SON DAKİKA
Hava Durumu

Bir Neslin Çığlığı!

Yazının Giriş Tarihi: 15.12.2025 11:34
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.12.2025 11:35

Öfke mi? Şiddet mi? İmdat Çığlığı mı?

Son günlerde haber bültenlerinde sıkça benzer konuları görüyoruz:

“Yasa dışı bahis çetesi operasyonu”, “Lisede akran zorbalığı kamerada”, “Gençler arasında şiddet alarm veriyor.”

Bu başlıklar birbirinden bağımsız değil. Aksine, aynı hikâyenin farklı sahneleri. Bahis, sanal kumar ve oyun bağımlılığı ile gençler arasında artan şiddet içeren zorbalık davranışları, aynı duygusal zeminde filizleniyor; aidiyet yoksunluğu ve duygusal ihmal.

Benzer konularla ilgili başka yazılarım da var. Hemen hemen aynı sorunlar ekseninde dönüyoruz. Bu durum da aynı konulara farklı bakış açıları ile bakıp, nedenlerini ve “ne yapabiliriz?”i tekrar tekrar sunma ihtiyacı hissettiriyor.

Bu yazımı da bu nedenle kaleme aldım.

Bugün birçok çocuk ve genç, evde bedenen var ama ruhen yok sayılıyor. Sorulmayan bir “Nasılsın?”, dinlenmeyen bir hikâye, geçiştirilen bir duygu. Hatta bazen sadece evden uzaklaştırmak için başka alanlara gönderilen çocuklar ve gençler.

Sonuç ise maruz kaldıkları yalnızlık ile gelen boşluk. Peki, bu boşluk ne ile dolduruluyor? Tabi ki de ekranlarla dolduruluyor. Sürekli olarak artan bu boşlukla yetmeyen ekran süreleri ile risk büyüyor. Risk de yetmeyince öfke sahneye çıkıyor.

Bahis ve Kumar: “Kazanmaktan” Çok Görülme Arzusudur.

Gençler için bahis ve sanal kumar, çoğu zaman para kazanma hayali değildir. Asıl cazibe; kontrol hissi, heyecan, anlık değer duygusu ve en önemlisi bir yere ait olma yanılsamasıdır. Gerçek hayatta: Söz hakkı yoktur, duygusu küçümsenir, başarısı şartlı sevilir. Sanal dünyada ise: Kazanınca alkış vardır, kaybedince bile “devam” hakkı vardır, kimse “neden böyle hissediyorsun?” diye sormaz. Bahis siteleri ve oyunlar, duygusal olarak aç kalan gençler için sessiz ama güçlü bir mıknatıs gibidir.

Zorbalık ve Şiddet: Duygunun Dile Gelmiş Halidir.

Son dönemde gençler arasında artan fiziksel ve psikolojik zorbalık, çoğu zaman “kötü çocuk” etiketiyle açıklanıyor. Oysa zorbalık, çoğu durumda yönetilemeyen duygunun dışa vurumudur. Aidiyet geliştiremeyen çocuk: güçsüz hissettiği ve görülmediği yerde güç göstermeye, korku yaratmaya çalışır, duyulmadığı yerde bağırır, yine de varlığı ile istediği görülmeyi sağlayamaz ise işte o zaman da şiddete bürünür.

“Şiddet, burada bir amaç değil; bir dildir. Ne yazık ki bu dil de evde öğrenilir.”

Peki bizler, ebeveyn olarak şiddeti ve bağımlılığı nasıl pekiştiriyoruz? Birçok ebeveyn farkında olmadan hem bağımlılığı hem de zorbalığı besleyen mesajlar veriyor.

Olumsuz Pekiştireçler (Farkında Olmadan)

“Susması için” verilen telefonlar. Öfkeyle bağıran çocuğa sınırı geri çekmek. Zorbalık davranışını “erkeklik”, “kendini savunma” diye normalleştirmek. “Ben senin yaşındayken…” ile başlayan kıyaslar. Başarıyı överken duyguyu görmezden gelmek gibi çeşitlendirebiliriz.

Bu tutumlar çocuğa şunu öğretir:

“Güçlüysen varsın.” “Bağırırsan kazanırsın.” “Duygu değil, sonuç önemlidir.”

Sonuçta, bu çocuk ya zorba olur ya da zorbalığa maruz kalır.
Bazen de her ikisi birden.

Unutmayın ki; bir zorba zamanında zorbalığa uğramış bir bireydir.

Olması Gereken: Onarıcı ve Düzenleyici Ebeveynlik

Sağlıklı bir çocuk; sınırla büyür ama ilişki içinde büyür.

Davranışı durdururken duyguyu sahiplenmek. “Öfkelendiğini anlıyorum ama şiddet kabul edilemez.”

Zorbalık davranışını görmezden gelmemek. “Birine zarar verdiğinde bunu konuşacağız.”

Bahsi, oyunu yasaklamak yerine anlamını sorgulamak. “Sana burada ne iyi geliyor?”

Sevgi ve ilgiyi ödül olmaktan çıkarmak. Günlük, küçük ama sürekli temas kurmak

Bu yaklaşım çocuğa şunu kazandırır: “Güç şiddet değildir.” “Bağ kurabilirim.” “Duygumu başka yollarla ifade edebilirim.”

Çocuk büyürken gösterdiğimiz ilgi kadar bizimdir. Önceden bu ilgiyi göremeyen çocuklar ya da gençler sokak çocuğu olurdu. Sokak çocuğu olmanın dahi avantajı vardı. Çünkü yaşamsal beceriler kazanıyorlardı. Şimdi ise, ilgilenmediğimiz çocuğumuz, yapay zekanın ya da yapay zekayı kullanabilen kim olduklarını bilmediğimiz insan ya da şeylerin çocukları oluyor. Lütfen artık bunu toplum olarak idrak edelim!

Son söz olarak diyorum ki, alarm veren, çığlık atan, bir neslin yaptıklarını duyuyor ve konuşuyoruz. Artan bahis, sanal kumar ve gençler arasındaki şiddet; bireysel sapmalar değil, toplumsal bir alarmdır. Çocuklar ve gençler bozulmadı. Sadece yalnız kaldılar. Bizler tarafından!

Unutmayalım:
Bir çocuk aidiyet bulamazsa, gücü yanlış yerde arar. Bir genç görülmezse, görünür olmak için yakar, yıkar, zorlar. Ve hiçbir filtre, hiçbir yasak; güvenli bağlanmanın, tutarlı ebeveynliğin ve gerçek ilginin yerini tutamaz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.