptığı ve dokuz ayda yaşanan üç muharebeyi (I.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.