SON DAKİKA
Hava Durumu

‘Bir Sahaf Öldü Diyeler’

Yazının Giriş Tarihi: 19.05.2025 11:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.05.2025 11:51

Geçen hafta çarşamba günü, Okan Bayülgen’in Dracula oyununu seyretmek için Açık Hava Tiyatrosu’na gittim. Hava soğuktu. Söyleşiye dahi kalmadan eve döndüm.

Cumartesi günü kitap satın almak için evden çıktım. Bir saat geçmeden yağmur başladı. Adeta hastalanmak için elimden gelen her şeyi yaptım.

Sonuç mu? İki gündür iyileşmek için çabalıyorum.

***

19 Mayıs 2025, Pazartesi. Saat 08.00.

Sabah vakti, hastalığın etkisiyle ter içinde uyandım. Saatlerdir uyuyordum. Telefonumda haberlere baktığımda Lütfü Seymen’in öldüğünü gördüm. Sonra WhatsApp’tan mesajlar gelmeye başladı.

Bir yıldır hastaydı. Müteferrika’yı Sahaf Emin Nedret İşli’ye devretmişti. İnternetten kitap satışını kaldırmıştı.

Arkadaşlar dükkânı açık diyordu. Son kez görüşmek kısmet olmadı.

Hastalığı ilerleyince jübilesini yapmıştı.

Lütfü Seymen 50 yıldır sahaflık mesleği ile uğraşıyordu. Kadıköy’ün simgelerindendi.

Akmar Pasajı’nda sahaflığa başlamış, sonrasında karşı tarafta küçük bir dükkâna taşınmıştı.

Son birkaç sahaftan biriydi.

İstanbul’a gittiğim zaman yolumu Kadıköy’e düşürür, mutlaka dükkânına uğrardım. Sahafın çayı başka olur, tadına doyulmaz.

Bursa’ya döneceğim zaman, rotayı Kadıköy’e kırar, selam verir, bir süre sohbet ettikten sonra Eminönü’ne geçerdim. Bursa’ya neyle döneceğimi (BUDO), saat kaçta bineceğimi sorardı.

Bana “Ozan Can” diye hitap ederdi. Bu ifade çok hoşuma giderdi.

Kişinin yaşına, kıyafetine, hangi kitabı istediğine, satın aldığına bakmazdı. Herkese eşit davranırdı.

Babaydı. Koruyucuydu. Dert değil, her zaman derman olurdu.

Kötü bir söz hiç duymadım.

Başkasının ne dediğine, onun bunun sözüne kulak asmazdı. Kendi bildiğini, düşüncesini uygulardı.

Kadıköy başkadır. Tiyatrosu, sanat galerisi, kafeleri, lokantaları… Bazen dükkânında uzun süre otururdum. “Gideyim artık” dediğimde, “Daha değil” diye cevap verirdi.

Gelen gidenle sohbet ederdim. Küçük dükkândaki kitapları biraz daha incelerdim. Bir zaman sonra başka işle meşgul olmaya başlayınca gitme vaktimin geldiğini anlardım.

***

İstanbul, Ankara ve İzmir’de bu işe gönül vermiş birkaç sahaf kaldı.

Maalesef, aynı sözleri Bursa için yazamıyorum. Bursa’da uzun yıllardır sahaf yok.

1958 yılında Sahaflar Çarşısı yangınında, 1400’lü yıllardan beri bin bir emekle oluşan kültür yok olmuştu. Çarşı’nın son yıllarında sadece bir sahaf kalmıştı. O da bu işe yangından sonra devam etmemişti.

1980’li yıllardan itibaren kullanılmış kitap, dergi, gazete, çizgi roman satanlar, ustanın yanında yetişmeden, Osmanlıca yazma ve basma kitapları okuyamayan, kitap kültüründen bihaber kişiler, tabelaya “Sahaf” veya “Sahaf & Kitabevi” yazınca sahaf olduklarını zannettiler.

2000’li yıllarda internetin etkisiyle bu ifade yaygınlaştı. Hiçbiri, İstanbul’a giderek son ustalar ile sohbet etmedi. Dükkânlarını görerek onlardan feyz almak için çaba sarf etmedi.

***

Not: Yazımın başlığını, Sahaf Etem Coşkun için hazırlanan kitaptan aldım. Ustaya saygıyla…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.