Şeref madalyası

 Bölge Müdürü..

Bilmem kaçıncı kez görevden alınmıştı!

Yine mahkemeye gitmiş, kısa zamanda davayı kazanmış, göreve iade edilmişti.
Bir STK'nın yetkilisi, aynı zamanda bir sanayi kuruluşunun da Genel Müdürü, ziyaretine geldi ve şöyle diyordu;

"Sizin görevden alınmanıza; bu ülkenin bir vatandaş olarak, ülkem ve kalite adına üzülüyorum...
 

Ancak!
Yetkilisi olduğum dernek adına seviniyorum.
Çünkü; siz görevdeyken, bizim STK rahat hareket edemiyor, yerli ve milli söylemlerinizden, milli kuruluşu savunmanızdan, sürekli sahada olmanızdan ve kalite ile ilgili ifadelerinizden, bizim STK'yı da açıkça eleştirmenizden dolayı sizden rahatsız oluyoruz!"

Bunları duyunca sevinip, ziyaretçisine şöyle demişti;
"Bu sözlerinizden onur duyuyorum. Doğru yolda olduğumuzu ve doğru işler yaptığımızı şimdi daha iyi anlıyorum...
Açık sözlülüğünüzden dolayı da size teşekkür ediyorum..."

Kendi mahallesinin ona rahat vermeyen ve onunla uğraşan sakinleri, o STK'dan plaket almanın sevincini yaşarlarken, o, o STK'dan eleştiri almanın onurunu yaşadı, hala o onuru yaşamaya, yaşatmaya ve korumaya devam ediyor...

Aynı yolda, aynı azim ve aynı kararlılıkta yürüyor, kaliteyi kirletenlerle karşı olan mücadelesini devam ettiriyor, milli kurumu ve temiz kaliteyi savunmaktan asla vazgeçmedi, vazgeçmiyor...

***

Yani cancağızım;
Yalama, yalaka, biatcı, menfaatçi olmak, kaliteyi kirletmek, satmak, hele de yabancı belgelendirme kuruluşlarının kucağına oturmak kolaydır!

Ah cancağızım;
Onurlu olmak, milli duruş sergilemek, milli ses vermek, milli kurumu savunmak, diyet ödemek, zordur, zahmetlidir, eziyetlidir...

Bil ki cancağızım;

Temiz kaliteyi, yani ahlakı savunurken ödenen diyetler, şeref madalyasıdır...
Şeref madalyalarını satmaya kalksan, beş para etmez!

Ammaaaa!

Beş para etmeyenlerde şeref madalyalarının verdiği onuru, hazzı, ulvi duyguyu bilmez, bilemez.

İşte; enerji, onur, mücadele gücü, vazgeçmeme azmi budur cancağızım...

Her şeye para olarak bakmamak lazım...