“Bundan sonra gelecek Türk asrıdır, geleceğin gücü Türkiye’dir.”
Değil sadece ülkemiz, dünya siyaseti açısından bile önemli olan yüzyılın seçimi yaşandı Türkiye’de.
Öncelikle böylesine kutuplaşmanın, ötekileştirmenin zirve yaptığı, çok gergin geçen bir ortamda kazasız belasız bitirilen bir seçim için emeği geçen tüm yetkililere ve sağduyulu herkese sonsuz teşekkür etmeliyiz.
***
Cumhur İttifakı seçim süresince, 15 Temmuz’a kadar Amerikan-Batı küresel nizam merkezli yönetilen Türkiye’nin bundan sonra milli bir model ile yönetileceğini ifade etti. Bu söylem Türk Milletinde karşılık buldu ve seçimi hem Başkanlıkta hem de parlamentoda Cumhur İttifakı kazandı.
Tüm önermelerinde, sözlerinde, öngörülerinde haklı çıkan Devlet Bahçeli cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi sonrası yaptığı değerlendirmede hiçbir şeyin eskisi olmayacağını, yeni bir sürece gireceğimizi ifade etti…
Zaten yaşan süreç Türkiye’de taşların yerinden oynayacağı günleri yaşayacağımızı haykırır gibiydi…
***
15 Temmuz sonrası oluşan Cumhur İttifakı, ülkenin en önemli önceliği olan PKK-FETÖ, DAEŞ, Silahlı Sol Örgütler gibi milletimizin başına bela olmuş terör örgütlerinin silahlı-askeri kanatlarının soluğunu büyük oranda kesti.
Artık ülkemizin başkentinde, şehirlerinde alışveriş merkezlerinde bombalar patlamadığı gibi teröristler inlerinden dışarı burunlarını bile çıkaramaz hale geldiler.
Ancak terörün siyasi, bürokrasi ve ekonomi kanadının kripto yapılarının yanı sıra teröre destek veren parti, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü, sanatçı merkezli etki ajan grupları hala diriliğini ve sinsiliğini koruyup, çalışmaya devam etmekteler.
Sebze meyve halleri, marketler, emlak ve galericiler, aracılar tüm ekonomi bileşenleri mercek altına alınıp; soğan üzerinden, ev fiyatları üzerinden, milletimizin temel ihtiyaçları üzerinden ekonomi teröristliği yapanlarla ilgili süreci merakla beklemekteyiz!
***
Yarım asırdan fazla bir zaman diliminde Amerikan-NATO merkezli güdüm ve himaye ile yönetilen Türkiye’de problemler bir dağ misali olarak karşımızda durmakta.
Adaletten eğitime, israftan ahlak ve kültür erozyonuna, hayat pahalılığından suç artışına, göçmen ve mülteci sıkıntısından gençlerin gayri milli şuur algısına varıncaya kadar sayılamayacak ciddi problem önümüzdeki günlerde çözüm bekleyecek.
İnşallah bundan sonra, bulduğu her fırsatta devletine, milletine ve değerlerine sövüp, ihanet eden, hep menfaati peşinde koşan, gayri ahlaki, gayri milli değil vatanını milletini devletini çok seven liyakat sahibi bürokratlarımız, devlet adamlarımız, genel müdürlerimiz, iş adamlarımız olur.
Milli olmanın insani olmaya, manevi olmanın modern teknolojiye ve ilme karşı olmaya sebep olmadığını aksine bunun şahsiyetli birey ve kimlikli bir insan olmak için şart olduğunu yeni nesillere aktarıp, bu ruh dünyasındaki bir toplum yapısına kavuşuruz…
***
21. Asır Türk yüzyılı olacaktır inancını yarım asırdır dillendiren ve bu uğurda çileli yollar aşıp bedel ödeyen Türk Milliyetçilerinin hata yapma lüksü yoktur. Aralarına sızmış kriptoları bertaraf ederek, önce kendi içerisinde başlayıp sevgi ve saygıyı bütün millet yapısına yaymanın üstün gayreti içerisinde olmalıdır.
Devlet algısının yeniden en değerli, fertlerin ise şahsiyetli olduğu millet hayatımızı oluşturulmak zorunluluğumuz vardır. Devlet “en değerlilik” tahtından indirilmeden yanlışlarından arındırılarak, bireylerinde nefis ve arzularından fedakârlık göstereceği, millet hayatımızı daha güçlü kılacak, devlet ile ferdin beraber değerli olacağı çözüm ve projeler üretilmelidir.
Bütündeki huzurlu “birlik” dünyasından, tekilin karamsar ve endişeli “bencil” yapısına yönlendirilen bir toplum yapısına milli reçeteler sunacak milletini özünden çok seven “Kadrolara” ihtiyaç vardır.
Dünya, yeni bir düzenin oluşumu öncesini yaşamaktadır. Dünya rollerinin yenilendiği bu dönemde; huzur, mutluluk, adalet arayışındaki insanlığın önder olarak Türk Milletini başkahraman rolünde yeniden tarih sahnesinde görmek istediğinin işaretleri son yıllarda iyice belirgin hale geldi.
Demir dağları eriten bir medeniyet; gönülleri pas tutmuş, zihinleri kir bağlamış insanlığa çare olup onu yeni ufuklara taşıyacaktır. Ancak bunun için titreyip kendine dönmelidir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Tugay Sait SEYHAN
Bundan sonra hata yapma lüksü yok!
