Bursa’nın eski mezarlıkları şehrin içindeydi. Bir mahalleden diğerine doğru yol alırken mezarlıklarda sonsuzluk uykusunda olan, ahir ömründe nice badireler atlatmış insanların yanından geçiyordunuz.
Bursa, son 150 yılda büyük bir değişim geçirmişti. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi), 1915’te Ermenilerin tehciri, 1923’te Lozan Antlaşması’nın sonucu olarak Türk-Yunan mübadelesinin yanı sıra 1960-1990’lı yıllar arasında ülkenin doğusundan, kuzeyinden, güneydoğusunda, 2010’lu yıllarda Suriye’den gelenler şehrin parçası olmuştu. Gidenler, Bursa’yı yüreklerinde götürdü. Gelenler, zaman geçtikçe şehre alıştı, kendini ‘eski Bursalı’ kabul etti.
Bilginin kâğıttan kitabevine olan yolculuğunda en önemli mekân matbaalardır. 1869 yılından sonra, Vilayet, Emrî, Ferâizcizâde, Muin-i Hilal; Cumhuriyet’ten sonra Emek, Taşman, Hakimiyet gibi birçok matbaa kurulmuştu. Kitap, gazete, derginin yanı sıra etiket, el ilanı, afiş, ambalaj ve benzeri her şeyin basılması, şehrin kültür hayatını geri dönülemez şekilde değiştirmişti. Sözlü kültürden yazılı kültüre geçilmişti. Her şey yazılı hale geliyor, insanın toprağa karışmasıyla yitip giden hafıza kayıt altına alınıyordu.
Bursa’da beş yüz yıldır sahaf-kitapçılık kültürü mevcuttur. İsmail Erünsal, Osmanlılarda Sahaflık ve Sahaflar adlı kitabında Bursa’daki sahafları anlatır.
1924 yılında medreselerin kapatılması, daha önce bahsettiğim ‘eski Bursalıların’ şehri terk etmesiyle birlikte Ulu Camii’nin yanı başındaki Sahaflar Çarşısı’nda yeni bir yapılanma ortaya çıktı. 1958’deki yangından birkaç on yıl önce Sahaflar Çarşısı’nda sahaftan ziyade mücellit, hattat, kırtasiyeci, kâğıtçılar ile birlikte ilkokul, ortaokul, lise talebelerine hizmet eden bir yer haline gelmişti. Sahaflar Çarşısı’nın adı, 1935 yılında, Kağıtçılar Çarşısı (Kağatçılar) olarak değiştirilmişti.
Osmanlı Devleti’nin büyük bir değişim geçirdiği 19. yüzyılın ikinci yarısından, 20. yüzyılın ilk yarısına kadar olan zaman diliminde, Ulu Camii’nin yanı başındaki Sahaflar Çarşısı’nda kimlerin olduğu, hayatları, hangi el yazması veya basılı kitapları sattıkları ve kitapların satış fiyatı ile ilgili eldeki mevcut bilgiler toz bulutunun kalkmasına imkân vermiyor.
Yüz yıllar boyunca şehrin kültür hayatının merkezinde yer alan Sahaflar Çarşısı’ndan binlerce insan geçti. Yangından sonra, sahaf adıyla kitabevleri açılmış olsa da, sahaflık tabelada yazılı kaldı, kültürü yok oldu.
Sahaflar Çarşısı’nda 24 Ağustos 1958’de başlayıp Kapalı Çarşı’nın büyük kısmının tahrip olmasıyla sonuçlanan yangın, şehrin sahaflık kültürünün sona ermesinin yanı sıra ekonomik hayatının değişmesine, 1960’lı yıllardan sonra ‘tarım alanlarına’ küçük ve büyük birçok sanayi sitesi ve evler inşa edilmesine neden olmuştu.
