SON DAKİKA
Hava Durumu

Çıkar Telefonunu

Yazının Giriş Tarihi: 27.10.2022 16:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.10.2022 16:35

Geçtiğimiz günlerde lisede okuyan oğlumun veli toplantısına katıldığımda, neredeyse konunun tamamının çocukların cep telefonu kullanımı üzerine olmasını şaşkınlıkla karşıladım.

Veliler adeta isyan ve çaresizlik içerisindeydi.

Çocuklarının cep telefonlarından kopamaması, evde ders çalışma, diğer etkinliklere katılma konusunda isteksizlikleri ve bir bağımlı gibi cep telefonu tutkuları…

Bir yanda ağır ders müfredatının yükü, milli ve manevi eğitimin ve milli kültür yapısı ile donanmış sosyal hayatın eksikliği…

Diğer yandan çocukların telefon bağımlılığı, ebeveynlerin çaresizliği, öğretmenlerin bıkkınlığı ve teknolojinin şeytani çağrısı…

***

İnsanoğlu bunalımda;

İhtiraslar, hasetler, egolar, menfaatler, bitmez arzu ve istekler…

Fıtratı ile bir türlü örtüşmeyen davranışlar içerisinde olan insanlık, çelişkiler içerisinde buhranlı, bunalımlı günler yaşıyor.

Sonlu olan hayatı sonsuzmuş gibi yaşamaya çalıştıkça, çelişkiler ve sıkıntılar sarmalından bir türlü kendisini kurtaramıyor.

İnsanoğlu, sonsuzluğa göre kodlanmış ruhunu sonlu hayatta tatmin edemeyeceği gerçeğini anlamamakta ısrar ediyor.

Bir de buna çağın Firavunlarının şeytani algı oyunları da eklenince, artan mutsuzluklar, cinsel sapkınlıklar, şiddetler, cinayetler…

***

Milletimizde bu buhrandan nasibini fazlasıyla almış durumda.

Tabelalara bir göz atın; tabelalar bile nasıl bir buhran içerisinde olduğumuzu anlatmaya yetiyor.

En çok gördüğümüz tabelalar; psikolog, diyetisyen, doktor, hastane, kafe, AVM…

Devlet hayatımız çok uzun yıllar içerisinde en güçlü olduğu bir zaman dilimi yaşarken millet hayatımız da bunun tam aksine en buhranlı, en sıkıntılı çağını yaşıyor.

Gençliğimiz de ülkemizde yaşanan ruhsal ve manevi buhrandan en fazla etkilenen kesim olarak içimizi acıtıyor.

***

Ayrıştırmalar, ötekileştirmeler üzerine kurgulanan böl parçala yut taktiğinin yeni şekilleri gündemde.

Sokak röportajlarında gelecek endişesi yaşayan bir genç ve karşısında yaşlı amca veya yaşlı teyze figürü.

X –Y-Z söylemi ile kuşakları ayır, aile ile evladını ayır…

Erkek şiddeti cümlesi içerisinde kadın ile erkeği ayır,  karı kocayı ayır, aileyi çatırdat…

Özgürlük, hak, hukuk söylevleri içerisinde devlet ile bireyi ayır.

Ayrılıklar, çatışmalar, bölünmeler üzerine kurulu senaryolar, tezgâhlar…

***

Mega hızlar ile büyüyen,  saliseler içerisinde işlem yapmak isteyen aceleci, sabırsız, tahammülsüz yeni nesil ile aylarca mektup beklemiş, günlerce telefonunun bağlanmasını beklemiş bir neslin bir birini anlamasını beklemek tabi ki çok zor.

Geçmişin yolsuz, elektriksiz, susuz zor günlerini yaşayan yaşı kemale ermiş kesimin bunca                    “ bolluk “ içerisindeki gençliğin isyanını anlamasını beklemek safdillik olur.

Sınırları belli olmayan ve daha iyi bir hayat algısı ile savrulan milletine yabancılaşmış bir gençlik var karşımızda.

Kendisine algılar ile dayatılan yeryüzü cennetini arayan ama bulamayınca da isyan moduna geçen bir gençlik ile karşı karşıyayız.

Yokluklar içerisinde okuyup doktor, mühendis, milletvekili, bakan vs. olan başarı hikayelerinin yerini şimdilerde fenomen olmak isteyen, yurt dışında yaşama hayalleri kuran gençlik modeli almış.

Üretmeden, sıkıntı çekmeden, markalar ve modalarla hayatı lüks yaşamak isteyen bir gençlik.

Türkiye’de mühendis olmaktansa yurt dışında pizza kuryeliğine özenen bir gençlik.

Ülkesi için mücadele etmektense yurt dışında köleliği tercih eden bir gençlik…

***

Bayrak derdi, vatan derdi, millet derdi olmayan bir gençlik,  ülkenin yarınları için nasıl umut ışığı olabilir?

Çalışmamayı, yorulmadan dünyalık elde etmeyi, menfaat avcılığını marifet sayan; nemelazımcı, kuvvetli görünene yaranma gayretinde olan aşağılık zihniyetli oportünist bir gençlik, bırakın ülkeye hizmet etmeyi ilk fırsatta düşman ile işbirliğine girecek, en sıkıntılı günlerde memleketi çöküntüye götürmekte başlıca rolü oynayacaklardır.

Vatanını, milletini seven, ahlaklı aydın bir gençliğin meydana getireceği ülke yarınları ne kadar parlak olacaksa; memleketi, milleti ile dertlenmeyen, egoist, çıkarcı, nemelazımcı; milli ve manevi olmayan fikirlerin akımında kalmış gençliğin oluşturacağı yarınların sonuçları da o kadar ağır olacaktır.

Bu açıdan bakıldığında ülkemizdeki gençlik meselesi çözüm bekleyen birçok konunun çok önünde öncelikli bir durum almıştır.

Gençlerimizi suçlayarak ya da direk karşımıza alarak işin içinden çıkamayız.

Birey ve toplum, alışkanlıklarını yeniden gözden geçirerek; organik yapı ile zihni etkinliğin durumunu dengeli hale getirecek çareler üretmeliyiz.

Eğitim, medya, sanat ve kültür hayatımız başta olmak üzere Türk kültürünün kuvvetlendirilip, yaygınlaşmasını sağlayacak çok yönlü projeler ortaya koymalıyız.

Türk dilinin korunması, Türk tarih şuurunun yaygınlaştırılması, Türk sanatının geliştirilmesi ve Türk felsefesinin ortaya konması ile oluşturulacak milli kültür cephesi gençliğimiz başta olmak üzere tüm toplumu tehlikelerden uzak tutacak , milli birlik ve bütünlüğü sağlayacak en kuvvetli baraj olacaktır.

Bu sayede milliyetçi ve şahsiyetli gençlik yetişecek; zaten özünde, ruh dünyasında Türk karakteri barındıran yani insaniyetçi, fedakâr, milliyetçi karakter taşıyan Türk gençliği zararlı akımların etkisinde kalmayacaktır.

Gençliğimize “ çıkar telefonunu “ değil, çıkar özündeki cevheri demeli, yarınlarımızı teminat alacağımız milliyetçi ve şahsiyetli gençler yetiştirmeliyiz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.