SON DAKİKA
Hava Durumu

  Matbaanın Ortaya Çıkardığı Medeniyet

Yazının Giriş Tarihi: 10.08.2025 10:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.08.2025 10:38

Her geçen yıl işler daha iyiye gitmek yerine tam tersine kötüleşiyor. Gazetelerdeki kültür sanat bölümleri azalıyor, sanat ile ilgili yazılar değersizleştiriliyor, gazetelerin kitap ekleri kapanıyor, edebiyat ve sanatla ilgili dergiler dijital mecraya geçiyor. Bunun sonucu olarak basılı yayınlar azalıyor, kayıtlar dijitalde tutuluyor. Dijital ile istediğimiz kadar fotoğraf çekebiliyoruz, binlerce kitabı saklayabiliyoruz, istediğimiz zaman nerede olursak olalım internetten kitap okuyabiliyoruz. Ancak dijitaldeki kayıt silindiğinde, harddisk kırıldığında, internet sitesi kapandığında emeğimiz, düşüncelerimiz, hayallerimiz yok oluyor.

Gece yarısı duvara afiş asmanın heyecanı tarif edilemez. Yeni basılmış kitaptaki kâğıdın kokusunu içimize çektiğimizde bir daha unutamayız. Kâğıda dokunduğumuz zaman anılarımıza dokunmuş oluyoruz. Kitabı ıslanmasın diye ceketin içinde saklardık. Çünkü o kitabı annemizin verdiği harçlıkla almıştık. Bir veya birkaç aylık periyotlarla yayımlanan dergilerin, kitabevine veya gazete bayiine gelmesini beklerdik. Dergiler sayesinde edebiyat ve sanatın gündemini takip edebiliyorduk. Beğendiğimiz yazıyı arkadaşımıza gösterirdik. Hoşumuza giden şiiri kesip dolabımıza yapıştırırdık. Tarihe ilgi duyuyorsak gazetelerde çıkan haberleri dosyalarda arşivlerdik. Takvimler vardı. Ön sayfada şehre, ilçeye göre namaz saati, arka sayfada o güne özel dini bilgiler yer alırdı. Kâğıt her zaman pahalıydı… 2020’li yıllarda her şey değişti. Biz yaşlanmaya başladık.

***

2020 yılından beri matbaalar üzerine araştırma yapıyorum. Notlarımın küçük bir bölümünü yayımlamak istiyorum. Köşe yazısı olduğu için dipnotları ve kaynakçayı yayımlayamıyorum. Bir gün, Bursa Matbaacılık Tarihi kitabım basılırsa, her kaynak ayrıntılı olarak orada yer alacak.

***

Resim, heykel, tiyatro, sinema, dans insanın kendini anlatmasında önemli araçlardandır. Yazı ise doruk noktasıdır. Doğada gördüğünü taklit ederek işe başlar, sonrasında kendine özgü anlatım dili oluşturur, insan. Yazma eyleminde durum farklıdır. Papirüsten başlayarak hayvan derisine, nihayetinde kâğıdın icadıyla birlikte düşünceler somut hale gelmiş, gölgeler anlam kazanmıştı.

Çin’de ortaya çıkan ancak teknik olarak çok parçalı olması (her kelime şekil ile anlatıldığı için çok fazla parçaya ihtiyaç vardı) nedeniyle yeterince verim alınamayan matbaa, Gutenberg’in basım tekniğini kolaylaştırması (harfler dizilerek kelimelerin oluşturulması), 1455’te ilk kitabı basmasıyla birlikte insanın düşünce dünyasını değiştirdi. Marshall Mcluhan’ın deyişiyle Gutenberg Galaksisi’ne neden oldu.

Çok değil, elli yıl sonra, Avrupa’da matbaa hızla yayıldı. Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa derken kitap başta olmak üzere matbaada üretilen her şey (gazete, dergi, afiş, broşür) insanın günlük hayatının parçası oldu. Bir yüz yıl sonra, İtalya ve Fransa’da açılan matbaa ve basılan kitap sayısı Almanya’yı geçmiştir. Bunun üç önemli sebebi vardır: Deniz ticareti, okuma yazma bilen kişi sayısı ve üçüncü sınıfın yani burjuvanın doğuşu. Matbaa sayesinde unutulan, yok sayılan elyazmaları basılmış, böylece eski ile yeni fikirlerin harmanlandığı, tartışıldığı yeni düşünce dünyası ortaya çıkmıştır.