1960’lı yıllardan sonra yeni insanlar, yeni ekonomi, yeni mekânlar oluştu. Kapalı Çarşı’nın can damarı olan Tuz Pazarı ve civarında, Pazar günleri, birkaç kişinin evdeki eski, kullanılmış kitaplarını satmasıyla başlayan süreç, zaman içinde şehrin kültür hayatında yeni bir sayfa açtı. Artık birçoğunun kendi dükkânı var.
Bursa Sahaflar Çarşısı’nın dışındaki kitapçılarla ilgili derli toplu ilk anlatım, Hasan Boyacı’nın 1996 yılında kaleme aldığı “Bursa’da Kitabevleri” başlıklı yazısıdır. İkinci anlatım ise Melih Elal’in 29-31 Mart 2002’de yapılan 7. Bursa Edebiyat Günleri’nde “Bir Zamanlar Bursa’da Kitapçılar” başlığıyla sunduğu bildirisidir.
1900’lü yılların başlarından yüzyılın üçüncü çeyreğine kadar varlığını sürdüren Ali Haydar Kitabevi-Gazeteciler ve Mecmualar Başbayii’nde sadece Bursa’da basılan değil, Yalova üzerinde Bursa’ya gelen gazete, dergilerin satılması ve aynı gün içinde ilçelere de dağıtımının yapılması nüfus değişimine paralel olarak artmıştı.
Değişen nüfus ve ekonomik hayat, matbaacı-sahaf (Emrî Matbaası ve Sahaf), matbaacı-kırtasiyeci (Suhulet Matbaası ve Kırtasiye), kitapçı-kırtasiyeci (Akın Kitabevi-Şekercioğlu Kırtasiye) profilini ortaya çıkarmıştı.
20. yüzyılın ilk yarısında, İhsan Şekercioğlu’nun Akın Kitabevi adıyla başladığı kitapçılık Şekercioğlu Kırtasiye’ye dönüşerek yüz yıldır faaliyetine devam etmektedir. İsmail ve Mustafa Çekim kardeşlerin kurduğu Suhulet Kitap-Kırtasiye, Yeni Suhulet Kitap-Kırtasiye adıyla Gümüşçeken Caddesi’nde devam etmektedir.
1970’li yıllarda, Altıparmak’ta Ergin Altay Haşet Kitabevi’ni, Basak Caddesi’nde Sabahattin Özşen Özşen Kitabevi’ni ve Yılmaz Akkılıç Adım Kitabevi’ni, Mücahit Koca Yeşil Mahallesi’nde, Sur Kitabevi’ni açmıştı.
Biraz önce bahsettiğim değişimin modernleşme sancısı olduğunu, bugün bu satırları yazmamıza imkân tanıdığını da unutmamalıyız. 1970’li yıllarda Özşen Kitabevi, şehrin solcu entelektüellerinin, Sur Kitabevi ise milliyetçi-muhafazakâr entelektüellerinin, 2000’li yıllarda Asa Kitabevi, hem solcu hem de sağcı okur-yazar kesimin buluşma mekânı olmuş, ‘kültür mahfili’ ortaya çıkarmışlardı. Asa Kitabevi’nin 2016 yılında kapanmasından sonra, yazarların, entelektüellerin bir araya geldiği bir mekân oluşmamıştır.
1960’lı yıllarda şehre göçün sonucu olarak yeni ortaokul ve liselerin açılmasıyla birlikte, önce Tuz Pazarı civarında pazar günleri başlayan ikinci el kitap satışı, zaman içinde halkın ilgisi çoğalınca Okçular Çarşısı’na doğru genişlemişti. 1990’lı yıllarda çıkan bandrol yasasında, sokakta kitap satılmasının yasaklanmasıyla kitapçıların -okuyucuların dışında- yeni ziyaretçisi polisler olur. Para cezası kesilir. 2003 yılında, Kapalı Çarşı yönetiminin talebi üzerine belediye yönetimi cd satılmasını yasaklar, sergi açan kitapçılara ise yeni yer gösterilir; İsmail Hakkı Sokak. Belediye, kitapçılara tek tek yer ayırır. Bazı kitapçılar sokağın yerini beğenmediği için gelmez. Bir dönem otuzu bulan kitapçıdan geriye on ikisi kalır. Kitapçılar, Tuz Pazarı’ndan İsmail Hakkı Sokağı’nı gösteren, üzerinde “2. El Kitap Pazarı 10 metre” yazan tabela koyar. İşler eskisi gibi değildir. Kitapçılar 2004 yılında belediyeden izin alıp, yeniden Tuz Pazarı’nda kitap satmaya başlar. Eskisi gibi olmaz. Aynı yıl içinde kırk yıllık kültür sona erer.
