SON DAKİKA
Hava Durumu

Metin Akpınarlar Nereye Bakıyor?

Yazının Giriş Tarihi: 13.10.2022 16:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2022 16:05

Yıllar önce Aysun Kayacı:

-"Benim oyumla çobanın oyu bir mi?" demişti.

Yakın günlerde Metin Akpınar Antalya Film Festivali’nde;

Altılı masadan ümidinizi kesmeyin” sözleri içerisinde Altılı masanın reklamını yaparken;

-" Türkiye cahil bir ülkedir. İlkokul 5 seviyesindeki bu milletin kararlarından korkuyorum." diyerek yaklaşan seçimler öncesi millet iradesine güvenmediğini söyleyip aynı zamanda Türk Milletine de hakaret etti.

Bu ilerici (!) kafa yapısına göre demokrasi ve özgürlük onlar için vardır, onların tercihleri doğrudur, ya onlar gibi düşünürsün ya da cahil, yobaz ve geri kafalısındır! 

Aslında, Türk toplumu, Tanzimat ile sembolleşen, aydın ve sanatçısının milletinin değerleri ile yabancılaşmasını acı örneklerini çok üzün süredir yaşamakta.

Karşılıklı iki aracın farlarının meydana getirdiği aydınlığın karanlık nokta oluşturması sonucu oluşan kaza gibi;

Aklına, ilmine, sanatına çok güvenerek kibirlenen ve milletinin değerlerinden uzaklaşan, halkından kopan aydının durumu kendi aydınlığında facia ile karşılaşan araçtan farksızdır.

Cemil Meriç’in” Batı’nın her hastalığını ithal eden anonim şirket” olarak tanımladığı bu aydın tipi, toplumun modern teknolojik bilgi, teçhizat ve bir yandan da modern iktisat ve idari organizasyon yönünde kendisinden beklentisine karşılık; Türk milletinin gereksiz ve tehlikeli saydığı konularda uzmanlaşır ve milletinin tüm değerleri ile çatışır.

Durmuş Hocaoğlu’nun deyimiyle;

Türkiyeli aydının dini, Türk'e olan kinidir. Türkiyeli aydının ihaneti apayrı bir fenomendir, sahasında tek örnek oluşu bundandır…

 Onun derdi Türk’ün varlığıdır. O, Türk’e tahammül edemediği için ihanet etmektedir.

O, komünist olur, komünist olmak için değil, komünizm ölür liboş olur, liberal olmak istediğinden değil; küreselci olur, küreselci olmak için değil; Kürt’ü sevmez Kürtçü olur. Alevî’yi sevmez, Alevîci olur, Ermeni’yi sevmez Ermenici olur; bir ve yalnız tek sebeple: O, Türk’e mazarratı dokunacak olan ne varsa bit gibi orada biter. Onun hiçbir yüksek ideali, hiçbir şeye sevgisi yoktur, hiçbir şeye sadâkat duymaz, onu ayakta ve diri tutan tek şey, sevdikleri değil, sâdece ve yalnız Türk’e olan dinmez nefreti, zift gibi yapışkan, kapkara kinidir.”

Öylesine Türk düşmanıdırlar ki çok sevdikleri Marks ve Engels’in bile Türklerle ilgili olumlu görüşlerinin yer aldığı metinleri bile bilinçli olarak Türkçe ’ye çevirmemişlerdir.

İki nedenden dolayı en kararlı biçimde Türklerden yana tavır almaktayız: Birincisi, çünkü biz ‘Türk köylüsünü’ Türk halk kitlesini inceledik ve onun kesinlikle ‘Avrupa’daki köylülüğün en becerikli ve ahlaklı temsilcisi’ olduğunu gördük. İkincisi, ‘Rusların yenilgisi, Rusya’da bir sosyal devrimi’, ki böyle bir devrimin öğeleri yığınla mevcuttur, çok hızlandırmış olacaktır.” (Karl Marx-Friedrich Engels, Collected Works, Volume 45, S.296, 208’inci Mektup.)

***

“İlim başka, irfan başka; arif başka, âlim başka…”

Bu söz Ömer Seyfettin’e atfedilir.

Ömer Seyfettin öğretmenlik yaptığı dönemde, öğretmenler odasında günlük politik yorumlar, siyasi değerlendirmeler yapıldığı zaman hep bu sözü söylermiş.

Tabi ki öğretmen arkadaşları buna karşı çıkarlar:

-“ Olur mu öyle şey âlim ariften üstündür” derlermiş.

Yine bir gün bir sohbet esnasında Ömer Seyfettin öğretmen arkadaşlarına:

-“ Duyduğuma göre Avusturya’dan vagonlar dolusu şeker geliyormuş” demiş.

Öğretmen arkadaşları, savaş zamanlarının bu kıtlık günlerinde, şeker olmadığı için çayın bile kuru üzüm ile pekmezle içildiği bu zamanlarda böyle bir habere çok sevinmiş ve evlerine çuval çuval şeker almayı hesap etmeye başlamışlar.

Ömer Seyfettin o esnada öğretmenler odasına çay servisi için giren yaşlı hademeye de aynı haberi vermiş; yaşlı hademe:

” “Duy da inanma Beyim! Alaman’ın çizmesi altında çiğnenen adamlar şekeri nerden bulacak! Bulsa, niye sana göndersin, kendisi yer, kelin ilacı olsa başına sürer” der.

Ömer Seyfettin de arkadaşlarına dönerek:

-”İşte arkadaşlar siz bilgili ve âlimsiniz ama ölçüp tartmadan sözüme hemen inandınız. Eğitim görmemiş fakat irfan sahibi olan Anadolu’muzun bu insanı, olayı muhakeme ederek, basit bir akıl yürütme ile sözlerimin gerçek olamayacağı kanaatine vardı. ”demiş.

***

Bilge Kağan, binlerce yıl önce Türk Milletinden görünen ama Milletinden olmayanları taşlara kazıyarak, millet aldanmasın diye anlatmış; Atatürk Bilge Kağan’ı takip ederek, Türk Gençliğine kimlerin ve nasıl kutsal vatanı işgal edeceğini ve muhtaç olduğu kudreti hatırlatmıştır.

Bilgi-irfan-tefekkür, bir medeniyetin temel taşlarıdır…

İrfan; bilmek ve anlamak manalarında olmakla birlikte, eğitim ve öğretimle elde edilemeyen gerçeği, sezerek idrak etme gücü; bilme anlayışı olarak ifade edilir.

Türk Milleti’nin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir.

Ve Türk Milleti her şeye ve her şerliye rağmen şaşmaz irade ve feraseti ile yine çok önemli bir rol oynayacaktır. 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.