İnsan hayatında bazı anlar vardır ki, yılların ağırlığını bir kenara bırakır ve çocukluk saflığının, gençlik heyecanının yeniden içine doğmasına izin verir. İşte benim için de böyle bir akşam yaşandı.
Sosyal medya sayesinde ortaokul yıllarımızdaki sıra arkadaşım Yasemin beni bulduğunda çok sevindim.
1985’te mezun olduğum Pınarbaşı Osmangazi Ortaokulu’ndan kız arkadaşlarımla uzun yıllar sonra bir araya geldik. Tam 40 yıl sonra…
İtiraf etmeliyim ki, buluşma öncesi kalbim farklı bir heyecanla atıyordu. Zaman herkesi değiştirmişti elbette… Ama yine de yüzlerde, gözlerde, tebessümlerde o tanıdık simalar, eski dostlukların sıcaklığı vardı.
Buluşma adresimiz Kültürpark’tı. Bursa’nın kalbinde, çocukluk hatıralarımızın saklandığı o mekan, buluşmamıza daha da anlam kattı.
Sohbet koyulaştıkça yıllar geriye sardı… Öğretmenlerimizi hatırladık; bize yol gösteren, hayatımızda iz bırakan o değerli insanları… Vefat eden öğretmenlerimizi ve aramızdan ayrılan arkadaşımız Atakan’ı rahmetle andık. O an, geçmişle bugün arasında ince bir köprü kuruldu; gözlerimiz nemlendi ama yüreklerimiz aynı anda sevgiyle doldu.
Eskilerin ev ekonomisi dersini, iş teknik dersini hatırladık. Ne keyifliymiş aslında o günler… Öğrenirken eğleniyor, üretirken hayatı tanıyorduk. Bugünlerde çocuklarımızın ağır bir yarışın içinde, sınavdan sınava koşuşturduğunu düşününce, kendi çocukluğumuzun huzurlu temposunu daha çok arar olduk.
Ve elbette unutamadığımız bir isim vardı: Müzik öğretmenimiz Işıltan Uşaklıgil. O, yalnızca nota öğreten bir öğretmen değildi; İzcilikle, müzikle, disiplinle hayatımıza yeni ufuklar açmıştı. En son İzmir’de yaşadığını duymuştuk. Eğer hayattaysa, Allah ona uzun ve sağlıklı ömür versin. Onun sayesinde müziğin, dostluğun ve birlikte üretmenin değerini keşfettik.
O akşam Kültürpark’ta yalnızca eski arkadaşlarımla buluşmadım; çocukluğumla, gençliğimle, saf duygularımla da yeniden kucaklaştım. Bu buluşma bana gösterdi ki, yıllar ne kadar hızlı geçerse geçsin, dostluklar ve hatıralar eskimiyor. Sadece biraz tozlanıyor… Arada bir araya gelmek, o tozu silmek gerekiyor.
Belki de hayatın bize verdiği en güzel derslerden biri şuydu:
Geçmişe sahip çıkmak, hatıraları canlı tutmak ve dostlukları korumak… Çünkü günün sonunda geriye kalan sadece bunlar oluyor.
8-D sınıfı arkadaşlarım : Ayşen Çalışkan, Yasemin Boz Oktay, Arzu Urgan, Emine Şen, Ferhan Sert, Kader Çavdar, Meltem Safure Uluaşar, Neşe Tatveren ve Fatmagül Yılmaz Özkaya’ya sevgi dolu teşekkürler…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sibel BARUTCU
1985’ten bugüne bir dostluk hikâyesi…
İnsan hayatında bazı anlar vardır ki, yılların ağırlığını bir kenara bırakır ve çocukluk saflığının, gençlik heyecanının yeniden içine doğmasına izin verir. İşte benim için de böyle bir akşam yaşandı.
Sosyal medya sayesinde ortaokul yıllarımızdaki sıra arkadaşım Yasemin beni bulduğunda çok sevindim.
1985’te mezun olduğum Pınarbaşı Osmangazi Ortaokulu’ndan kız arkadaşlarımla uzun yıllar sonra bir araya geldik. Tam 40 yıl sonra…
İtiraf etmeliyim ki, buluşma öncesi kalbim farklı bir heyecanla atıyordu. Zaman herkesi değiştirmişti elbette… Ama yine de yüzlerde, gözlerde, tebessümlerde o tanıdık simalar, eski dostlukların sıcaklığı vardı.
Buluşma adresimiz Kültürpark’tı. Bursa’nın kalbinde, çocukluk hatıralarımızın saklandığı o mekan, buluşmamıza daha da anlam kattı.
Sohbet koyulaştıkça yıllar geriye sardı… Öğretmenlerimizi hatırladık; bize yol gösteren, hayatımızda iz bırakan o değerli insanları… Vefat eden öğretmenlerimizi ve aramızdan ayrılan arkadaşımız Atakan’ı rahmetle andık. O an, geçmişle bugün arasında ince bir köprü kuruldu; gözlerimiz nemlendi ama yüreklerimiz aynı anda sevgiyle doldu.
Eskilerin ev ekonomisi dersini, iş teknik dersini hatırladık. Ne keyifliymiş aslında o günler… Öğrenirken eğleniyor, üretirken hayatı tanıyorduk. Bugünlerde çocuklarımızın ağır bir yarışın içinde, sınavdan sınava koşuşturduğunu düşününce, kendi çocukluğumuzun huzurlu temposunu daha çok arar olduk.
Ve elbette unutamadığımız bir isim vardı: Müzik öğretmenimiz Işıltan Uşaklıgil. O, yalnızca nota öğreten bir öğretmen değildi; İzcilikle, müzikle, disiplinle hayatımıza yeni ufuklar açmıştı. En son İzmir’de yaşadığını duymuştuk. Eğer hayattaysa, Allah ona uzun ve sağlıklı ömür versin. Onun sayesinde müziğin, dostluğun ve birlikte üretmenin değerini keşfettik.
O akşam Kültürpark’ta yalnızca eski arkadaşlarımla buluşmadım; çocukluğumla, gençliğimle, saf duygularımla da yeniden kucaklaştım. Bu buluşma bana gösterdi ki, yıllar ne kadar hızlı geçerse geçsin, dostluklar ve hatıralar eskimiyor. Sadece biraz tozlanıyor… Arada bir araya gelmek, o tozu silmek gerekiyor.
Belki de hayatın bize verdiği en güzel derslerden biri şuydu:
Geçmişe sahip çıkmak, hatıraları canlı tutmak ve dostlukları korumak… Çünkü günün sonunda geriye kalan sadece bunlar oluyor.
8-D sınıfı arkadaşlarım : Ayşen Çalışkan, Yasemin Boz Oktay, Arzu Urgan, Emine Şen, Ferhan Sert, Kader Çavdar, Meltem Safure Uluaşar, Neşe Tatveren ve Fatmagül Yılmaz Özkaya’ya sevgi dolu teşekkürler…