İnsanoğlu bunalımda; milletimizde bu buhrandan nasibini fazlasıyla almış durumda.
Bu da ayrı bir yazı konusu.
***
Ülkemizde görev yapmış devlet adamı, sefir ya da gezip incelemiş seyyahların hatıralarını okumayı severim.
Yaşadığımız sosyal ve kültürel yozlaşmayı çok daha iyi tahlil edebileceğimiz bu tür eserlerin de okunmasını tavsiye ederim.
***
Bir devlet düşünün ki; müşterinin ununa ve buğdayına zarar gelir düşüncesi ile değirmencilerin değirmen çevresinde tavuk beslemesini yasak etsin.
Bir millet düşünün ki, ülkesine gelen tüm yabancı sefirlerin, devlet adamlarının, seyyahların, yazarların övgülerini mazhar olsun…
“Bu memlekette yaşayan Hristiyanlar, Rumlar, Ermeniler Türkler gibi değildir. Sık sık çarptırıldıkları cezalara rağmen bunlar Hristiyanlığın saffetini ihlal eden bir ahlaksızlık içinde yaşarlar ( Comte de Bonneval, Anecdote Venitiennes et Turques)”
Fransız kâşif ve yazar Fernand Grenard; banliyöleriyle beraber 1 milyon olan İstanbul’da dört yılda sadece dört cinayet işlendiğini, ağzına kadar tüccar eşyası ile dolu bir kervansarayı bir tek kişi muhafaza edebildiğini hatıratlarında paylaşıyor.
Bu tür örnekler o kadar çok ki. Türkiye’yi gezmiş seyyahların hatıratlarını, ülkemizde görev yapmış başka ülkelerin devlet temsilerinin yüzlerce kitaplaşmış hatıratlarını bir zahmet okuyun!
Bizim asıl mucizemiz gemileri karadan yürütmek değil;
Ahlakımız, töremiz, irfanımız, ferasetimiz, basiretimiz ve o gemileri karadan yürütecek irfanımız ve bilgimiz; azim, kararlılık, hamle gücüyle dolu olan ruh halimiz ve teşkilatlı, disiplinli yapımızdır.
Bizim asıl mucizemiz; Atatürk’ün ifadesiyle:
“Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir.”
Bizim asıl mucizemiz;
“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” diyen peygamberin ümmeti olmak; Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti içerisinde olmaktır.
***
Gençler;
“Biz kaybedilmiş medeniyetin çocuklarıyız” diyordu Dündar Taşer ve devam ediyordu:
“O kaybedilmiş medeniyeti yeniden kuracak olan sizlersiniz. Mutlak manada milli, manevi, İslami değerlere bağlı gençliği ülkü ve fikirler etrafında toplayacak aksiyoner bir hareketi oluşturmak zorundayız. Hedefiniz Büyük Türkiye Ülküsünü gerçekleştirmektir. Hedefiniz yeniden Büyük TÜRK-İSLAM medeniyetini kurmaktır. Şanlı tarihimiz ve büyük ecdadımızın bize yüklediği görev budur. Allah bizimle beraberdir.”
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Tugay Sait SEYHAN
Asıl mucize
“Biz kaybedilmiş bir medeniyetin çocuklarıyız”
Böyle değildik…
İnsanoğlu bunalımda; milletimizde bu buhrandan nasibini fazlasıyla almış durumda.
Bu da ayrı bir yazı konusu.
***
Ülkemizde görev yapmış devlet adamı, sefir ya da gezip incelemiş seyyahların hatıralarını okumayı severim.
Yaşadığımız sosyal ve kültürel yozlaşmayı çok daha iyi tahlil edebileceğimiz bu tür eserlerin de okunmasını tavsiye ederim.
***
Bir devlet düşünün ki; müşterinin ununa ve buğdayına zarar gelir düşüncesi ile değirmencilerin değirmen çevresinde tavuk beslemesini yasak etsin.
Bir millet düşünün ki, ülkesine gelen tüm yabancı sefirlerin, devlet adamlarının, seyyahların, yazarların övgülerini mazhar olsun…
“Bu memlekette yaşayan Hristiyanlar, Rumlar, Ermeniler Türkler gibi değildir. Sık sık çarptırıldıkları cezalara rağmen bunlar Hristiyanlığın saffetini ihlal eden bir ahlaksızlık içinde yaşarlar ( Comte de Bonneval, Anecdote Venitiennes et Turques)”
Fransız kâşif ve yazar Fernand Grenard; banliyöleriyle beraber 1 milyon olan İstanbul’da dört yılda sadece dört cinayet işlendiğini, ağzına kadar tüccar eşyası ile dolu bir kervansarayı bir tek kişi muhafaza edebildiğini hatıratlarında paylaşıyor.
Bu tür örnekler o kadar çok ki. Türkiye’yi gezmiş seyyahların hatıratlarını, ülkemizde görev yapmış başka ülkelerin devlet temsilerinin yüzlerce kitaplaşmış hatıratlarını bir zahmet okuyun!
Bizim asıl mucizemiz gemileri karadan yürütmek değil;
Ahlakımız, töremiz, irfanımız, ferasetimiz, basiretimiz ve o gemileri karadan yürütecek irfanımız ve bilgimiz; azim, kararlılık, hamle gücüyle dolu olan ruh halimiz ve teşkilatlı, disiplinli yapımızdır.
Bizim asıl mucizemiz; Atatürk’ün ifadesiyle:
“Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir.”
Bizim asıl mucizemiz;
“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” diyen peygamberin ümmeti olmak; Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti içerisinde olmaktır.
***
Gençler;
“Biz kaybedilmiş medeniyetin çocuklarıyız” diyordu Dündar Taşer ve devam ediyordu:
“O kaybedilmiş medeniyeti yeniden kuracak olan sizlersiniz. Mutlak manada milli, manevi, İslami değerlere bağlı gençliği ülkü ve fikirler etrafında toplayacak aksiyoner bir hareketi oluşturmak zorundayız. Hedefiniz Büyük Türkiye Ülküsünü gerçekleştirmektir. Hedefiniz yeniden Büyük TÜRK-İSLAM medeniyetini kurmaktır. Şanlı tarihimiz ve büyük ecdadımızın bize yüklediği görev budur. Allah bizimle beraberdir.”