SON DAKİKA
Hava Durumu

Akıldan yakalanarak suçların gizlenmesi!

Yazının Giriş Tarihi: 16.09.2022 07:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.09.2022 07:36

Bilinen tabirlerdir; mideden ya da boğazdan yakalanmak.

ABD eski dışişleri bakanı H. Kissinger, yıllar önce; ‘’Petrolü/enerjiyi kontrol ederseniz ulusları,  gıdayı kontrol ederseniz insanları yönetirsiniz’’ diyerek,  bugün yakinen yaşadığımız bir doğruyu, hali  ifade ediyordu.

Bilinmeyen ise bu doğruyu doğuran, üreten ve devamlılığını sağlayan ve de esas gerçek olan ‘’akıldan yakalanmak’’. Adamlar her zaman yaptıkları gibi gerçeği ustaca gizliyor.

Evet, esas gerçek, tam da bu.

Zaten biz, onların işini kolaylaştırırcasına, akıl yerine nakli hem de Kur’an emri hilafına tercih edeli 1000 yılı geçti. Hala bu tünelde ilerlemeye ve kandırılmaya, uyutulmaya, sıkıntı çekmeye devam ediyoruz.

Aklından yakalanan yani akli olmayı iptal eden ülkelerin ve insanların, salgında da görüldüğü gibi başta gıda olmak üzere enerji, sağlık, ekonomi ve siyasette kolay yönetilebilir ve yönlendirilebilir olması hatta baskılanması doğal.

***

Küresel güçler, ülkeleri aklından yakalayıp hegemonyalarını sürdürürken, çok verimli ve sonuç alınabilir bu yöntemin, hangi ülke olursa olsun, o ülke iktidar sahiplerince kullanılmaması mümkün mü?

Değil elbette.

Özellikle bizim ülkemiz de Kur’an’dan değil, atalardan gelen din anlayışının da yardımıyla aklın yakalanmasının, örtülmesinin, yanıltılmasının sayısız örnekleri var ve bu yöntem çok kullanışlı.

***

Akıldan yakalanarak ahmaklaştığımız/ahmaklaştırıldığımız, zaten bazılarının ‘’aklımızla dalga geçmeyin’’ diyerek ahmak yerine konduğumuzu ikrar ettiği bu halin, o kadar çok örneği var ki ülkede.

Mesela  her türden olay ve gelişmenin yetkili ağızlarca ifadesinin, medya ve sosyal paylaşım sitelerinde haber olarak yansıtılma şeklinde bir tuhaflık, eksiklik, yönlendirme, saptırma ve özellikle gizleme çabası dikkatleri çekiyor mu?

Olay ve gelişmeler yansıtılırken;

Ya fail (işleyen, yapan, eden) ve suç gizleniyor,

Ya ‘’bilmesinlercilik’’ (obskürantizm) arkasına/karanlığına/gizliliğine sığınılıyor,

Ya din referans gösterilerek, kadercilik adı altında suç, Allah’a yüklenerek iftira atılıyor,

Ya gerçekler saptırılıp, yeni gerçekler(!) inşa edilirken, esas gerçek sahiplerine saldırılıyor,

Ya kavram ithal edip, geçerli kavramların içini boşaltıp farklılaştırıyor,

Ya da nasılsa unutulur denilip derin bir sessizliğe bürünülüyor.

Bunlar yapılarak karıştırılan kafalar üzerinden menfaat devşiriliyor.

Hâlbuki habercilikte ‘’5N1K’’ olarak formüle edilen, ‘’Ne, Nasıl, Niçin, Nerede, Ne zaman, Kim’’ soruları, gerçeğe ulaşmada en kısa ve mantıklı yol olmasına rağmen, çoğu söylem/olay/gelişmede ‘’özne’’ sanki özenle gizlenmekte ve ‘’kim’’ ve ‘’nasıl’’ sorularının cevapları hep boşlukta kalmaktadır.

Bu gizlemeyi besleyen ana damar ise; maddi dünyayı, insandan kaynaklı tercihleri, gelişen olayları kontrol dışı olgulara bağlayan nakil temelli dini zihin yapısı. Bu yapı akıldışılığı bir salgın haline getiriyor ve akıl yakalanıyor. Akıllarından yakalanan milletler ise, olaylarda ki çelişkileri/yalanları anlayamıyor ve her türlü algıya, yönlendirmeye ve sonuçta musibetlere açık hale geliyor.

***

Mesela; ‘’Enflasyon canavarı’’, ‘’Trafik terörü’’, ‘’Dolar hâkimiyeti’’, ‘’Deprem öldürdü’’, ‘’Yağmur can aldı’’,  Sel yuttu’’ gibi.  Yani olay ve olgular resmen özne haline getirilmiş, suçlu o, sanırsın ki yağmur özne/suçlusu insanın başını delip öldürmüş.

Haberi okuyup/dinlediğinizde, cadde ve sokakların nehre dönmesini, bodrumları su basmasını, logarların taşıp fışkırmasını, dere yataklarındaki evlerin yıkılmasını, depremlerde ki faciayı ‘’yağmur, deprem, sel can aldı’’ ya bağlarsanız,  bu haber, bunlara sebep olanları, suçu ve faili gizler.

Bu dil, açıklayıcı değil örtücü/gizleyici ve sahtekâr bir dildir. Aynı şey enflasyon, trafik, dolar içinde aynıdır.

Böylece bu dil, şehircilik yanlışlarını, yönetenlerin beceriksizliği ve liyakatsizliğini, belediye hizmetlerinin yetersizliğini, imar anarşisi ve affını, yandaşlığı/partizanlığı, yanlış ekonomik karar alanları perde arkasına atar, kapatır.  

Bu olaylarda ki ölümü anlatırken özne olarak yağmuru, sıkıntımızı dillendirirken özne olarak dış güçleri, pahalılık belimizi bükerken özne olarak enflasyonu, fiyat yüksekliğini anlatırken Allah’ı öne çıkarttığımızda, bunların nedenleri ve faillerini gözden kaçırmış oluruz.

Hepimiz aynı oyuna gelip çelişkileri fark etmiyor, akletmiyor ve aldanıp aldatılıyoruz. Bunun adı; akıldan yakalanıp ahmaklaşma değilse nedir?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.