SON DAKİKA
Hava Durumu

Kur’ani, insani ve vicdani olmayan işler!

Yazının Giriş Tarihi: 02.07.2022 14:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.07.2022 02:10

KIZ ÇOCUKLARINI DİRİ DİRİ TOPRAĞA /CEHALETE GÖMMEK KUR’ANİ, İNSANİ VE VİCDANİ BİR İŞ DEĞİLDİR

1. “Kızını Doktor Yapmak Allah’a Harp Açmaktır

93 yaşında yaşama veda eden Nakşibendi tarikatına bağlı İsmailağa cemaatinin şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu için 24 Haziran 2022’de Fatih Camisi’nde cenaze töreni düzenlendi.

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devlet yetkililerinin de katıldığı cenaze töreni, laiklik karşıtı bir gösteriye döndü.

Ciddi bir eğitimi olmamasına karşın 1954’te İsmailağa Camisi’nin imamlığına başlayan ve görev yaptığı caminin adıyla anılan bu cemaatin başı olan Mahmut Ustaosmanoğlu, tarikat içi birçok adli olayın yanı sıra çocuk istismarları ve suikast haberleri ile gündeme geldi, birçok siyasi ile ilişkiler kurdu.

Pek çok siyasetçinin mesaj yayınladığı ve cenazeye katılmak için yarıştığı bir ortamda, gazetelere başsağlığı ilânı veren iktidar partisi genel başkanı, cenazede yaptığı konuşmada “önderimizdir” ifadesini kullandı.

İsmailağa cemaati, Ustaosmanoğlu’nun cenazesiyle ilgili şöyle bir açıklama paylaştı ve “Mahmut Efendi Hazretlerimizin hanımların cenazelere katılmalarına razı olmadığı kesin olarak bilinen bir husustur. Dolayısıyla hanım kardeşlerimizin, bu hassasiyeti dikkate alıp cenazeye katılmamalarını rica ederiz” ifadelerine yer verildi.

Cemaatçi Mahmut Ustaosmanoğlu’nun “Hikmetli Sözler” adlı kitabında kadınlar hakkında yazdıkları ise ürkütücüdür:

“Ben kadınların dükkân açmasını asla helâl görmüyorum. Kadından memur olmaz, kadınlar mektebe gitmez. Duymadık demeyin. Kız çocuğunun orta mektepte, lisede işi yoktur. Benî İsrail’in ilk yıkılışı kadınlar yüzünden oldu. Kadın sokakta gezecek bir şey değildir, erkeğe gözükecek bir şey değildir. Kadın en dayanılmaz şeydir, onu görmeyeceksin. Zaruret olmadan kadınlar alışverişe çıkıyorlar, direksiz kubbeleri yıkacak bunlar. Hemşirelik, subaylık karı işi değildir. Kızını doktor yapmak Allah’a harp açmaktır. Bu karıları kendi başına bırakırsan uçurumdan aşağıya her gün uçarlar. Bir baldız eniştesine gözükmemelidir. Beraber bir sofrada yemek yememelidir. Yalnız olarak bir yolda yürümemelidir. Ey kadınlar; altınlarınızı öttürmeyin, erkeklerin nefsi uyanır. Kadınların vazifesi; ev işleri yapmak, efendisine itaat etmek ve millete, memlekete hayırlı evlât, asker yetiştirmek. Budur kadının vazifesi, başka yok.” [1]

2. “Kadın İnsan Mıdır?Sorusunun Cevabı: Erkek Ne Kadar İnsan ise Kadın da O Kadar İnsandır.

Gündemdeki konu nedeniyle insan hemen, bundan yedi yıl önce, yani 23 Aralık 2015’te Suudi Arabistan’da Fahd El-Ahmedî’nin de konuşmacı olarak katıldığı “Kadın İnsan Mıdır?” konulu düzenlenen semineri [2] hatırlıyor.

Hâlbuki Yüce Allah, kadın ve erkeği iki amaç için yaratmıştır:

(1) Sadece Allah’ın buyrukları, talimatı, evrensel değerleri önünde boyun eğmek; her tür yardımı da sadece O’ndan istemek (Fatiha/5; Zâriyât/56).

