Yalnızca kelimeleri değil, duygularımızı da paylaştığımız; yalnızca duymayı değil, anlamayı da seçtiğimiz bir iletişim mümkün mü?
Evet, mümkün.
Ve bu iletişim, direk ve açık iletişimle başlıyor.
Direk ve açık olmak ne değildir?
Açık iletişim bazen yanlış anlaşılır:
"Ne düşünüyorsam söylerim, dobra olmak budur" denir.
Oysa açık iletişim; yıkmak değil, bağ kurmaktır. Dobra olmak ile dürüstlüğü nezaketle birleştirmek arasında fark vardır.
Direk iletişim ne düşündüğümüzü ve ne hissettiğimizi karşımızdakini suçlamadan ifade etmektir. Kırmadan, ötekileştirmeden ve savunmaya zorlamadan…
***
Neden bu kadar zorlanıyoruz? Beynin savunma prensibi!
İletişim kurarken bazen neden bu kadar zorlandığımızı hiç düşündünüz mü?
İnsan beyni, özellikle duygusal tehdit algıladığında "savaş, kaç ya da dur (donakal)" tepkisiyle hareket eder. Bu, beynin evrimsel olarak geliştirdiği bir hayatta kalma mekanizmasıdır.
İletişimde tehdit edici bir ton, suçlayıcı bir ifade ya da küçümsenmiş hissettiren bir tutum karşısında da beyin aynı sistemi devreye sokar.
Bu durumda:
Savaş tepkisi: Sesimizi yükseltir, savunmaya geçer ya da karşı tarafı suçlarız.
Kaç tepkisi: Konuşmayı keser, uzaklaşır, duygularımızı içimize atarız.
Donakal tepkisi: Ne söyleyeceğimizi bilemez, iletişimi tamamen durdururuz.
Yani, iletişim bir tehdit gibi algılandığında duygusal bağ değil, korunma güdüsü devreye girer.
Ancak iyi haber şu:
Beyin, güvenli ortamda farklı çalışır. Açık, empatik, yargılamayan bir iletişim dili; beynin tehdit algısını düşürür, duygusal regülasyonu artırır ve anlayışa kapı aralar.
İşte bu nedenle “ben” dili, empati ve pozitif psikoloji temelli iletişim çok değerlidir. Çünkü karşı tarafın sinir sistemine de "tehlike yok, burası güvenli" mesajı verir.
Ben Dili:
Suçlamak yerine sorumluluk almak, empatik iletişimde en güçlü araçlardan biri “ben dili”dir.
“Sen zaten beni hiç anlamıyorsun” demek yerine, “Anlaşılmadığımı hissettiğimde kendimi yalnız hissediyorum” demek hem duyguya yer açar hem çözüm kapısı aralar.
Ben dili, karşı tarafı suçlamaz; kişi kendi duygu ve ihtiyacını dile getirir.
Pozitif psikoloji, sadece iyi hissetmekle ilgili değildir. Duyguların farkında olmak, onları yönetebilmek ve olumlu ilişkiler kurabilmek pozitif psikolojinin temellerindendir.
Açık iletişim, kişisel farkındalığı da artırır: “Şu an ne hissediyorum?”,
“Bu duygu hangi ihtiyaçtan kaynaklanıyor?”,
“Bu ihtiyacı karşılamak için karşımdakine neyi nasıl söylemeliyim?”
İşte bu sorularla iletişim, bir yarış değil bir buluşma alanına dönüşür.
Empati: Duymak Değil, Hissetmek
Empati kurmak, karşımızdakinin duygusuna kendi yargılarımızı eklemeden yaklaşmaktır.
“Sen bunu yaşadın ve bu sana böyle hissettirdi” diyebilmek; iletişimi onarıcı hale getirir.
Empati gösterdiğimizde, kişi anlaşılmış hisseder. Bu da savunma değil, açıklık getirir.
***
Açık ve Empatik Bir Cümle Nasıl Kurulur?
“Sen neden böyle yapıyorsun?” yerine, “Bu durumda kendimi değersiz hissediyorum.”
“Beni hiç önemsemiyorsun” yerine, “İlgine ihtiyaç duyduğum anlarda yanında olmanı bekliyorum.”
“Seninle konuşmanın anlamı yok” yerine, “Kırıldığımda içime kapanıyorum, konuşmak zorlaşıyor.”
Son Söz:
Beynin de kalbin de duyulmak ister!
İletişim, iki insanın kalpten kalbe uzandığı bir köprüdür. Bu köprü sadece kelimelerle değil, güvenle kurulur.
Direk, açık, empatik ve duygulara duyarlı bir dille kurulduğunda bu köprü sağlamlaşır.
Ben diliyle konuşmak;
Beynin savunma sistemini yatıştırmak, duygulara yer açmak ve anlayışa davet çıkarmaktır.
Her kelimen, bir bağ olsun.
Her cümlen, bir köprü…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sosyolog Özge ALACAN
Lütfen, Duy Beni!
Konuşuyoruz.
Her gün, her yerde, her şekilde...
Ama gerçekten iletişim kurabiliyor muyuz?
