Şehir ansiklopedileri arasında en bilineni Reşat Ekrem Koçu’nun çabasıyla hayat bulan İstanbul Ansiklopedisi’dir. 1944-1951 ve 1958-1971 yılları arasında sadece bu coğrafyanın değil, dünyanın en önemli şehirlerinde biri olan İstanbul’un tarihi, coğrafyası, meşhurları, az bilinen insanları, sokak kültürü, evleri her şeyi kayıt altına almaya çalışmıştı. Ne yazık ki, 11. ciltte parası tükenmiş, vefatından sonra notları, fasikülleri kenarda kalmıştı. Günümüzde orijinali değil, fotokopisi dahi yüksek ücrete satılıyor.
Bursa’da hazırlanan ilk ansiklopedi, Kâmil Kepecioğlu’nun Bursa Kütüğü’ydü. Bir bölümü Uludağ Dergisi’nde yayımlanmış, çok uzun yıllar elyazma notlar olarak İnebey Basma ve Yazma Eserler Kütüphanesi’nde durmuş (ilk adı böyleydi), nihayet 2009 yılında bir komisyon tarafından çevrilerek Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanmıştı. Bursa ahalisinden büyük ilgi görmeyince elde kalan ciltler, iki, üç yıl önce elden çıkarılmış, kâğıtçılardan kitapçılara gelmişti. Bir kısmı satılmış, kalanlar depoları şenlendirmişti.
İstanbul dışında hazırlanan ilk çalışma ise Bursa Ansiklopedisi’dir. Bursa Hakimiyet Gazetesi’nin öncülüğünde fasiküller halinde 1983-1984 yıllarında yayımlanan ansiklopedinin uzun bir hikâyesi vardır. On küsur yıl önce Atatürk İl Halk Kütüphanesi’nin en alt katında, deposunda gazete koleksiyonunu okurken görmüştüm. Gazete okurları, gazetedeki sayfayı kesmiş, biriktirmiş, ansiklopedinin yayını sona erdiğinde, gazetenin verdiği iki cilt ile bir araya getirilmişti.
Önemli bir farkı vardı. Klâsik ansiklopedi biçiminde, A’dan Z’ye hazırlanan madde olarak düzenlenmemişti. Birinci cilt dört bölümden oluşuyordu. Tarih, Doğal Yapı, Toplumsal ve Ekonomik Yaşam, Bilim, Sanat, Kültür Etkinlikleri ve Turizm. İkinci cilt ise iki bölümden oluşuyordu: Tarihsel Yapılar, Ören Yerleri ve Müzeler Kılavuzu, Bursa’da Kim Kimdir? İlk cildin başında, gazetenin yayın yönetmeni Saruhan Ayber’in önsözünde kelimelere sığmayan heyecanı vardı. Ansiklopedinin sonunda ise kaynakçası yer almaktadır. Ansiklopediyi hazırlayan komisyonun kimlerden oluştuğu, çalışma alanlarının yazılmamış olması önemli bir eksikliktir. 1980’li yıllarda, Osmanlı’nın son dönemi yaşayan kişilerin hayatta olduğunu düşündüğümüzde, Reşat Ekrem Koçu gibi geçmişe hapsolmayan, güncele daha fazla yer verilen bir ansiklopedi hazırlanabilirdi.Bursa için büyük bir fırsat kaçırılmış.
Reşat Ekrem Koçu’nun yarım kalan çabasından uzun yıllar sonra, Tarih Vakfı’nın öncülüğünde yeniden İstanbul Ansiklopedisi hazırlandı. Sekiz cilt olarak, ciltli, kaliteli kâğıda, renkli olarak basılmıştı. Her maddenin altında yazarı ve madde yazılırken kullanılan kaynaklar belirtilmişti. Künyede editör, yayın kurulu, madde yazarları dahil bir ansiklopedide olması gerekenler yer alıyordu.
Yılmaz Akkılıç, 1992 yılında Bursa Ansiklopedisi’nin ikinci edisyonu için kolları sıvadığında, on yıl öncesine göre çevresinde daha fazla kişiyi bulmuştu. Bu kişilerin ne kadarı uzmandı, tartışılır. Kitap yazan, konuyu bilen kişileri kastetmiyorum. Meselâ, ben tiyatro, kitapçılar, matbaalar, basın, sinema alanında uzmanım. Yıllardır sadece kültür sanat alanında yazıyorum. Edebiyat, mimari, sanayi, spor alanlarında uzman değilim. 1980 ve 1990’lı yıllarda, ansiklopedinin iki edisyonu hazırlanırken Bursa’nın en önemli problemi uzmanların az sayıda olmasıydı. Ansiklopedinin, muadilleri arasında geri kalmasının nedenini burada aramalıyız.