(2) Evreni ve insanı bir kitap gibi okumasını öğrenerek yaratılış yasalarını, doğanın kanunlarını keşfetmek; yeryüzünü mamur hâle getirerek yaşarken yaşatan uygarlık kurmak. Kısaca içindeki varlıkları ehlileştirerek evrene egemen olmak (Bakara/30).

Bu iki görev ve sorumluluğu yerine getirebilmesi için Yaratan Allah, kadını ve erkeği;

(a) Allah’a karşı aciz,

(b) Evrene karşı güçlü yaratmış, donatmıştır ki kadın ve er­kek her biri;

- Allah’a karşı aczini idrak ederek sadece O’na boyun eğmeyi, teslim (İslam) olmayı başarabilsin.

- Evrene karşı gücünü ispat ederek bilim, yaşarken yaşatan bir uygarlık ve teknoloji üretmeyi gerçekleştirebilsin.

Yüce Allah, kadın erkek her insana;

* Beynin yüzde 10’undan oluşan olumsuz akli meleke,

* Beynin yüzde 20’sinden oluşan duygusal beyin,

* Beynin yüzde 70’inden oluşan olumlu akli meleke vermiştir.

Ayrıca kadın erkek her insanı,

- Hem olumsuzluğa /fücûra /şerre /batıla /şirke,

- Hem de olumluluklara /takvaya /hayra /hakka /tevhide yetenekli kılmıştır (Şems/8).

Kadın erkek her insanın beynindeki takvaya yeteneği olan mantıklı düşünen seylim aklını (Neo-Korteks) doğru kullanabilmeyi ve evreni tanımayı /anla­mayı öğreten kılavuz olarak da Yüce Allah, kitap /vahiy göndermiştir.

Ayrıca kadın erkek her insanı irade sahibi kılmış ve bu dünyada özgür bırakmıştır. Hesap ve sorgulamanın öteki âlemde ola­cağını yasalaştırdığı için, bu dünyada dayatma /zorlama yoktur.

İşte “erkek ne kadar insan ise, kadın da o kadar insandır”, ifa­demizle anlatmak istediğimiz budur.[3]

Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde hâlâ “kadın insan değildir” konulu toplantılar düzenleyerek burada Suud ailesi adına konferans vermek, Kur’an’ın buyruğu değildir. Böylece kendile­rinde İslam adına dini kurallar koyma yetkisi görenler, Allah’ın dininden bu tür iktidar dayatmalarına asla referans bulamazlar.

Atatürk daha 1916 yılında günlüğüne şu tarihi notu yazmıştı:

Kadın insandır ve aklı başındadır.[4]

3. Tarihsel Gelişimde Görülen Üç Tür Cehalet

İnsanlık tarihi yaşadığımız yüzyıldan önce üç cahiliyet dönemi ge­çirmiştir. Cahiliyet adını almalarının nedeni veya ölçüsü o çağlarda insanın insana yaptığı muameledir.

- Birinci cahiliyet dönemi, erkeklerin erkekleri kullanması, cinsel sapıklık dediğimiz homoseksüelliğin toplu­mu sarması durumundan dolayı Elçi Lût dönemidir. ‘Ankebût/ 28. ayetine göre bu cinsel sapıklık Elçi Lût tarafından şöyle değerlendirilmektedir: “Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz!”

Bu cinsel sapıklığı ilk kez insanlığa Elçi Lût’un toplumu tanıştır­mıştır. Hatta Elçi Lût’un bu değerlendirmesinde ‘Ankebût/ 29’da “gurup seks” olayına da rastlamaktayız.

- İkinci cahiliyet dönemi de erkek çocuklarını kesip öldüren Firavun dönemidir. Siyasal rakibi geliyor diye, siyasi egemenliğini elden çıkarmamak için erkek çocukları öldürmek, o döneme cahiliye dönemi dam­gasını vurdurmuştur.

- Üçüncüsü ise ayıp kabul edilmesi ve fakirlik korkusu ile kız çocuklarının öldürülmesini gerçekleştiren Arapların cahiliyetidir.

Demek ki cinsel sapıklık, siyasi sapıklık, töre ve ekonomik sapıklık cahiliyet dönemlerinin nedeni, ölçüsü olmaktadır.[5]

İşte Yüce Allah ahrette Arapların cahiliyetinde suçsuz yere öldü­rülen kız çocuklarının sorgulamasını yapacağını ilgili ayetlerde bir ferman olarak vermektedir.