1980’li yıllarda kitapçıların bir araya geldiği üç çarşı oluşur: Bursa Kitapçılar Çarşısı, Burç Pasajı ve Sönmez İş Sarayı. Üçünü de etkileyen ortak konu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2003 yılında ilköğretim okullarına, 2005 yılında ise liselere ders kitaplarını ücretsiz vermesinin sonucu olarak öğrencinin kitapçıya gitme alışkanlığının değişmesidir.
İlkinin faaliyet gösterdiği bina (Osmanlı Bankası Pasajı) satıldığı için tarihe karışmıştı. İkincisi ise, Altıparmak, Setbaşı civarında yaşayan üniversite öğrencilerin Görükle köyüne taşınması, yıllar içinde köyün, mahalle haline gelmesiyle birlikte şehrin öteki yakasında ‘yeni bir dünya’ oluşmuştu.
Günümüzde sadece Sönmez İş Sarayı’ndaki kitapçılar faaliyete devam etmektedir. Bursa Sahaflar Çarşısı’nın 1958’de yanmasından sonra Tuz Pazarı ve civarında oluşan ikinci el kitap, dergi, çizgi roman, ansiklopedi satışının etkisiyle buradaki kitapçıların bir araya geldiğini söylemek yanlış olmaz. Ders kitaplarının bakanlık tarafından ücretsiz verilmesine ek olarak, sigara yasağının uygulanması en alt katta bulunan kafeye olan ilgiyi azaltmış, kapanmasına neden olmuştu. 2000’li yıllarda basılan kitap ve dergi sayısının artması, internet satışının yaygınlaşmasıyla depoya ihtiyaç olmuştu. Üçüncü zemin kattan başlayarak, 2010’lu yıllarda, dükkânların birçoğunun depo haline gelmesi kitabevlerinin sayısının azalması müşterilerin ayağının kesilmesi nedenlerinden biridir. Dükkân sahiplerinin, dükkân boş kalmasın en azından aidat ödensin düşüncesi, depoların sayısını arttırmış, tam ters etki yapmıştı. Kaç yıl daha böyle gider belli değil. Sönmez İş Sarayı’nı olumsuz etkileyen bir başka unsur ise giriş katındaki dönercinin kapanmasından sonra BKM’nin açılmasıdır. 2000’li yılların başından itibaren yavaş yavaş alt katlardaki kitapçıların emeğini, yıllardır oluşturdukları kitap kültürünü, birikimi yok sayarak büyüdü. Yıllar geçtikçe, çevresindeki, sonrasında üst kattaki dükkânları ya satın alarak ya da kiralayarak burasının tek hâkimi konumuna yükseldi. Kendi dağıtım ağını kurarak, internetten kitap satışı, şubeleriyle birlikte Türkiye’nin, Avrupa’nın en büyük kitabevi haline gelmesi şehrimiz için gurur kaynağı olsa dahi şehrin son kitapçılar çarşısına verdiği zararı da söylememiz lazım.
