TSE Araç Proje Müdürü olan rahmetli Hakan Karaçengel ile birlikte, İstanbul'da bir toplantıya katıldık.
Kürsüde "Milli Ses Ver Projesi”ni anlattık, adeta estik, gürledik!
Toplantı sonunda Kaliteşehribursa'ya dönüyoruz, araçta bana döndü ve dedi ki;
"Vallahi sanayi bakanı olacak adamsın…"
Güldük, gülüştük...
Ve şöyle devam etti:
"Gerçi, seni normal makamda oturtmuyorlar, oturtsalar bile rahat bırakmıyorlar. Sanayi Bakanlığı’nda altı ay bile oturtmazlar!"
Yine gülmüştük, gülüşmüştük...
Sosyal medya, o toplantının fotoğraflarını hatırlatınca, bu anı aklıma geldi, gülümsedim ve Hakan Karaçengel'i, bir kez daha rahmet ve dua ile andım.
Allah Hakan gibi ölümü tadanlarımıza ve bizlere hesap gününde mağfiret eylesin!
***
Gerçek olsa, yani rahmetli Hakan’ın söylediği gibi Sanayi Bakanı olarak altı ay da olsa görevde kalsaydım neler yapardım?
● Ülke genelinde Milli Ses Ver Projesi’ni uygulamaya koyardım.
● Senaryoyu Türkiye'nin yazmasını sağlardım.
● Figüran ve dublörlere değil, başrol oyuncularına teşvik ve destek vererek, sayılarını arttırırdım.
● Tüm Kuruluşlara, kurumsallaşma ve markalaşma şartı getirirdim.
● KOBİ’leri birleştirir, KOBİ evliliklerini sağlayarak, dublör ve figüranların sayısını azaltırdım. Tedarikçiliği, fosonculuğu ve taşeronculuğu en aza indirirdim.
● Ülke genelindeki tüm AR-GE merkezlerinin izinlerini iptal eder, Bu görevi, ticaret ve sanayi odalarına verir, ihtisas AR-GE Merkezlerinin kurulmasını sağlardım.
● Üniversite öğrencilerini sanayinin sokaklarında gezdirir, laboratuvarlarda sabahlattırırdım.
● Her sektörün öncüsü olan kuruluşlardan birer temsilciyi, masraflarını devlet karşılamak şartı ile “Uluslararası Standart” hazırlama kuruluşlarında görevlendirirdim, bu kurullarda çoğunluğu sağlayarak, kuralları Türkiye'nin belirlemesini sağlardım.
● TSE'nin özerkliğini korur, Mehmet Yılmaz Arıyörük vizyonunu yeniden kazandırır, Rüstem Aksoy disiplinini sağlar, TSE Personelinin yasal hakkı olan "Yeşil Pasaportu" verir, personel motivasyonunu üst seviyeye taşırdım.
● Milli Belgelendirme Sistemini hayata geçirerek, yurt dışına giden yıllık ortalama beş milyar doları engellerdim.
● OSB Kanunu değiştirir, bir şehirde OSB'ler dolmamışsa, yeni OSB kurulmasını engeller, OSB arazilerinde rantı ortadan kaldırır, tarım arazilerini korurdum.
● Nitelikli ve katma değerli ürün üretecek olan, ithal ettiğimiz madde ve mamulleri üreten sanayi kuruluşlarına ücretsiz yer tahsis eder, hibe destekler verdirirdim.
● Liyakatsizleri, cemaatçileri, devlete sadakat ve Türk milletine aidiyet duymayanları, bakanlığın kapısından içeriye sokmazdım.
● Siyaset yapmazdım, sanayiciye "Her fabrika bir kaledir" sözüne uygun olarak "Kale Komutanı" muamelesi gösterirdim.
● Ticaret ve sanayi odalarını ayırır, ticaret odası ve sanayi odası haline getirir, ihtisaslaşmayı sağlar, üyelerden alınan aidat bedellerini dörtte bir oranına indirirdim.
● İlköğretim okullarında “kalite” konusunu müstakil ders olarak müfredata aldırır, üniversitelerde kalite kürsüleri kurulmasını sağlardım.
● TÜRKAK Kanunu’nu değiştirir, hareket kabiliyetini arttırır, dış uzman havuzunu ortadan kaldırır, kadrolu personelle hizmet verir, Milli Belgelendirme Sistemini destekleyen bir vizyona kavuşturur, saha denetimlerini arttırırdım.
Kısaca, bir bölümünü yukarıda izah ettiğimiz;
Milli Ses Ver Projesi’ni uygulardım.
***
Belki, sonum, Gümrük ve Tekel eski Bakanı şehit Gün Sazak gibi olurdu...
Olsun!
Bundan daha büyük bir rütbe olur mu?
Onur ve şeref duyardım.
Tabi ki bakan olsaydım!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa KARAMAN
Bakan olsaydım!