Yalnızca kelimeleri değil, duygularımızı da paylaştığımız; yalnızca duymayı değil, anlamayı da seçtiğimiz bir iletişim mümkün mü?
Evet, mümkün.
Ve bu iletişim, direk ve açık iletişimle başlıyor.
Direk ve açık olmak ne değildir?
Açık iletişim bazen yanlış anlaşılır:
"Ne düşünüyorsam söylerim, dobra olmak budur" denir.
Oysa açık iletişim; yıkmak değil, bağ kurmaktır. Dobra olmak ile dürüstlüğü nezaketle birleştirmek arasında fark vardır.
Direk iletişim ne düşündüğümüzü ve ne hissettiğimizi karşımızdakini suçlamadan ifade etmektir. Kırmadan, ötekileştirmeden ve savunmaya zorlamadan…
***
Neden bu kadar zorlanıyoruz? Beynin savunma prensibi!
İletişim kurarken bazen neden bu kadar zorlandığımızı hiç düşündünüz mü?
İnsan beyni, özellikle duygusal tehdit algıladığında "savaş, kaç ya da dur (donakal)" tepkisiyle hareket eder. Bu, beynin evrimsel olarak geliştirdiği bir hayatta kalma mekanizmasıdır.
İletişimde tehdit edici bir ton, suçlayıcı bir ifade ya da küçümsenmiş hissettiren bir tutum karşısında da beyin aynı sistemi devreye sokar.
Bu durumda:
Savaş tepkisi: Sesimizi yükseltir, savunmaya geçer ya da karşı tarafı suçlarız.
Kaç tepkisi: Konuşmayı keser, uzaklaşır, duygularımızı içimize atarız.
Donakal tepkisi: Ne söyleyeceğimizi bilemez, iletişimi tamamen durdururuz.
Yani, iletişim bir tehdit gibi algılandığında duygusal bağ değil, korunma güdüsü devreye girer.
Ancak iyi haber şu:
Beyin, güvenli ortamda farklı çalışır. Açık, empatik, yargılamayan bir iletişim dili; beynin tehdit algısını düşürür, duygusal regülasyonu artırır ve anlayışa kapı aralar.
İşte bu nedenle “ben” dili, empati ve pozitif psikoloji temelli iletişim çok değerlidir. Çünkü karşı tarafın sinir sistemine de "tehlike yok, burası güvenli" mesajı verir.
Ben Dili:
Suçlamak yerine sorumluluk almak, empatik iletişimde en güçlü araçlardan biri “ben dili”dir.
“Sen zaten beni hiç anlamıyorsun” demek yerine, “Anlaşılmadığımı hissettiğimde kendimi yalnız hissediyorum” demek hem duyguya yer açar hem çözüm kapısı aralar.
Ben dili, karşı tarafı suçlamaz; kişi kendi duygu ve ihtiyacını dile getirir.
Bu da karşılıklı anlayışı besler.
***
❝Kırmadan konuşmak, bağırmadan duyulmak mümkündür❞
Pozitif psikoloji ile duygulara alan açmak:
Pozitif psikoloji, sadece iyi hissetmekle ilgili değildir. Duyguların farkında olmak, onları yönetebilmek ve olumlu ilişkiler kurabilmek pozitif psikolojinin temellerindendir.
Açık iletişim, kişisel farkındalığı da artırır:
“Şu an ne hissediyorum?”,
“Bu duygu hangi ihtiyaçtan kaynaklanıyor?”,
“Bu ihtiyacı karşılamak için karşımdakine neyi nasıl söylemeliyim?”
İşte bu sorularla iletişim, bir yarış değil bir buluşma alanına dönüşür.
Empati: Duymak Değil, Hissetmek
Empati kurmak, karşımızdakinin duygusuna kendi yargılarımızı eklemeden yaklaşmaktır.
“Sen bunu yaşadın ve bu sana böyle hissettirdi” diyebilmek; iletişimi onarıcı hale getirir.
Empati gösterdiğimizde, kişi anlaşılmış hisseder. Bu da savunma değil, açıklık getirir.
***
Açık ve Empatik Bir Cümle Nasıl Kurulur?
“Sen neden böyle yapıyorsun?” yerine, “Bu durumda kendimi değersiz hissediyorum.”
“Beni hiç önemsemiyorsun” yerine, “İlgine ihtiyaç duyduğum anlarda yanında olmanı bekliyorum.”
“Seninle konuşmanın anlamı yok” yerine, “Kırıldığımda içime kapanıyorum, konuşmak zorlaşıyor.”
Son Söz:
Beynin de kalbin de duyulmak ister!
İletişim, iki insanın kalpten kalbe uzandığı bir köprüdür. Bu köprü sadece kelimelerle değil, güvenle kurulur.
Direk, açık, empatik ve duygulara duyarlı bir dille kurulduğunda bu köprü sağlamlaşır.
Ben diliyle konuşmak;
Beynin savunma sistemini yatıştırmak, duygulara yer açmak ve anlayışa davet çıkarmaktır.
Her kelimen, bir bağ olsun.
Her cümlen, bir köprü…