SON DAKİKA
Hava Durumu

Bir Devlet Yıkıldıktan Sonra… Sevdalinka

Yazının Giriş Tarihi: 09.10.2025 14:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2025 14:13

7 Ekim akşamı, Bursa Devlet Tiyatrosu’na giderken aklım karışıktı. Ayşe Kulin’in yazdığı Sevdalinka romanı tiyatroya uyarlanmış, uzun, aylarca süren provaların ardından o akşam prömiyer yapacaktı. Çok değil, 2024 yılında, Nilüfer Tiyatro Festivali’nde Tiyatro Kare yapımı Veda oyununu seyretmiştim. Amatör işi dekor yetmezmiş gibi, rejiyi anlamak için iki saatimi harcamıştım. Tiyatro, bütün oyunun ünlü başrol oyuncusunun üzerinden seyredilebileceğini düşünmüş, sanat kısmını pek umursamamıştı. Birkaç yıl önce, To Be House of Prodüksiyon & Zorlu PSM yapımı Adı Aylin, büyük bir reklam kampanyasıyla provaya başlamış, ama sonu hüsran olmuştu. Genel prova yapmadan oynanınca, prömiyer akşamı problemlere çözüm üretilememişti. Oyuna ara verildiğinde seyirci salonu terk etmeye başlamış, birkaç gün sonra eleştiri yazılarında oyun yerden yere vurulmuştu. Sonuçta bir kere oynandıktan sonra devamı gelmemişti.

Sevdalinka’nın seyircili genel provası yapılmamıştı. Prömiyere giderken aklımda “Dur bakalım, başımıza ne gelecek?” düşüncesi vardı. Çünkü oyun aslında, 2024-2025 sezonunun ilk yarısında prömiyer yapacaktı. Yönetmeni Görkem Yeltan’dı. Özgeçmişine baktığımda sadece bir oyunu (Ben Anadolu) yönettiğini görünce şaşırmıştım. Çünkü yönetmenin, oyunu çözmüş, prova sürecini planlamış, oyuncunun aklındaki sorulara cevap bulmuş bir şekilde provaya başlaması, oyuncunun bir adım önünde olması lazım. Yönetmenin oyundan ayrılması beni şaşırtmamıştı. Bir süre provalara ara verilmiş, ardından Filiz Alpgezmen yönetmenliği üstlenmişti. Bu arada geçen zamanda oyun sonraki sezona ertelenmiş, provalar başlamıştı. Arkadaşlardan sezonun açılış oyunu olacağını duyunca sevinmiştim. Oyun hazırdı. Genel müdürlük komedi oyunlarıyla sezonun açılmasına karar verince prömiyer bir hafta ertelenmişti. Bütün bu uzun maceradan sonra sahnelenmeye başladı.

Oyunun süresi 3 saat 15 dakika. Yanlış okumadınız. Bursa Devlet Tiyatrosu en son, 20 küsur sene önce bu kadar uzun oyun oynamıştı: Orkestra. 2014 yılında, Hırvatistan’dan gelen Marib Drzic Şehir Tiyatrosu’nun Karamazov Kardeşler oyunu 3 saat 30 dakika sürmüştü. Süre hikâye ile ilgilidir. Ne anlatıldığı, nasıl ifade edildiği süreyi belirler. Savaş ve Barış, Atları da Vurular, Yer Demir Gök Bakır…

Açıkçası Ayşe Kulin ilgimi çeken bir yazar değil. Lise yıllarında, Güneşe Dön Yüzünü, İçimde Kızıl Bir Gül Gibi, Füreya adlı kitaplarını okumuş, diğerleri ilgimi çekmemişti. 1990’lı yıllardan itibaren çok okunan, tartışılan, ilgi gören, yazarlığı meslek haline getirmiş çok az sayıda kişiden biri olması onu takip etmemin nedeniydi. Çünkü genellikle şu soru ile karşılaşırsın, “Mesleğiniz nedir?”, “Yazarım”, “Asıl işiniz nedir?”. Ayşe Kulin bu sorulara karşı cevap üretmiş bir yazardır.

Sevdalinka romanında Yugoslavya’nın parçalanması anlatılıyor. Tito’nun ölümüyle başlanarak, Miloseviç’in yönetici olması, milliyetçiliğin yükselişi, Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilan etmesi, Sırpların önce Hırvatlar ile savaşı, sonrasında Boşnaklara saldırıları, iç savaşın sonucunda ortaya çıkan katliamlar ayrıntılı olarak izliyoruz. Sadece bu değil. Boşnak Nimeta ile Hırvat Stefan’ın aşkı da oyunun merkezinde.

Oyunun tarih alanında doğru kurgulanmadığını düşünüyorum. Oyunun başından itibaren her şey çok güzeldi, halklar birbiriyle çok mutlu yaşıyordu, Sırplar bize saldırdı olarak kurgulanmış, oyun boyunca dile getiriliyor. Farklı halkların bir arada mutlu yaşaması diye bir şey yoktur. Aynı ailede dahi problem çıkıyor, ayrışma, küslük, uzaklaşma olurken, oyunda her şey çok güzeldi masalından hareket edilmesine şaşırdım. Çünkü devlet, en küçük yerleşim yerindeki sorunlara çözüm ürettiği müddetçe var olur. Yöneticilerin vasıfsızlığı, değişen dünya düzenini anlayamaması, eski kanunların değişmemesi nedeniyle devlet ya iç savaş ile ya da dışarıdan müdahale ile yıkılır. Bu tarihi bir süreçtir. Tarih kitaplarında bir sayfa, bir bölümde anlatılan olayların arkasında çok acı, kan, felaket vardır.