4. Kız Çocuklarını Toprağa / Cehalete Gömmek İnsanlık Dışı Bir Davranıştır, Şirkten Sonra En Büyük Günahtır

İnim inim inletilenlere, Hangi günahtan dolayı öldürüldüğü /hayatı mahvedildiği? sorulduğunda,” (Tekvir/8-9)

Kıyamet gününde, diri diri toprağa gömül­müş olan kıza, neden, hangi günahından ötürü böyle feci şekilde öldürüldü­ğü kendisine sorulacaktır.

Tekvir/8-9. ayetleri, Arapların kız çocuğundan utanıp onu bazen diri diri topra­ğa gömme geleneklerinin çirkinliğini vurgulamaktadır. O masum yavrunun günahı nedir ki diri diri toprağa gömülerek öldürülmüştür?

Ve yoksulluk kaygısıyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları ve sizi Biz rızıklandırırız/besleriz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.” (İsrâ/31)

De ki: “Geliniz, Rabbinizin size neleri tabulaştırdığını; dokunulmaz kıldığını okuyayım:

- ‘Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamanızı,

- Ana babaya iyilik yapmanızı- güzel davranmanızı,

- Fakirlik endişesiyle /fakirleştiriliriz korkusuyla çocuklarınızı öldürmemenizi, - Sizi ve onları Biz rızklandırıyoruz.-...” (En‘âm/151)

Ve onlardan biri kız doğum haberi ile müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolarak yüzü kapkara kesilir.”

Kendisine verilen haberin/müjdenin kötülüğünden dolayı toplumundan gizlenir; aşağılık ve horluğa rağmen kızı yanında mı tutsun yoksa toprağa mı gömsün! Dikkat edin, onların verdikleri hüküm/töreleri ne kötüdür!” (Nahl/57-59)

İşte bu ayetlerde bu çirkin âdet şiddetle kınanmaktadır.

Râzî’nin anlattığına göre, adamın kız çocuğu olunca, onun yaşamasını isterse üstüne yünden, ya da kıldan bir giysi giydirir, o çocuk bâdiyede deve ve koyunları otlatırdı. Ama onu öldürmek isterse bir süre bırakır, çocuğun boyu altı karış olunca annesine: “Onu süsle de akrabasına götüreyim” der. Daha önce eştiği bir çukurun yanına götürür, çocuğa: “Şuraya bak!” der. Çocuk bakarken onu çukura iter ve üzerine toprak atıp gömer, çukuru, yerle düz olacak biçimde toprakla doldururdu. Bir rivayete göre de kadın, doğu­mu yaklaşınca eşilen bir çukurun kenarına gider, kız doğurursa onu çukura atar, erkek doğurursa yanında tutardı”.[6]

Tekvir/8’de yer alan “Mev’ude”, “V-e-d” kökünden türemiştir. “Ve’ede”,  “şiddetli, yüksek, gür ses, avaz, uzaktan duyulan uğultu” demektir.[7]

Mev’ude” için genellikle “cahiliye Araplarının kız çocuklarını diri diri toprağa gömme şeklindeki insanlık dışı âdetlerine” denmektedir. Arapların kimisi bunu,

- Kızları yüzünden ileride başlarına utanç verici bir olay gelebilir korkusuyla,

- Kimisi de “melekler Allah’ın kızlarıdır” inanışına uygun olarak kızlarını meleklere katmak üzere yaparlardı.

- Fakat onları bu zulme iten başlıca nedenin fakirlik ve çocuğu besleyememek korkusu olduğu daha güçlü bir olasılıktır.[8]

Bununla beraber Araplar içinde kız çocuklarını bu şekilde toprağa gömmeyi onaylamayanlar da vardı. Örneğin, ünlü Arap şairi Farazdak’ın dedesi olan Sa’sa’a b. Naciye el-Mücaşi adlı kişi, kendi kavmi olan Beni Temim’den toprağa gömülecek kız çocuklarını fidye ile kurtarırdı.

Tekvir/ 8’deki “ağır, dolu” anlamına da gelen ve’ede fiilinden türemiş olan el-mev’ûde kavramı, bu manada Bakara/ 255’te de yer almaktadır:           

Yeri ve gökleri koruması Allah’a ağır gelmez.”

