SON DAKİKA
Hava Durumu

70 Bin İnsan Neden Öldü?

Yazının Giriş Tarihi: 06.10.2025 17:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.10.2025 17:10

Gazze’de yaşanan dünyanın en büyük insanlık dramına “dur” diyebilir miydik?

Bu suale şu saatte verilecek bütün cevaplar, elbette ki tahminden öteye geçemez! Lakin denenmeye değer bir çözüm yolu vardı ve bu Türkiye’nin sınavıydı. Her ne kadar Cumhurbaşkanı’nın, Gazi Meclis’te yeni yasama yılının açılışında yaptığı konuşmada, “Gazze sınavından başarıyla geçtiğimizi” ifade etmiş olması, haliyle şu soruyu gündeme getirdi:

O zaman başarısızlık kriterimiz nedir?

Mesela; 100 bin kişinin ölmesi miydi veya Gazze’de yaşayan masum insanların yok edilmesi miydi?

70 bin mazluma mezar olan, İsrail’in taş üstünde taş bırakmadığı Gazze’deki insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bugünkü manzarası bir başarı olarak görülebilir mi?

Evet gelinen noktada İsrail ile Hamas arasında bir ateşkes sağlandı. Ama nasıl?

Ateşkesin;

Dünya kamuoyunu 7 savaş bitirdiği propagandasıyla etkilemeye çalışan ABD Başkanı Trump’ın “Nobel Barış Ödülüne sahip olabilmek uğruna taraflara yaptığı dayatma ile kabul edildiğini” söylemek sanıyorum yanlış olmaz!

Şu da bir gerçek ki;

Taraflar bu ateşkesi dayatma ile imzalasa bile, anlaşmanın maddelerine İsrail’in uyacağının bir garantisi yok. Çünkü İsrail, uluslararası hukuku dikkate alan bir ülke değil ve bu tavrını Gazze’ye doğru yola çıkan “Küresel Sumud Filosu”na uluslararası sularda müdahale ederek bir kez daha gösterdi.

Dolayısıyla huylu huyundan vazgeçmeyecek ve İsrail, Gazze’de verdiği sözde de durmayacak!

***

Peki ya Hamas?

Gazze’nin bu hale gelmesinde masum olabilir mi?

Asla!

Kaldı ki Türkiye’de bir kesim Hamas’ın verdiği mücadeleyi, Türk Kurtuluş Savaşı’ndaki Kuvayı Milliyeye benzetti. Gazze’de yaşanan vahşetin/katliamın ardından; bir istiklal mücadelesinin hamasetle, kuru cesaretle kazanılamayacağını, benzetmede de ne kadar abartı yaptıklarını sanıyorum şimdi daha iyi anladılar.

Bir istiklal mücadelesini zaferle sonuçlandırmak istiyorsanız;

Akıl dolu bir iç ve dış politikayla hem milli birliği sağlamalı, müthiş bir askeri stratejiyle bazı cepheleri kapatıp, asıl cepheye odaklanmalısınız. Tüm bunları yaparken bir sıklet merkezi de oluşturmalısınız. Sonrasında ise askeri bir deha ile mücadelenizi zaferle sonuçlandırırsınız.

Peki dünyanın pek çok ülkesinde terör örgütü olarak kabul edilen Hamas ne yaptı?

Yeterince destek göremeyeceği bir savaşa girişti. Üstelik; arkasına ABD gibi birçok ülkenin ekonomik ve siyasi desteğini alan, son teknoloji silah ve teçhizata sahip İsrail Ordusu ile savaşmayı kendi inisiyatifi ile başlattı.

Nitekim;

Hamas’ın 7 Eylül 2023’te başlayan saldırılarına karşılık veren İsrail Ordusunun kara operasyonuna giriştiği günlerde “meskûn mahal muharebelerinin nasıl olduğunu” bilen bir Türk Subayı olarak “100 bin Gazzelinin bu savaşta can vereceğini” değerlendirmiştim.

Neden mi?

Çünkü normal şartlarda, yani insan haklarına saygılı, uluslararası hukuk normlarına uyarak İsrail’in Hamas’a karşı savaşı kazanabilmesi mümkün olmazdı. İsrail Ordusu, “Kazanmak için her türlü katliama girişecek, uluslararası hukuku çiğneyecek ve insani duyguları göz ardı ederek saldıracak” demiştim. Maalesef haklı çıktım, üzgünüm.

***

Peki bu katliamın önüne geçilebilir miydi?

Eğer Türkiye, İsrail ile olan diplomatik diyalogunu muhafaza etseydi, Hamas ile de gayri resmi irtibatını sürdürseydi süreç kontrol altında tutulabilir, tarafları yönetmek daha kolay olmaz mıydı?

İsrail; Hamas’ın saldırmayacağı garantisi verilerek askerî harekâtı durdurması yönünde ikna edilebilirdi. Bugün havlu atan Hamas’ın inat ya da egosundan dolayı gelinen noktadan daha kötü bir sonuç olmazdı. İşte o zaman Gazze’ye barış gücü adı altında Türk askerinin gitmesi de mümkün olabilirdi.

Maalesef Türkiye bunun tam tersini yaptı. İsrail ile tüm diyalogunu kopardı, açıktan desteklediği Hamas yöneticilerinin Türkiye’ye gelip gitmelerine müsaade etti. Hamas’a cesaret veren konuşmalar ve açıklamalar birbirini izledi. Hal böyle olunca Gazze’de binlerce insan can verirken, sadece protesto eylemleriyle yetindik ve nutuk atmaktan öteye geçemedik.

Hep söylüyorum;

Dış politikada kabadayılık veya sert söylemler kazanım getirmiyor. Düşmanın bile olsa diyaloğu muhafaza etmek gerekiyor ki işine yarasın.

Silah arkadaşlarım bilir; İncirlik’te görev yaptığım dönemde Amerikalıların kontrolsüz hareketlerini/şımarıklıklarını önleyerek, üs bölgesinde at koşturmalarına izin vermedim.

Ve bu disiplini, Amerikalı askerlerle kavga ederek değil, iletişim içerisinde ama özel tekniklerle sağladım. Bu tecrübeme istinaden Gazze konusunda “nasıl bir yol izlemeliydik” konusunda görüş beyan edebiliyorum. Konuyla ilgili İncirlik’te yaşadıklarımı “İncirlik Ağacı Sığınmacılar” adlı kitabımda ayrıntılı olarak anlattım.

Sonuç olarak;

Türkiye de dahil olmak üzere bütün bir dünya Gazze’de yapılan katliamı durdurmayı başaramadı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.