“Bundan sonra gelecek Türk asrıdır, geleceğin gücü Türkiye’dir.”
Değil sadece ülkemiz, dünya siyaseti açısından bile önemli olan yüzyılın seçimi yaşandı Türkiye’de.
Öncelikle böylesine kutuplaşmanın, ötekileştirmenin zirve yaptığı, çok gergin geçen bir ortamda kazasız belasız bitirilen bir seçim için emeği geçen tüm yetkililere ve sağduyulu herkese sonsuz teşekkür etmeliyiz.
***
Cumhur İttifakı seçim süresince, 15 Temmuz’a kadar Amerikan-Batı küresel nizam merkezli yönetilen Türkiye’nin bundan sonra milli bir model ile yönetileceğini ifade etti. Bu söylem Türk Milletinde karşılık buldu ve seçimi hem Başkanlıkta hem de parlamentoda Cumhur İttifakı kazandı.
Tüm önermelerinde, sözlerinde, öngörülerinde haklı çıkan Devlet Bahçeli cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi sonrası yaptığı değerlendirmede hiçbir şeyin eskisi olmayacağını, yeni bir sürece gireceğimizi ifade etti…
Zaten yaşan süreç Türkiye’de taşların yerinden oynayacağı günleri yaşayacağımızı haykırır gibiydi…
***
15 Temmuz sonrası oluşan Cumhur İttifakı, ülkenin en önemli önceliği olan PKK-FETÖ, DAEŞ, Silahlı Sol Örgütler gibi milletimizin başına bela olmuş terör örgütlerinin silahlı-askeri kanatlarının soluğunu büyük oranda kesti.
Artık ülkemizin başkentinde, şehirlerinde alışveriş merkezlerinde bombalar patlamadığı gibi teröristler inlerinden dışarı burunlarını bile çıkaramaz hale geldiler.
Ancak terörün siyasi, bürokrasi ve ekonomi kanadının kripto yapılarının yanı sıra teröre destek veren parti, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü, sanatçı merkezli etki ajan grupları hala diriliğini ve sinsiliğini koruyup, çalışmaya devam etmekteler.
Sebze meyve halleri, marketler, emlak ve galericiler, aracılar tüm ekonomi bileşenleri mercek altına alınıp; soğan üzerinden, ev fiyatları üzerinden, milletimizin temel ihtiyaçları üzerinden ekonomi teröristliği yapanlarla ilgili süreci merakla beklemekteyiz!
***
Yarım asırdan fazla bir zaman diliminde Amerikan-NATO merkezli güdüm ve himaye ile yönetilen Türkiye’de problemler bir dağ misali olarak karşımızda durmakta.
Adaletten eğitime, israftan ahlak ve kültür erozyonuna, hayat pahalılığından suç artışına, göçmen ve mülteci sıkıntısından gençlerin gayri milli şuur algısına varıncaya kadar sayılamayacak ciddi problem önümüzdeki günlerde çözüm bekleyecek.
İnşallah bundan sonra, bulduğu her fırsatta devletine, milletine ve değerlerine sövüp, ihanet eden, hep menfaati peşinde koşan, gayri ahlaki, gayri milli değil vatanını milletini devletini çok seven liyakat sahibi bürokratlarımız, devlet adamlarımız, genel müdürlerimiz, iş adamlarımız olur.
Milli olmanın insani olmaya, manevi olmanın modern teknolojiye ve ilme karşı olmaya sebep olmadığını aksine bunun şahsiyetli birey ve kimlikli bir insan olmak için şart olduğunu yeni nesillere aktarıp, bu ruh dünyasındaki bir toplum yapısına kavuşuruz…
***
21. Asır Türk yüzyılı olacaktır inancını yarım asırdır dillendiren ve bu uğurda çileli yollar aşıp bedel ödeyen Türk Milliyetçilerinin hata yapma lüksü yoktur. Aralarına sızmış kriptoları bertaraf ederek, önce kendi içerisinde başlayıp sevgi ve saygıyı bütün millet yapısına yaymanın üstün gayreti içerisinde olmalıdır.
Devlet algısının yeniden en değerli, fertlerin ise şahsiyetli olduğu millet hayatımızı oluşturulmak zorunluluğumuz vardır. Devlet “en değerlilik” tahtından indirilmeden yanlışlarından arındırılarak, bireylerinde nefis ve arzularından fedakârlık göstereceği, millet hayatımızı daha güçlü kılacak, devlet ile ferdin beraber değerli olacağı çözüm ve projeler üretilmelidir.
Bütündeki huzurlu “birlik” dünyasından, tekilin karamsar ve endişeli “bencil” yapısına yönlendirilen bir toplum yapısına milli reçeteler sunacak milletini özünden çok seven “Kadrolara” ihtiyaç vardır.
Dünya, yeni bir düzenin oluşumu öncesini yaşamaktadır. Dünya rollerinin yenilendiği bu dönemde; huzur, mutluluk, adalet arayışındaki insanlığın önder olarak Türk Milletini başkahraman rolünde yeniden tarih sahnesinde görmek istediğinin işaretleri son yıllarda iyice belirgin hale geldi.
Demir dağları eriten bir medeniyet; gönülleri pas tutmuş, zihinleri kir bağlamış insanlığa çare olup onu yeni ufuklara taşıyacaktır. Ancak bunun için titreyip kendine dönmelidir.