TSE Araç Proje Müdürü olan rahmetli Hakan Karaçengel ile birlikte, İstanbul'da bir toplantıya katıldık.
Kürsüde "Milli Ses Ver Projesi”ni anlattık, adeta estik, gürledik!
Toplantı sonunda Kaliteşehribursa'ya dönüyoruz, araçta bana döndü ve dedi ki;
"Vallahi sanayi bakanı olacak adamsın…"
Güldük, gülüştük...
Ve şöyle devam etti:
"Gerçi, seni normal makamda oturtmuyorlar, oturtsalar bile rahat bırakmıyorlar. Sanayi Bakanlığı’nda altı ay bile oturtmazlar!"
Yine gülmüştük, gülüşmüştük...
Sosyal medya, o toplantının fotoğraflarını hatırlatınca, bu anı aklıma geldi, gülümsedim ve Hakan Karaçengel'i, bir kez daha rahmet ve dua ile andım.
Allah Hakan gibi ölümü tadanlarımıza ve bizlere hesap gününde mağfiret eylesin!
***
Gerçek olsa, yani rahmetli Hakan’ın söylediği gibi Sanayi Bakanı olarak altı ay da olsa görevde kalsaydım neler yapardım?
● Ülke genelinde Milli Ses Ver Projesi’ni uygulamaya koyardım.
● Senaryoyu Türkiye'nin yazmasını sağlardım.
● Figüran ve dublörlere değil, başrol oyuncularına teşvik ve destek vererek, sayılarını arttırırdım.
● Tüm Kuruluşlara, kurumsallaşma ve markalaşma şartı getirirdim.
● KOBİ’leri birleştirir, KOBİ evliliklerini sağlayarak, dublör ve figüranların sayısını azaltırdım. Tedarikçiliği, fosonculuğu ve taşeronculuğu en aza indirirdim.
● Ülke genelindeki tüm AR-GE merkezlerinin izinlerini iptal eder, Bu görevi, ticaret ve sanayi odalarına verir, ihtisas AR-GE Merkezlerinin kurulmasını sağlardım.
● Üniversite öğrencilerini sanayinin sokaklarında gezdirir, laboratuvarlarda sabahlattırırdım.
● Her sektörün öncüsü olan kuruluşlardan birer temsilciyi, masraflarını devlet karşılamak şartı ile “Uluslararası Standart” hazırlama kuruluşlarında görevlendirirdim, bu kurullarda çoğunluğu sağlayarak, kuralları Türkiye'nin belirlemesini sağlardım.
● TSE'nin özerkliğini korur, Mehmet Yılmaz Arıyörük vizyonunu yeniden kazandırır, Rüstem Aksoy disiplinini sağlar, TSE Personelinin yasal hakkı olan "Yeşil Pasaportu" verir, personel motivasyonunu üst seviyeye taşırdım.
● Milli Belgelendirme Sistemini hayata geçirerek, yurt dışına giden yıllık ortalama beş milyar doları engellerdim.
● OSB Kanunu değiştirir, bir şehirde OSB'ler dolmamışsa, yeni OSB kurulmasını engeller, OSB arazilerinde rantı ortadan kaldırır, tarım arazilerini korurdum.
● Nitelikli ve katma değerli ürün üretecek olan, ithal ettiğimiz madde ve mamulleri üreten sanayi kuruluşlarına ücretsiz yer tahsis eder, hibe destekler verdirirdim.
● Liyakatsizleri, cemaatçileri, devlete sadakat ve Türk milletine aidiyet duymayanları, bakanlığın kapısından içeriye sokmazdım.
● Siyaset yapmazdım, sanayiciye "Her fabrika bir kaledir" sözüne uygun olarak "Kale Komutanı" muamelesi gösterirdim.
● Ticaret ve sanayi odalarını ayırır, ticaret odası ve sanayi odası haline getirir, ihtisaslaşmayı sağlar, üyelerden alınan aidat bedellerini dörtte bir oranına indirirdim.
● İlköğretim okullarında “kalite” konusunu müstakil ders olarak müfredata aldırır, üniversitelerde kalite kürsüleri kurulmasını sağlardım.
● TÜRKAK Kanunu’nu değiştirir, hareket kabiliyetini arttırır, dış uzman havuzunu ortadan kaldırır, kadrolu personelle hizmet verir, Milli Belgelendirme Sistemini destekleyen bir vizyona kavuşturur, saha denetimlerini arttırırdım.
Kısaca, bir bölümünü yukarıda izah ettiğimiz;
Milli Ses Ver Projesi’ni uygulardım.
Belki, sonum, Gümrük ve Tekel eski Bakanı şehit Gün Sazak gibi olurdu...
Olsun!
Bundan daha büyük bir rütbe olur mu?
Onur ve şeref duyardım.
Tabi ki bakan olsaydım!