Gündem, Batı’nın Rusya ve Çin’e yönelik, şimdilik Ukrayna ve Kazakistan merkezli hamleleri.
Dünya’da nerede bir kaos, karmaşa ve şiddet varsa orada ABD, Avrupa, NATO ve küresel ekonomik kuruluşlar ile şirketler var ve bu durum artık tarihsel süreklilik haline geldi.
Genelde dünyanın çoğunu kuşattığı gibi şimdi de Türkiye’yi, Rusya’yı ve Çin’i kuşatma sevdasında.
Rahat yaşama ve zenginliğini sürdürmek için kafasına koyduğu ülkelerin zenginliklerine ortak olacak hatta ellerinden alıp kendine mal edecek doyumsuz bir hırs bu.
***
İki yüzü var Batı’nın.
Bilim, teknoloji, sanat gibi nispeten güzel denilebilecek yüzü, diğeri ise uygar(laştırmacı)lık ve Hristiyan(laştırmacı)lık anlayışını tamamlayan ırkçı çirkin yüzü.
Zaten, Batılı beyaz ırklar dışındaki diğer bütün ırkları/toplumları uygarlaştırma ve Hristiyanlaştırma objesi olarak gören anlayışın ırkçılığı tartışmasızdır.
Din diğer milletlere misyonerlik yoluyla taşınırken aynı zamanda emperyalist hedeflerine de kutsallık masumiyeti(!) sağlıyor. Yahudilerin ‘seçilmiş milletiz’ anlayışı gibi.
1908’de Amerikalı siyaset ve fikir adamı A.J. Beveridge’nin ortaya koyduğu fikirler ile günümüz Amerikan (Batı) küresel anlayışı arasındaki tam benzerlik dikkat çekicidir:
‘’Tanrı Tötonik (Avrupa) halkları, bu dünyanın kaos bölgelerinde sistem kuracak olan efendi örgütleyiciler olarak yaratmıştır…Ve tüm töton ırkları içinde Amerikan halkını, dünyanın dinçleştirilmesine (pandemiler/aşılar yoluyla mı?) öncülük etmek üzere seçilmiş ulus olarak göstermişti. Amerika’nın yüce görevi buydu…’’
***
Bu anlayışın sahiplerinin, arka bahçeleri ve hayat alanları olarak tanımladıkları bütün yeryüzünü misyon ve sahiplik alanı olarak görmeleri normal(!)
Anormal olan Batı’yı hala gereğince tanıyamamış olmamız ve bizdeki NATO kafalıların, bizim de güvenliğimizi tehdit edebilecek yanı başımızdaki olaylara hala Batı gözlüğü ile bakmaları.
Neymiş Kazakistan olaylarını Ruslar planlamış, yahu Kazakistan’daki 16 bin STK ve bunların Soros bağlantıları da mı sizi uyandırmıyor? Ya da siz nereyle bağlantılısınız?
Ruslar, soğuk savaşın bitiminden itibaren Batı’yı, Doğu’ya doğru genişlememeleri ve askeri transferler/ittifaklar yapmamaları konusunda uyarıyorlar ve haklılar.
***
Ama yukarıda bahsedilen emperyalist kafa dur durak bilmiyor.
Arap baharı ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun, sonrasında Afganistan’ın üzerine çöktü. Gürcistan denemesi başarılı olamadı.
Şimdi de Ukrayna piyon olarak kullanılıyor. Rusya’nın haklı Ukrayna müdahalesini boşa çıkarmak için bu kez kardeş Kazakistan darbe girişimine maruz kaldı.
Velhasıl Batı, Rusya’yı Karadeniz’den, Kuzey Avrupa’dan, Ukrayna’dan, Kazakistan’dan kuşatma çabalarına ara vermiyor.
Batı’nın bu kuşatma çabalarına Türkiye’nin destek vermesi, sıranın, dünyanın en kıymetli jeopolitiğinde bulunan Türkiye’ye gelmesine engel olmayacak.
Zaten Batı’nın hasmane tutumları gözünü bize diktiğini gösteriyor.
Çünkü müttefikimiz(!) Amerika, Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la birlikte, adeta Türkiye’yi işgale hazırlanırcasına üsler ve ittifaklar oluşturuyor. Dibimizde Dedeağaç’taki çok işlevli devasa olanının dışında 10’dan fazla üs kurdu. Bulgaristan’da da aynı.
***
Dış tehdidin yanında bir iç tehdit potansiyeli taşıyan ve Ensar-Muhacir romantizmiyle geçiştirilen, üstü örtülen ülke içindeki 10 milyon Arap-Afgan göçmenin olası bir sıkıntıda, yönlendirilmeyeceğinin ve “Truva” atı olarak kullanılmayacaklarının garantisi var mı?
Bunların vekalet savaşlarının bir uzantısı olarak kullanılmayacağının garantisi var mı?
Netice olarak, Türkiye’nin Kazakistan olaylarından ders çıkararak Batı/Nato zihniyet formatı ile düşünüp hareket etmekten kaçınması ve bölgenin büyük aktörleri olan Rusya, İran ve Çin’le işbirliği yaparak, bölge yararına politikalar üretmesi önceliği olmalıdır.