Ne yazık ki, 2020’li yıllarda kitapçıların çarşıda (pasajda, iş hanında) bir araya gelerek kitap kültürünü biçimlendirdiği, gelecek kuşaklara aktardığı süreç sona ermiştir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uğur Ozan Özen
Bursa'nın kitapçılık kültürü
Bursa’nın eski mezarlıkları şehrin içindeydi. Bir mahalleden diğerine doğru yol alırken mezarlıklarda sonsuzluk uykusunda olan, ahir ömründe nice badireler atlatmış insanların yanından geçiyordunuz.
Bursa, son 150 yılda büyük bir değişim geçirmişti. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi), 1915’te Ermenilerin tehciri, 1923’te Lozan Antlaşması’nın sonucu olarak Türk-Yunan mübadelesinin yanı sıra 1960-1990’lı yıllar arasında ülkenin doğusundan, kuzeyinden, güneydoğusunda, 2010’lu yıllarda Suriye’den gelenler şehrin parçası olmuştu. Gidenler, Bursa’yı yüreklerinde götürdü. Gelenler, zaman geçtikçe şehre alıştı, kendini ‘eski Bursalı’ kabul etti.
Bilginin kâğıttan kitabevine olan yolculuğunda en önemli mekân matbaalardır. 1869 yılından sonra, Vilayet, Emrî, Ferâizcizâde, Muin-i Hilal; Cumhuriyet’ten sonra Emek, Taşman, Hakimiyet gibi birçok matbaa kurulmuştu. Kitap, gazete, derginin yanı sıra etiket, el ilanı, afiş, ambalaj ve benzeri her şeyin basılması, şehrin kültür hayatını geri dönülemez şekilde değiştirmişti. Sözlü kültürden yazılı kültüre geçilmişti. Her şey yazılı hale geliyor, insanın toprağa karışmasıyla yitip giden hafıza kayıt altına alınıyordu.
Bursa’da beş yüz yıldır sahaf-kitapçılık kültürü mevcuttur. İsmail Erünsal, Osmanlılarda Sahaflık ve Sahaflar adlı kitabında Bursa’daki sahafları anlatır.
1924 yılında medreselerin kapatılması, daha önce bahsettiğim ‘eski Bursalıların’ şehri terk etmesiyle birlikte Ulu Camii’nin yanı başındaki Sahaflar Çarşısı’nda yeni bir yapılanma ortaya çıktı. 1958’deki yangından birkaç on yıl önce Sahaflar Çarşısı’nda sahaftan ziyade mücellit, hattat, kırtasiyeci, kâğıtçılar ile birlikte ilkokul, ortaokul, lise talebelerine hizmet eden bir yer haline gelmişti. Sahaflar Çarşısı’nın adı, 1935 yılında, Kağıtçılar Çarşısı (Kağatçılar) olarak değiştirilmişti.
Osmanlı Devleti’nin büyük bir değişim geçirdiği 19. yüzyılın ikinci yarısından, 20. yüzyılın ilk yarısına kadar olan zaman diliminde, Ulu Camii’nin yanı başındaki Sahaflar Çarşısı’nda kimlerin olduğu, hayatları, hangi el yazması veya basılı kitapları sattıkları ve kitapların satış fiyatı ile ilgili eldeki mevcut bilgiler toz bulutunun kalkmasına imkân vermiyor.
Yüz yıllar boyunca şehrin kültür hayatının merkezinde yer alan Sahaflar Çarşısı’ndan binlerce insan geçti. Yangından sonra, sahaf adıyla kitabevleri açılmış olsa da, sahaflık tabelada yazılı kaldı, kültürü yok oldu.
Sahaflar Çarşısı’nda 24 Ağustos 1958’de başlayıp Kapalı Çarşı’nın büyük kısmının tahrip olmasıyla sonuçlanan yangın, şehrin sahaflık kültürünün sona ermesinin yanı sıra ekonomik hayatının değişmesine, 1960’lı yıllardan sonra ‘tarım alanlarına’ küçük ve büyük birçok sanayi sitesi ve evler inşa edilmesine neden olmuştu.