Yılmaz Akkılıç ikinci edisyonda, ansiklopediyi maddeler halinde düzenlenmişti. Katkıda bulunanlar, madde yazarları bölümleri oluşturulmuştu. Yine önemli bir eksiklik vardı. Maddenin altında yazarının ve maddeyi yazarken yararlanılan kaynaklar yer almıyordu. Tarih Vakfı’nın hazırladığı ansiklopedi örnek alınabilirdi.
İkinci edisyonun sayfa tasarımı öncekine göre daha hareketli, kolay okunur hale getirilmişti. Mümin Ceyhan ve Mithat Kırayoğlu’nun sahibi olduğu BURDEF Yayınları tarafından 2002 yılında, dört cilt, sert kapağa, renkli, kaliteli kâğıda basılmıştı. Ne yazık ki, büyük ilgi görmemişti. Bütün bu çabaya rağmen, BURDEF’in (Bursa Kültür ve Sanat Yayınları) ve BGC’nin (Bursa Gazeteciler Cemiyeti) elindeki ansiklopedileri zorlukla bitirdiğini biliyorum.
O yıllarda, Bursa’da böyle bir ansiklopediyi basacak matbaa olmayınca İstanbul’da Harman Ofset’te bastırılmıştı. Yanlış bilmiyorsam matbaa sahibi Erkek Lisesi mezunuydu. Baskı kalitesi olarak ortaya güzel bir iş çıkmıştı. Sonraki yıllarda, Yılmaz Akkılıç ansiklopedi üzerine çalışmaya devam etmiş, birçok yeni madde eklemişti. 2010 yılında vefatından sonra o maddeler güncellenmedi.
Babamdan kalan kütüphanede, ansiklopedinin ilk edisyonu yoktu. Köyden şehre göç eden ailenin Bursa ile bütünleşmesi için 2010’lu yıllara gelinmesi gerekiyordu. 2010’lu yıllarda, kitapçı Burhanettin Ganioğlu’ndan iki cildi satın almıştım. Dört cildi satın almaya param yetmeyince, Asa Kitabevi müdavimlerinden Bahattin Yılmaz hediye etmişti.
20 yıldır yapılan araştırmaların sonucunda, ansiklopedideki birçok madde eksik, yanlış hale geldi. Yener Akkılıç, Bursa Araştırmaları ödül töreninde (Haziran 2021), dönemin Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’e ansiklopedinin dijital hale getirilmesini önermişti. Kabul edilmiş, ancak harekete geçilmemişti. Aslında BGC, ansiklopedi maddelerini dijital hale getirmişti. Ne oldu, nasıl olduysa uzun zamandır internette bulunamıyor. Raif Kaplanoğlu’nun Bursa Anıtlar Ansiklopedisi, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursalı Şair Yazar ve Ünlüler Ansiklopedisi’nden aktarılan maddelerden bir kısmı ilk halleriyle internette yer almaktadır.
Üçüncü edisyonun hazırlanması gerekiyor. Burada kolaycılık yapılarak dijital hazırlayalım denmemeli. Basıldıktan sonra dijital hale getirilebilir. Bu işin sonuç kısmı. Önemli olan kimlerin, hangi konularda yazacağı da değildir. İlk iş, madde başlıklarının ve hangi kaynaklardan yararlanılacağının belirlenmesidir. İSAM’ın hazırladığı, İslam Ansiklopedisi’nde yapıldığı gibi bir araştırma komisyonu kurularak her madde için bilgi dosyası hazırlanmalı. Kişinin bilgi birikimine bırakılırsa vay halimize! Sonrasında maddeyi kimin yazacağı (ehil), nasıl yazacağı belirlenmeli, kurallar önceden belirlenmeli. Sonrası konuyu iyi bilen editör, kaynaklar ve bilgi uyumunu incelemeli. Anlatım bozukluğu, imlâ kontrol edildikten sonra, hazırlanan madde yayın kurulunun önüne gelir. Onaylandıktan sonra yayınlanmaya hazır hale gelir. Tahminim en az on cilt olur. Ciltlerin aynı anda çıkarılmasına gerek yoktur. Bittikçe okuyucuyla buluşabilir.
Bu iş uzun, meşakkatlidir. Amacımız, iki edisyonu aşmak ise, profesyonel yoldan hareket etmeliyiz. Öğrencilerin, amatörlerin kullandığı Wikipedia, başka internet ansiklopedileri bizim amacımız olmamalı.
