SON DAKİKA
Hava Durumu

Milletin ve askerin onuru!

Yazının Giriş Tarihi: 01.09.2025 12:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.09.2025 12:59

30 Ağustos’ta Başkent Ankara’da;

Türk’ün has evladı, ebedi Başkomutanımız, Cumhuriyet’imizin banisi Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir’de Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler Günü nedeniyle düzenlenen törenlerde yaşananlar hala tartışılmaya devam ediliyor.

Tartışılan iki konu var.

Birincisi; törene katılan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarının polis tarafından aranması,

İkincisi; gerginliğe neden sloganlar ve provokasyon!

İlkinden başlayacak olursam;

Anıtkabir’de, üstelik Türk milletinin ve Türk askerinin en büyük zaferlerini kutladığımız dönemde, görevli askerimizin polisimiz tarafından aranması devlet ciddiyetine yakışmayan bir tablodur.

En güçlü harp silahlarıyla donatıp, ülkenin güvenliğini sağlama görevi verilen TSK personele yapılan muamele oldukça düşündürücüdür!

Ki bu olay duyulur duyulmaz;

Yapay zekâ ile üretildiği ortada olan ve de “bir polis memurunun bir generalin üst aramasını yaptığı” fotoğrafın, hemen sosyal medyada servis edilmesi ve ardından yoğun bir şekilde paylaşılması “karanlık mahfillerin” her fırsatı değerlendirerek, sinir uçlarını kaşıma uğraşından vazgeçmeyeceklerinin göstergesidir!

Açıkça ifade etmek gerekirse;

Bu olay yalnızca bir güvenlik tedbiri meselesi değildir. Asıl sorun, kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliğinin ve devlet geleneğine aykırı yöntemlerin kamuoyu önünde sergilenmesidir.

Bütün bir Türk dünyası için manevi anlamda büyük bir önem taşıyan Anıtkabir gibi bir mekânda, milletimizin gözünün önünde görevli askerin üstünün aranması güvenliği artırmaz; aksine devletin kurumsal itibarını zedeler.

Polisimiz de askerimiz de milletimizin göz bebeğidir. Ancak bu tür uygulamalar, iki güzide kurumumuzu karşı karşıya getirmekte, devletimizin ciddiyetine gölge düşürmektedir.

Karanlık mahfillerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey olmayan bu manzara kabul edilemez olup, milletimizin vicdanını derinden yaralamıştır.

Ayrıca “Türk Devlet Adabı”yla bağdaşmayan bu uygulamanın kararını alanların da “gerçekte neyi amaçladıklarının ve kime hizmet ettiklerinin” sorgulanmasına neden olmuştur.

***

Slogan atma protesto girişimine gelecek olursak;

Cumhurbaşkanı’nın geçişi sırasında atılan slogan gibi, bir kadının neden olduğu provokasyonun amacı gayet açıktır. Bilerek isteyerek Atatürk’e saygısızlık etmekten başka bir şey değildir!

Ne yazık ki;

Türkiye’de son yıllarda oluşan/oluşturulan siyasal iklimin doğal sonucudur. Atatürk ve Cumhuriyet’e yönelik türlü türlü iftiralara, hakaretlere “gerçeğin öyle olmadığını bildikleri halde” ses çıkarmayanlar/göz yumanlar, bakalım Atatürk’e yönelik olumsuz ifadeler kullanan ve hemen tören alanının dışına çıkarılan “kadın” hakkında, slogan atanlarla birlikte nasıl bir işlem yapacaklar!

***

Bir üçüncü konu daha var. Ona da değinmeden geçmek istemiyorum...

Bir fotoğrafçının talimatıyla Milli Savunma Bakanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Cumhurbaşkanının önünde bir maketi taşıdığı görüntüler kamuoyuna yansımış ve büyük eleştiri konusu olmuştur.

Hani geçen sene teğmenlerin mezuniyet töreni sonrasında okuduğu subay andı kılıç çatması ve “Mustafa Kemal’in askeriyiz” demesi “TSK’yı tartışmaya açmıştır” denilerek 5 teğmenimizi disiplinsizlik gerekçesiyle ihraç edilmişti ya!

Hah şimdi sormak isterim:

Yukarıda bahsettiğim olaylarda yaşanan ve kamuoyuna yansıyan görüntüler de TSK’yı Türk Milletinin nezdinde tartışmaya açmış mıdır?

Bunun da sorumlusu TSK’nın başı değil midir?

Teğmenlerin ihraç edildiği “bir gerekçe”, TSK’da yıllarca görev yapmış, her mevzuata hâkim, general olmuş ve hali hazırda bakanlık yapan ve ordunun en üst kademelerine gelmiş biri için de uygulanmasını gerektirmez mi?

Yapılanlar gerekçesi ne olursa olsun kabul edilemez.

Bizim ifade ettiğimiz eleştiriler TSK’da amir ve komutanlara olan güveni sarsan sözler değildir. Fakat sorumsuzca yapılan uygulama ve davranışlar komuta heyetine olan güven ortamını sarsmaktadır.

***

“Bu yazımın kime ne faydası olacak?” diye düşünmeden de edemiyorum.

Maalesef tüm iyi niyetle yaptığımız eleştiriler göz ardı edilmektedir.

Yine de yapıcı olması amacıyla eleştirimi yazıya döküyorum...

Orduevi giriş yasağı koyarak bizi susturamayacağınızı ve bu uygulamaların Milli Savunma Bakanı’na ve TSK komuta heyetine olan itibar ve güveni sarstığını idrak etmenizi Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Bizim beklentimiz nettir:

Bu yanlışların sorumluları derhal hesap vermelidir. Devletin itibarı kurumlar arası uyumla yükselir; koordinasyonsuzluk ve ciddiyetsizlikle değil. Milletimizin onurunu korumak, askerimizin onurunu korumaktan geçer.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.