Geçen gün bir söz etti, biraz da bizimle dalga geçti.
Şöyle dedi;
"Tutturmuşsun bir kalite, akşam kalite, sabah kalite!
Bunun bizim aile ekonomimize katkısı ne?
Biraz da bu kalitenin kaymağını ye!"
***
İşte bu sözleri üzerine, oğluma cevap vereyim, bu cevabı da alenileştireyim istedim.
Çünkü, oğlum gibi haylaz arkadaşlarım da bu tür sözleri kullanıyorlar, bir kısmı da aleni dalga geçiyorlar, birçoğu da "sen delisin" diyorlar.
İstedik ki, onlara da cevap olsun, cevabımız genele ulaşsın...
***
Bak oğlum!
"Haklısın" demek isterdim, ama haklı değilsin!
1992 yılında memuriyete başladığımda, canım annene söz verdim, Sözümdeyim oğlum.
Birçoğu döndü, sözünden de döndü, köşeyi de döndü!
Özümden kopmadım, duygularımı, sevdalarımı, dostlarımı asla satmadım oğlum.
Sana iki örnek vereceğim!
Bu iki örneği al, sakla, babanı bu iki örnekle hatırla oğlum.
Örnek bir:
Kaliteşehribursa'nın değerli gazetecilerinden biri olan ve benim "Ağabey" diye hitap ettiğim Olay Gazetesi Köşe Yazarı Sayın Ahmet Emin Yılmaz şunları yazıyor;
"O kalite savaşçısı, TSE sevdalısı"
"Bursa'da TSE'nin ne olduğunu da kalite ve standart kavramının da ne anlama geldiğini de yıllar önce Mustafa Karaman'dan öğrendik."
Bundan daha büyük bir onur olur mu oğlum.
***
Örnek iki:
Kaliteşehribursa'nın değerli gazetecilerinden biri olan ve benim "Abla" diye hitap ettiğim Sayın Huriye Gül Kolaylı, köşe yazısına şu başlığı atıyor:
"TSE = Kalite = Karamanoğlu"
Ve bir başka yazısında şöyle diyor;
"Bursa'da 'Kalite ve standart' denilince akla gelen ilk isimlerden biri Mustafa Karaman"
Budan daha büyük bir onur olur mu oğlum!
***
Evet oğlum!
Haklı olduğun taraflar da var, yaptığımız çalışmaların aile ekonomimize bir katkısı yok, aksi etkisi çok!
Ama oğlum, onur ve şeref olmayınca, aile de olunmuyor be oğlum!
Baban, onuru seçti, şerefi tercih etti, sadakatin en yüce mertebesi olan aidiyetin tadına vardı oğlum.
Aileye, kuruma, millete, devlete aidiyet.
Budur babana göre en büyük zenginlik ve meziyet.
Sen de bunları tercih et oğlum.
Çok zengin olmazsın, ama huzurlu olursun oğlum.
Sana "deli" derler ama "şerefsiz, hain, haysiyetsiz" diyemezler oğlum.
Oğlum;
Sana seslendim, arkadaşlarım duysun.
Ben, babamla gurur duydum.
Sende, babanla gururlanasın diye tüm çabamız, çilemiz oğlum...
Selam eder gözlerinden öperim...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa KARAMAN
Haylaz oğluma seslendim, arkadaşlarım da duysun
Benim bir haylaz oğlum var.
"Haylaz" dedim de "öyle yaramaz, atasını soyunu tanımaz, kimseyi sevmez, kimseye saygı duymaz" falan filan da değil...
Benimle uğraşır durur, inceden inceye bana, dokunur, dokundurur durur!
Geçen gün bir söz etti, biraz da bizimle dalga geçti.
Şöyle dedi;
"Tutturmuşsun bir kalite, akşam kalite, sabah kalite!
Bunun bizim aile ekonomimize katkısı ne?
Biraz da bu kalitenin kaymağını ye!"
***
İşte bu sözleri üzerine, oğluma cevap vereyim, bu cevabı da alenileştireyim istedim.
Çünkü, oğlum gibi haylaz arkadaşlarım da bu tür sözleri kullanıyorlar, bir kısmı da aleni dalga geçiyorlar, birçoğu da "sen delisin" diyorlar.
İstedik ki, onlara da cevap olsun, cevabımız genele ulaşsın...
***
Bak oğlum!
"Haklısın" demek isterdim, ama haklı değilsin!
1992 yılında memuriyete başladığımda, canım annene söz verdim, Sözümdeyim oğlum.
Birçoğu döndü, sözünden de döndü, köşeyi de döndü!
Özümden kopmadım, duygularımı, sevdalarımı, dostlarımı asla satmadım oğlum.
Sana iki örnek vereceğim!
Bu iki örneği al, sakla, babanı bu iki örnekle hatırla oğlum.
Örnek bir:
Kaliteşehribursa'nın değerli gazetecilerinden biri olan ve benim "Ağabey" diye hitap ettiğim Olay Gazetesi Köşe Yazarı Sayın Ahmet Emin Yılmaz şunları yazıyor;
"O kalite savaşçısı, TSE sevdalısı"
"Bursa'da TSE'nin ne olduğunu da kalite ve standart kavramının da ne anlama geldiğini de yıllar önce Mustafa Karaman'dan öğrendik."
Bundan daha büyük bir onur olur mu oğlum.
***
Örnek iki:
Kaliteşehribursa'nın değerli gazetecilerinden biri olan ve benim "Abla" diye hitap ettiğim Sayın Huriye Gül Kolaylı, köşe yazısına şu başlığı atıyor:
"TSE = Kalite = Karamanoğlu"
Ve bir başka yazısında şöyle diyor;
"Bursa'da 'Kalite ve standart' denilince akla gelen ilk isimlerden biri Mustafa Karaman"
Budan daha büyük bir onur olur mu oğlum!
***
Evet oğlum!
Haklı olduğun taraflar da var, yaptığımız çalışmaların aile ekonomimize bir katkısı yok, aksi etkisi çok!
Ama oğlum, onur ve şeref olmayınca, aile de olunmuyor be oğlum!
Baban, onuru seçti, şerefi tercih etti, sadakatin en yüce mertebesi olan aidiyetin tadına vardı oğlum.
Aileye, kuruma, millete, devlete aidiyet.
Budur babana göre en büyük zenginlik ve meziyet.
Sen de bunları tercih et oğlum.
Çok zengin olmazsın, ama huzurlu olursun oğlum.
Sana "deli" derler ama "şerefsiz, hain, haysiyetsiz" diyemezler oğlum.
Oğlum;
Sana seslendim, arkadaşlarım duysun.
Ben, babamla gurur duydum.
Sende, babanla gururlanasın diye tüm çabamız, çilemiz oğlum...
Selam eder gözlerinden öperim...