İşin en zor kısmı yukarıda anlattıklarım, yani ekibi oluşturmak. En kolay kısmı ise basımıdır. Para bulunur, problem belediyelerdeki kültür müdürlerinin şehrin ne kadar parçası oldukları. Gerisi teferruat… çok kolay…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uğur Ozan Özen
Bursa Ansiklopedisi’nin üçüncü edisyonu için
Şehir ansiklopedileri arasında en bilineni Reşat Ekrem Koçu’nun çabasıyla hayat bulan İstanbul Ansiklopedisi’dir. 1944-1951 ve 1958-1971 yılları arasında sadece bu coğrafyanın değil, dünyanın en önemli şehirlerinde biri olan İstanbul’un tarihi, coğrafyası, meşhurları, az bilinen insanları, sokak kültürü, evleri her şeyi kayıt altına almaya çalışmıştı. Ne yazık ki, 11. ciltte parası tükenmiş, vefatından sonra notları, fasikülleri kenarda kalmıştı. Günümüzde orijinali değil, fotokopisi dahi yüksek ücrete satılıyor.
Bursa’da hazırlanan ilk ansiklopedi, Kâmil Kepecioğlu’nun Bursa Kütüğü’ydü. Bir bölümü Uludağ Dergisi’nde yayımlanmış, çok uzun yıllar elyazma notlar olarak İnebey Basma ve Yazma Eserler Kütüphanesi’nde durmuş (ilk adı böyleydi), nihayet 2009 yılında bir komisyon tarafından çevrilerek Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanmıştı. Bursa ahalisinden büyük ilgi görmeyince elde kalan ciltler, iki, üç yıl önce elden çıkarılmış, kâğıtçılardan kitapçılara gelmişti. Bir kısmı satılmış, kalanlar depoları şenlendirmişti.
İstanbul dışında hazırlanan ilk çalışma ise Bursa Ansiklopedisi’dir. Bursa Hakimiyet Gazetesi’nin öncülüğünde fasiküller halinde 1983-1984 yıllarında yayımlanan ansiklopedinin uzun bir hikâyesi vardır. On küsur yıl önce Atatürk İl Halk Kütüphanesi’nin en alt katında, deposunda gazete koleksiyonunu okurken görmüştüm. Gazete okurları, gazetedeki sayfayı kesmiş, biriktirmiş, ansiklopedinin yayını sona erdiğinde, gazetenin verdiği iki cilt ile bir araya getirilmişti.
Önemli bir farkı vardı. Klâsik ansiklopedi biçiminde, A’dan Z’ye hazırlanan madde olarak düzenlenmemişti. Birinci cilt dört bölümden oluşuyordu. Tarih, Doğal Yapı, Toplumsal ve Ekonomik Yaşam, Bilim, Sanat, Kültür Etkinlikleri ve Turizm. İkinci cilt ise iki bölümden oluşuyordu: Tarihsel Yapılar, Ören Yerleri ve Müzeler Kılavuzu, Bursa’da Kim Kimdir? İlk cildin başında, gazetenin yayın yönetmeni Saruhan Ayber’in önsözünde kelimelere sığmayan heyecanı vardı. Ansiklopedinin sonunda ise kaynakçası yer almaktadır. Ansiklopediyi hazırlayan komisyonun kimlerden oluştuğu, çalışma alanlarının yazılmamış olması önemli bir eksikliktir. 1980’li yıllarda, Osmanlı’nın son dönemi yaşayan kişilerin hayatta olduğunu düşündüğümüzde, Reşat Ekrem Koçu gibi geçmişe hapsolmayan, güncele daha fazla yer verilen bir ansiklopedi hazırlanabilirdi. Bursa için büyük bir fırsat kaçırılmış.
Reşat Ekrem Koçu’nun yarım kalan çabasından uzun yıllar sonra, Tarih Vakfı’nın öncülüğünde yeniden İstanbul Ansiklopedisi hazırlandı. Sekiz cilt olarak, ciltli, kaliteli kâğıda, renkli olarak basılmıştı. Her maddenin altında yazarı ve madde yazılırken kullanılan kaynaklar belirtilmişti. Künyede editör, yayın kurulu, madde yazarları dahil bir ansiklopedide olması gerekenler yer alıyordu.
Yılmaz Akkılıç, 1992 yılında Bursa Ansiklopedisi’nin ikinci edisyonu için kolları sıvadığında, on yıl öncesine göre çevresinde daha fazla kişiyi bulmuştu. Bu kişilerin ne kadarı uzmandı, tartışılır. Kitap yazan, konuyu bilen kişileri kastetmiyorum. Meselâ, ben tiyatro, kitapçılar, matbaalar, basın, sinema alanında uzmanım. Yıllardır sadece kültür sanat alanında yazıyorum. Edebiyat, mimari, sanayi, spor alanlarında uzman değilim. 1980 ve 1990’lı yıllarda, ansiklopedinin iki edisyonu hazırlanırken Bursa’nın en önemli problemi uzmanların az sayıda olmasıydı. Ansiklopedinin, muadilleri arasında geri kalmasının nedenini burada aramalıyız.