Bu anlamdan hareket edersek yorumladığımız ayete şöyle bir açılım getirebiliriz: Kuyuyu ya da mezarı açıp kız çocuklarını canlı canlı oraya atıp üzerlerini toprakla örtünce, onları toprağın ağırlığı ile öldürmüş oluyorlardı. Onun için bu şekilde toprağın ağırlığı ile öldürülen kıza mev’ûde denmektedir. Arap­ların bu uygulamasına töre sapıklığı diyoruz. Bu şekildeki âdî bir töre, topluma da ağır geliyordu. Sosyal yapıya ağır geldiği için nerede ise toplumu çökertiyordu.[9]

Bu ayetlerde dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da,

* Diri diri gömmek suretiyle işlenen cinayetin nedeni hakkında öldürene değil de,

* Öldürülen suçsuz kızcağıza soru yöneltilmiş olmasıdır.  

Hesap gününde sorunun suçsuz, koruyucusuz, mazlum kıza sorulacak olması, cinayeti işleyen katile hiç söz hakkı verilmeyecek olması anlamına gelmektedir ki, bu ifade ile hem “Tariz” sanatı sergilenmiş, hem de bu katillere mahşerde düşecekleri durumla ilgili olarak çarpıcı bir uyarı yapılmıştır.

Ayetlerde, diri diri gömmek suretiyle işlenen cinayetler örnek gösterilerek aslında şekli ne olursa olsun, çocukların kasten öldürülmelerinin büyük bir günah olduğu anlatılmaktadır.

Ayetteki “ve iza’l-mev’udeti süilet” ifadesini “diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda” diye çevrilir, ki bu, ayetin mesajını daraltmaktır. İfadenin gerçek anlamı, “baskı, eziyet sonucu imkânları kısıtlanan; eğitim-öğretimden, iş imkânlarından ve fırsatlarından mahrum edilen, bu nedenle de sıkıntılı, seviyesiz bir yaşam sürmek zorunda kalan, ömrü ah-vah ile inim inim inleyerek, feryad-ü figan ile geçen, kız, oğlan ve erişkin herkes” demektir. Bu tip sosyal cinayetlerin de aynı suç kapsamında olduğu unutulmamalıdır.[10]

5. Yüce Allah Neden Öldürenleri Sorgu­lamıyor Da Öldürülen Kız Çocuklarını Sorgulayacaktır?

Aslında onlar so­rumluluk çağına gelmeden öldürülmüşlerdi. Bunun cevabını şöyle verebiliriz:

Kız çocuklarını diri diri toprağa gömen insanları sorgulamaya lüzum yoktur. Çünkü yaptıkları iş, şirkten sonra en büyük günah olmaktadır.

Bu insanlara mücrim yani “ağır suçlu insan”lar denmektedir.

Karun, “Bu servet, bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi” dedi. Bilmez miydi ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı, birikimi olan kimseleri kesinlikle değişime/yıkıma uğratmıştı. –Suçluların /günahkârların suçları/günahları kendilerinden sorulmaz.–” (Kasas/ 78)

Bu ayete göre mücrimler/suçlular, günahlarından sorgulanmazlar; çünkü ona gerek kalmamıştır.

Diri diri öldürülen kızlar aslında günahkâr olarak sorgulanmaya­cak, sadece onlara sorulacaktır.

Bu ayette anlatılanlar bir hikâye midir, yoksa günümüz uygulama­ları ile ilgili bir açıklama gerektirir mi?

Günümüzde kız çocukları farklı şekilde öldürülmektedir. Yetişkin veya gençlik çağına daha yeni adım atan kızlar, erkeklere peşkeş çekilmekte, kirletilmekte, satılıp sırtlarından para kazanılmakta ve böylece âdeta cinsel ahlaksızlığın mezarlarına diri diri gömülmektedirler. Kur’an bu ayetiyle kadınları bu durumdan kurtarma hareketini başlatmıştır.

Nice kızlarımız yanlış ve ağır törelerin kurbanı olmuş, hak etme­dikleri ölüme götürülmüşlerdir. Kur’an, kadın sorununu çözmesine rağ­men Müslümanlar bu sorunu çözecek atılımı yapamamakta ve çözümsüzlük sürüp gitmektedir.