Burada şu soru sorulabilir. Türkler matbaa konusunda neden geri kaldı? Mesele siyasetçilerin etkisinde kalmış, matbaanın geç geldiği, din adamlarının ve hattatların matbaayı engellediği gibi düşünceler öne sürülmüştür.

Bursa’da Osmanlı döneminde kullanılan elyazma kitaplardan günümüze kalan 8 bin küsurdur. Yangın, sel, savaş, insanın kadir kıymet bilmezliği nedeniyle yok olanları da bu kadar olduğunu düşünebiliriz. Kişisel koleksiyonları da göz önüne aldığımızda, eder, 20 bin. Bu sayıya Ermeni, Rum, İbrani harfli el yazma kitaplar dahil değildir. Bursa’da üç millete ait elyazma kitaplar konusunda araştırma yapılmadığı için sayıyı bilmiyoruz.

Osmanlı’da ve Cumhuriyet’ten sonra 2000’li yıllara kadar matbaanın yayılmasını, gelişmesini, yayınevlerinin profesyonelleşmesini etkileyen sebepleri şöyle özetleyebilirim:

Türkçe, Ermenice, Rumca, İbranice, Süryanice kitapları okuyan, yazan kişi sayısının az olması, kitabı talep edecek orta sınıfın yapısı, matbaa işçilerinin eğitimi konusunda zayıf kalınması, matbaa makinesi üretilmek yerine ithal edilmesi, hammaddenin temininde yaşanan güçlükler, dağıtım ağının ve bankacılık sisteminin gelişmemiş olmasıdır.

Matbaa, Osmanlı’ya geç gelmemiştir. İspanya’dan gelen Yahudiler, İstanbul’da 1493 yılında matbaa kurmuş, sonrasında Selânik, Edirne ve İzmir’deki matbaalarında birçok kitap basılmıştır. Ermeniler ise 1512’de Venedik’te, 1567’de İstanbul’da matbaa kurmuştur. 1727-1968 yılları arasında yayımlanan Ermenice ve Ermeni harfli Türkçe kitapları içeren bibliyografya dahi Ermenilerin matbaacılık alanındaki başarısını göstermektedir. Rumlar ise İstanbul’da 1627’de matbaa kurmuştur. 1718-1929 yılları arasında Yunan Harfli Türkçe (Karamanlıca) kitaplar basılmış, 1839 yılına kadar olan kitapların bibliyografyası yayımlanmıştır.

İbrahim Müteferrika, matbaa kurmak için 1727’de izin almış, iki yıllık hazırlıktan sonra 1729’da ilk kitabını basmıştı. Ne yazık ki, matbaası işçi, kâğıt ve malzeme yokluğu, hepsinden önemlisi kitaba olan talebin az olması nedeniyle beklenen başarıyı gösterememiştir. Sonrasında, Mühendishane Matbaası, Üsküdar Matbaası gibi birçok matbaa kurulmuştu.

19. yüzyılın ilk çeyreğine kadar medrese öğrencilerinin okuması gereken kitaplar matbaa baskısı değil, elyazma kitaplardı. Tanzimat’tan sonra açılan okullarla birlikte matbaa baskısı kitaplar elyazma kitaplardan daha fazla kullanılmaya başlamıştır.

Matbaanın, Anadolu serüveni yeterince araştırılmamış (İzmir ve Giresun bu konuda istisnadır), mevzu basın tarihi üzerinden anlatılmıştır. Matbaalar başlı başına çalışma alanı olmalıdır. Çünkü matbaalarda üretilen her şey insan hayatının merkezinde yer almaktadır. Faturaların üzerinde adres, firma veya kişi adı, ürün bilgisi, etikette yazan fiyat ekonomi tarihinin, afişlerin üzerindeki çizim veya fotoğraf, sinema ve tiyatro tarihi için belge niteliği taşımaktadır. Matbaalarda üretilen kutular ve ambalajlar olmasaydı firmalar ürünlerini nasıl halka ulaştıracaktı. Günlük hayatımızda hâlâ kullandığımız davetiyeler, kartvizitler, takvimler, antetli kâğıtlar matbaalarda basılmaktadır.

Uzun uğraşlar sonucu, 1869-2025 yılları arasını kapsayan, 1688 eserin (kitap, broşür, nizamname, talimatname ve benzeri) listesini yapabildim. Bir kısmını yayımladım. Ulaşamadığım, gözden kaçan kitapları göz önüne aldığımda bu sayı en fazla 2.000 civarı olabilir. Daha fazla değil.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.