1960’lı yıllardan sonra yeni insanlar, yeni ekonomi, yeni mekânlar oluştu. Kapalı Çarşı’nın can damarı olan Tuz Pazarı ve civarında, Pazar günleri, birkaç kişinin evdeki eski, kullanılmış kitaplarını satmasıyla başlayan süreç, zaman içinde şehrin kültür hayatında yeni bir sayfa açtı. Artık birçoğunun kendi dükkânı var.
Bursa Sahaflar Çarşısı’nın dışındaki kitapçılarla ilgili derli toplu ilk anlatım, Hasan Boyacı’nın 1996 yılında kaleme aldığı “Bursa’da Kitabevleri” başlıklı yazısıdır. İkinci anlatım ise Melih Elal’in 29-31 Mart 2002’de yapılan 7. Bursa Edebiyat Günleri’nde “Bir Zamanlar Bursa’da Kitapçılar” başlığıyla sunduğu bildirisidir.
1900’lü yılların başlarından yüzyılın üçüncü çeyreğine kadar varlığını sürdüren Ali Haydar Kitabevi-Gazeteciler ve Mecmualar Başbayii’nde sadece Bursa’da basılan değil, Yalova üzerinde Bursa’ya gelen gazete, dergilerin satılması ve aynı gün içinde ilçelere de dağıtımının yapılması nüfus değişimine paralel olarak artmıştı.
Değişen nüfus ve ekonomik hayat, matbaacı-sahaf (Emrî Matbaası ve Sahaf), matbaacı-kırtasiyeci (Suhulet Matbaası ve Kırtasiye), kitapçı-kırtasiyeci (Akın Kitabevi-Şekercioğlu Kırtasiye) profilini ortaya çıkarmıştı.
20. yüzyılın ilk yarısında, İhsan Şekercioğlu’nun Akın Kitabevi adıyla başladığı kitapçılık Şekercioğlu Kırtasiye’ye dönüşerek yüz yıldır faaliyetine devam etmektedir. İsmail ve Mustafa Çekim kardeşlerin kurduğu Suhulet Kitap-Kırtasiye, Yeni Suhulet Kitap-Kırtasiye adıyla Gümüşçeken Caddesi’nde devam etmektedir.
1970’li yıllarda, Altıparmak’ta Ergin Altay Haşet Kitabevi’ni, Basak Caddesi’nde Sabahattin Özşen Özşen Kitabevi’ni ve Yılmaz Akkılıç Adım Kitabevi’ni, Mücahit Koca Yeşil Mahallesi’nde, Sur Kitabevi’ni açmıştı.
Biraz önce bahsettiğim değişimin modernleşme sancısı olduğunu, bugün bu satırları yazmamıza imkân tanıdığını da unutmamalıyız. 1970’li yıllarda Özşen Kitabevi, şehrin solcu entelektüellerinin, Sur Kitabevi ise milliyetçi-muhafazakâr entelektüellerinin, 2000’li yıllarda Asa Kitabevi, hem solcu hem de sağcı okur-yazar kesimin buluşma mekânı olmuş, ‘kültür mahfili’ ortaya çıkarmışlardı. Asa Kitabevi’nin 2016 yılında kapanmasından sonra, yazarların, entelektüellerin bir araya geldiği bir mekân oluşmamıştır.
1960’lı yıllarda şehre göçün sonucu olarak yeni ortaokul ve liselerin açılmasıyla birlikte, önce Tuz Pazarı civarında pazar günleri başlayan ikinci el kitap satışı, zaman içinde halkın ilgisi çoğalınca Okçular Çarşısı’na doğru genişlemişti. 1990’lı yıllarda çıkan bandrol yasasında, sokakta kitap satılmasının yasaklanmasıyla kitapçıların -okuyucuların dışında- yeni ziyaretçisi polisler olur. Para cezası kesilir. 2003 yılında, Kapalı Çarşı yönetiminin talebi üzerine belediye yönetimi cd satılmasını yasaklar, sergi açan kitapçılara ise yeni yer gösterilir; İsmail Hakkı Sokak. Belediye, kitapçılara tek tek yer ayırır. Bazı kitapçılar sokağın yerini beğenmediği için gelmez. Bir dönem otuzu bulan kitapçıdan geriye on ikisi kalır. Kitapçılar, Tuz Pazarı’ndan İsmail Hakkı Sokağı’nı gösteren, üzerinde “2. El Kitap Pazarı 10 metre” yazan tabela koyar. İşler eskisi gibi değildir. Kitapçılar 2004 yılında belediyeden izin alıp, yeniden Tuz Pazarı’nda kitap satmaya başlar. Eskisi gibi olmaz. Aynı yıl içinde kırk yıllık kültür sona erer.