Osmanlı Devleti 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar problemlere çözüm üretebiliyordu. Milliyetçiliğin dalga dalga yayılması artık eski kanunların işlevsizliğini ortaya çıkarmıştı. Fransa’dan dünyaya yayılan yeni bir devlet düzeni, Prusya’dan yayılan yeni bir askeri düzen vardı. Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı problemlere çözüm üretmek için yapılmıştı. Mülkiye yeni yönetici sınıfının yetiştirmek için açılmıştı.

Milliyetçiliğin yükselişinde, yayılmasında iki önemli unsur vardır. İlki, matbaalar. Ana dilde gazete, dergi, kitapların basılmaya başlaması halkı bir araya getirmiştir. İkincisi ise, öğretmenlerdir. Öğretmenler aracılığıyla aktarılan milli kültür, kitaplar ile görünürlük kazanıyordu. Öğrenciler hiç tanışmadığı kişileri tanıyor, hayali “vatan topraklarında” (Büyük Sırbistan, Büyük Yunanistan, Büyük Ermenistan gibi) hiç gitmediği yerler ile ilgili bilgi sahibi oluyordu. (Benedict Anderson’un Hayali Cemaatler, Üç Bayrak Altında kitaplarını okumanızı öneriyorum.)

1800’lerin ilk çeyreğinden itibaren Sırbistan bölgesinde bağımsızlık için isyanlar başlamıştı. 93 Harbi ile başlayan (1877-78) parçalanma, Birinci Dünya Savaşı ile artık yeni bir yapılanmanın olacağını gösteriyordu. Sırp, Hırvat, Slovenlerin 1918’de birleşmesiyle kurulan Yugoslavya Krallığı, ikinci dünya savaşından sonra 1946’da, Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti, 1963’te Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti adını almıştı. Devletin bir arada tutan Tito’nun 1980’de ölümüyle başlayan çözülmenin alt yapısı uzun zaman önce atılmıştı. Oyunda bunlar vurgulanmak yerine Tito’nun ölümüyle başlatmalarını hatalı görüyorum. Sırplar nerdeyse iki yüz yıldır devlet boşluğunun oluşmasını bekliyordu. Boşnakların nüfusunun az ve dağınık olması, silahlı direniş için hazır olmamaları, onların iç savaşta en savunmasız halk olmalarına neden oldu. Günümüzde Gazze’de yaşananlar gibi Avrupa’nın ortasında gerçekleşen soykırım için herkes gözünü kapattı.

Oyun çok hareketli. Sahneler arasında bir saniye boşluk yok. Bu nedenle seyrederken merak unsuru ön plan çıkıyor.

Savaşı anlatan görseller, dekorun üzerine yansıtıldığı için ne olduğu anlaşılmıyordu. Gerek yoktu diye düşünüyorum.

Dekor, Mostar köprüsünün stilize edilmiş haliydi. Ev sahneleri, gazetedeki haber hazırlanmasıyla ilgili kısımlar içeride oynanıyordu. Sokak veya savaş sahneleri dışarıda. Bu tarz bir dekora anlam veremedim. Durmaksızın oynanan bir oyunda, sahne değişimlerinde, köprünün açılması ve kapanması bekleniyordu. Kostümler büyük ölçüde 1990’lı yıllara uygundu. Bazı oyuncuların ayakkabıları daha geç bir tarihe aitti. Işık kullanımı teknik anlamda oyunun en güçlü noktasıydı.

Sevdalinka’da ilk defa seyrettiğim oyuncular vardı. Onların bu oyunla profesyonel olmalarının anlamı tarif edilemez. Yolları açık olsun.

Yıllardır seyrettiğim, artık seslerini, bakışlarını ezberlediğim oyuncularla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

Ayşe Dinç (Nimeta), 2008 yılından beri Bursa’da. Devlet tiyatrosu, Myart Tiyatro, Tiyatro MOT’ta rol aldığı bütün oyunları seyrettiğim için gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim, kariyerinin en iyi noktasında. Baştan sona karakter yarattı, bizi inandırdı. Önceki oyunlarını, Bana Mastika’yı Çalsana’daki rolünü unuttum bile.

Nejat Orbay Sehlikoğlu’nu (Raif) on yıldır seyrediyorum. Sevdalinka’da, psikolojisinin bozulduğu kısımda, oğluyla konuşurken sesinin az çıkması, konuşmakta zorlandığı sahnede gerçeğin ta kendisiydi.

Ali Volkan Çetinkaya (Burhan), aldatılan eşten direnişçiye geçişi o kadar iyi oynadı ki. Son bölümde çok iyiydi.

Erem Nalcı (Raziye), savaş ortasında çocuklarına, torunlarına sahip çıkan, ne olursa olsun onları yalnız bırakmayan anneanne rolünde başarılıydı.

Emre Yaşa (Stefan), Nimeta’ya olan sevgisi her şeyin üzerindeydi. Bir sahnede, İnşallah dedikten sonra “Müslüman mısınız?”, “Müslüman değilim, Müslümana aşığım” demesi… Tito ölmeseydi, Yugoslavya yıkılış sürecine girmeseydi, belki Nimeta ile hiç karşılaşmayacaklardı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.