Yoksa Batı eksenli tahterevalli siyasetiyle hem kendini hem bölgeyi tehlikeye atar…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ümit CAN
Batı’nın bitmeyen kuşatma sevdası
Gündem, Batı’nın Rusya ve Çin’e yönelik, şimdilik Ukrayna ve Kazakistan merkezli hamleleri.
Dünya’da nerede bir kaos, karmaşa ve şiddet varsa orada ABD, Avrupa, NATO ve küresel ekonomik kuruluşlar ile şirketler var ve bu durum artık tarihsel süreklilik haline geldi.
Genelde dünyanın çoğunu kuşattığı gibi şimdi de Türkiye’yi, Rusya’yı ve Çin’i kuşatma sevdasında.
Rahat yaşama ve zenginliğini sürdürmek için kafasına koyduğu ülkelerin zenginliklerine ortak olacak hatta ellerinden alıp kendine mal edecek doyumsuz bir hırs bu.
***
İki yüzü var Batı’nın.
Bilim, teknoloji, sanat gibi nispeten güzel denilebilecek yüzü, diğeri ise uygar(laştırmacı)lık ve Hristiyan(laştırmacı)lık anlayışını tamamlayan ırkçı çirkin yüzü.
Zaten, Batılı beyaz ırklar dışındaki diğer bütün ırkları/toplumları uygarlaştırma ve Hristiyanlaştırma objesi olarak gören anlayışın ırkçılığı tartışmasızdır.
Din diğer milletlere misyonerlik yoluyla taşınırken aynı zamanda emperyalist hedeflerine de kutsallık masumiyeti(!) sağlıyor. Yahudilerin ‘seçilmiş milletiz’ anlayışı gibi.
1908’de Amerikalı siyaset ve fikir adamı A.J. Beveridge’nin ortaya koyduğu fikirler ile günümüz Amerikan (Batı) küresel anlayışı arasındaki tam benzerlik dikkat çekicidir:
‘’Tanrı Tötonik (Avrupa) halkları, bu dünyanın kaos bölgelerinde sistem kuracak olan efendi örgütleyiciler olarak yaratmıştır…Ve tüm töton ırkları içinde Amerikan halkını, dünyanın dinçleştirilmesine (pandemiler/aşılar yoluyla mı?) öncülük etmek üzere seçilmiş ulus olarak göstermişti. Amerika’nın yüce görevi buydu…’’
***
Bu anlayışın sahiplerinin, arka bahçeleri ve hayat alanları olarak tanımladıkları bütün yeryüzünü misyon ve sahiplik alanı olarak görmeleri normal(!)
Anormal olan Batı’yı hala gereğince tanıyamamış olmamız ve bizdeki NATO kafalıların, bizim de güvenliğimizi tehdit edebilecek yanı başımızdaki olaylara hala Batı gözlüğü ile bakmaları.
Neymiş Kazakistan olaylarını Ruslar planlamış, yahu Kazakistan’daki 16 bin STK ve bunların Soros bağlantıları da mı sizi uyandırmıyor? Ya da siz nereyle bağlantılısınız?
Ruslar, soğuk savaşın bitiminden itibaren Batı’yı, Doğu’ya doğru genişlememeleri ve askeri transferler/ittifaklar yapmamaları konusunda uyarıyorlar ve haklılar.
***
Ama yukarıda bahsedilen emperyalist kafa dur durak bilmiyor.
Arap baharı ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun, sonrasında Afganistan’ın üzerine çöktü. Gürcistan denemesi başarılı olamadı.
Şimdi de Ukrayna piyon olarak kullanılıyor. Rusya’nın haklı Ukrayna müdahalesini boşa çıkarmak için bu kez kardeş Kazakistan darbe girişimine maruz kaldı.
Velhasıl Batı, Rusya’yı Karadeniz’den, Kuzey Avrupa’dan, Ukrayna’dan, Kazakistan’dan kuşatma çabalarına ara vermiyor.
Batı’nın bu kuşatma çabalarına Türkiye’nin destek vermesi, sıranın, dünyanın en kıymetli jeopolitiğinde bulunan Türkiye’ye gelmesine engel olmayacak.
Zaten Batı’nın hasmane tutumları gözünü bize diktiğini gösteriyor.
Çünkü müttefikimiz(!) Amerika, Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la birlikte, adeta Türkiye’yi işgale hazırlanırcasına üsler ve ittifaklar oluşturuyor. Dibimizde Dedeağaç’taki çok işlevli devasa olanının dışında 10’dan fazla üs kurdu. Bulgaristan’da da aynı.
***
Dış tehdidin yanında bir iç tehdit potansiyeli taşıyan ve Ensar-Muhacir romantizmiyle geçiştirilen, üstü örtülen ülke içindeki 10 milyon Arap-Afgan göçmenin olası bir sıkıntıda, yönlendirilmeyeceğinin ve “Truva” atı olarak kullanılmayacaklarının garantisi var mı?
Bunların vekalet savaşlarının bir uzantısı olarak kullanılmayacağının garantisi var mı?
Netice olarak, Türkiye’nin Kazakistan olaylarından ders çıkararak Batı/Nato zihniyet formatı ile düşünüp hareket etmekten kaçınması ve bölgenin büyük aktörleri olan Rusya, İran ve Çin’le işbirliği yaparak, bölge yararına politikalar üretmesi önceliği olmalıdır.
Yoksa Batı eksenli tahterevalli siyasetiyle hem kendini hem bölgeyi tehlikeye atar…