1980’li yıllarda kitapçıların bir araya geldiği üç çarşı oluşur: Bursa Kitapçılar Çarşısı, Burç Pasajı ve Sönmez İş Sarayı. Üçünü de etkileyen ortak konu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2003 yılında ilköğretim okullarına, 2005 yılında ise liselere ders kitaplarını ücretsiz vermesinin sonucu olarak öğrencinin kitapçıya gitme alışkanlığının değişmesidir.
İlkinin faaliyet gösterdiği bina (Osmanlı Bankası Pasajı) satıldığı için tarihe karışmıştı. İkincisi ise, Altıparmak, Setbaşı civarında yaşayan üniversite öğrencilerin Görükle köyüne taşınması, yıllar içinde köyün, mahalle haline gelmesiyle birlikte şehrin öteki yakasında ‘yeni bir dünya’ oluşmuştu.
Günümüzde sadece Sönmez İş Sarayı’ndaki kitapçılar faaliyete devam etmektedir. Bursa Sahaflar Çarşısı’nın 1958’de yanmasından sonra Tuz Pazarı ve civarında oluşan ikinci el kitap, dergi, çizgi roman, ansiklopedi satışının etkisiyle buradaki kitapçıların bir araya geldiğini söylemek yanlış olmaz. Ders kitaplarının bakanlık tarafından ücretsiz verilmesine ek olarak, sigara yasağının uygulanması en alt katta bulunan kafeye olan ilgiyi azaltmış, kapanmasına neden olmuştu. 2000’li yıllarda basılan kitap ve dergi sayısının artması, internet satışının yaygınlaşmasıyla depoya ihtiyaç olmuştu. Üçüncü zemin kattan başlayarak, 2010’lu yıllarda, dükkânların birçoğunun depo haline gelmesi kitabevlerinin sayısının azalması müşterilerin ayağının kesilmesi nedenlerinden biridir. Dükkân sahiplerinin, dükkân boş kalmasın en azından aidat ödensin düşüncesi, depoların sayısını arttırmış, tam ters etki yapmıştı. Kaç yıl daha böyle gider belli değil. Sönmez İş Sarayı’nı olumsuz etkileyen bir başka unsur ise giriş katındaki dönercinin kapanmasından sonra BKM’nin açılmasıdır. 2000’li yılların başından itibaren yavaş yavaş alt katlardaki kitapçıların emeğini, yıllardır oluşturdukları kitap kültürünü, birikimi yok sayarak büyüdü. Yıllar geçtikçe, çevresindeki, sonrasında üst kattaki dükkânları ya satın alarak ya da kiralayarak burasının tek hâkimi konumuna yükseldi. Kendi dağıtım ağını kurarak, internetten kitap satışı, şubeleriyle birlikte Türkiye’nin, Avrupa’nın en büyük kitabevi haline gelmesi şehrimiz için gurur kaynağı olsa dahi şehrin son kitapçılar çarşısına verdiği zararı da söylememiz lazım.
Ne yazık ki, 2020’li yıllarda kitapçıların çarşıda (pasajda, iş hanında) bir araya gelerek kitap kültürünü biçimlendirdiği, gelecek kuşaklara aktardığı süreç sona ermiştir.