Bu uygulamaları ile insanlık, Allah’ın huzuruna çıkma cesaretini kendinde bulamayacaktır. Kendini doğuran, emziren, besleyen, büyüten kadın nesline erkeklerin zulmü, insanlığın geleceğini karartmaktadır.[11] İşte günümüzün cahiliyeti, Arapların cahiliyetinden geri kalmamaktadır.

6. Atatürk’e Göre Tekkeler ve Gerçek Tarikat Nedir?

Kadınlara büyük değer veren eşsiz önderimiz Atatürk’ün 30 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu’daki sözlerini burada anımsamak gerekir:

Bugün ilmin, fennin, tüm kapsamıyla uygarlığın saçtığı ışık önünde filan ya da falan şeyhin yol göstermesiyle maddi ve manevi mutluluk arayacak kadar ilkel insanların Türkiye uygar topluluğunda varlığını kesinlikle kabul etmiyorum.”

Günümüzde Devrim Yasaları yürürlüktedir ama tarikatlara, cemaatlere ve şeyhlik kandırmacasına siyasilerin oy uğruna prim vermeleri, laikliğe aykırı olduğu gibi ülkemizin çıkarlarına da aykırıdır. Bu yol karanlıktır; aydınlık yol ise akıl, bilim, cumhuriyet ve laikliktir.[12]

TEKKELER kesinlikle kapanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, her kolda doğru yolu gösterecek güce sahiptir. Hiçbirimiz tekkelerin uyarmasına muhtaç değiliz. Biz uygarlıktan, bilim ve teknikten kuvvet alıyoruz ve ona göre yürüyoruz; başka bir şey tanımayız. Doğru yoldan sapmışların amacı, halkı kendinden geçmiş ve abdal yapmaktır. Hâlbuki halkımız, abdal ve kendinden geçmiş olmamaya karar vermiştir. Bunlar basit bir iş görünür; fakat önemi vardır. Biz, dünya ailesi içinde uygarız. Her görüş noktasından uygarlığın gereklerini uygulayacağız.[13]

 

Ölülerden yardım istemek, uygar bir toplum için ayıptır. Var olan tarikatların amacı kendilerine bağlı olan kimseleri dünyevî ve manevî yaşamda mutluluğa eriştirmekten başka ne olabilir? Bugün bilimin, tekniğin, bütün kapsamıyla uygarlığın alevi karşısında filan veya falan şeyhin yol göstermesiyle maddî ve manevî mutluluk arayacak kadar ilkel insanların Türkiye topluluğunda varlığını asla kabul etmiyorum. Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır.[14]

Kaynakça

[1] Bkz. Suay KARAMAN, Azim ve Karar, 27 Haziran 2022.

[2] (http://odatv.com/kadin-insan-midir-2902161200.html  (Son erişim, 17 Kasım 2016)’den aktaran: Sinan Doğru yoldan sapmışların amacı MEYDAN, 1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek, İstanbul, 2017, İnkılâp Yayınları, s.413.  

[3] Sedat ŞENERMEN, Atatürk ve Türk Kadını, İstanbul, 2018, Nergiz Yayınları, s.12.

[4] Bkz. A. Afet İNAN, Mustafa Kemal Atatürk’ün Karlsbat Hatıraları, Ankara, 1983, Türk Tarih Kurumu Yayınları.

[5] Bayraktar BAYRAKLI, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, İstanbul, 2007, c.20, s.379.

[6] F. RÂZÎ, Mefâtîhu’l-Ğayb: 31/69’dan aktaran: Süleyman ATEŞ, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul, 1991, Yeni Ufuklar Neşriyat, c.10, s.339.

[7] İbn MANZUR, Lisânü’l Arab, “V-e-d” mad.

[8], [10] Hakkı YILMAZ, Tebyinü’l-Kur’an /İşte Kur’an, 2015, c.1, s.155, 156.

[9], [11] Bayraktar BAYRAKLI, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, c.20, s.380, 381.

[12] Suay KARAMAN, Azim ve Karar, 27 Haziran 2022.

[13] Mustafa Selim İMECE, Atatürk’ün Şapka Devrimi’nde Kastamonu ve İnebolu Seyahatleri (1925), Ankara, 1959, Türkiye İş Bankası Yayını, s.68.

[14] ATATÜRK’ÜN Söylev ve Demeçleri, cilt: II, s.215; Utkan KOCATÜRK, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara, 2007, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, s.333.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.