Yılmaz Akkılıç ikinci edisyonda, ansiklopediyi maddeler halinde düzenlenmişti. Katkıda bulunanlar, madde yazarları bölümleri oluşturulmuştu. Yine önemli bir eksiklik vardı. Maddenin altında yazarının ve maddeyi yazarken yararlanılan kaynaklar yer almıyordu. Tarih Vakfı’nın hazırladığı ansiklopedi örnek alınabilirdi.
İkinci edisyonun sayfa tasarımı öncekine göre daha hareketli, kolay okunur hale getirilmişti. Mümin Ceyhan ve Mithat Kırayoğlu’nun sahibi olduğu BURDEF Yayınları tarafından 2002 yılında, dört cilt, sert kapağa, renkli, kaliteli kâğıda basılmıştı. Ne yazık ki, büyük ilgi görmemişti. Bütün bu çabaya rağmen, BURDEF’in (Bursa Kültür ve Sanat Yayınları) ve BGC’nin (Bursa Gazeteciler Cemiyeti) elindeki ansiklopedileri zorlukla bitirdiğini biliyorum.
O yıllarda, Bursa’da böyle bir ansiklopediyi basacak matbaa olmayınca İstanbul’da Harman Ofset’te bastırılmıştı. Yanlış bilmiyorsam matbaa sahibi Erkek Lisesi mezunuydu. Baskı kalitesi olarak ortaya güzel bir iş çıkmıştı. Sonraki yıllarda, Yılmaz Akkılıç ansiklopedi üzerine çalışmaya devam etmiş, birçok yeni madde eklemişti. 2010 yılında vefatından sonra o maddeler güncellenmedi.
Babamdan kalan kütüphanede, ansiklopedinin ilk edisyonu yoktu. Köyden şehre göç eden ailenin Bursa ile bütünleşmesi için 2010’lu yıllara gelinmesi gerekiyordu. 2010’lu yıllarda, kitapçı Burhanettin Ganioğlu’ndan iki cildi satın almıştım. Dört cildi satın almaya param yetmeyince, Asa Kitabevi müdavimlerinden Bahattin Yılmaz hediye etmişti.
20 yıldır yapılan araştırmaların sonucunda, ansiklopedideki birçok madde eksik, yanlış hale geldi. Yener Akkılıç, Bursa Araştırmaları ödül töreninde (Haziran 2021), dönemin Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’e ansiklopedinin dijital hale getirilmesini önermişti. Kabul edilmiş, ancak harekete geçilmemişti. Aslında BGC, ansiklopedi maddelerini dijital hale getirmişti. Ne oldu, nasıl olduysa uzun zamandır internette bulunamıyor. Raif Kaplanoğlu’nun Bursa Anıtlar Ansiklopedisi, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursalı Şair Yazar ve Ünlüler Ansiklopedisi’nden aktarılan maddelerden bir kısmı ilk halleriyle internette yer almaktadır.
Üçüncü edisyonun hazırlanması gerekiyor. Burada kolaycılık yapılarak dijital hazırlayalım denmemeli. Basıldıktan sonra dijital hale getirilebilir. Bu işin sonuç kısmı. Önemli olan kimlerin, hangi konularda yazacağı da değildir. İlk iş, madde başlıklarının ve hangi kaynaklardan yararlanılacağının belirlenmesidir. İSAM’ın hazırladığı, İslam Ansiklopedisi’nde yapıldığı gibi bir araştırma komisyonu kurularak her madde için bilgi dosyası hazırlanmalı. Kişinin bilgi birikimine bırakılırsa vay halimize! Sonrasında maddeyi kimin yazacağı (ehil), nasıl yazacağı belirlenmeli, kurallar önceden belirlenmeli. Sonrası konuyu iyi bilen editör, kaynaklar ve bilgi uyumunu incelemeli. Anlatım bozukluğu, imlâ kontrol edildikten sonra, hazırlanan madde yayın kurulunun önüne gelir. Onaylandıktan sonra yayınlanmaya hazır hale gelir. Tahminim en az on cilt olur. Ciltlerin aynı anda çıkarılmasına gerek yoktur. Bittikçe okuyucuyla buluşabilir.
Bu iş uzun, meşakkatlidir. Amacımız, iki edisyonu aşmak ise, profesyonel yoldan hareket etmeliyiz. Öğrencilerin, amatörlerin kullandığı Wikipedia, başka internet ansiklopedileri bizim amacımız olmamalı.
İşin en zor kısmı yukarıda anlattıklarım, yani ekibi oluşturmak. En kolay kısmı ise basımıdır. Para bulunur, problem belediyelerdeki kültür müdürlerinin şehrin ne kadar parçası oldukları. Gerisi teferruat… çok kolay…